95
Hayran olunan ve içine nüfuz edilen manzara resimleri vardır;
bunların dışında kalanlar, yalnızca içinde gezinilen ortamları yansıtırlar.
Kimileri ise, içinde yaşama isteği uyandırırlar. Bütün bu manzaralar,
resimde mükemmellik derecesine varmayı amaçlarlar. Ama yine de
içinde yaşanmak istenen manzaralar, ötekine göre üst düzeyde işlerdir…
Resimle kışkırtılan istek böyledir işte. Mavimsi dumanlar arasında kıvrıla
kıvrıla uzanan keçi yolu üzerinde yürümek için insan kendini güdümler
ya da gürültüsüz akan ırmak içinde güneşin bütün yansımalarına göz
atmak ister… Manzara resminde hayran olunacak bu tür bir manzara
gerçekleştirilmeli, insanlar üzerinde de böyle bir manzara içinde bulunma
isteği uyandırmalı, yetkinlik izlenimi, onu aşma isteğini ondan ötede bir
yapıt üretme arzusunu özendirmelidir (Cheng, 2006:133,134,135).
(Resim 27)
Resim 27. Kuo Hsi, Nocido en Honan, Çin, 1015-1088
Wang Wei ise, ‘Shan shui-fu’ isimli eserinde, hava perspektifi ve oranlar
sistemini gerçekleştirmek konusunda şunları söyler:
96
Bir manzara resmi yaparken düşünce fırçanın önünde gitmeli.
Oranlar konusuna gelince: bir dağın yüksekliği on ayak, bir ağacın
yüksekliği bir ayak; bir atın boyu, bir ayağın onda biri; bir insanın boyu,
yüz santim- -ayak. Perspektifle ilgili olarak: uzaktaki bir adamın gözleri
görünmez, uzaktaki bir ağacın dalları seçilmez; bir dağın tepesi, uzaktan
bir insan kaşının eğimli çizgisi gibidir, yumuşak hatlarla algılanır, hiçbir
kayalık seçilmez uzaktan, aynı şekilde su üzerindeki hiçbir dalga hareketi
fark edilmez uzaktan, ufukta bulutlarla birleşir su. Doğa elemanları
arasındaki ilişkiye gelince: Dağın tepesi bulutlarla çevrilidir; kayalıklar
kendi içlerinde gizler pınarları; Küçük evler ve teraslar ağaçlarla
çevrilidir; patikalar üzerinde insan çizgileri vardır. Bir kayalık üç yandan
gözlemlenmelidir; bir yol, başlama ve bitiş noktalarıyla vardır; bir ağaç
en tepe noktasıyla algılanmış olabilir; bir su üzerini yalayıp geçen
rüzgârla hissedilebilir gerçekten. Atmosferdeki olguları, öncelikle
incelemek gerekir. Işık ve gölge, belirlilik ve belirsizlik arasındaki
ayrımları iyi bilmeli. Figürleri önem derecelerine göre yerleştirmeli
resme,
bu
figürlerin
karşılıklı
tavırlarını,
gidip
gelişlerini,
selamlaşmalarını iyi saptamak gerekir. Üç eleman, resimde tıkanma
tehlikesine işarettir: Bir şeyin az olması gevşeklik işaretidir. O halde
doğru ölçüyü ve tam ayrımı yakalamalı. Yukarıdaki ve uzaktaki nesneler
arasında boşluk bulunur, dağlar için bu boşluk neyse, su akıntıları için de
odur (Cheng, 2006: 135,136).
Bayav ise, “hava perspektifi” teriminin genellikle Japon resmi dolayısıyla
ortaya çıkmış olduğunu söylemektedir. Japon resminde hava perspektifi çizgiye ve
yan yana çizilmiş desenlere dayanmaktadır (2008:12).
Hava perspektifinin, Realist sanatçılar tarafından da resimlerinde uygulandığı
görülmektedir. Bu sanatçılardan Gustave Courbet (1819–1877), Realizm akımında
önemli bir yere sahiptir. Her şeyden önce ışığın ressamı olarak tanınan ve son derece
yetenekli bir sanatçıdır. Yoğun görüş biçiminde yansımaları ve derin ışık
duyumlarını incelemiştir. Eserlerinde hava perspektifi etkilerinin göründüğü bir diğer
realist sanatçı ise Corot’tur. Corot, Fontainebleau ormanındaki çalışmalarına
97
1822’lerde başlamıştır. Tarihsel yapıları incelemek için gittiği Đtalya’da, paleti
aydınlanmış ve durgunlaşmıştır. Işığın etkilerini araştırmaya yönelmiştir. Fransa’ya
döndükten sonra düzenli bir biçimde Fontainebleau ormanı yakınındaki kasaba ve
köyleri konu alan resimler yapmıştır. Corot da diğer realistler gibi gerçeği
olabildiğince doğru resmetme amacını gütmüştür. Ama onun gerçeği diğer
realistlerinkinden biraz farklıdır. Konunun genel biçim ve tonuna ağırlık verdiği
ayrıntıların üzerinde daha az durduğu görülür. Resimlerinde kullandığı parlak ışık ve
atmosfer, çok farklı bir biçimde elde edilmiştir. Görsel gerçeklikten uzaklaşmadan
havanın sınırsız özelliğini vurgulamak için, uyumlu bir bütünlük sağlayan
gümüşümsü gri tonları kullanmıştır (Kavaz, 2007:34,35).
Resim 28.
Eugene Delacroix, Laras’ın Ölümü, TÜYB, 62x50 cm.
Erken Đngiliz Romantizminde de hava perspektifi etkileri gözlenmektedir. Bu
dönem
sanatçılarından
Delacroix’in
sanat
anlayışının,
belli
bir
ölçüde
empresyonistleri etkilediğini de söylemek mümkündür. (Resim 28) Çünkü XVIII.
yy.dan beri Đngiliz ressamlarının çalışmalarında manzara resmi, öncelikli bir yer
98
edinmiştir. Yerli ve yabancı sanatçılarca yapılan suluboya ve yağlıboya; kasaba,
bahçe, liman ve deniz manzaraları konulu resimler tutulmaya başlamıştır. Bu
manzaraları diğerlerinden ayıran özellik; resmin atmosferinin farklı bir ışık seçimiyle
verilmesi yanında, hiçte estetik kaygı taşımayan bu kompozisyonların yalınlığıdır.
Kamuoyu ve sanat koruyucuları onların resimlerini aynı biçimlerle yapılmasını ve
devamlılığını istemişlerdir. Böylece onların sanattaki yeri kesinlik kazanmıştır.
Resim sanatında o zamana kadar küçük bir tür olarak görülen manzara resmi, XVIII.
yy.da yeni kazanılmış olan konu özgürlüğüyle de, büyük saygınlığa ulaşmıştır. Aynı
kuşaktan üç Đngiliz manzaracısı; William Turner (1775 – 1851) (Resim 29), John
Constable (1776-1837) ve Richard Parkes Bonington (1801 – 1828) kazanılan bu
saygınlıkta en büyük payı olan sanatçılardır (Kavaz, 2007:31,32). Bu dönem
sanatçıları sayesinde önem kazanan manzara resmi, empresyonistlerin elinde başka
bir boyut kazanmış, hava perspektifinin de en iyi şekilde gözlemlenip resme
aktarıldığı dönem olmuştur.
Resim 29. W.Turner, Kartaca Đmparatorluğu’nun Düşüşü, 170x239 cm., TÜYB, 1817,
Tate Britain Müzesi, Londra
Dostları ilə paylaş: |