T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53

ve  dışı)  bir  biitün  olur,  dem ek ki  o,  dürüst,  âdil  bir 

insandır... Adalet,  onur, şe re f vermek, aslında  bizzat 

insanlığın kendisidir! ”)

Mahmud Kaşgarlı’nın Türk kültürünün muhteşem 

eseri olan ve Türk dilinin tarihini içeren Divanü L ügat 

it-T ü rk  adlı eserinde Türklerin âdetleri  ve gelenekleri 

tasvir  edilm iştir.  “Ben,  Türklerin,  T ürkm enlerin, 

Oğuzların, Çigillerin,  Yağmaların, Kırgızların... canlı 

ve  kafiyeli  dillerinin  hepsini  aklım da  ka yd ettim .”6

Türkistan’da bulunan türbesinin, manevi kudretini 

ve  Türk  m aneviyatının  oluşm asındaki  etkili  tesirini 

simgelediği büyük evliya ve düşünür Ahmed Yesevi’nin 

eseri, Türk kültüründe önemli bir yeri işgal etmektedir. 

İslam   m istisizm ini,  tasavvufu  ile  Türk  itikatlarını 

(Tanrıcılığı) birleştirerek harmanladı  ve hayatta  iken 

kendisi  manevi  ve  fiziki  m ükemmelleşme  yolundan 

geçti, böylece  A llah’a ulaşma imkanını  buldu.  Onun 

felsefesine  göre  M aneviyat  dem ek  Aşk  dem ektir. 



Kim ki sevginin dinini bilmiyor,

O kendi ruhunu da bilmiyor.

Büyük jırau ve şairlerin ortaya koydukları eserler 

Türk kültürünün rengarenk sayfalarını oluşturur.  Birçok 

felsefî ve poetik başyapıtlar günümüze kadar ulaşmıştır. 

A san-K aygı,  Şalkiz  Jırau ,  B uhar  -  jıra u ,  T ileuke 

kulekeulu,  Şal  -   akın  gibi  jırau   -   şairlerin  poetik 

sanatları  hem  sosyal, hem  felsefî  hem de  dinî  anlam 

taşır. İnsan,Tanrı, dünya, toplumun mükemmelleşmesi, 

onlann esas konulan  bunlardır.

Mesela, Buhar -  jırau şöyle demiştir:



Cihanı tümüyle gezse bile.

Onun altın sarayını görse bile.

Yıldızların arasında dolaşsa  bile,

Hatta a y ’a da  ulaşsa  bile,

Bilgi susuzluğunu gideremez insan.

Türk felsefesi, büyük düşünür Abay’ın sanatı ile 

zirveye çıkmıştır. Dünya çapındaki diğer kültürel olgular 

gibi onun felsefesi  de farklı  açılardan  ele alınıp  tefsir 

edilebilir.  Bunların  sayesinde  A bay’ın  mirası  kendi 

varoluşunu muhafaza etmekle beraber onu zenginleştirir. 

Abay, Kazak halkı için değerlerin yeni sistemini keşfeden 

ve ilk olarak bilginin insanlığın  varoluş ilkesi olduğunu 

ispatlayan ve bu ilke ile gelişme prensibi arasında bağlantı 

kuran  bir maarifçi  olarak  bilinmektedir.  Bozkırlarda 

onun  "Adam ol!"  çağrısı  yankılandı. Son  zamanlarda 

Abay sanatının existansal karakteri doğrultusunda fikirler 

ortaya atılmaktadır. Meşhur eseri Nasihat Sözleri’ nde 

varoluşun  gerçek  tabakalarını,  hayatındaki  acılar  ve 

m utluluklar  v asıtasıyla  açıklığa  kavuşturm uştur.

Kanaatimizce, geleneksel Kazak kültürünü hermeneutik 

açısından  ele  alan  A bay’ın  bizzat  kendisi  olmuştur. 

Böyle bir yöntem Abay felsefesinin millî varlığını ortaya 

çıkanr, bu da dünya uygarlığı açısından onun mirasının 

önemini  arttırır.  A bay,  “insan  -   d ü n ya ”  arasındaki 

ilişkisine  dayanan  Kazak mentalitesinin  temsilcisidir. 

Buradan  da  akıl  ile  kalbin  arasında çelişki  olmayan, 

kalbiyle düşünebilme kabiliyetine sahip olan  kişiliğin 

farklı  tipi  çıkıyor. Abay her şeyden  çok cehaletten  ve 

tembellikten  nefret  eder.  A ydınlanm ayı,  bilinmeleri 

öğrenmeyi yaymak için çaba harcamıştır. Aynı zamanda 

vicdanı  ve  kalp  nuru  olm ayan  bilim in  getireceği 

tehlikelere de dikkat çekmiştir. Onun ilkesi,  “akıllı kalp 



veya vicdanlı akıl" dır.  “Kim ki sevgi ve adalet duyguları 

hakim, o bir danişmend, bir bilgedir."7

Bu  arada  "insan -  dünya  “  arasındaki  bütünlük 

ilişkisini  yeniden  kurma çabasında olan  ve  “D asein" 

ile  “içâlemlik"  gibi  terimleri  temellendiren  Martin 

Heidegger’in fundamental ontolojisinin ideleri ile direkt 

paraleller çizebiliriz. Ancak tam yaklaşmışken eşyalar 

bizden  uzaklaşıyor.  Onlar “kutsallığını’’  kaybediyor, 

çünkü  insan  onlardan  sadece  istifade  etm ek,  onları 

tüketmek  istiyor.  Dünyayı  bir  bütün  olarak  algılama 

kaybolmuş  durumdadır.  Heidegger  ise  Batı  insanına 

Abay’ın  “akıllı kalp"  diye  adlandırdığı  anlayışı  iade 

etmeye çabalamaktadır. Birisine bir kupa su verdiğimiz 

zaman  “sunduğumuz suda kaynak mevcuttur. Kaynakta 

kaya  var,  burada  ise  gökyüzünün  yağm urunu  ve 

şebnemlerini kendisine çeken kara toprak vardır. Suyun 

kaynağında gökyüzü ile toprağın  birleşmesi (izdivacı) 

v a rd ır.’’*  B öylece  H eidegger,  B atı  uygarlığının 

kurtuluşunu  Doğunun manevî  tecrübesine yönelmeye 

dayandırmaktadır.

Batı  felsefesi, dünya ile bir bütünlük oluşturarak 

ilişki  kurm aya  dayanan  yeni  ontolojiyi  oluşturm a 

ihtiyacını  ancak 20. yüzyılda kavramışsa, Kazak halkı 

bu anlayışı geleneksek kültüründe, şairler ile jıraulann 

sanatında, folklorda, Kazak düşünürlerinin eserlerinde 

muhafaza etmiştir.  Her  ne  kadar resmi  ideoloji  kendi 

dogmalarını  aşılam aya  çalışm ışsa  da,  K azaklann  iç 

yaşamı  geleneksel dünya görüşüne göre belirlenmişti. 

İlişkilerin  böyle  şekli,  yeni  bir  yüzyıla  ayak  basan 

dönemde insanlığın dünyayı bir bütün olarak algılamasını 

oluşturma ehemmiyeti ön plana çıkmış bulunmaktadır; 



“Kazakların  (Türklerin) felsefesi,  bugün  oluşmakta 

olan  ve 21. yüzyılda mutlaka  egemen  olacak dünyayı 

bir bütün  olarak algılamanın  ön  örneklerinden  birisi 

olarak ortaya çıkmaktadır. ”9

Böylece  Kazak felsefesinin  geleneksel  kültürle 

ilg ili  k a rm a şık   ve  d e ş ifre   e d ilm e m iş   zen g in

20011 Güz 30

Bilge 

7



Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə