Turkish Studies -
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011, p. 259-267 TURKEY
FİZYON MEKANİZMASININ TÜRK DİLLERİNİN ERKEN DÖNEM
KELİME TÜRETİMİNDEKİ ROLÜ VE BİR AKRABALIK TERİMİNİN
ETİMOLOJİSİ
Ayten HACIYEVA
*
ÖZET
Türk Destanlarında ve eski yazıtlarda bazı leksik dengeler, gerek Türk
dillerinin yapısal evriminde fizyon mekanizmasının rolünü ve konumunu
belirlemede, gerekse bu evrimde yapısal özelliklerin gelişme dinamiklerini ve
eğilimlerini değerlendirmek açısından ilgi çekici bir araştırma malzemesi
sunmaktadır. Değerlendirmelerimiz oğlan-ulan, oğlak-ulak gibi leksik
dengelerin sadece kelime varyantlılığı ve leksik düzeyle ilgili olmadığını,
gramer sistemine de yansıyan ortak bir durum oluşturduğu fikrini de
onaylayacak tarzdadır. Şöyle ki, gözden geçirilen paralellik örnekleri Türk
dillerinin eklemeli yapısına uymayan türeme ünlü uzunlukları problemiyle
doğrudan bağlantılı olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Fizyon mekanizması, eklemeli yapı, monosillabik
(tek seslemli) yapı, akrabalık terimi, türeme ünlü uzunlukları.
THE ROLE OF FUSION MECHANISM IN THE WORD
FORMATION OF EARLY TURKIC LANGUAGES AND THE
ETYMOLOGY OF ONE KINSHIP TERM
ABSTRACT
There are some cases of lexical correlations found in Turkic epos and
written monuments in general that are interesting material both for the
qualification of the role and place of the fusional mechanism in the structural
development of the languages and for investigating of the development
dynamics and tendencies of their structural peculiarities. The analysis of the
lexical correlation oğlan~ulan, oğlak~ulak corroborates once more that word
variability is not a problem of lexical level but of grammatical system. Thus,
parallel examples in question are organically related to the problem of
derivative long vowels that are not in line with the agglutinative structure of
Turkic languages.
Key Words: fusional mechanism, agglutinative system, monosyllabical
system, term of kinship, length of derivative vowels.
*
Doç. Dr., Azerbaycan Diller Üniversitesi Filoloji Bölümü Genel Dil Bilimi Kürsüsü. El-mek:
ayten-haciyeva@yandex.ru
260 Ayten HACIYEVA
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
Giriş
Türkçe tarihi gelişim süreci içinde her dil gibi çeşitli değişimler geçirmiştir. Türkçenin yazı
tarihi incelendiğinde, Eski Türkçeden günümüze gelinceye kadarki dönemde bile, sözcüklerin
yapısal ve anlamsal olarak ne şekilde değiştiklerini görmek mümkündür. Türk Destanlarında ve
eski yazıtlarda bazı leksik dengeler, gerek Türk dillerinin yapısal evriminde fizyon mekanizmasının
rolünü ve konumunu belirlemede, gerekse bu evrimde yapısal özelliklerin gelişme dinamiklerini ve
eğilimlerini değerlendirmek açısından ilgi çekici bir araştırma malzemesi sunmaktadır. Yapısal
olarak özellikle ses erimeleri ve kaynaşmalar söz konusu iken, semantik düzeyde ise anlam
daralmaları, anlam genişlemeleri, başka anamla geçişler yaygın olarak görülmektedir. Sözcük
düzeyinde sıkça karşımıza çıkan bu değişmelerin nedenlerinden biri olan fizyon mekanizması bazı
sözcükler üzerinde etkili olmakta ve bu mekanizmanın işleyiş biçimi belirgin örneklerle
aydınlatılabilmektedir.
Fizyon mekanizması yoluyla ortaya çıkmış oğlan sözcüğünün, araştırdığımız kaynaklarda
taşıdığı semantik yük, onun birikme sonucunda oluşmuş olmasıyla ilgili, Türkoloji kaynaklarında
dile getirilen fikirlere kuşku bırakmamaktadır. Fakat bu örnek halitallaşmayı, yani pekiştirmeyi
yapan öğenin, daha açık olarak son morfemin tam da netleşmemiş içeriğiyle ilgili fikir bildirme
fırsatı sunmaktadır. Şöyle ki; +an ekinin kelimeye küçültme anlamı kattığını söyleyen A.
Zoyonçovski‟nin (hatırlatalım ki M. Habiçev de aynı fikri savunmaktadır
1
) bu görüşüne karşı çıkan
E. Sevortyan ekin, eklendiği köke (veya gövdeye) kazandırdığı anlamla ilgili tam bir netlik
olmadığını, bu nedenle de konunun henüz kapanmadığını belirtiyor
2
. İlginç olan şu ki; +an ekinin
küçültme anlamına göre yorumlanması
3
oğlan kelimesinde bu yapıların bir arada olmasının
imkânsız olması yüzünden, ekin bu semantik yükle sabitleşmediğine kanıt olma niteliğindedir. L.
Pokrovsaya ise bu leksemdeki +an formatını nicelik kategorisinin “arkaikleşmiş göstergesi” olarak
değerlendirmektedir
4
.
Konunun ele alınış biçiminde hareket noktasını, oğlan ve onun türemesi için temel olan oğul
sözcüklerinin ayrımsallaşmasına tarafsız olarak yaklaşan bir semantik yük taşıması
oluşturmaktadır. Eski dönem metinlerinde bu kelimeler genellikle “evlat” anlamında kullanılmakta
ve herhangi bir cins ayrımı yaratmamaktadır. Diğer akrabalık terimlerinde de cins konumunun
yaygınlaşmasının bir sonraki aşamada görülmesi olgusuna dikkat edilirse, bu örnekte görülen
durumun da gerontofil toplum etkeniyle bağlantılı olduğu ihtimali oldukça yüksektir.
Fizyon Menakizması ve Oğlan~ulan, oğlak~ulak Sözcüklerinin Anlam Bağlantısı
“Kitab-ı Dede Korkut” destanlarının dilinin istatistik araştırılması “kız-oğlan” birleşik
sözcüğünün yalnız bir tek yerde kullanıldığını belirttiği halde
5
, Eski Türk yazıtlarında “oğlan”
sözcüğü, genellikle “evlat” anlamını yansıtmakta ve bu anlamdaki kullanıma daha sık
1
Maqomet Xabiçev Karaçevo – balkarskoe imennoe slovoobrazovanie, Çerkassk 1971, s.
202-203.
2
Ervand Sevortyan, Affiksı İmennogo Slovoobrazovaniya v azerbacanskom yazıke. Moskova
1996, s. 172.
3
Andrey Nikolayevaç Kononov , “Etimologii Slova Oğul „sın‟, Filologiya i İstoriya Mongolskix
Narodov, Moskva 1958, s. 175-176.
4
Lyudmila Aleksandrovna Pokrovskaya,“Terminı rodstva v tyurkskix yazıkax”. İstoriçeckoe
razvitie leksiki tyurkskix yazıkov.Akademiya Nauk SSSR Matbaası. Moskova 1961,.s.16.
5
“Kitabi – Dede Qorgud” dastanlarının statistik tehlili. (ed: K. Veliyeva, M.Mahmudov,
V.Pines), Elm Matbaası,Bakü 1997; s. 22.
Fizyon Mekanizmasının Türk Dillerinin Erken Dönem… 261
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
rastlanmaktadır
6
. Benzer durum oğul sözcüğü için de söylenebilir. Örneğin: …sekiz urı oğlın
tutdım (Mogun Çor Yazıtı). Urı, “erkek, adam cinsinden evlat”
7
; Tabğaç bodunka beylik urı
kul boltı, silik gız oğlın kün boltı. “Tabğaj halkına beylik soyu sürdürecek oğulların kul oldu,
bakire kızların cariye oldu” (Kül Tikin Yazıtı) …Kuyda Kunruyım, kız oğlum “…sarayda
hanımım, kızım” (Yenisey Yazıtı), kız oğul “kadın cinsinden olan evlat”
8
.
Yukarıda sözü edilen bu durum, her iki sözcüğün semantik özünü “doğmak”, “türemek”
anlamlarının oluşturduğunu düşünmemize neden olmaktadır. A.Kononov‟un ortak kökün (oğ)
“ana/ soy, taife” anlamlarını verdiği
9
şeklindeki açıklaması göz önüne alındığında, bu kök erken
dönemde ortaya çıkan bir ikili kökmüş gibi görülmektedir. Fakat Türkçenin erken dil aşamasında
sözcüklerin henüz ad – fiil sinkretikliğine varmadığı kesin olduğundan, oğ kökünün 1) oğ ana/soy,
taife; 2) doğmak gibi iki anlamı ifade etmediği büyük bir ihtimaldir. Türemiş gövdeyi oluşturan –ul
morfemine gelince, A.Yuldaşev –l ekinin kelime oluşturma sırasında tam olarak “tür anlamını
taşımasa” da, ortaya çıkardığı yeni anlam yükünün kesin bir “belirsizlik” taşıdığını söylemektedir
10
.
Söz konusu morfemin eklendiği kök veya gövdeye kazandırdığı anlamlarla ilgili olarak Türk
dillerindeki eklerin aralığını çözümlemiş bazı araştırmacılar (çeşitli araştırmalarda) -ıl
4
, -l ekinin
yansıttığı geniş anlam açısından verimliğinin ve hareketin, sürecin sonucuna yaklaşımını ortaya
koyduğunu belirtmektedirler
11
. Bu duruma göre gövdenin (oğ-ul) “doğmuş”, “dünyaya gelmiş”
anlamına gelmesi kesinlik kazanmaktadır. Başka bir deyişle, kök nicelik belirttiği için, onunla
birleşen ekin ona küçültme anlamı kazandırabilmesi imkânsız görünmektedir. Zaten -ıl ekinin
belirteceği kipsellik (modallık) izlerini araştırmış olan B.Serebrennikov ve H.Hajvyeva, onun
bazen nicelik özelliğinin azaltılmasına önayak olduğunu bildirmektedirler
12
.
Daha problematik bir özellik taşıyan konu ise fizyon birikmesindeki ikinci öğenin
etimolojik değerlendirmesinde yatmaktadır. Oğlan sözcüğünün, Türk dillerinde yer alan doğurgan
(Türkçe); doğurağan ( Türkmence “ sık sık doğuran (kadın)”) sözcükleriyle benzerliğinin dikkate
alınması, –gan ekinin “tür şekillerinden türemiş” isimlerle yaygın olarak kullanılması ve “herhangi
bir harekete eğilim”, “elde edilen herhangi bir özelliği” yansıtan verimli veya perpeftiv anlam
bildirmesiyle ilgili açıklamalar
13
değerlendirildiğinde, sözcüğün kalıplaşmadan önceki biçiminin
(ağ) oğ+ul+gan şeklinde olduğu tahmin edilebilmektedir. -ıl ekinin tür anlamlarını tam olarak
kaybettirmemesi olgusu da hatırlandığında (A.H.) yukarıdaki diziliş biçimi daha da kesinlik
kazanmaktadır. Fonetik düzenlemeye uğramış son öğenin (oğ+ul+gan>oğlan) –gan eki olduğu
açıktır. Buna kanıt olarak, bu ekin Kazak, Kırgız ve Altay dillerinin akrabalık terimlerinde temsil
6
Sergey Yefimoviç Malov. Pamyatniki drevnotyurkskoy pismennosti.İzdatelstvo Akademii
Nauk SSSR Matbaası, Moskova-Leninqrad 1951, s. 403.
7
Ebülfez Rrcebov , Yunis Məmmədov Orhon – Yenisey abideleri. Yazıçı Matbaası, Bakü 1983,
s.38.
8
Ebülfez Rrcebov , Yunis Məmmədov, age, s.72, 250
9
Aleksandr Mixayloviç Şerbak, “Nazvaniya domaşnıx i dikix jivotnıx v tyurkskix yazıkax”,
İstoriçeskoe razvitie leksiki tyurkskix yazıkov. İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR Matbaası, Moskova
1961, s.119.
10
Ahnef Yuldaşev, Sistema slovoobrazovaniya i spyajenie glagola v başkirskom yazıke.
İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR Matbaası, Moskova 1958, s. 100.
11
Ervand Sevortyan, Fonetika türeçskogo literaturnogo yazıka. İzdatelstvo Akademii Nauk
SSSR, Moskova 1955, s. 193; Maqomet Xabiçev, age, s. 177.
12
Ninel Gadjiyeva, Boris Serebrennikov “Proisxojdenie affiksov s modalnım znaçeniem v
tyurkskix yazıkax”, Sovetskaya tyurkologiya, S: 1 (1974), s.15-20.
13
Ervand Sevortyan , Fonetika türeçskogo literaturnogo yazıka. İzdatelstvo Akademii Nauk
SSSR, Moskova 1955, s. 310-311.
262 Ayten HACIYEVA
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
edildiği (örneğin: türügün “akraba”
14
gösterilebilir. Aynı zamanda–ıl+gan ek ağının –lan şeklinde
birikme sonucunda ortaya çıkması da benzeşme ile bağlantılıdır. Örneğin: Çuvaşçada
Dihlan
15
.
Semantik yükün gelişme alanı konusuna dönerek belirtelim ki, cins farklılığına ilgisiz
(indifferent) olan sözcüğün, sonraki dönemlerde kesin bir anlamda yoğunlaşması dünya dillerinin
birçoğunda gözlemlenen yaygın bir olaydır. Türk dillerinde bile benzer içerikli durumlar diğer
akrabalık terimlerinde de gözlenmektedir. Örneğin: Türkmencede “doğmuş” > “kardeş, bajı” >
gardaş
16
) sözcüğü bu fizyon (kaynaşma) aracılığıyla oluşmuştur. Yapısal oluşumu yanında
karındaş > kardaş/gardaş sözcüğünün, akrabalık anlamı bildiren bir terim olarak, daha geniş bir
açıklamaya ihtiyaç duyduğu kanısındayız.
İlkel toplumda kabile yapısının çöküşünden sonra ortaya çıkan ve monogampatriarhal
ilişkileri yansıtan aile enstitüsü
17
, (kurumu),
18
F. Engels‟in “Aile, Özel Mülkiyeti Devletin
Oluşması” sorunuyla ilgili yaptığı araştırmada belirttiği gibi, akrabalık terimlerinin yaygın
semantiğine (örn: “oğul” tipli terimle bireyin bir tek kendi çocuğunu değil, kardeş çocuklarını da
adlandırması gibi) son vermiştir. Bu durum daha yakın akrabalık ilişkilerini yansıtan kelimelerin
türetilmesi gerekliliğini doğurmuştur.
Ortak Hint-Avrupa dillerinde kullanılan ve “kardeş” anlamına gelen sözcüğün Osetin ve
Yunan dillerinde de semantik olarak (Osetince ærvad) ilk zamanlarda “kabile birliğinin üyesi”
veya “aynı sülalenin evladı” anlamını koruduğunu belirten V. Abayev, aile ilişkileri biçimlendikten
sonra bu dillerde “öz kardeş” anlamını kazandığını, fakat etimolojik temelde “aynı rahimden
türeyen” anlamındaki başka bir sözcüğün devreye girdiğini yazmaktadır
19
. Dilbilimciye göre,
yakın akrabalık ilişkilerinin “ortak kan”la değil, “ortak rahimle” gösterilmesi matriarkal yapının
uzak yankılanması olarak değerlendirilmektedir
20
. Bu özellik terimlerin semantik gelişiminde
kendisini net olarak belli etmektedir
21
. Şöyle ki, sığırcılıkla uğraşan ilkel toplumlarda, yerleşmiş
çiftçilikle kıyaslandığında, patriarkın daha erken dönemlerde belirlendiği
22
, cins
diferensalleşmesinde ilk aşamada sözcüklerin erken cinsiyet anlamıyla ilgili akrabalık ilişkilerinin
belirlenmesinde kesinlik kazanmış olsa da, bu sözcüklerin etimolojik açıklaması bize kadın – anne
etkenindeki dominantlığın izlerini bulma fırsatı sunmaktadır.
14
Lyudmila Aleksandrovna Pokrovskaya, “Terminı rodstva v tyurkskix yazıkax”. İstoriçeckoe
razvitie leksiki tyurkskix yazıkov.Akademiya Nauk SSSR Matbaası. Moskova 1961. s.45.
15
Andraş Rona – Taş “Obşee nasledie ili zaimstvovaniya? (K probleme rodstva altayskix
yazıkov)” Voprosı yazıkoznaniya. S: 2 (1974). s. 37.
16
Avdı Kuliyev, Terminı rodstvo v turkmenskom yazıke (doktora tezi). Aşkabat, 1967
17
Ailenin taife-nesil ilişkilerinin içinden şekillenerek ayrılması nedeniyle, ur/uğ köklerinden
türemiş sözcüklerin semantik gelişimi, direk olarak bu enstitünün aşamalarını yansıtmakta ve bu
sözcükler daha geniş akrabalık ilişkilerini anlamlandırmaktadır (örn: uruğ “kabile, boy, sülale,
soy”; oğuş “kabile, taife, soy”) (Ebülfez Recebov, Yunis Memmedov, age, s. 381,370).
18
Sovetskiy ensiklopediçeskiy slovar. (ed: Proxorov A.M.) Sovetskaya ensiklopediya Matbaası,
Moskova, 1985, s. 1189.
19
Vasiliy İvanoviç Abayev, “O rodovıx otnoşeniyax i terminax rodstva u osetin”. Engels i
yazıkoznanie. (ed. V.N. Yartseva), Nauka Matbaası, Moskova 1972, s. 240.
20
Age, s. 240.
21
Bu açıdan baba etkeninin önemini abartan Karınkarışan Ağzı “anneleri aynı, babaları farkı
(çocuk)” tip terimlerle adlandırmaktadır. Bu türden sözcüklerin daha sonraki dönemlerde ortaya
çıktığı kuşkusuzdur.
22
Periniç A.İ., Mongayt A.L., Alekseyev V.P. İstoriya pervobıtnogo obşestva. Vısşaya şkola
Matbaası, Moskova 1982, s. 172.
Fizyon Mekanizmasının Türk Dillerinin Erken Dönem… 263
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
Neredeyse M.Ö. 1. binyılın ortalarından bu yana kullanılmakta olan +daş/+taş eki, S.
Muratov‟un da belirttiği gibi, “ad+ad” modelli birleşme ürünü olarak, taş “dost, arkadaş, eşit, eş”
sözcüğünden ekleşerek oluşmuştur
23
. K.Menges ve G.Doerfer‟in destekledikleri bu görüşten
başka, ekin + da lokatif hal eki ile iş/eş sözcüğünün birikmesinden oluştuğunu savunan bir görüş de
vardır. Monosillabik yapı için özgün olan kopulyatif birleşmede öntakı (postposition) konumundaki
morfemin, dil yapısının evreniyle paralel olarak gelişen ekleşme süreci, eklemeler için önemli olan
eksel malzemeyi zenginleştirmekle kalmayarak, aynı zamanda kök (veya gövdenin) + morfem
yapısının ortadan kalkmasına ve karındaş > kardaş örneğinde olduğu gibi fizyon pekişmesine
neden olmuştur.
Belirtmek gerekir ki, erken dönemde monosillabik bir yapıya sahip olduğu varsayılan
Japoncada da benzer anlamlı bazı akrabalık terimleri (rasadaça – raça “karın”
24
) ekleme
mekanizmasının sınırlarını geçmeden, birleşik kelime düzeyinde kalmıştır. Türk dillerinde de
fizyon pekişmesine uğramış garın (karın) kelimesinin “evlat” anlamını kazanması, çeşitli dillerde
olduğu gibi, çok erken dil aşamalarında boy göstermiş ve uzun bir süreçten geçerek
tamamlanmıştır. Aynı sürecin Türk dilinde de yaşandığı göz önüne alındığında ve yazıtların dili ile
daha sonraki dönem metinlerinin dilleri karşılaştırıldığında sözcüklerin semantik ve morfolojık
düzeyde nasıl değiştikleri daha kesin anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Eski Türk yazıtlarında, gardaş
25
bacı gibi sözcüklerin yer almadığı dönemlerde oğul, oğlan kelimelerinin cins konumuna
uygulandığı ve dengeli kullanıldığı görülmekte, “Kitab-ı Dede Korkut”un dilinde ise garındaş
(örn: Gög bedevisin tutdurdı, Gazan begün garındaşı Gapagüne bindi. (İstatistik araştırmaya göre
23
Sayfi Muratov , “O tyukskix affiksax –taş/daş i –turuk/duruk v svete dannıx drugix
altayskix yazıkov”. Problema obşnosti altayskix yazıkov. Nauka Matbaası, Leninqrad 1971.s.334-
335..
24
Nikolay Aleksandroviç Sıromyatnikov,“Kak otliçat zaimstovaniya ot ıskonnıx obşenostey v
altayskix yazıkax” Voprosı yazıkoznaniya. S:3 (1975), s.50-61.
25
Eski Türk yazıtlarında görülen kardaş “silahtaş, arkadaş”, kız kardaş “kız arkadaş” (örn:
Urı kardaşım, üç nünüm, üç yançı “soyu artıran arkadaşım, üç devamcım, kız arkadaşım, üç
askeri komutan..” (Ebülfez Recebov, Yunis Memmedov, age, s. 380) sözcükleri, Gabain ve
Ryasenenın‟in de belirttiği gibi söz konusu fizyon birikmesinin değil, ka (Uygurcada ka “akraba”<
Korece ka “aile”) ve daş morfemlerinin birleşmesinden oluşmuştur. ( Martti Ryasyanen, Materialı
po istoriçeskoy fonetike tyurkskix yazıkov. İzdatelstvo inostrannoy literaturı Matbaası, Mosova
1955, s. 184 ).
Görüldüğü kadarıyla V. V. Radlov tarafından “dost, arkadaş”, S. E. Malov‟a göre ise “yoldaş,
öz yakın” ( Sergey Yefimoviç Malov Pamyatniki drevnotyurkskoy pismennosti.İzdatelstvo Akademii
Nauk SSSR Matbaası, Moskova-Leninqrad 1951, s. 409.) gibi anlamlara geldiği belirtilen kardaş
sözcüğü önceleri “soydaş, nesildaş” anlamındayken daha sonra semantiğinde dallanmalar olmuş ve
değişik anlamlar (dostluk, kardeşlik gibi) kazanmıştır. Orhon Yenisey Türklerinin sosyal ve
ekonomik yapısını araştırmış olan A. H. Beriştam, göçebelerde genellikle çevre ve taife
kuruluşlarının üst üste düşmesi yüzünden, hakanların mezar taşlarında “kardaş”larının adları
hem ölenin yakın aile bireylerinin hem de onunla akrabalık ilişkisi olmayanların listesinde
verildiğini, bu nedenle de, “gadas” ve “budun” terimlerinin benzer anlamda olduklarını
belirtmektedir” (Aleksandr Natanoviç Bernştam, Coçialno – ekonomiçeskiy stroy orxono –
yeniseyskix tyurrok. VI – VII vv. Akademiya Nauk SSSR Matbaası, Moskova-Leninqrad 1946, s.
111).
Örn.: İkim inim togmısım kadaşım kim yama garım kılmasunlar. “Ağabeyim, kardeşim,
akrabam, kadaşım – kimse böyle yapmasın” (Uygur belgelerinden) (Çetin Djumagulov, Yazık siro –
tyurkskix (nestorianskix) pamyatnikov Kirqizii. İlim Matbaası, Frunze, 1971, s. 62) . Demek ki,
çağdaş dilde kullanılan gohum (akraba)– gardaş (mantıksal olarak gardaş – gohum olması
gerekirdi) ikilemesi aileyi yansıtmamaktadır. Bu durum değişme olayının değil, gardaş ~ gardaş
leksemlerinin fonetik şeklindeki uygunluğun Eski Türk yazıtları döneminde fizyon halitalaşmasının
(garındaş>gardaş) bitmemesi ile ilgilidir. Daha sonraki dönemlerde ise fizyon halitallaşmasının
gelişip tamamlanması sonucunda yukarıdaki sözcükler yeni anlamlar kazanmışlardır. Başka bir
deyişle, buradaki ikinci üye semantik daralmaya (soydaş>gardaş) uğramıştır.
264 Ayten HACIYEVA
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
19 kez) ~gardaş (131 defa
26
) paralelliğinin yaygın olarak kullanılması tam da yapısal gelişmenin
kurallarıyla ve semantik planda yeniden değerlendirmenin sona ermesiyle ilgilidir. İlkel Aranta
dilinin semantik “düğüm”lerinden birinde ise atva sözcüğü fonetik değişime uğramadan hem
“karın, sakatat”, hem de “anneye göre çocuklar” (baba çocuklarını başka kelimeyle adlandırır)
27
anlamına gelmektedir.
Fizyon birikmesi ürünü olan oğlan akrabalık terimi işlevselliği açısından önemli bir konuma
sahiptir. Şöyle ki, L.Pokrovskaya‟ya göre, oğlan kelimesi, önceleri anlamında akrabalık ilişkilerini
yansıtmadığı halde, sonradan Hakas, Tuva ve diğer Türk dillerinde uygun „oğul‟ anlam yükünü
belirtmeye başlamıştır
28
. (Örn: Altayca. Öki oolak beydk örbekteşti “İki oğlan böyle
konuşuyorlardı”
29
. Semantik gelişme içinde cereyan etmiş ve oğ+ul+ak morfemlerinin
birikmesinden türemiş olan oğlak kelimesi ilk zamanlarda “oğulcuk” anlamında kullanılmıştır. –g
küçültme ekinin bazen “benzerlik veya uygunluk belirtisine dayandığına” (örn: yan ve yan-
ag/yanalım)
30
dikkat edilirse, semantik dallanmanın “oğulcuk”, “oğul gibi” anlamlarından
kaynaklandığı anlaşılır. Bu nedenledir ki oğul ile kuşkusuz ilişkisi daha F.İsakov tarafından
belirlenen oğlak kelimesi zaman içinde, A.Şerbak‟ın belirttiği gibi, bir hayvan türünün
adlandırılması çerçevesini aşarak “genellikle genç (hayvan) anlamına gelen sistemüstü” bir
kelimeye dönüşmüştür
31
. Semantik gelişimin yönüne ilişkin düşüncemizi kanıtlamak için Altay
dilindeki bir leksik olguya başvurmamız yeterlidir. Şöyle ki, bu dildeki küçültme eki –aç/-eç
+ag/+eg) aracılığıyla yapılan oolag kelimesi “oğlancık” anlamına geldiği halde ogal kelimesi
tarafsız bir biçimde “genç (oğlan)” anlamını korumuştur
32
.
Oğal kelimesinin anlamının hayvan adıyla ilgisinin olmasını onun erken dönem alınmaları
sırasında Eski Keltlerin diline “genç”, “hizmetçi”, “savaşçı” anlamlarında girmesi olgusu da
33
onaylamaktadır.
Tatarcanın kelime yapımındaki fonetik yöntemi araştırmış olan F. A. Ganiyev, sesin (veya
seslerin) eklenmesiyle yeni leksik birimlerin oluşmasını karakterize eden bükümlülüğün araştırma
objesini oluşturan dil için özgün olmadığını, “ses veya seslerin düşmesi yoluyla yeni sözcüklerin
türetilmesi yönteminin ise canlı, fakat verimsiz olduğunu belirtmiştir”.
34
Deriversion aracılığı gibi
benzeri fonetik olaylardan yararlanmak, eklemeli bir yapıya sahip Türk dillerine özgü olmayan
durumlara veya önemli iç modifikasyonlara neden olmaktadır. Bu nedenle söz konusu oğlak
kelimesiyle homojenliği, bizce kuşkusuz olan ulak kelimesi tipolojik bir anormallik sayılmakta ve
bu durum, kelime yapım yöntemi için net bir örnek sayılmaktadır. Nogay, Karakalpak gibi Türk
dillerinde oğlak‟ın fonetik varyantlarından biri olarak ulak kelimesini gösteren A. Şerbak
26
“Kitabi – Dede Qorqud” dastanlarının statistik tehlili. (ed: K. Veliyeva, M.Mahmudov,
V.Pines), Elm Matbaası,Bakü 1997, s. 211.
27
Samson Davidoviç Kaçnelson , Obşee i tipologiçeskoe yazıkoznanie.Nauka Matbaası,
Leninqrad 1986, s. 94.
28
Lyudmila Aleksandrovna Pokrovskaya, “Terminı rodstva v tyurkskix yazıkax”. İstoriçeckoe
razvitie leksiki tyurkskix yazıkov.Akademiya Nauk SSSR Matbaası. Moskova 1961. s.16.
29
Nikolay Aleksandroviç Baskakov, Dialekt kumandınçev (kumandı-kiji).”Nauka” Matbaası,
Moskova 1972, s. 189.
30
Ervand Sevortyan, Affiksı imennogo slovoobrazovaniya v azerbaycanskom yazıke. Nauka
Matbaası, Moskova 1966, s. 166.
31
Aleksand Mixayloviç Şerbak, age, s. 119.
32
Nikolay Aleksandroviç Baskakov, Dialekt kumandınçev (kumandı-kiji).”Nauka” Matbaası,
Moskova 1972, s. 42, 235.
33
Çingiz Garagaşarlı, “German dillerinde namelum menşeli alınma sözler”. Elmi haberler,
S:4 (2002),
34
Fuat Ganiyev, “Nekotorie voprosı fonetiçeskogo sposoba slaovoobrazovanıya v tatarskom
yazıke v ıstorıçeskom osveşenii”, Sovetskaya tyurkologiya, S:2 (1971), s.95,97.
Fizyon Mekanizmasının Türk Dillerinin Erken Dönem… 265
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
araştırmasının diğer bölümünde, sonuncunun ula- “birleştirmek, bağlamak” fiilinden (ulak
“yüklenmiş hayvan” anlamında) türediğini belirtmektedir
35
.
Fakat biz, söz konusu hayvan adının oğul>ul değişiminden geçerek türediğini belirten M.
Habiçev‟le
36
aynı fikri paylaşmaktayız. Zayıf bir boğumlanma ve seslenmeye sahip olması
nedeniyle Türk dillerinin tarihi gelişiminde devamlılığıyla seçilmeyen ve intervokal konumuna
düşerek birikmeye ve vokal uzamasına neden olan “ğ”
37
konsonantının
fonetik kelime türemesine
katılıdğına ait olgular göz ardı edilemeyecek kadar çoktur. ulak kelimesinin de tam aynı yöntemle
yapıldığına hiç kuşku bulunmamakatdır. Örn: Türk dillerinde oğlan kelimesinin varyantı olarak
ortaya çıkan (Kazakça ulan, Altayca uulan) ulan sözcüğü “koruma takımı üyesi”
38
biçimindeki
ilk anlamını çağdaş Rusçada arkaikleşmiş Türkizm (ulan “mızraklı süvari asker”
39
) olarak
korumuştur. Türkiye Türkçesinde ise bu sözcüğün bazı varyantlarının olumsuz yönde anlam
değişimine uğradığı görülmektedir: Başka bir deyişle, bu dilde praformun fognetik
modifikasyonuyla yapılan varyant tam bağımsızlaşarak, fakat oluşumu bakımından aynı paralelliği
koruyarak varlığını sürdürmektedir. Oğul kelimesinin katılımıyla oluşan ve kesin bir şekilde
fuzyon birikmesi olayı sonucunda ortaya çıkmış ayol (
40
sözcüğü, Türk dilinde “sesin
düşerek azalması”nı örnekleyen ve özellikle Türkiye Türkçesinde yaygın olarak kullanılan bir
ünlemdir.
SONUÇ
Türkçenin yazı tarihi incelendiğinde, Eski Türkçeden günümüze gelinceye kadarki dönemde
bile, sözcüklerin yapısal ve anlamsal olarak ne şekilde değiştiklerini görmek mümkündür. Yapısal
olarak özellikle ses erimeleri ve kaynaşmalar söz konusu iken, semantik düzeyde ise anlam
daralmaları, anlam genişlemeleri, başka anamla geçişler yaygın olarak görülmektedir. Sözcük
düzeyinde sıkça karşımıza çıkan bu değişmelerin nedenlerinden biri olarak ele alınması gereken
fizyon mekanizması özellikle bazı sözcükler üzerinde etkili olmakta ve bu mekanizmanın işleyiş
biçimi Türkçenin tarihi gelişimi içinde belirgin örneklerle aydınlatılabilmektedir.
Türk Destanlarının ve eski yazıtların bize sunduğu birtakım malzemenin değerlendirilmesi,
bazı leksik dengeler konusunda yukarıdaki belirlemeleri yapmamıza izin vermektedir. Gerek Türk
dillerinin yapısal evriminde fizyon mekanizmasının rolünü ve konumunu belirlemede, gerekse bu
evrimde yapısal özelliklerin gelişme dinamiklerini ve eğilimlerini değerlendirmek açısından veriler
ilgi çekici ve oldukça destekleyici niteliktedir.
Oğlan~ulan, oğlak~ulak sözcüklerindeki leksik dengenin değerlendirilmesini, sadece
kelime varyantlılığında ve leksik düzeyde değil, aynı zamanda bu durumu gramer sistemine de
yansıyan ortak bir sorun gibi ele almış olan K. S. Gorbaçeviç, kelime varyantlılığının, yalnızca
“söyleyiş değil, tam bir dil fenomeni” olduğu ve “dilin genel kaidelerine dayanılarak” “tarihsel
(kontekstual değil) şartlandırma sonucunda” ortaya çıktığı fikrini
41
kesin olarak doğrulamaktadır.
Aynı zamanda, bu yazının başından beri gözden geçirilen paralellik örnekleri Türk dillerinin
35
Aleksandr Mixayloviç Şerbak, age, s. 119, 123.
36
Maqomet Xabiçev, age, s. 74.
37
Sravnitelno – istoriçeskaya grammatika tyurksix yazıkov Fonetika. (ed.Tenişev E.R.).
Nauka Matbaası, Moskova 1984, s. 206.
38
Ebülfez Recebov, Yunis Memmedov, age, s. 370.
39
Rusça – Azerbaycanca liğet. (ed: Ə. Orucov) III cilt. Elm Matbaası, Bakü 1978, s. 386.
40
Ervand Sevortyan, Fonetika türeçskogo literaturnogo yazıka. İzdatelstvo Akademii Nauk
SSSR, Moskova 1955, s. 86-87.
41
Kiril Sergeyeviç Gorbaçeviç, “Varyantnost slova kak leksiko – grammatiçeckiy fenomen”.
Voprosı yazıkoznanoya, S:1 (1975), s. 62.
266 Ayten HACIYEVA
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
eklemeli yapısıyla bir araya gelmeyen türeme vokal uzunlukları problemiyle doğrudan
bağlantılıdır.
KAYNAKÇA
ABAYEV B.İ. “O rodovıx otnoşeniyax i terminax rodstva u osetin”. Engels i yazıkoznanie. (ed.
V.N. Yartseva), Nauka Matbaası, Moskova 1972.
BASKAKOV N.A. Dialekt kumandınçev (kumandı-kiji).”Nauka” Matbaası, Moskova 1972.
BERNŞTAM A.H. Coçialno – ekonomiçeskiy stroy orxono – yeniseyskix tyurrok. VI – VII vv.
Akademiya Nauk SSSR Matbaası, Moskova-Leninqrad 1946.
GADJİYEVA H.Z. SEREBRENNİKOV B.A. “Proisxojdenie affiksov s modalnım znaçeniem v
tyurkskix yazıkax”, Sovetskaya tyurkologiya, S: 1 (1974), s.15-20.
GANİYEV F.A. “Nekotorie voprosı fonetiçeskogo sposoba slaovoobrazovanıya v tatarskom yazıke
v ıstorıçeskom osveşenii”, Sovetskaya tyurkologiya, S:2 (1971), s.93-97.
GARAGAŞARLI Ç. “German dillerinde namelum menşeli alınma sözler”. Elmi haberler, S:4
(2002), s. 6-12.
GORBAÇEVİÇ K. S. “Varyantnost slova kak leksiko – grammatiçeckiy fenomen”. Voprosı
yazıkoznanoya, S:1 (1975), s.56-64.
CUMAGULOV Ç. Yazık siro – tyurkskix (nestorianskix) pamyatnikov Kirqizii. İlim Matbaası,
Frunze, 1971.
KAÇNELSON S. D. Obşee i tipologiçeskoe yazıkoznanie.Nauka Matbaası, Leninqrad 1986.
“Kitabi – Dede Qorqud” dastanlarının statistik tehlili. (ed: K. Veliyeva, M.Mahmudov, V.Pines),
Elm Matbaası,Bakü 1997.
KONONOV A. “K etimologii slova oğul “sın”. Filologiya i istoriya mongolskix narodov.
İzdatelstvo vostoçnoy literaturı Matbaası, Moskova 1958.
KULİYEV A. Terminı rodstvo v turkmenskom yazıke (doktora tezi). Aşkabat, 1967.
MALOV S. E. Pamyatniki drevnotyurkskoy pismennosti.İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR
Matbaası, Moskova-Leninqrad 1951.
MURATOV S. N. “O tyukskix affiksax –taş/daş i –turuk/duruk v svete dannıx drugix altayskix
yazıkov”. Problema obşnosti altayskix yazıkov. Nauka Matbaası, Leninqrad 1971.s.331-
350.
PERİNİÇ A.İ., MONGAYT A.L., ALEKSEYEV V.P. İstoriya pervobıtnogo obşestva. Vısşaya
şkola Matbaası, Moskova 1982.
POKROVSKAYA L. “Terminı rodstva v tyurkskix yazıkax”. İstoriçeckoe razvitie leksiki tyurkskix
yazıkov. Akademiya Nauk SSSR Matbaası. Moskova 1961. s.11-81.
RECEBOV E., MEMMEDOV İ. Orhon – Yenisey abideleri. Yazıçı Matbaası, Bakü 1983.
RONA – TAŞ Andraş. “Obşee nasledie ili zaimstvovaniya? (K probleme rodstva altayskix
yazıkov)” Voprosı yazıkoznaniya. S: 2 (1974). S. 31-45.
Rusça – Azerbaycanca liğet. (ed: Ə. Orucov) III cilt. Elm Matbaası, Bakü 1978.
RYASYANEN M. Materialı po istoriçeskoy fonetike tyurkskix yazıkov. İzdatelstvo inostrannoy
literaturı Matbaası, Mosova 1955.
SEVORTYAN E.V. Affiksı imennogo slovoobrazovaniya v azerbaycanskom yazıke. Nauka
Matbaası, Moskova 1966.
SEVORTYAN E.V Fonetika türeçskogo literaturnogo yazıka. İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR,
Moskova 1955.
Sovetskiy ensiklopediçeskiy slovar. (ed: Proxorov A.M.) M., 1985.
Sravnitelno – istoriçeskaya grammatika tyurksix yazıkov Fonetika. (ed.Tenişev E.R.). Nauka
Matbaası, Moskova 1984.
Fizyon Mekanizmasının Türk Dillerinin Erken Dönem… 267
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
SIROMYATNİKOV H.A. “Kak otliçat zaimstovaniya ot ıskonnıx obşenostey v altayskix yazıkax”
Voprosı yazıkoznaniya. S:3 (1975), s.50-61.
XABİÇEV M. Karaçevo – balkarskoe imennoe slovoobrazovanie, Stavropolskoye knijnoye
izdatelstvo Matbaası, Çerakask 1971.
ŞERBAK A.M. “Nazvaniya domaşnıx i dikix jivotnıx v tyurkskix yazıkax”, İstoriçeskoe razvitie
leksiki tyurkskix yazıkov. İzdatelstvo Akademii Nauk SSSR Matbaası, Moskova 1961.
ŞÜKÜRLÜ E. Gedim türk yazılı abidelerinin dili. Maarif Matbaası, Bakü 1993.
ENGELS F. Proisxojdenie semi çastnoy sobstbvennosti i gosudarstva – K.Marks i F.Engels.
“Soçineniya”, Qosudarstvennoye İzdatelstvo politiçeskoy literaturı, Moskova 1954, cilt
21.
YULDAŞEV A. Sistema slovoobrazovaniya i spyajenie glagola v başkirskom yazıke. İzdatelstvo
Akademii Nauk SSSR Matbaası, Moskova 1958
Dostları ilə paylaş: |