T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   53

“Yöriikân-ı karakeçili" deyimi, buradaki Karakeçililerin 

yörüklüğüne  işaret  eder.  Tapu  ve  K adastro  Genel 

M üdürlüğü  A rşiv i’ndeki  982  tarihli  Tapu  Tahrir 

Defteri’nde Ankara Karakeçilileri  “Ulu  Yörük" adıyla 

anılmışlardır. En eski yörük ve en köklü boy anlamında 

kullanılan  bu kayıt. Karakeçililerin mazileri hakkında 

bize fikir vermektedir.

Karakeçililer,  Süleyman  Şah  ile  Ertuğrul  Gazi 

idaresinde, Fırat nehrini takip ederek, Rakka üzerinden 

Anadolu’ya gelmişlerdir.  Bu  göç  esnasında, yaklaşık 

8000  civarında  Karakeçili  Urfa  yöresine  gelmiş  ve 

burada  ikâmet  etmişlerdir.  Sonra  bunların  bir  kısmı 

K onya,  B ursa,  E skişehir,  B ilecik  ve  G azian tep ’e 

yerleşmişlerdir. Bunun yanında yine, Urfa’ya mücavir 

olan  H alep  ve  A rappınar  (M ürşitpınar)  ile  Elazığ 

çevresine yerleşenler de olmuştur. Elazığ Karakeçililerine 

“Çarsancaklı"  denilmektedir.  Gaziantep  havalisine 

yerleşen  K arakeçililer  ise,  “ A lbay ram lar"  adıyla 

anılırlar.2  Türk boylarında daha alt sosyal gruplarında 

A kkoyunlu,  K arak o y u n lu ,  A k k eçili,  K arak eçili, 

Akbudun,  Karabudun  gibi  ikili  teşkilatlanm a  da  bu 

boyun  oğuz  boyu  olduğunun  en  açık  göstergesidir.3

Değerli  dil  bilimci  Prof.  Dr.  Tuncer  Gülensoy, 

“Urfa havalisinde yaşayan Karakeçililer’in  konuştuğu 

dilin  “Gürmanç" ağzı olduğunu belirterek  “Gümıanç’’ 

ağzının  yüzde  seksen  b eşi  Türkçe  kelim elerden 

oluşmaktadır" demektedir.

Prof.D r.  B ayram   K odam an  hocam ızın  D oğu 

M eselesi  ve  H a n ıid iy e   A la y la rı  hakkında  isim li 

çalışmasından birkaç cümle nakledeyim;

Askerlik  yapmayan,  Doğu  A nadolu’daki  Kürt, 

Türkmen, Arap, o devirdeki  şartlar göz önüne alınırsa 

onlan, kontrol etmekten ziyade devletin yanına çekmek, 

devlete destek olmaları  için  vatan  savunmasına kendi 

başlarına, dağınık şekilde değil, devletin  yanında yer 

alarak  katılm alarını  sağlam ıştır.  Erm enilerin  Doğu 

A nad o lu ’da  E rm enistan  kurm alarını  bu  olaylar 

önlemiştir. Tabiî ki bu olaylar düzenli askerî  teşkilata 

dönüşememiştir.  IIA bdülham it’in  bu  alayları  ondan 

sonra da  1908-1909 sonrasında da yeni nizamnamelerle 

varlığı  devam   ettirilm iş.  T abiî  bu  aşiretlerin  ileri 

gelenlerinin çocukları İstanbul’a getirilmiş, orada tahsil 

yaptırılm ış.  D evlet  yönetim inde  görev  verilm iş.  O 

günlerde  bu  tercih eleştirilmiş;  ancak, II.  Abdülhamit 

kendini şöyle savunuyor.

“Uzun  yıllar  memuriyette  Ermenileri  tuttuk;  o 

zaman niye eleştirmediniz• ”  Bu tavır aşiretlerin, devletten 

ziyade, II. Abdülhamid’e bağlılığı  şekline dönmüştür.

A şiret  m ekteplerinde  T ürkçe  öğrenim ine  ağırlık 

verilmiştir.

M ektepler  iki  yıllık  ilkokul  seviyesinde  ama, 

Türkçe  ve  imlâ her iki  senede de  ağırlıklı  olarak  var, 

burada amaç dile sahip çıkmaktır.

Bu mekteplere aşiretler, çocuklarının alınmasını 

ısrarla istemişlerdir. Aşiretten sonra harbiye ve mülkiye 

okuyan yüzbaşılık, fahri yaverlik rütbesine çıkan onüç 

gencin  üniformalı resimleri  vardır.

Daha sonra Arnavutluktan gelen on sekiz  çocuk 

da bu aşiret mektebine kabul edilmiştir. Bu okul, 1907’de 

kapatılmıştır.

Yine  Prof.  Dr.  Haluk Çay  Hocamızın  D oğu  ve 

G ü n ey d o ğ u   A n a d o lu ’n u n   K ü ltü re l  Y apısı  adlı 

araştırmaların  da  “Türkiye  Cumhuriyeti  kurulurken 

millî mücadele içinde Ankara Kızılcahamam ’da çıkan 

ve  diğer  iç  isyanlar da  Karakeçili müfrezesi,  Yarbay 

A r if B ey  emrinde,  iç  ve  dış  düşm ana  karşı  hizm et 

vermiştir." Denilmektedir. Balıkesir civan yörüklerine 

ait Kamil  Su  tarafından  yapılan  araştırmada da  şöyle 

denmektedir:  “Karakeçililer, geçmişte  Ertuğrul Gazi 

Türbesi’ni  her yıl Nevruz gününde  ziyaret ederlerdi. 

Burada  bir tür anma  toplantısı  niteliğinde buluşur ve 

şenlik düzenlerlerdi. Bu ziyaret ve şenlik, Karakeçililerin 

bayramıdır. Atlarla  buraya gelen  ve kurbanlar kesen 

Karakeçililer görkemli törenler yaparlardı. Bu esnada 

cirit oyunları  ve güreş müsabakaları da yapılırdı.  Bu 

ziya ret  ve  şe n lik le r  II.  A b d ü lh a m it  zam anında 

resmileştirilmiştir."*

D ö rd ü n c ü sü ;  C u m h u riy e t  d ö n e m in d e   de 

Karakeçililer, devlete sadakatla  bağlı kalmışlardır. Millî 

Mücadelede  Urfa ve havalisindeki  millî  faaliyetlerde 

ve özellikle yörenin Fransız işgalinden kurtanlması ile 

bazı  iç  isyanlann  bastınlm asm da, Siverek kuvvetleri 

içinde  yer alan  Karakeçililer, diğer Türkmen  (Oğuz) 

kuvvetleri olan İzoli, Beğdili (Badıllı), Karahanlı aşiretleri 

gibi üzerine düşenleri yapmışlardır.

Yine Millî Mücadele’de Güneydoğu Anadolu’daki 

M illî aşiretinin neden  olduğu ayaklanma teşebbüsüne 

katılmayan  Karakeçililer,  Viranşehir  ve  çevresinde 

İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle mücadeleye giriştikleri 

gibi,  isyancılarla  da  mücadele  etmişlerdir.  Ancak  bu 

isyan sırasında Karakeçililerin ileri gelenleri hayatlannı 

kaybetmişlerdir. Mardin'de bulunan  Beşinci Tümen’in 

çabalan ve millî kuvvetlerin yardımıyla bu isyan hareketi 

b astırılm ış  ve  âsiler  S u riy e ’ye  kaçm ak  zorunda 

kalmışlardır.5

Güneydoğu Anadolu’da olduğu gibi Orta ve Batı 

A nadolu  b ö lg e le rin d e k i  K a ra k e ç ilile r  de  M illî

Bilge 10

2001 / Güz 30



Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə