2
“oturuş, öğrenim, bir üstadın ayağının dibinde oturmak” anlamlarına gelir.
1
“ Sad” fiili farklı anlamlar ihtiva ettiğinden Upanishad terimi de buna bağlı
olarak değişik manalara gelebilmektedir. Kelimenin “oturmak” kökünden geldiği
düşünüldüğünde Upanishad terimi, “öğrencilerin ruhsal ve gizemli bilgi elde etmek
amacı ile hocalarının etrafında oluşturdukları halka” anlamına gelir. Kelimenin
menşeinin “tahrip etmek” fiili olduğu düşünüldüğünde ise bu terim, “ her türlü
kötülük ve sıkıntının kaynağı olan cehaleti ve arzuları tahrip eden sırlı bilgiler”
anlamını taşır.
2
Bugün ise Upanishad terimi, çoğunlukla “yanlış veya doğru, batinî
veya gizli izah”; “batınî izahlardan elde edilen bilgi”; “bu tür bilgileri elde
edebilecek kişilerin uyması gereken zorunlu kurallar veya yerine getirmeleri gereken
dini törenler” ya da “bu tür bilgileri ihtiva eden literatüre verilen isim” anlamlarında
kullanılmaktadır.
3
Yine bu kelimenin diğer bir anlamı, yedinci yüzyıl tefsircisi
Sahankara tarafından “Tanrı bilgisi - Kişiyi cehalet bağlarından koparan ve en
yüksek amaç olan özgürlüğe ulaştıran Tanrı/Brahman bilgisi” olarak ifade edilir.
4
Upanishad teriminin kökeni ile ilgili farklı bir değerlendirme de
Oldenberg’den gelir. Onun düşüncesine göre Upanishad terimi “ tapınma veya huşu”
anlamlarını taşır. O, Upanishad metinlerinin içerdiği bazı değişmez pratiklerden
dolayı kelimeye böyle bir anlam yükler. Upanishadlar’a bakıldığında görülecektir ki
bazı sembollerin dış görünüşü vasıtası ile Brahman veya Atman’a tapınma tavsiye
edilir. Sembollerin bu maksatla kullanılması tabi karşılanmaktadır. Bu durumdan
hareketle Oldenberg her ne kadar Upanishad kelimesine farklı manalar yüklese de
1
Juan Mascaro, The Upanishads, Penguin Books, Baltimore-1965, s. 7; Encyclopedia of Religion and
Ethics (ERE), ed. James Hastings, New York-1951, C.XII, s. 602.
2
Arhur Berriedale Keith, The Religion and Philosophy of the Veda and Upanishads, Harvard
University Press-1925, C.XXXII, s. 489; Juan Mascaro, The Upanishads, s. 7.
3
Surendranath Dasgupta, A History of Indian Philosophy (I-V), Cambridge University Press, London-
1922, C.I, s. 38.
4
Swami Prabhavananda and Prederict Mancester, The Wisdom of the Hindu Mystich The
Upanishads, USA-1975, s. 9.
3
onun ileri sürdüğü teori tartışılabilir niteliktedir. Zira Upanishad teriminin içinde
“ upa-sad” her zaman fiil anlamında kullanılır. Böyle bir kullanım da açıkça bu
kelimeyi “tapınma/ibadet” anlamından tamamen ayırmaktadır. Bu şekilde
kullanılması Upanishad teriminin sadece “bir öğretmene gitme ve öğrenim için onun
yanında oturma” anlamını ifade ettiğini göstermektedir.
5
Upanishad kelimesi “upa-ni ve sad” ön eklerinden türetilmiştir. Doğal anlamı
“oturum, doğuştan öğretmen olacağı varsayılan bazı kişilerin yanına oturmak”
demektir. Öğrenme amacı ile hocasının dizinin dibine oturan mürid, devamlı olarak
canlı bir biçimde düşünmeye sevk edilir. Bu bir araya gelmeler Hindistan’da takip
edilen bir çeşit öğrenme şeklidir. Bu yönteme göre talebe ve öğretmenin karşılıklı
yüz yüze oturması gerekmektedir. Böylece öğretmen dersi tekrar ederken öğrenci
onu öğrenmiş olur. Kelimenin tabi anlamı öğretmenin talebesine verdiği bu derslerin
halka açık olmadığını ima eder. Uygulanabilir olması için dersler doğal olarak
sessizlik gerektirmektedir. Dini törende okunan ve özel bir öneme sahip belirli
metinlerin, talebeye herhangi bir mekânda değil öğretmenin ikamet ettiği yerde veya
ormanda öğretilmesi önem arz etmektedir.
6
Upanishadlar çok yüksek seviyede gizli öğretiler içerir. İlk dönemlerden
itibaren Upanishadlar bu özelliğini önemle muhafaza etmiştir. Bu yapısı gereği
önceden öğretmenle en az bir yıl çalışmamış olan ve ileride öğretmen olma gibi bir
niyet taşımayan bir öğrenci için Upanishad doktrinleri çok önemli değildir. Ancak bu
özelliklere sahip öğrenciler için Upanishad öğretileri bir kıymet ifade eder. Bu durum
söz konusu metinlerde örnek anlatımlarla açıklanır.
7
5
A. B. Keith, The Religion and Philosophy of the Veda and Upanishads, XXXII/496.
6
A. B. Keith, age, XXXII/489.
7
Patrick Olivelle, Samnyasa Upanisads Hindu Scriptures on Asceticism and Renunciation, Oxford
University Press, New York-1992, s. 3.
4
Kaynaklara göre, Upanishadlar döneminde dinsel öğretiler belirli dinsel
toplulukların, dışa kapalı ve içrek (esoteric) örgütlerin tekelindeydi. Dini öğretilerin
yeterliliği ve güvenilirliği, denenmemiş kimselerden saklı tutulmasına bağlıydı. Bu
öğretiler yalnızca sınanmış olanlara eriştirme törenleriyle verilirdi. Varoluşun
sırlarının doğal öğrenim yöntemleriyle öğrenilemeyeceği düşüncesi bu öğretilere
içrek bir özellik kazandırmıştır.
8
Upanishadlar çok sayıda çeşitli Vedik koleksiyonun
bitiş bölümleri formundaki metinlerdir. Bunlar antik Vedik ekoller tarafından
kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Bu yüzden bunlara ‘Vedanta’ denir. Vedantanın tam
olarak anlamı Vedalar’ın sonu demektir. Upanishadlar sadece Vedalar’ın sonuncu
kitapları olarak değil bununla birlikte birçok geleneğin görüşü olarak da günümüze
kadar ulaşan en önemli metinlerdir. Vedanta teriminin anlamının sadece ‘son’ olarak
değil aynı zamanda Veda’nın zirvesi ve tacı olarak anlaşılması gerektiği de belirtilir.
9
Bir gizli öğreti olarak Upanishad’ın temelleri tapas, kendine hâkimiyet
(Dama) ve çalışma (Karman) olmak üzere üç esasa bağlanmıştır. Vedalar bu gizli
öğretinin uzuvları olarak değerlendirilmiştir. Bu gizli öğretiyi bilen kişinin kötü işler
yapmayacağı, bu şekilde sonsuz kurtuluşa, mutluluğa ve huzura kavuşacağı fikri
işlenmiştir. “Söz konusu gizli öğretiyi bilen kişi günahlardan kurtulur, sonsuz ve
mükemmel diyarlarda yaşar.”
10
Upanishad kavramının içeriği hususunda aydınlatıcı bilgileri yine söz konusu
metinlerin kendisinde bulmak mümkündür. Taittiriya Upanishad’da bir hocanın
oturup karşısındaki bir talebeye mistik anlamı açıkladığı anlatılır. Bu bağlamda,
hoca, mistik anlamı; dünyalara, parlayan şeylere, bilgiye, soya ve öze aitlik olmak
8
Swami Prabhavananda and Prederick Manchester, The Wisdom of the Hindu Mystich The
Upanishds, USA-1975, s. 9.
9
Patrick Olivelle, Samnyasa Upanisads Hindu Scriptures on Asceticism and Renunciation, s. 3.
10
Kena Upanishad, IV, 33-34.
Dostları ilə paylaş: |