Mikroskobik Bulgular:
Lokalize Form: Lenfositik-pazmasitik perifolliküitis ile karakterizedir. Folliküllerin üst
üçte birlik bölümünde değişken sayıda etken ile birlikte belirgin folliküler hiperkeratozis
izleni. Dış kök kılıfı hiperplastik ve hidropik dejenerasyona uğramış olarak görülür.
Eozinofiller az sayıdadır, mast hücre hiperplazisi görülebilir. İyileşen lezyonlarda yalnızca
küçük granülomlar izlenir.
Generalize Form: Mikroskobik lezyonlar sekonder bakteriyel enfeksiyo
nun varlığı ve
yayılımı ile derin pyderma gelişimine göre değişir. Epidermiste hiperplazi, orto-parakeratotik
hiperkeratozis, spongiozis, nötrofilik infiltrasyon, ülserleşme ve yangısel kabuk oluşumu
görülür.
Kıl folliküllerinde çok sayıda etken gözlenir. Folliküler hiperkeratozise bağlı olarak
folliküllerde tıkaçlar oluşur. Tıkanmış folliküller içinde bakterilerin proliferasyonu sonu
nötrofilik follikülitis şekillenir. Daha sonra folliküller yırtılır ve etkenler, bakteriler, keratin
ve sebum dermise yayılır. Bacteriler supuratif bir dermatitise yol açar. Pyogranülomatöz
furunkulozis şekillnir. Kronik lezyonlarda belirgin dermal fibrozis görülür.
Sığırlarda Demodikozis
Sığırlardaki uyuz etkeni D. bovis, D. ghanensis ve adlandırılmamış bir parazit yol açar.
Uyuz etkenlerinin deride yol açtığı yıkım nedeniyle hastalığın ekonomik önemi vardır.
Makroskobik olarak 2-4
mm çapında çoksayıda kutan papül ve nodüle rastlanır.
Lezyonlar omuz, boyun ve gerdan da gözlenir. Ağır enfestasyonlarda vücudun büyük
bölümünd
e nodüller şekillenir. Nodüllerin içeriği kazeoz bir materyal olup bazen kanlı
olabilir. İçerik eriyebilir ve nodüller fistülleşebilir ve kalın bir kabuk oluşur. Nodül dermise
doğru yırtılırsa apse oluşur ya da granülomatöz bir reaksiyona yol açar.
Koyun, Keçilerde Demodikozis
Keçilerde etken, D. caprae’dir. Lezyonun dağılımı ve morfolojik görünümü sığılardaki
gibidir.
Koyularda ender görülür. D. ovis enfestasyonuna
göz kapaklarının Meibomian
bezlerinde ve özellikle boyun, böğür ve omuz bölgelerindeki primer folliküllerin yağ
bezlerinde ratlanır. D. aries vulva, prepusyum ve burun deliklerinde büyük yağ bezlerinde
bulunur. Lezyonlar papül, nodül ve ender olarak püstüller şeklinde görülür. D. ovis
enfestasyonu yapağıda keçeleşmeye yol açar.
33
Kedilerde Demodikozis
Demodektik uyuz ender olarak görülür. Etkenlerden biri D. cati olup, diğeri henüz
adlandırılmamıştır. Etkenler kıl follikülleri ve yağ bezlerinde bulunur. Lezyonlar tek ya da
çok sayıda alopesi, eritem ve pullanma odağına rastlanır. Göz kapakları, baş ve boyunda
lezyonlar gözlenir. Kedi lösemi virus enfeksiyonu, kedi immun yetersizlik virus enfeksiyonu,
hiperadrenokortisizm ya da diabetes mellitus gibi normal hücre aracılı immun yanıtı
baskılayan sistemik hastalıklarla ilişkili olarak generalize lezyonlar gelişebilir.
SARKOPTİK UYUZ
Sarcoptes scabiei insan ve evcil hayvanlarda uyuza neden olur. Domuzlarda yaygın
gözlenir. Sığır ve keçilerde de görülmekte ancak psoroptik uyuz kadar önemli değildir.
Atlarda, koyunlarda ender görülür. Köpeklerde
yaygındır, kedilerde ender rastlanır. Hastalık
çiftlik hayvanlarında özellikle domuzlarda gelişimlerinin yavaşlaması ve yemden yararlanma
oranının azalmasından dolayı ekonomik öneme sahiptir.
Sarcoptes scabiei’nin çeşitli konakçılara uyum sağlamış varyeteleri vardır. Normal
konakçıda parazitler gelişimlerini str. korneumda ya da altında açtıkları tünellerde
tamamlarlar. Uyuz etkenleri ve yumurtaları dış ortamda canlılıklarını sürdüremezler. Çok
bulaşıcıdırlar ve direk temasla bulaşırlar.
Sarkoptik uyuzlar
da oluşan klinik tablo aşırı duyarlılık reaksiyonlarının süresine,
reaksiyonun yoğunluğundaki bireysel farklılığa ve konakçının parazit çoğalmasını sınırlayıcı
kapasitesine göre değişmektedir. Yetersiz beslenmiş hayvanlarda ya da eşzamanlı hastalık
varlığında zayıf aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişir ve çok sayıda etkenin yer aldığı şiddetli
kabuklu bir dermatitis şekillenir. Köpeklerde uzun süreli kortikosteroid tedavisine ilişkili
olarak hastalığın kronik formu(Norveç tipi uyuz) görülür. Domuzlarda aşırı duyarlılığın düşük
düzeyde olması kronik enfeksiyonların gelişmesine yol açar.
Lezyonlar parazitin mekanik olarak yolaçtığı direkt yıkım, salgı ve ekskretlerinin irritan
etkisi, etkenlere karşı gelişen allerjik reaksiyonlar ve buna bağlı olarak gelişen şiddetli
kaşıntıya ilgili hayvanın kendini kaşıyarak yaralaması sonucu oluşur.
Makroskobik Bulgular:
Primer lezyonlar eritematöz makul ve papüllerdir; tünel açan etkenlere karşı reaksiyonda
yersel pullu kabuk şekillenir. Yoğun enfestasyonun geliştiği, zayıf besili ve immun sistemi
baskılanmış hayvanlarda lezyonlar alopesi, likenleşme, kalın gri renkte pullu kabuk oluşumu
ve fissürleşmeyle karakterizedir.
34
Köpeklerde lezyonlar; lateral dirsekler, arka ayak bilekleri, ventral toraks, kulak
kepçesinin yan ken
arlarında görülür. Ayrıca perifer lenfadenopati de görülür. Lezyonlar
tedavi edilmezse generalize olabilir.
Sığrlarda lezyonlar; boyun, baş ve sakral bölgelerdedir. Ancak generalize olabilir.
Koyunlarda dudak ve burun delikleri , kulak kepçesinin dış yüzü, bazen bacaklarda lezyonlar
şekillenir.
Mikroskobik Bulgular:
H
em allerjik reaksiyon hem de paraziter enfestasyon özelliğindedir. Parakeratotik
stratum korneum ile örtülmüş tünellerde çok sayıda etkene rastlanır. Hiperkeratozis ve
parakeratotiz ile serum
ve nötrofilik artıklardan oluşan kalın pullu kabuk oluşumu vardır.
Epidermiste belirgin pseudokarsinomatöz hiperplazi gözlenir. Dermiste vazodilatasyon,
ödem, fibrozis, perivaskuler mononükleer hücre infiltrasyonları, sekunder bakteriyel
enfeksiyona bağlı nötrofilik eksositosis görülür. Akut allerjik reaksiyonlarda belirgin
vazodilatasyon, dermal ödem, perivasküler lenfositik ve eozinofilik infiltrasyon, epidermal
spongiozis, hiperplazi ile karakterizedir.
Etkenlere az sayıda rastlanır. Kronik allerjik
lezyonlar ise dermal fibrozis, epidermal hiperplazi, perivasküler mononükleer hücre
infiltrasyonudur.
Aşırı duyarlılığı(allerjik tip) çok belirgin gelişen hayvanlarda tanı aşırı kaşıntının
bulunmasına ve deri lezyonlarının yapısı ve yayılımına dayanır. Etkenleri gerek deri
kazıntılarında gerekse mikroskobik kesitlerde saptamak çok zordur. Aşırı duyarlılık
reaksiyonlarının hafif şekillendiği kronik formunda hem deri kazıntılarında hem de doku
kesitlerinde uyuz etkenlerine çok rastlanır.
PSOROPTİK UYUZ
P
soroptik uyuz etkenleri koyun, sığır, at, tavşan ve keçiler ile evcil olmayan hayvan
türlerini enfeste etmektedir. Özellikle sığır ve koyunlarda ciddi bir hastalıktır. Hastalığın
ekonomik önemi vardır. Bu; ağırlık kazancındaki belirgin azalmadan, süt verimindeki
düşmeden, yapağı kalitesi ve arasıra görülen ölümlerden, hastalıktan korunma ve eradikasyon
programlarının maliyetinden gelmektedir.
Psoroptik uyuz etkenleri sarkoptik etkenler gibi epidermiste tünel açmazlar, gelişimlerini
derinin yüzeyinde tamamla
rlar. Psoroptik uyuz çok kaşıntılı bir dermatitis ile karakterizedir.
Etkenler kronik aşırıduyarlılık reaksiyonlarına yol açar.
35
Mikroskobik olarak lezyonlar tüm hayvan türlerinde birbirine benzer. Yangı yüzeysel
perivasküler dermatitis karakterindedir. Lö
kosit infiltrasyonları arasında eozinofiller,
lenfositler, diğer mononükleer hücreler, ve mast hücreleri yer alır. Etkenlere kabuk altında ve
üstünde rastlanır.
Koyunlarda:
Latent enfeksiyon şeklinde görülebilir. Etkenler kulaklarda, infraorbital fossalarda,
inguinal ve perineal kıvrımlarda ve boynuzların tabanında bulunur. Koçlarda etkenlere
skrotum ve prepusyumdaki küçük kuru lezyonlarda rastlanır. Özellikle cidago ve vücudun yan
kısımları etkilenir. Başlangıçte 0.5cm çapında sarı renkte seröz bir kabuk ile örtülü papüller
oluşur, bunlar yapağıyı keçeleştirir. Lezyonlar çevreye doğru genişler ve birbirleriyle
birleşerek vücudun büyük bir kısmını kaplarlar. Yapağıdaki asıl yıkımlanmaya kaşıntı
nedeniyle oluşan kendini yaralama yol açar.
Sığırlarda:
Lez
yonlar başın arka kısmı, cidago ve kuyruğun tabanında başlar, alopesi, likenleşme ve
kuru gri renkte kabuk ve pullanmalarla örtülür. Alopesik lezyon alanları sağlam deriden kesin
bir hat şeklinde ayrılır. Hayvanlar lezyonlardaki kaşınma hissinden yalama, sürtünme
hareketleri ile kaşınmaya çalışırlar.
DERİNİN ENDOKRİN HASTALIKLARI
Endokrin dermatozislerde genellikle iki tarafl
ı ve simetrik hipotrikozis(kıl oluşumunun
azlığı) ya da alopesi, değişen derecelerde pigment bozuklukları(hiper- hipomelanozis), kaba,
kuru, gevrek, kolayca kopabilen yün ve kıl örtüsü gözlenir. Ayrıca kırkımdan sonra kıl ve
tüylerin büyümesinde bozukluklar ve değişen derecelerde sekunder seboraik değişimler ve
bakteriyel piyoderma
komplikasyonları şekillenir.
Mikroskobik Bulgular:
O
rtokeratotik hiperkeratozis, folliküler keratozis, folliküler genişleme, folliküler atrofi,
kıl folliküllerinde kılların yokluğu, telojen kıl folliküllerinin çokluğu, epidermis atrofisi,
epidermis hipermelanozisi ve sebaseöz bez atrofisi gözlenir. Lezyonlar endokrin deri
hastalıklarında patognomik öneme sahiptir.
36
Endokrin bir dermatozisin tanısı için patognomik öneme sahip histopatolojik
lezyonlara,
hormon yetersizliğinin ya da fazlalığının saptanmasına, spesifik sağaltıma verdiği
son yanıta ve endokrin bezlerdeki uygun lezyonların gözlenmesine gereksinim duyulur.
HİPOTİROİDİZM
Hipotiroidizime bağlı deri bozuklukları köpeklerde sık gözlenir. Bu durum serumda
yetersiz miktarda bulunan T
3
ve T
4
hormonunun yoğunluğuna bağlıdır. Köpeklerde
hipotiroidizm lenfositik tiroiditis, idiopatik tiroid atrofisi, hipofiz tümörleri, hipopituitarizm,
iki taraflı tiroid tümörleri, tiroid bezinin gelişim hataları, iyot yetersizliği ve hipotalamik
hatalar sonu şekillenir. Ayrıca iatrojenik(cerrahi, ilaçlar) olarak da görülebilir. Tiroid
hormonları deri de dahil birçok organın gelişmesi ve büyümesinde önemli bir göreve sahiptir.
Tiroksin(T4) hormonu fizyolojik olarak kıl büyümesinin anagen(etkin) dönemini uyarır, oysa
tiroid hormonlarının kandaki düzeyleri düştüğünde telogen(dinlenme) dönemi uyarılır.
Telogen kıllar da kıl folliküllerinden kolaylıkla kopar; sonuçta hayvanda kıl örtüsü incelir,
kaba, donuk, kuru, ve gevrek bir hal alır. Çoğunlukla orta yaşlı köpeklerde görülür. Kıl
dökülmesi özellikle derinin kuyruk ya da
boyun bölgesi gibi sürtünen kısımlarında fokal,
multifokal ya da generalize, simetrik veya asimetriktir. A
yrıca uzun süren hipotirodism
olgularında kuyruk tamamen çıplak kalır. Deride hiperkeratozis hipotiroidizmde her zaman
görülen bir lezyondur ve yuvar
lak pullu odaklar şeklinde görülür. Hiperpigmentasyon da
özellikle burnun dorsal yüzü ve kuyrukların distal kısmı gibi yersel alopesi bölgelerinde
şekillenir. Uzun süren ya da şiddetli hipotiroidism olgularında Miksödem şekillenir ve klinik
olarak hipotiro
idism için karakteristik bir görünüşte olur. Miksödemde dermis ve subkutiste
musin maddesi toplanır. Musin oldukça fazla miktarda su tutar ve deride belirgin
kalınlaşmaya ve hamur kıvamı almasına neden olur. Alın, göz kapakları, dudaklar ve distal
ekstrem
itelerde deride kalınlaşmalar şekillenir. Bu durum özellikle yüzde çok belirgindir.
Alında temporal bölgede yuvarlaklaşma, yüzün kıvrımlarında kalınlaşma, dudaklar ve alt göz
kapaklarında şişkinlik ile karakterize “üzüntülü yüz ifadesi” tipik bir görüntü oluşturur.
Deride kolay berelenme, kötü yara iyileşmesi, jinekomasti, sekunder olarak gelişen seboraik
deri hastalığı ve pyoderma gelişebilir.
Mikroskobik Bulgular;
yangılı veya yangısız özellikte epidermal atrofi, arrektör pili
kaslarında vakuolizasyon ve hipertrofi, dermiste musinöz dokuda artış, hipotroidizim için
tanıtıcı bulgulardır.
37
HİPERADRENOKORTİSİZM(Cushing Sendrom):
Kedi ve köpekle
rde sık karşılaşılan endokrinik dermatozislerdendir. Bu hastalık;
genellikle bilateral adrenokortikal hiperplazi, fonksiyonal adrenokortikal tümörler,
fonksiyonel hipofiz tümörleri veya eksojen glukokortikoidlerin
aşırı uygulanması sonu gelişir.
Çoğunlukla orta yaşlı köpeklerde görülür. Boxer, Boston terrier, dachshund ve poodle ırkı
köpekler yatkındır. Köpeklerde genellikle baş ve ekstremitelerde deride kalılaşma,
komedonlar, yara-
berelerde artış, yara iyileşmesinde gecikme, enfeksiyona yatkınlıkta artış ve
kalsifikasyon
gelişir. Kalsifiye alanlar sırt, inguinal ve axillar bölgelerde görülür. Bu
alanlardaki deri lezyo
nları sert, kalınlaşmış, bazen kumlu özellikte, sıklıkla ülserleşmiş ve
kabuklanmış plak veya nodül şeklindedir. Mikroskobik lezyonlar, değişen derecelerde yangılı
ya da yangısız deri atrofisi ile karakterizedir. Follikülerde atrofi, dermis kollageni ile
epidermis ve folliküler bazal membranda kalsifikasyon belirgindir. Kedilerde ise; bilateral
adrenokortikal hiperplazi, hipofiz yada adrenokorteks tümörleriyle ilişkilidir. Etkilenen
derideki makroskobik ve mikroskobik bulgular köpeklerde bildirilenlere benzemekle birlikte
d
ermiste kollagen fibrillerde belirgin incelme ve atrofi şekillenir. Bu da derinin normal bir
dokunuşla dahi yırtılabilecek kadar aşırı kırılganlığına neden olmaktadır. Kedilerde kalsinozis
kutis şekillenmez.
HİPERÖSTROJENİZİM
Dişi ve erkek köpeklerde gelişebilir. Dişi köpeklerde; ovaryum kistlerinden, nadiren
ovaryum tümörleri
nden veya östrojen uygulamalarından kaynaklanabilir. Erkek köpeklerde;
fonksiyonel sertoli hücre tümörlerinden kaynaklanır. Deri değişiklikleri; simetrik hipotrikozis
ya da alopesi; kaba, donuk, kuru, gevrek, kolayca koparılan kıl örtüsü ile kırkım sonrası
yeniden büyümede bozukluklar ve pigment bozukluklarıdır. Dişi köpeklerde endokrin
alopesiye ek olarak vulvada büyüme ve östrus siklusunda anormallikler de görülür. Erkek
köpeklerde;
jinekomasti, sarkık prepusyum veya prostat kanallarının skuamöz
metaplazisinden dolayı prostatda büyüme gözlenir. Mikroskobik lezyonlar; epidermiste
ortokeratotik hiperkeratoz, folliküler hiperkeratoz, telogenasyon, sebaseöz bezlerde atrofi,
yüzeysel dermatitis ve lipositik aktivasyon izlenir.
38
Kaynaklar:
Alibaşoğlu M., Yeşildere T.:Veteriner Sistemik Patoloji cilt I, İstanbul 1989.
Milli Ü.H., Hazıroğlu R. Veteriner Patoloji cilt I, İkinci bask. Ankara 2000
McGavin D., Zachary J.F. Pathologic Basis of Veterinary Disease. 4
th
edit. Mosby
Elsever 2007
Cott D.W., Miller W.H., Griffin C.E. Muller and Kirk’s Small Animal Dermatology 6
th
edit. Saunders 2001
39
Dostları ilə paylaş: |