TüRKİye büYÜk millet mecliSİ


Grafik 223.4.5. AİLE SOSYAL DESTEK HİZMETLERİNE YÖNELİK ÖNERİLER



Yüklə 3,61 Mb.
səhifə49/54
tarix26.08.2018
ölçüsü3,61 Mb.
#64465
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54

Grafik 223.4.5. AİLE SOSYAL DESTEK HİZMETLERİNE YÖNELİK ÖNERİLER


Ülkemizde yaşanan sosyal gelişmeler, Dünya’da bugüne kadar aile danışmanlığı konusundaki deneyimler ışığında bakıldığında aile danışmanlığı hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve bu yapılandırılma süreçlerinin evrensel bilimsel doğrular ışığında yapılması hizmetlerin verimliliği ve sürdürülebilirliği açısından özel önem arz etmektedir.

Grafik 224.4.5.1. Aile Danışmanlığı Uygulamasına Yönelik Öneriler


Aile danışmanlığı hizmetleri bilindiği üzere ülkemizde iki farklı biçimde sunulmaktadır. İsteyen kişilerin ücretli bir biçimde hizmet alma hakkına saygı duyarak, aynı kalitede bir aile danışmanlığı hizmetinin devlet desteği ile cüzzi miktarlarla ihtiyacı olan her aileye ulaştırılması temel ilke olarak benimsenmelidir.

9 Şubat 2013 tarihli Sosyal Hizmet Merkezleri Yönetmeliği ile kapanan Aile Danışma Merkezleri herkesçe ulaşılabilir, bilinirliği arttırılmış biçimde ayrı bir merkez olarak açılmalıdır.

Yerel yönetimlerin (50.000 veya 100.000 kişi nufusun üzerinde bulunan) aynı Kadın Konuk Evleri gibi Aile Danışma Merkezleri açması için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalı ve yine Kadın Konuk Evleri Yönetmeliği gibi bir yönetmelik ile bu merkezlerin de açılış onayları ve denetimleri ASPB bünyesinde ilerlemelidir.

ASPB’ye bağlı Özel Aile Danışma Merkezleri’nin kalitelerinin arttırılarak desteklenmesi ve Özel Aile Danışma merkezlerinde belli danışan kontenjanının ücretsiz olarak ASPB ve/veya SHM’ ye başvuranlar tarafından kullanılması için gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır

Birçok ülkede olduğu gibi sorun yaşayan ailelerin hızlıca hizmete ulaşabilmesinin sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle ALO 183 hattının ailelerin hizmete başvurması için kullanıma açılması her ne kadar bir seçenekse de ailelerin veya bireylerin yaşadıkları aile sorunları nedeni ile arayabilecekleri bir telefon hattının oluşturulması ve bu hattın etkin duyurusunun yapılması gerekmektedir.

Bireyler çeşitli yönlendirme mekanizmaları ile önceki bölümlerde açılması önerilen Aile Danışma Merkezleri’ne yönlendirilebilmelidirler. Bunun için de önemli nokta Aile Danışma Merkezleri’nin bilinirliğinin sağlanabilmesi ve başta Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve aile alanında çalışan meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği ve koordinasyon halinde olunmalıdır.

Aile danışmanlığı hizmetlerinden yararlanmak isteyen kişiler doğrudan telefonla veya şahsen Aile Danışma Merkezleri’ne başvurabilirler. Bunun için daha önce de ifade edildiği gibi Aile Danışma Merkezlerinin diğer kamu binalarından bağımsız bir birimde görev yapması önemli görülmektedir.

Gerek literatür, gerekse uluslararası örnekler incelendiğinde aile danışmanlığı hizmetlerinin en sıklıkla psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları tarafından verildiği bilinmektedir. Ülkemizdeki uygulamada ise bu hizmetleri verebilecek olan lisans mezunları arasında psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının yanı sıra psikolojik danışma ve rehberlik, çocuk gelişimi, tıp, hemşirelik, sosyoloji gibi lisans mezunları da sayılmıştır. Lisans sonrası alınacak eğitimler bir kenara bırakıldığında aile danışmanlığı hizmetlerinin kimler tarafından verileceğine ilişkin mevzuata yönelik düzenleme mutlaka yapılmalıdır. Aile danışmanlığı alanında çalışacak uzmanların milli kültürümüze duyarlı olacak şekilde yetiştirilecek düzenlemeler yapılması önerilmektedir.

4.5.2. Aile Danışmanlığının Standartlarına Dair Öneriler

Aile Danışma Merkezleri aile danışmanlığı hizmetlerini verebilmek için iki farklı koşul ortaya koymaktadır. Bunlardan ilki yönetmelikte sayılan lisans mezuniyetinin üzerine alınacak 450 saatlik Yüksek Eğitim Kurulu, üniversite veya MEB onaylı eğitimler, diğeri de aile danışmanlığı alanında yapılacak bir yüksek lisanstır.(450 saatlik eğitimin gruplara bölünmesi önerilebilir.) Geldiğimiz noktada özellikle aile danışmanlığı alanında üniversiteler tarafından verilen sertifikalarda hiçbir standart bulunmamaktadır. Her üniversite kendi uygun gördüğü bir eğitim programını kendi uygun gördüğü eğitimciler aracılığı ile uygulamaktadır. Bugün itibari ile hiçbir kaynakta kaç kişinin bu sertifikaya sahip olduğu ve nerelerden aldığı bilinmemektedir. Yine üniversitelerin açmış olduğu aile danışmanlığı yüksek lisans programlarında da bir standart bulunmamaktadır. Çoğu program hizmetin gereği kadar uygulamaya önem vermemektedir. ASPB ‘ye ulaşan şikayetlere ilişkin ASPB web sitesinde; 10/08/2015 tarihinde kamuoyuna yönelik duyuru yapılmıştır.

Yukarıda sayılan çekincelerle birlikte 2014 yılında ASPB öncülüğünde başlatılan Aile Danışmanlığı Meslek Standartları çalışması hız kazanarak devam etmeli, Resmi gazetede yayımlanan standartların devamında aile danışmanlığı için gerekli mesleki yeterlilikler, müfredatlar ve akreditasyon koşulları belirlenmelidir. Uzun vadede gerek devlette gerekse de özelde akredite olmuş bir kurumdan belgelendirilmemiş kimselerin aile danışmanlığı yapmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.

Kısa ve orta vadede ise aile danışmanlığı eğitim standartları yeniden gözden geçirilmeli, ASPB öncülüğünde bir akademik kurul aracılığı ile bir eğitim içeriği hazırlanarak bundan sonraki eğitimlerin bu program içeriğine uygun olarak sunulması ve yine eğitim verebilecek kişilerin de aynı kurul tarafından standartlarının belirlenmesi gerekmektedir.

Aile Danışmanlığı diğer sosyal hizmetlerden farklı olarak mahremiyet ve özen gerektiren bir sosyal hizmet türüdür. Önceki bölümlerde de bahsedildiği üzere bu özelliğinden dolayı Aile Danışmanlığının diğer sosyal hizmet türlerinden farklı olarak ayrı mekânda sunulması uygun olacaktır. Aile danışmanlığı hizmeti kapsamında gerekirse verilebilecek Boşanma Süreci Danışmanlığı Hizmetinin de aynı merkezlerde verilmesi öngörülmektedir.

Ayrıca bu merkezlerin ASPB tarafından verilen AEP eğitimlerinde de kullanılması düşünülmektedir. Aile Eğitimlerinin bugün olduğu gibi tek seferlik seminerler halinde değil, bir program dahilinde, evlilik süreci boyunca her ailenin kendine özgü ihtiyaçları gözetilerek gerekirse küçük gruplara yönelik düzenlenmesi ailenin bütünlüğüne ve değerlerinin korunmasına olumlu katkı sağlayacaktır. Eğitimlerin aynı merkezde olacak olması çatışma yaşayan, iletişim problemi olan ailelere ulaşımı kolaylaştıracak ve eğitim sonunda ailelerin sorunlarıyla baş etme yeteneği kazanmalarına olanak sağlayacaktır.

4.5.3. Aile Danışmanlığı Model Önerisi

Ülkemizde Aile Danışmanlığı hizmetinin ASPB, Özel Aile Danışma Merkezleri, Belediyeler ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi farklı kurumlar tarafından sunulduğu görülmektedir. Bu farklılıklar Aile Danışmanlık hizmetine her açıdan bir standart getirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Aile Danışmanlığı ülkemizde sistematik olarak ilerlememekte denetim, mesleki standartlar gibi konuların yönetmelikte kapsamlı ve net şekilde belirtilmemiş olması yeni bir modelin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır.



Aile danışmanlığı ve/veya terapisi yapacak profesyonellerin yalnızca, psikiyatri, psikoloji ve psikolojik danışmanlık mezunları ile aile-aile içi sorunlar ve çözümleri konusunda uzmanlaşmış sosyal çalışmacılar olacak şekilde mevzuata yönelik gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ancak toplumun geniş kitlelerine rahat ulaşıp kabul görebilecek ve rehberlik yapma konusunda uygun olacağı düşünülen mesleklerin, ilgili STK’lar ve akademisyenlerin katılımıyla yapılacak olan çalıştayda belirlenmesi, belirlenecek lisans programlarından mezun olanların, sadece rehberlik ve yönlendirme yapmasını öngören modelin oluşturulması, hizmetin etkin sunumuna katkı sağlayacağı gibi danışmanlık konusunda standartların ve kapsamın belirlenmesine de katkı sağlayacaktır.

Grafik 225.4.5.4. Aile Danışma Merkezlerinin Fiziksel Koşullarına Dair Öneriler


Önceki bölümlerde de söz edildiği gibi aile danışmanlığı hizmetleri ailelere verilen bir çok hizmetten özellikle gizliliği ve ailelerin çeşitli hassasiyetleri açısından farklılaşmış bir hizmettir. Bu nedenle aile danışmanlığı hizmetleri verilecek mekanların kolay ulaşılabilir olmasına (tercihen şehrin merkezi ve toplu taşıma ile kolay ulaşılabilecek yerleri) diğer kamu binaları ve hizmetlerinden bağımsız olarak konumlandırılmasına dikkat edilmelidir.

Aile danışmanlığı verilecek binalarda mutlaka çalışma ofisleri ile görüşme odaları birbirlerinden ayrı planlanmalı ve görüşme odalarının yalıtımı gibi detaylara dikkat edilmelidir.Aile danışmanlığı hizmetini alacak olan kişilerin çocuklarına ilişkin gerekli düzenlemeler yapılmalı ve merkezlerde mutlaka bir çocuk oyun odası düşünülmelidir.

Mümkün olan durumlarda merkezde bir eğitim salonunun olması özellikle ailelere verilecek eğitimlerin merkez üzerinden planlanması açısından önemli görülmektedir.

4.5.5. Boşanma Süreci Danışmanlığı Hizmetine İlişkin Öneriler

Boşanma Süreci Danışmanlığı Hizmeti, toplum tarafından tam olarak doğru anlaşılmadığı, hizmete karşı bir ön yargının olduğu bilinmektedir. Boşanma süreci danışmanlığının amacı; sadece boşanmaları engellemek değil, sürecin sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamak veya boşanma evresindeki ailelerin geri kazanımıyla tekrar birlikte olma şansını elde etmelerini sağlayarak aile bütünlüğünün her açıdan korunmasına destek olmaktır.

Boşanma Süreci Danışmanlığı hizmeti sunulurken fiziksel şartlar ( görüşme odası, çocuk oyun odası ) nedeniyle zorluklar yaşanmaktadır. Hizmetin etkin ve kaliteli sunulması için söz konusu merkezler ihtiyaca uygun şekilde düzenlenmelidir.

Boşanma Süreci Danışmanlığı hizmeti ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ( Adalet Bak., Sağlık Bak. , MEB vb.) etkin olarak tanıtılmalı ve hizmetin amacının sadece boşanmaları engellemek değil, ailelerin boşanma sürecini sağlıklı yürütmek olduğu vurgusu yapılmalıdır.

ASPB ile Adalet Bakanlığı arasında yapılacak protokelle; boşanma davası açmak isteyen çiftlere boşanma öncesi danışmanlık hizmeti zorunlu hale getirilmeli, belirli sayıda görüşme seansı yapıldıktan sonra boşanma davasının açılmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır.

Hizmetin ülkemizde uygulanmasının yeni olmasından dolayı personelin kendini yetersiz hissetmesinin önününe geçecek ve kendini geliştirmesini sağlayacak eğitim desteği yapılmalı düzenli olarak Süpervizyon almaları sağlanmalıdır. Danışmanlık hizmeti sonrası hizmet alan ailelerin belirli periyotlarla izlenmesine yönelik bir sistem geliştirilmelidir. Danışmanlık hizmetinin başvuru ihtiyacını karşılaması için personel istihdamı sağlanmalıdır.

Boşanma süreci danışmanlığı eğitimi almış ve bu alanda yeterliliği olan personelin başvuru olması halinde sadece söz konusu hizmet kapsamında görevlendirilmelidir. Evlilik öncesi adayların eş seçimi ve evlilik konusunda bilinçlendirilerek farkındalıklarının artırılmasına yönelik evlilik öncesi eğitim almaları sağlanmalıdır. Aile eğitimlerinde; aile büyüklerinin yeni evli çiftlere yönelik müdahalelerinin olumlu bir biçimde olmasına yönelik çalışma yapılmalıdır.


Grafik 226.4.5.6. Aile Dostu Kentsel Planlama


İmar mevzuatında çocuk, engelli, yaşlı aile fertlerinin özelliklerini dikkate alan bakımından bazı düzenlemelere yer verilse de aileyi odak olarak kabul eden bir anlayışın bulunmadığı görülmektedir. Bu anlayış eksikliği, şehirlerin planlanması aşamasında ailenin ihtiyaç ve sorunlarını bütüncül şekilde değerlendiren bir uygulamayı da mümkün kılamamaktadır. Ancak, mevcut düzenlemelerin idareye şehir planlaması konusunda tanıdığı geniş takdir yetkisinin, aileler için yaşanabilir kentler planlamak bakımından imkân tanıdığını, diğer bir ifade ile mevcut düzenlemelerin aileler için yaşanabilir kent anlayışına uygun kent planlaması bakımından ciddi bir engel taşımadığını da not etmek gerekmektedir. Bununla birlikte, aileler için yaşanabilir kent anlayışının idarenin takdirine bırakılması yerine bir şehircilik ilkesi olarak benimsenmesi ve idareler bakımından uyulması zorunlu bir hukuki ilke olarak ortaya konulması, bu anlayışa uygun kentlerin oluşumu bakımından önemlidir.

Ailenin hukuki ve sosyolojik açıdan zamana ve toplumlara göre değişmesi nedeniyle, aynı niteliklere sahip şehirlerin planlaması gerçekçi ve doğru bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla ulusal düzeydeki mevzuatta aileler için yaşanabilir kent anlayışının bir şehircilik ilkesi olarak benimsenmesi ve yerel düzeydeki düzenlemelerin ise o yerin ihtiyacına uygun çözümler üretmesine imkan vermek bakımından yerel idarelere bırakılması gerekmektedir.



Aileler için yaşanabilir ya da aile dostu kent kavramının somutlaşması ve ilkelerinin belirlen- mesinde diğer dost kent yaklaşımlarından istifade edilmesi gerekir. Bir kentin aile dostu olup olmadığını ölçmek için geliştirilecek ölçeğin faktörleri olarak diğer dost kentleri düşünmek, ölçme problemlerini asgariye indirecektir. Bu bağlamda yaşanabilir kent üst bir çerçeve olarak değerlendirilmeli, bu çerçevenin toplumsal açıdan somutlaşan biçimini aile oluşturmalı, ailenin bütünselliği ise farklı toplumsal gruplar dikkate alınarak sağlanmalıdır. Böylelikle kavramların sahip oldukları dışlayıcı özellikler ortadan kaldırılmakta, birbirilerini içermeleri sağlanmaktadır.

Çalışma hayatındaki değişimler, özellikle kadın istihdamının artması hem iş yerlerinde hem de evlere yakın alanlarda çeşitli müdahalelerin yapılması gerektiğini göstermektedir. Özellikle çocukları olan aileler için iş yerlerinde, kamu binalarında, eğitim kurumlarında, kamusal mekânlarda düzenlemelere gidilmelidir.


Grafik 227.4.5.7. Kamu Personel Sisteminde Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliğine İlişkin Sorunlara Dair Çözüm Önerileri


Kamuda bütünlüğün ve eşgüdümün sağlanması ve Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin daha kapsayıcı şekilde olması amacıyla Kamu Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik olarak değiştirilmesi uygun olacaktır.

Anayasanın ve Kanunların belirttiği şekilde Kamu personelinin içinde:

- Memurlar: Devlet Memurları Kanunu,

- Diğer Kamu Görevlileri: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanunu, Hakim ve Savcılar Personel Kanunu,

- Sözleşmeliler: Sözleşmeli Personel Kararnamesi,

- Geçici Personel: Kararnameler,

- İşçiler: İş Kanunu sayılabilir.

Tek tip bir Kamu Personeli Yer Değiştirme Suretiyle Atama Yönetmeliği bir çok sorunu en aza indirecektir.

Ayrıca, 657 sayılı DMK’ya gore çıkarılan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin içerisinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda sadece Kanunun 4/a bölümünde bulunan devlet memuru sayılan personeli ile birlikte yine aynı yasada sayılan sözleşmeli(4/b) ve geçici personel(4/c) üzerinde bu yönetmelik kapsamına dahil edilmelidir.

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte eş durumu atamasında (naklen atama) norm kadro sınırlaması uygulanan:



  • Genel İdare Hizmetleri

  • Teknik hizmetleri

  • Sağlık hizmetleri ve Yardımcı Sağlık hizmetleri

  • Avukatlık Hizmetleri

  • Din Hizmetleri

Sınıflarının aile birlikteliğinin sağlanmasında norm kadro sayılarının dikkate alınmayacağı hususu 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bulunan tüm sınıfları kapsamalı özellikle sağlık Hizmetleri ve Din Hizmetleri sınıfında ortaya çıkan sorunlar çözülmelidir. 

Üniversitelerde çalışan İdari personel olarak nitelendirilen “Memurlar” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tâbi olarak çalışan kamu personeli için çözüm önerileri arasında; yapılacak yasal düzenlemeler ile “Yükseköğretim Kurumları Yer Değiştirme Tayin ve Nakil Yönetmeliği” çıkartılarak yapılacak olan iş ve işlemlerin belirli bir standarda kavuşturulması veya her yıl Yükseköğretim Kurumları arasında yer değiştirme ve tayin kontenjanları açılması, kurumlar arası nakillerde “muvafakat” iş ve işlemlerinin yapılabilmesi için sadece hizmet yılı esası getirilmesi sayılabilir.

Ayrıca diğer kamu görevlileri kapsamında değerlendirilen ve ayrı bir personel kanununa tabi olan öğretim elemanlarına öncelikle 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve Devlet Memurları Kanununda yer alan hükümlerin öğretim elemanlarına uygulanabilmesi için 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda aynı konuya ilişkin düzenlemenin bulunmaması gerekmektedir. Bu bağlamda Yükseköğretim Personel Kanununda eş durumu özrü ile ilgili düzenleme bulunmadığı hususundan hareketle Öğretim elemanlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ve ilgili Yönetmelik hükümleri çerçevesinde ele alınabilmesi için Yönetmelik Kapsamına öğretim elemanlarının da dahil edilmesi gerekmektedir.

Koordinasyon talebinin ilgili kurumların herhangi biri tarafından bulunulabileceğine ilişkin hususlar açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, Yönetmelikte eşlerin her ikisinin de aynı kurumda çalışıyor olması halinde kurumun daha fazla hizmet ihtiyacı duyduğu yere, eşlerin farklı kurumda çalışıyor olması halinde ise kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle her iki kurumun da öncelikli hizmet ihtiyacının bulunduğu yere memurun atanması suretiyle kurumların aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği yapabileceği açıkça ifade edilmekte olup, bu doğrultuda öncelikle kurumsal hizmet ihtiyaçlarının ilgili kurumlarca belirlenip daha sonra diğer kurumla koordinasyona geçilerek ortak öncelikli hizmet ihtiyacının bulunduğu yerin tespit edilmesinin yerinde olacaktır.

Atama yönetmeliğinin aile, sağlık ve engellilik ile ilgili hükümlerinin aile bütünlüğünü koruyucu önlemler dahilinde düzenlenmesi için ilgili bakanlık, kurum ve STK’lar ile bir çalıştay düzenlenmesi hususu değerlendirilmelidir.

Hükümlerin düzenlenmesi aşamasında birden fazla engelli yakını olanların özellikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kamu personeli olmayan eşin durumuna ilişkin olarak Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 14 üncü maddesi kapsamında memurun aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği talebinde bulunabilmesi için kamu personeli olmayan eşinin talep edilen yerde başvuru tarihi itibarıyla son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması gerektiğinden, eşleri sigortalı olarak çalışan memurun yer değişikliği başvurularında, borçlanılmak kaydıyla askerlikte geçen süreler ile ücretsiz doğum veya analık izni sürelerinde geçen süreler de sigortalı olarak geçirilen süreler kapsamında değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Ayrıca, eş durumundan nakilde son iki yılda 360 gün bağımsız veya hizmet akdine bağlı çalışarak prim ödemede “Son iki yıl” kavramının evlilikle bir ilgisi bulunmadığına dair bir hüküm olmadıdığı için nikâh tarihinden önce elde edilen primlerin de söz konusu şartın sağlanmasında dikkate alınması gerekmekte olup, yönetmelikte bu duruma yer verilmesi önem arz etmektedir.

Sağlık Bakanlığı personelinin durumuna ilişkin olarak; Bakanlar Kurulunun çıkardığı Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 14/d maddesine göre “Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde başvuru tarihi itibarıyla son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere atanması suretiyle yapılabilir” hükmünün, Danıştay 5. Dairesinin 2015/3280 esas nolu ve 07/07/2015 tarihli kararında “Sağlık Bakanlığında startejik personelin 16.08.2014 tarihinden sonra, stratejik personelin eş durumu mazereti nedeniyle nakil talebinde bulunma hakkının mevcut olduğunun kabulü gerekmektedir.” hükmü ile birlşetirilerek Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin değiştirilmesi ve hakkaniyet ve aile birliğinin korunması ilkesi gereği bütün memurlar gibi Sağlık Bakanlığında bulunan hekimlere de tanınması yerinde olacaktır.



Eş durum tayin talep eden görevlinin Kurum ve Kuruluşunca görev yerinin ulaşım vasıtalarının yeterli olup olmadığı, her gün işe gidip gelmenin maddi külfet oluşturup oluşturmadığı, bakmakla yükümlü olduğu bebek, engelli çocuk gibi özel durumu olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınarak görev yerleri, ulaşım koşulları ve yol mesafesi göz önünde bulundurularak aile birliği korunacak şekilde Kurumlarca belirlenmesi gerekmektedir.

Yönetmelik birliğinin sağlanamaması konusunda 16.08.2014 günlü ve 29090 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürülüğe giren Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe eklenen Geçici 5. Madde ile “kamu kurum ve kuruluşlarının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yönetmeliklerini” Genel Yönetmeliğe uygun hale getirecekleri, bu süre içerisinde yönetmeliklerinin bu Yönetmeliğe aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği hükmü getirildiğinden 6 ay dolduğu halde hala yönetmeliğini değiştirmeyen bir çok kurum uyarılarak Yönetmeliklerinin genel yönetmeliğe uyum sağlaması gerektiği belirtilmelidir.


Grafik 228.4.5.8. Aile İçi Şiddet, İhmal ve İstismarın Önlenmesine Yönelik Genel Öneriler


8 Mayıs 2015 tarih ve 717 sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyon Raporunda aile içi şiddet, ihmal ve istismar konuları detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Komisyon raporunda belirtilidiği gibi;

  • Şiddet uygulayanların öfke kontrolü ve stresle başa çıkma gibi konularda rehabilitasyonuna yönelik çalışmaların bir an önce başlatılması,

  • Halk Sağlığı Müdürlükleri Ruh Sağlığı Programları Şubeleri tarafından yürütülmekte olan hizmet içi eğitimler ile halk eğitimlerinde özellikle erkeklerin yer aldığı gruplara, öfke kontrolü ve sağlıklı iletişim becerileri konusunda verilen eğitimlerin devam ettirilmesi,

  • Şiddete tanıklık eden çocuklara, şiddetin etkilerine dair kamu kurum ve kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği içerisinde ulusal ve yerel ölçekte araştırmalar yapılması ve bu çalışmalara ekonomik destek verilmesi,

  • STK’ların kadına yönelik şiddetle mücadelede farklı alanlarda (psikolojik destek, istihdam, hukuki danışmanlık vb) ihtisaslaşması yönünde teşvik edilmesi,

  • Şiddet mağduru kadınların istihdam garantili kurslar yoluyla çalışma hayatına katılımını sağlamaya yönelik ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon içinde gerekli durumlarda protokollerin düzenlenmesi gerekmektedir.

Çocuk istismarı konusunda suç potansiyeli olan kişilerin profillerine yönelik akademik araştırmalar yapılması istismar konusunda yatkın olan kişilere yönelik tedbirler alınmasını sağlayacaktır. Bu konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının işbirliği içerisinde çalışması gerekmektedir. Böylece istismar olayları oluşmadan engellenebilecektir.



Yüklə 3,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə