256
yaşanalar üstünde durulmaktadır. Sekizinci bölüm Mustafa Kemal’in Yetişmesi ve
Eğitimle İlgili Fikirleri başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Mustafa Kemal’in hem
kendi aldığı eğitime ve eğitim ile ilgili fikirlerine yer verilmektedir. Dokuzuncu
bölümde ise istatistikler ve eğitim bakanlarının listesi bulunmaktadır.
Eser Türk eğitim tarihi açısından oldukça kapsamlı ve önemli bir çalışmadır.
Bu alanda araştırma yapanların ve yapacakların ilk başvuru kaynaklarındandır.
Ayrıca yabancı bir uzmanın Türk eğitim sistemi hakkındaki görüşlerini içermesi
açısından da önemlidir. Başgöz, bu eseriyle Türk eğitim tarihi araştırmacılarına çok
önemli bir kaynak sunmaktadır.
V. YORUMLAR VE DEĞERLENDİRMELER
Halkbilimi konularının etnoloji ve sosyal antropoloji ile iç içe olduğu bilgisini
okumuştuk. Bu konu ve alan ortaklığının nerede başlayıp nerede bittiği ise hala bir
muammadır. Gerek Bascom gerek diğer sosyal bilimciler bu alan konusunda bir
uzlaşıya varamamışlardır. Sosyal bilimlerin temel sorunu olan tanım ve yorum
farkları halkbiliminde de gözlemlenmektedir. Halkbiliminin araştırma evreninin
nerede başlayıp nerede bittiği, hangi bilimlerle ortak olduğu, bu ortaklığının hangi
alanları kapsayıp hangi alanları dışarıda bıraktığı gibi tartışmalar daha uzun yıllar
devam edecek gibi görünmektedir. Bu tartışma alanlarının ortak sorunu olan “Hangi
halkın bilimi?” sorusu ise henüz net bir cevaptan uzaktır. Birinci bölümde değinilen
sosyal antropoloji ve etnolojinin konu aldığı halk ve halkbiliminin konu aldığı halk
arasındaki farklılıklar ve benzerlikler de daha uzun bir süre tartışmaya açık bir alan
olarak kalacaktır. Ancak değinildiği üzere az eğitim görmüş ya da hiç eğitim
görmemiş, taşralı, okuryazarlığı pek olmayan, alt gelir gurubundan olan halk kitlesi,
halkbiliminin çalışma alanının temelini oluşturmaktadır.
Modernleşme ve kentlileşme ile birlikte bu özellikleri taşıyan halk kitlesinin
zaman içerisinde yok olacağı fikri tezin birinci bölümünde dile getirilmişti. Bu
durumda Willam Thoms’un 150–160 yıl önce kurduğu bu bilim dalı iki binli yılların
ortalarında gerçek anlamda Batılı ve modern toplumlarda, yerini psikoloji- sosyoloji
ya da siyaset bilimi gibi daha modern ve daha kapsamlı sosyal bilim dallarına
bırakmak durumuna gelebilir ya da bu dallarla birleşmek zorunda kalabilir.
Ülkemizde ise sağlam bir kentlileşme ve modernleşme süreci yaşanmadığından
258
halkbilimi daha uzun yıllar araştırma alanı sorunu çekmeyecektir. Kent
görünümünde olan büyük köylerin oluşması, insanların kendilerini yaşadıkları kente
ait hissetmemeleri, şehirlerde yerleşimde hemşerilik kurumunun ön planda tutulması,
ülkemizde
temel
sorunlardan
olduğuna
göre
halkbiliminin
ülkemizin
modernleşmesinde yapacağı epey hizmet var gibi görünmektedir.
Özellikle Boratav tarafından belirtildiği gibi halkbiliminin araştırdığı konular,
destan, masal ve halk hikâyesi gibi konular, insan toplumlarının ilksel devirlerine
mahsus edebi yaratımlarıdır. Günümüzde artık bu tarz anonim edebi eserler modern
toplumlarda ortaya konmamaktadır. Ancak günümüzde özellikle çocuk edebiyatı
alanında
verilen
eserlerde
yukarıda
sayılan
edebi
türlerden
sıklıkla
faydalanılmaktadır.
Ülkemizde halkbiliminin diğer bir hizmeti ise kültür emperyalizmine karşı
direnişte yardım edebilmesidir. Gerek Başgöz’de gerek Boratav’da gördüğümüz
kültür ve dil emperyalizminin tehlikeleri halkbiliminin uğraşması gereken diğer bir
sorundur. Bu kültür yayılmacılığı sanat ve edebiyatta özellikle çocuk edebiyatında
kendisini göstermektedir. İnsanların erken yaşlardan itibaren dinledikleri masalların,
şarkıların, türkülerin yabancı kültür kaynaklı olması onların ilerde yaşadıkları
topluma yabancı kalması sorununu doğurabilir. Gerek Boratav gerek Başgöz bu
duruma seyirci kalmamışlar ve derledikleri yerel masallar, şarkılar, türkülerle
Türkiye’nin öz değerlerini sonraki kuşaklara bırakmayı başarabilmişlerdir. Öte
yandan kültür ve geleneğin korunması gereken tarafları olduğu gibi toplumsal
gelişmeyi baskılayıcı tarafları da bulunmaktadır. Kültürde, saklama-ayıklama yapma
işlemi ise görüldüğü kadar kolay değildir. Kültürde ve gelenekte neyin iyi neyin kötü
olduğu ülkemizde, hemen her zaman dönemin siyasi iradesinin aldığı kararlara ve
259
uygulamalara bağlıdır. Bir başka deyişle kültürde seçicilik –tezde, tıpkı Nasreddin
Hoca fıkralarında görüldüğü gibi- siyasal sistemden ve otoriteden bağımsız değildir.
Yine tezde değinilen bir toplumun kendi öz kültürünü istememesi, tarihini ve
geleneğini tamamen reddetmesi o toplumda acı sonuçlara yol açmaktadır. Bu
durumda kültürümüzde ve geleneğimizde neyin kalıcı neyin gidici olduğuna bilim
çevreleri ya da gerçek anlamda aydınlar değil dönemin siyaseti karar vermektedir.
Kültür ve gelenek halkbiliminin temel çalışma alanları olduğuna göre bu alanın
siyasetten bağımsız olması özellikle ülkemiz için ciddi bir önem arz etmektedir.
Bunun haricinde halkbilimi alan çalışmaları maliyeti yüksek çalışmalardır.
Devlet desteği olmaksızın ülkemizde bu alandaki çalışmaların ilerleyemeyeceği de
açıktır. Ekonomik engellerin ortaya çıkardığı diğer bir sorun ise ilgisizliktir. Gerek
halkbilimi alanında gerek sosyal antropoloji ve etnoloji alanında yapılan çalışmalar
popüler olmadıklarından dolayı ekonomik getiri sağlamadıkları için genç ve istekli
sosyal bilimciler bu alanlara yönelmede ilgisiz kalmaktadırlar. Ülkemizde folklora
ait isimler hala daha gelişmiş ülkelerdeki folklor isimleri kadar evrensel nitelik arz
etmemektedir. Şöyle ki; bir Robin Hood, Kral Arthur ya da Giyom Tell aşağı yukarı
Çin’den Afrika’ya, Güney Amerika’dan Arap Yarımadası’na kadar tüm dünya
ülkelerinde az-çok eğitim almış, diploma sahibi olmuş (lise ve dengi) hemen herkes
tarafından bilinmekte ya da tanınmakta iken; bir Köroğlu, Karacaoğlan, Nasreddin
Hoca ya da Yunus Emre dünya kültürleri tarafından yeterince tanınmamaktadır. Bu
durum elbette o ülkenin askeri - politik gücü, geçen yüzyıllardaki ve günümüzdeki
emperyalist tavrı ile bağlantılı olsa da ülkenin kültürünü tanıtmadaki isteği ile de
yakından alakalıdır. Bu alanda verimli ve başarılı çalışmaların yapılması ise sağlam
bir kültür politikasının devlet eliyle yürürlüğe girmesiyle mümkün olabilecektir.
Dostları ilə paylaş: |