128 D. Ali Arslan
yapıları “trikotomik” (üçlü) bir görünüme sahip olup elitler, alt elitler (sub-elites)
ve halktan oluşur. Arslan (1999-b) bu üç kategoriye iki kategori daha ekleyerek,
bu kategorileştirmeyi daha ayrıntılı ve sofistike hale getirir. Bunlar “potansiyel
(gölge) elitler” ve “ elitimsiler” dir.
Toplumda en çok etki ve güce sahip olanlar, genellikle toplumsal yapı içinde en
üst konumlarda olan ve toplumsal kaynakların kontrolünü aktif bir şekilde ellerinde
bulunduranlardır. Bu bireyler elitler olarak tanımlanır. Hükümet üyeleri, siyasi
partilerin liderleri ve etkin üyeleri, üst düzey kamu yöneticileri ve bürokratlar, as-
keriyenin üst düzey komutanları ve büyük şirketlerin sahipleri ve yöneticileri temel
elitler olarak adlandırılır. Bunların yanı sıra üst yargı mensupları, yüksek kariyerli
akademisyenler ve bilim adamları, medya editörleri ve etkili yazarları, sendika li-
derleri, popüler artistler ve edebiyatçılar, güçlü sendika liderleri ... vb. temel elitler
arasında sayılabilir. Bu son cümlenin de işaret ettiği gibi, elitler yalnızca ayrıcalıklı
grupların üyelerinden oluşmaz. Bunların yanı sıra, ayrıcalıksız olmayan grupların
aktif ve etkili üyeleri de elit tanımı kapsamına girer.
Toplumsal güç piramidinin bir diğer kategorisi “alt elitler” dir. Alt elitler (sub-
elites), iktidar yapısı içerisinde orta düzeyde güç sahibi bireylerden oluşur. Toplu-
mun hiyerarşik yapısı içinde elitlerin işgal ettiği konumlardan hemen sonra gelen
konumlarda bulunurlar. Elitlerle halk arasında köprü gibidirler ve geleceğin elitleri
genellikle, hepsi birer potansiyel elit adayı olan elitimsiler arasından çıkar. Alt elit-
ler, toplumun iktidar yapısı içinde orta derecede bir güç sahibidirler. Orta dereceli
bürokratlar, akademik hayata yeni başlamış akademisyenler, hali hazırda çok fazla
okur ya da izleyici kitlesine sahip olmayan fakat gelecek vaat eden medya mensup-
ları, orta ölçekli şirketlerin sahipleri ve yöneticileri, üst yargı üyelerinin dışında ka-
lan yargı mensupları ... vb. alt elitler arasında sayılabilir.
Halk (public) ise iktidar piramidi içinde en alt tabakayı işgal eder. Halk demek,
hiç bir güce ve etkiye sahip olmayan insanlar topluluğu demek değildir. Onlar da,
temel toplumsal kaynaklardan ve toplumsal güçten belli bir oranda pay alırlar. Fa-
kat bu pay, diğer bireylere oranla en alt düzeydedir. Demo elit perspektif halka ol-
dukça büyük önem atfeder. Elitlerin varlığı ve amaçlarını gerçekleştirebilmesini,
ancak halkla ve halkın desteğiyle olanaklı görür.
Demokratik sistemin işleyişi ve demokratik düzenin sağlıklı bir şekilde devamı
açısından, halk ile elit tabaka arasında elit dolaşımına olanak tanıyan kurumsal ka-
nalların varlığı ve bu kanalların sürekli açık olması hayati öneme sahiptir. Bu açı-
dan halk, yalnızca siyasi elitler için değil, öteki elitler için de önemlidir. Etzio-
ni’nin (1993: 108) de vurguladığı gibi, elitler en azından kendi varlık nedenleri ol-
duğu için halkın varlığına ihtiyaç duyarlar. Yalnızca var olabilmek açısından değil,
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 129
aynı zamanda elitlerin kendi amaçlarını gerçekleştirebilmesi için de halk, olmazsa
olmaz bir koşuldur. Kısacası denilebilir ki, elitler ve alt elitler her şeyden öte oy
verene, okuyucuya, dinleyiciye, müşteriye ve bu listeye eklenebilecek bir çok ihti-
yaçlarından dolayı halka zorunlu olarak bağımlıdırlar.
Öte yandan Arslan’ın (1999b) önerdiği ve kabul gören
(*)
dördüncü kategori ise
“gölge veya potansiyel elitler”dir (shadow or potential elites). Gölge elitler kısaca,
“alt elitler içinde yer alan ve avantajlı toplumsal öz geçmişleri nedeniyle, iktidar
mücadelesi içinde elit konumuna ulaşmada en büyük şansa ve potansiyele sahip o-
lan bireyler” şeklinde tanımlanabilir. Teorik açıdan, herhangi bir toplumdaki gölge
elitlerin sayıları, toplumsal yapı içinde mevcut olan elit konumlarının sayısına pa-
raleldir. Alt elitler içindeki bu şanslı ve o ölçüde de mutlu azınlık, elitlerin dolaşımı
süreci içinde, zaman faktörüne bağlı olarak, elit konumuna yükseleceklerdir.
Arslan’ın (1999b) ortaya koyduğu bir diğer kategori de “elitimsiler”dir (aspi-
rant sub-elites)
(*)
. Halk içinde yer alan ve sahip oldukları özgeçmişleri, kişisel ye-
tenekleri ve kişilikleri sayesinde, elit dolaşım süreci içinde önce alt elit sonra da e-
lit konumuna ulaşma şansına ve potansiyeline sahip bireylerdir. Bu kategoriyi oluş-
turan bireyler, potansiyel alt elitler olarak da adlandırılabilirler.
Demo elit perspektifin üzerinde önemle durduğu bir konu olan, elitlerin bağım-
sızlığı konusuna yeniden dönecek olursak: Elitlerin göreli bağımsızlığı, kurumların
bağımsızlığından ve elitlerin plüralizminden çok daha farklıdır. Demo elit perspek-
tife göre elit bağımsızlığını, elitlerin temel toplumsal kaynaklardan bağımsızlığı
anlamına gelir. Bunlar yalnızca maddi kaynakları değil, aynı zamanda maddi ol-
mayan kaynakları da kapsar. En önemli toplumsal kaynaklar arasında fiziksel kay-
naklar, kurumsal-yönetsel kaynaklar (bürokratik organizasyonlar), sembolik kay-
naklar (bilgi ve enformasyon gibi), sosyo-psikolojik kaynaklar ve bireysel kaynak-
lar (karizma, enerji, zaman ve motivasyon gibi), ekonomik ve mali kaynaklar (ser-
maye, üretim araçları, gibi) sayılabilir. Bu kaynaklar çoğunlukla birbirleriyle ilişki-
li ve iç içe olup genellikle farklı kombinasyonlar içinde bir arada bulunurlar. Elitle-
rin bağımsızlığı özetle şu koşulları gerektirir (Etzioni, 1993: 98-99): (a) ötekilerin
zorlayıcı kaynaklarının zorlamasından bağımsızlık, (b) ötekilerin, maddi kaynakla-
rı kontrolünden bağımsızlık, (c) ötekilerin yönetsel ve düzenleyici engelleme ve
baskılarından bağımsızlık ve (d) ötekilerin, sembolik kaynakları kontrol etmesin-
den bağımsız olmak.
Bütün bu açıklamalar dikkatle alındığında açıkça görülür ki gerçekte, kesin ya
(*)
Söz konusu kategoriler, yazarın İngiltere’de, University of Surrey’de gerçekleştirdiği doktora te-
zinde ortaya konmuştur ve doktora tez jürisi tarafından da kabul görmüştür.
130 D. Ali Arslan
da mutlak bir özgürlük veya bağımsızlıktan söz etmek mümkün değil. Çünkü bi-
reylerin, söz konusu kaynakların tümünün kontrol ve sınırlamalarından, tam anla-
mıyla bağımsız olması düşünülemez. Bütün bireyler, ki bunlara elitler ve alt elitler
de dahil, bu kaynakların bazılarının sınırlandırmalarından bağımsız olurken, mu-
hakkak öteki bazı kaynakların bir şekilde bağlayıcı etkisinde olacaktır. Bazı kay-
naklar belli bir elit grubunun kontrolünde olurken, öteki kaynaklar başkaca elitlerin
ya da elit gruplarının kontrolünde olacaktır. Demokratik bir ortamda, bir elit gru-
bunun, yukarıda sözü edilen kaynakların tümünü kontrolünde bulundurması zaten
düşünülemez. Bütün bu nedenlerden dolayı demo-elit yaklaşım, “göreli bağımsız-
lık” kavramını “mutlak bağımsızlık” kavramına tercih eder.
Yine bu yaklaşıma göre, elitlerin ve alt elitlerin göreceli bağımsızlığı yalnızca,
elitlerin temel toplumsal kaynaklardan ve haliyle de birbirlerinden bağımsız olma-
larını içermez. Aynı zamanda, belli ölçülerde de olsa, hükümet ve devlet elitlerin-
den de bağımsız olmalarını da gerektirir. Bu durum, toplumun iktidar yapısı için-
deki güç dengelerini korunması bakımından da oldukça önemlidir. Göreceli bağım-
sızlığının derecesi de kırılgan ve değişken bir niteliğe sahiptir. Zaman ve mekan
kriterlerine bağlı olarak toplumlar arasında, hatta demokratik batı Avrupa toplum-
larında bile değişken bir durum sergileyebilir.
Teorik yaklaşımların, elitlerin bağımsızlığını algılayış şekillerinde de oldukça
önemli farklılıklar göze çarpar. Elit teorisi, elitlerin bağımsızlığını demokrasinin
görünüşü ve devamı açısından gerekli görür. Demo elit perspektif ise elitlerin göre-
li bağımsızlığını demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve gelişmesi için zorun-
lu görür. Demokrasinin düzenli ve sağlıklı bir şekilde işlemesi için elitlerin bağım-
sızlıklarına ek olarak, elitlerin görüş birliği, iş birliği ve güç birliği yapmaları da
büyük önem taşır. Kimi zaman, yalnızca demokrasinin değil, aynı zamanda top-
lumsal düzenin ve toplumun huzurunun sürmesi için de, acil ve kaçınılmaz olarak
elit iş ve güç birliği gerekebilir. Yine bazı çok önemli toplumsal ve siyasi hedeflere
ulaşılabilmesi açısından da bu iş birliği bir zorunluluk olabilir.
Fakat elitlerin iş birliği, dayanışma ve görüş birliği içinde olmaları kimi zaman
birbirleriyle karıştırılır. Aslında gerektiğinde elitlerin iş birliği içine girebilmeleri,
bunu gerçekleştiren elitler arasında görüş birliği ve katı bir dayanışmayı zorunlu
kılmaz. Bir çok konuda görüş ve çıkar farklılıklarına rağmen, asgari müştereklerde
birleşebilen elitlerin, toplumsal ve siyasi koşullar gerekli kıldığında iş birliği yapa-
bilmeleri, her hangi bir siyasi sistemin (buna demokrasi de dahil) düzenli bir şekil-
de işleyişinin sürebilmesi için zorunlu olabilir. Yani kısacası, elitlerin iş birliği ya-
pabilmeleri için onlarında görüş birliği içinde olmaları zorunlu değildir. Bu durum,
elitlerin göreceli bağımsızlığı ile de çelişmez. Yine bu durum elitler arasındaki ça-
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 131
tışmanın ve mücadelenin sona erdiği anlamına da gelmez. Özetle, “nasıl ki elitlerin
bağımsızlığı olmadan demokrasiden söz edilemezse, elitlerin işbirliği olmaksızın
da demokrasiden söz etmek mümkün değildir” (Etzioni, 1993: 110).
Böylesi bir iş ve güç birliğinin en çarpıcı örneğini Türk elitleri, Refah-yol hü-
kümetinin görevden uzaklaştırılmasında göstermiştir. Muhalefetteki siyasi elitlerin
ve devlet elitlerinin yanı sıra askeri elitler, ekonomik elitler, medya elitleri, yargı
elitleri, bilimsel elitler, işçi ve işveren dünyasının elitleri, Cumhuriyet ve demokra-
sinin korunması-yaşatılması hedefi doğrultusunda, çarpıcı bir şekilde ve tarihte e-
şine az rastlanır bir etkinlikte iş ve güç birliğine gitmişler, sonuçta da hedeflenene
ulaşmışlardır.
6. Öteki Teoriler
Elitler ile ilgili olarak, yukarıda genel hatlarıyla anlatılan teorilerin dışında, top-
lumların iktidar yapılarını ve toplumdaki güç ilişkilerini anlamaya ve açıklamaya
çalışan öteki bazı teoriler de vardır. Bu teoriler arasında, anılmaya değer olanlardan
başlıcaları: Başta korporatizm olmak üzere devleti temel alan teoriler ve Marksizm
temelli bazı teorilerdir. Türkçe karşılığı “birliktelikçilik” kavramı olarak önerilen
korporatizm, özellikle 1980’li yıllarda etkinlik kazanmış bir teoridir. Bu teori te-
melde plüralist elit teorisi, seçkinci elit teorisi, devlet merkezci teori ve Marksist
teoriyi birbirine yaklaştırarak bir senteze ulaşmaya çalışır. Bu konuda çalışmalar
yapmış araştırmacılar arasında Stein Rokkan (1966), Scmitter ve Lehmbruch
(1979), Crouch (1979), Cawson (1983, 1986), Lehmbruch (1979) ve Grant’ın
(1985) isimleri sayılabilir.
Korporatistlere göre modern toplumlarda, plüralistlerin de iddia ettiği gibi, çok
sayıda güç merkezi vardır ve bu güç çok sayıdaki değişik elit grupları arasında da-
ğılmış durumdadır. Bununla birlikte temel politikalar, elitistlerin de vurguladıkları
gibi, sınırlı sayıdaki küçük elit grupları tarafından belirlenir. Önemli toplumsal,
ekonomik ve siyasi soru ve sorunların cevapları ve çözümleri bu sayıları sınırlı o-
lan, küçük elit grupları tarafından belirlenir. Toplum açısından en önemli nitelikte-
ki politikalar ve kararlar ise, devlet merkezci teorisyenler tarafından da vurgulan-
dığı şekilde, devlet ve devlet elitleri tarafından belirlenir. Bununla birlikte kapita-
listler, iktidar yapısı içinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptirler. Bu yönüyle, elit
grupları içinde en güçlü olanı da yine ekonomi dünyasının elitleridir.
Devlet merkezci görüş ise devleti, temel ve nihai güç merkezi olarak kabul eder.
Etzioni’nin de vurguladığı gibi (1993: 83), bu görüşü savunan düşünürlere göre
devlet her türlü sosyal sınıftan ve toplumsal güçten bağımsız, fakat tamamen ba-
ğımsız olmalıdır.
132 D. Ali Arslan
Marksizm temelli teoriler de, kaynağını Marksist düşünceden alırlar. Marks dev-
leti, burjuvazinin ortak ilgi ve çıkarlarına yönelik olarak hizmet eden bir araç ola-
rak görür ve demokrasiyi de burjuvazi demokrasisi olarak adlandırır (Etzioni,
1993: 68). Yönetici sınıf ile hükümet sınıfını birbirinden ayırarak işe başlayan
Neo-Marksistler de, gerçek gücün ve karar verme yetisinin yönetici sınıfın elinde
olduğunu (ruling class) iddia ederler. Hükümet sınıfı yönetiyormuş gibi algılansa
da, gerçekte toplumu yöneten yönetici sınıftır. Bununla birlikte yönetici sınıfı ile
hükümet sınıfı karşılıklı bir etkileşim ve ilişki içindedir. Bu iki sınıfın üyeleri ben-
zer yaşam görüşüne, benzer sosyal öz geçmişe, ortak ilgi ve çıkarlara sahiptir. Öte
yandan hem Marksistler hem de neo-Marksistler (Gramsci, Habermas, Althusser,
Miliband ya da Poulantzas), özellikle devletin göreceli bağımsızlığı üzerinde yo-
ğunlaşırlar. Fakat güç odaklarının ya da güç merkezlerinin, devletten veya devlet
içindeki bağımsızlığından pek de söz etmezler (Etzioni, 1993: 71).
7. Genel Değerlendirme ve Sonuç
Sosyal bilimciler, eşitsizlik olgusundan hareketle, toplumların iktidar yapılarını ve
toplumda cereyan eden güç ilişkilerini anlayıp açıklamaya yönelik olarak iki teorik
yaklaşım ortaya koymuştur. Bunlardan biri sınıf teorisi, diğeri elit teorisidir. Eko-
nomik eşitsizliklerden yola çıkan sınıf teorisinde, sınıf farklılaşması açıklanırken,
“sahiplik” ve “kontrol” kavramı kullanılır. Elit teorisinde ise daha çok sosyo-
politik eşitsizlikler ön planda tutulur ve farklılaşma üzerinde durulur. Bu analiz ya-
pılırken ve elit-halk farklılaşması açıklanırken de “iktidar-güç” (power) ve “etki”
(influence) kavramları temel alınır.
İktidar ve güç ilişkilerini inceleyen teorik yaklaşımlar içinde en popüler olanı ve
uzun yıllardan beridir bilim dünyasında etkin bir şekilde kullanılanı sınıf teorisidir.
“Elit Teorisi” ise, çok büyük bir kullanım potansiyeline sahip olmasına rağmen,
çoğunlukla sınıf teorisinin gölgesinde kalmış ve pek fazla yaygınlık kazanamamış-
tır. Bunun temel nedeninin birtakım tarihsel sebepler ile elit teorisi ile ilgili bazı
eksik ve yanlış anlama/anlaşılma ve değerlendirmeler olduğunu özellikle vurgula-
mak gerekir.
Bununla birlikte, sosyal bilimler alanında yaşanan gelişmeler, uzun yıllar hak et-
tiği akademik ilgiden ve ünden yoksun kalmış olan elit teorisinin, sosyal bilimler
alanında hak ettiği yere kavuşacağı günlerin yakın olduğunu gösteriyor. Zaten ko-
nu dikkatle incelendiğinde, elit teorisinin gerçek yüzünün sanılandan çok daha
farklı olduğu ve kendisine yöneltilen eleştirileri hiç de hak etmediği görülür.
Örneğin, elit teorisi kesinlikle aşırı basite indirgeyici değildir. Mills’in ve öteki
bazı elit teorisyenlerinin çalışmaları, elit teorisi toplumların güç yapılarını yalnızca,
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 133
halk ve elit şeklinde aşırı şekilde basite indirgeyici olmadığını açıkça gösteriyor.
Aslında bu dikotomik (ikili) sınıflandırmanın dışında daha çok, trikotomik (üçlü)
bir sınıflandırma (elit, alt elitler ve halk) kullanılır. Hatta Arslan (1999b), toplumun
iktidar yapısını beşli sınıflandırmaya tabi tutar. Kısacası, elit teorisinin kategorileş-
tirmeleri de, en az sınıf teorisinin yaptığı kadar gelişmiş bir sınıflandırmadır. Yani
toplumun sınıf teorisyenlerince alt, orta ve üst sınıf şeklinde üçlü bir yapılandırma-
ya ayrıştırılması aşırı basite indirgeyicilik olmazken; elit teorisyenlerinin yapmış
oldukları kategorileştirmenin aşırı basitleştirme olarak nitelendirilmesi çifte stan-
darttan başka bir şey değildir.
Elit teorisinin seçkinci bir kimliğe sahip olduğu şeklindeki yanılsamaya gelince:
Etzioni’nin (1993: 30) de açıkça gösterdiği gibi, akademik bir kimliğe sahip olan
bu yaklaşım ideolojik açıdan kesinlikle nötr bir niteliktedir. Bu yaklaşımda elitler
hiç bir zaman, toplumsal hayatta öteki bireylere oranla daha iyi, daha üstün, akli ve
ahlaki yeterlilikleri bakımdan daha gelişmiş bireylerdir şeklinde tanımlanmamıştır.
Öte yandan, bazılarının iddia ettikleri gibi, elit teorisinin herhangi bir ideolojiyle,
hele hele faşizm ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur (Moyser, 1987: 13). Nasıl ki,
Marksist yaklaşım obje olarak sınıfları ele alıp incelediği için “sınıfçı” bir yaklaşım
olarak suçlanmıyorsa; elit teorisi de inceleme konusu olarak elitleri seçmiş olma-
sından dolayı “elitist” bir teori şeklinde damgalanamaz.
Abstract: Two main strategies have been used for analyzing and explaining ine-
qualities. The first and most popular strategy is “class theory” which stresses own-
ership and control to explain class differentiation. The second strategy is elite
theory which investigates power and control and aims to analyze elite and non-elite
(mass, public) differentiation. The major concern of this study will be elite theory.
Therefore, firstly detailed information about elite theory will be provided. Then,
its sub-theories will be examined in detail. In spite of its very important contribu-
tion to the analysis and understanding of political systems, as the result of misun-
derstanding and misrepresentation, elite theory has not received world-wide popu-
larity. It has been abandoned under the shadow of class theory for long periods.
Furthermore, it has been accepted as more conservative, elitist, non-egalitarian and
undemocratic, and it has been disparaged and marginalized in the social sciences.
The reasons for this situation can be explained by a combination of several impor-
tant agents:
Key Words: Power, Elite, Elite Theory, Pluralist Elite Theory, Elitist Elite Theory,
Democratic Elite Theory, Class Theory.
134 D. Ali Arslan
Kaynakça
AARONOVITCH, S. (1961). The Ruling Class. London: Lawrence & Wishart.
AARONOVITCH, S. (1959), Monopoly: A Study of British Monopoly Capitalism. London:
Lawrence & Wishart.
ARON, R. (1950). “Social Structure and the Ruling Class”. British Journal of Sociology, vol. 1.
ARSLAN, A. (1999a). “Researching Sensitive Topics with Elites: Perspectives, Problems
and Outcomes”. Guildford: University of Surrey.
ARSLAN, A. (1999b). Who Rules Turkey: The Turkish Power Elite and the Roles, Functions
and Social Backgrounds of Turkish Elites. Guildford: University of Surrey, Department of
Sociology (PhD Thesis).
ARSLAN, A. (1995). Turkish Political Elites: Top Political Leadership in Turkey and Social
Construction of Turkish Political Elites. Guildford: University of Surrey, Department of
Sociology (MSc.Thesis).
BACHRACH, P. and M. Baratz, M. (1962). "Two Faces of Power". American Political Science
Review, vol. LVI.
BERELSON, B. (1954). Voting: A Study of Opinion Formation in a Presidential Campaign.
Chicago: University of Chicago Press.
DAHL, R. (1961). Who Governs. New Haven: Yale UP.
DAHL, R. (1959). Social Science Research on Business, NY: Columbia UP.
DAHL, R. (1958). "A Critique of the Ruling Elite Model". American Political Science Review.
vol. 1-2.
DOMHOFF, W. (1970). The Higher Circles. New York: Prentice Hall.
ETZIONI-HALEVY, E. (1997). Class & Elites in Democracy and Democratisation. New York:
Garland Publishing.
ETZONI, H. (1993). The Elite Connection. London: Polity Press.
GIDDENS, A. and Stanworth (1980). Elites And Power in British Society. London: Cambridge
University Press.
HINDESS (1987). Politics and Class Analysis. Oxford: Basil Blackwell.
HUNTER, F. (1959). Top Leadership USA. Chapel Hill: University of Carolina Press.
JARY, D. and J. Jary (1991). Dictionary of Sociology. Glasgow: Harper Collins.
MARX, K. (1974). Theories of Surplus Value. Moscow: Progress Publishers.
MARX, K. & F. Engels (970). The German Ideology. New York: International Publishers.
MEISEL, J. (1962). The Myth of the Ruling Class: Gaetano Mosca and Elite. Michigan:
Michigan UP.
MICHELS, R. (1962). Political Parties: A Sociological Study of the Oligarchies Tendencies
of Modern Democracy. New York: Collier-MacMillan.
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 135
MILLS, C. W. (1956). The Power Elite. London: Oxford University Press.
MOSCA, G. (1939). The Ruling Class. New York: McGraw Hill.
MOYSER, G. & M. Wagstaffe (1987). Research Methods for Elite Studies. London: Allen &
Unwin.
OYEN, E. (1990). Comparative Methodology: Theory and Practice in International Social
Research. London: Sage.
PARETO, V. (1968).The Rise and Fall of the Elites. New Jersey: The Bedminster.
PRESTHUS, R. (1964). Men at the Top. New York: Oxford UP.
SCHUMPETER, J. (1992). Capitalism, Socialism and Democracy. London: Routledge.
SCOTT, J. (1995). Sociological Theory: Contemporary Debates, Aldershot: Edward Elgar.
SCOTT, J. (1991), Who Rules Britain, Cambridge: Polity Press.
WEBER , M. (1968). Economy and Society. New York: Bedminster Press.
Dostları ilə paylaş: |