Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (6) 003 / : 115-135



Yüklə 156,68 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/7
tarix04.12.2017
ölçüsü156,68 Kb.
#13858
1   2   3   4   5   6   7

128  D. Ali Arslan 

 

yapıları “trikotomik” (üçlü) bir görünüme sahip olup elitleralt elitler (sub-elites) 



ve halktan oluşur. Arslan (1999-b) bu üç kategoriye iki kategori daha ekleyerek, 

bu kategorileştirmeyi daha ayrıntılı ve sofistike hale getirir. Bunlar “potansiyel 



(gölge) elitler” ve “elitimsiler” dir.  

Toplumda en çok etki ve güce sahip olanlar, genellikle toplumsal yapı içinde en 

üst konumlarda olan ve toplumsal kaynakların kontrolünü aktif bir şekilde ellerinde 

bulunduranlardır. Bu bireyler elitler  olarak tanımlanır. Hükümet üyeleri, siyasi 

partilerin liderleri ve etkin üyeleri, üst düzey kamu yöneticileri ve bürokratlar, as-

keriyenin üst düzey komutanları ve büyük şirketlerin sahipleri ve yöneticileri temel 

elitler olarak adlandırılır. Bunların yanı sıra üst yargı mensupları, yüksek kariyerli 

akademisyenler ve bilim adamları, medya editörleri ve etkili yazarları, sendika li-

derleri, popüler artistler ve edebiyatçılar, güçlü sendika liderleri ... vb. temel elitler 

arasında sayılabilir. Bu son cümlenin de işaret ettiği gibi, elitler yalnızca ayrıcalıklı 

grupların üyelerinden oluşmaz. Bunların yanı sıra, ayrıcalıksız olmayan grupların 

aktif ve etkili üyeleri de elit tanımı kapsamına girer.  

Toplumsal güç piramidinin bir diğer kategorisi “alt elitler” dir. Alt elitler (sub-

elites), iktidar yapısı içerisinde orta düzeyde güç sahibi bireylerden oluşur. Toplu-

mun hiyerarşik yapısı içinde elitlerin işgal ettiği konumlardan hemen sonra gelen 

konumlarda bulunurlar. Elitlerle halk arasında köprü gibidirler ve geleceğin elitleri 

genellikle, hepsi birer potansiyel elit adayı olan elitimsiler arasından çıkar. Alt elit-

ler, toplumun iktidar yapısı içinde orta derecede bir güç sahibidirler. Orta dereceli 

bürokratlar, akademik hayata yeni başlamış akademisyenler, hali hazırda çok fazla 

okur ya da izleyici kitlesine sahip olmayan fakat gelecek vaat eden medya mensup-

ları, orta ölçekli şirketlerin sahipleri ve yöneticileri, üst yargı üyelerinin dışında ka-

lan yargı mensupları ... vb. alt elitler arasında sayılabilir.  



Halk (public) ise iktidar piramidi içinde en alt tabakayı işgal eder. Halk demek, 

hiç bir güce ve etkiye sahip olmayan insanlar topluluğu demek değildir. Onlar da, 

temel toplumsal kaynaklardan ve toplumsal güçten belli bir oranda pay alırlar. Fa-

kat bu pay, diğer bireylere oranla en alt düzeydedir. Demo elit perspektif halka ol-

dukça büyük önem atfeder. Elitlerin varlığı ve amaçlarını gerçekleştirebilmesini, 

ancak halkla ve halkın desteğiyle olanaklı görür.  

Demokratik sistemin işleyişi ve demokratik düzenin sağlıklı bir şekilde devamı 

açısından, halk ile elit tabaka arasında elit dolaşımına olanak tanıyan kurumsal ka-

nalların varlığı ve bu kanalların sürekli açık olması hayati öneme sahiptir. Bu açı-

dan halk, yalnızca siyasi elitler için değil, öteki elitler için de önemlidir. Etzio-

ni’nin (1993: 108) de vurguladığı gibi, elitler en azından kendi varlık nedenleri ol-

duğu için halkın varlığına ihtiyaç duyarlar. Yalnızca var olabilmek açısından değil, 




Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi  129 

aynı zamanda elitlerin kendi amaçlarını gerçekleştirebilmesi için de halk, olmazsa 

olmaz bir koşuldur. Kısacası denilebilir ki, elitler ve alt elitler her şeyden öte oy 

verene, okuyucuya, dinleyiciye, müşteriye ve bu listeye eklenebilecek bir çok ihti-

yaçlarından dolayı halka zorunlu olarak bağımlıdırlar.  

Öte yandan Arslan’ın (1999b) önerdiği ve kabul gören 

(*)

 dördüncü kategori ise 



“gölge veya potansiyel elitler”dir (shadow or potential elites). Gölge elitler kısaca, 

“alt elitler içinde yer alan ve avantajlı toplumsal öz geçmişleri nedeniyle, iktidar 

mücadelesi içinde elit konumuna ulaşmada en büyük şansa ve potansiyele sahip o-

lan bireyler” şeklinde tanımlanabilir. Teorik açıdan, herhangi bir toplumdaki gölge 

elitlerin sayıları, toplumsal yapı içinde mevcut olan elit konumlarının sayısına pa-

raleldir. Alt elitler içindeki bu şanslı ve o ölçüde de mutlu azınlık, elitlerin dolaşımı 

süreci içinde, zaman faktörüne bağlı olarak, elit konumuna yükseleceklerdir.  

Arslan’ın (1999b) ortaya koyduğu bir diğer kategori de “elitimsiler”dir (aspi-

rant sub-elites)

 (*)


. Halk içinde yer alan ve sahip oldukları özgeçmişleri, kişisel ye-

tenekleri ve kişilikleri sayesinde, elit dolaşım süreci içinde önce alt elit sonra da e-

lit konumuna ulaşma şansına ve potansiyeline sahip bireylerdir. Bu kategoriyi oluş-

turan bireyler, potansiyel alt elitler olarak da adlandırılabilirler.  

Demo elit perspektifin üzerinde önemle durduğu bir konu olan, elitlerin bağım-

sızlığı konusuna yeniden dönecek olursak: Elitlerin göreli bağımsızlığı, kurumların 

bağımsızlığından ve elitlerin plüralizminden çok daha farklıdır. Demo elit perspek-

tife göre elit bağımsızlığını, elitlerin temel toplumsal kaynaklardan bağımsızlığı 

anlamına gelir. Bunlar yalnızca maddi kaynakları değil, aynı zamanda maddi ol-

mayan kaynakları da kapsar. En önemli toplumsal kaynaklar arasında fiziksel kay-

naklar, kurumsal-yönetsel kaynaklar (bürokratik organizasyonlar), sembolik kay-

naklar (bilgi ve enformasyon gibi), sosyo-psikolojik kaynaklar ve bireysel kaynak-

lar (karizma, enerji, zaman ve motivasyon gibi), ekonomik ve mali kaynaklar (ser-

maye, üretim araçları, gibi) sayılabilir. Bu kaynaklar çoğunlukla birbirleriyle ilişki-

li ve iç içe olup genellikle farklı kombinasyonlar içinde bir arada bulunurlar. Elitle-

rin bağımsızlığı özetle şu koşulları gerektirir (Etzioni, 1993: 98-99): (a) ötekilerin 

zorlayıcı kaynaklarının zorlamasından bağımsızlık, (b) ötekilerin, maddi kaynakla-

rı kontrolünden bağımsızlık, (c) ötekilerin yönetsel ve düzenleyici engelleme ve 

baskılarından bağımsızlık ve (d) ötekilerin, sembolik kaynakları kontrol etmesin-

den bağımsız olmak.  

Bütün bu açıklamalar dikkatle alındığında açıkça görülür ki gerçekte, kesin ya 

                                                 

(*)

 Söz konusu kategoriler, yazarın İngiltere’de, University of Surrey’de gerçekleştirdiği doktora te-



zinde ortaya konmuştur ve doktora tez jürisi tarafından da kabul görmüştür. 

 



130  D. Ali Arslan 

 

da mutlak bir özgürlük veya bağımsızlıktan söz etmek mümkün değil. Çünkü bi-



reylerin, söz konusu kaynakların tümünün kontrol ve sınırlamalarından, tam anla-

mıyla bağımsız olması düşünülemez. Bütün bireyler, ki bunlara elitler ve alt elitler 

de dahil, bu kaynakların bazılarının sınırlandırmalarından bağımsız olurken, mu-

hakkak öteki bazı kaynakların bir şekilde bağlayıcı etkisinde olacaktır. Bazı kay-

naklar belli bir elit grubunun kontrolünde olurken, öteki kaynaklar başkaca elitlerin 

ya da elit gruplarının kontrolünde olacaktır. Demokratik bir ortamda, bir elit gru-

bunun, yukarıda sözü edilen kaynakların tümünü kontrolünde bulundurması zaten 

düşünülemez. Bütün bu nedenlerden dolayı demo-elit yaklaşım, “göreli bağımsız-



lık” kavramını “mutlak bağımsızlık” kavramına tercih eder.  

Yine bu yaklaşıma göre, elitlerin ve alt elitlerin göreceli bağımsızlığı yalnızca, 

elitlerin temel toplumsal kaynaklardan ve haliyle de birbirlerinden bağımsız olma-

larını içermez. Aynı zamanda, belli ölçülerde de olsa, hükümet ve devlet elitlerin-

den de bağımsız olmalarını da gerektirir. Bu durum, toplumun iktidar yapısı için-

deki güç dengelerini korunması bakımından da oldukça önemlidir. Göreceli bağım-

sızlığının derecesi de kırılgan ve değişken bir niteliğe sahiptir. Zaman ve mekan 

kriterlerine bağlı olarak toplumlar arasında, hatta demokratik batı Avrupa toplum-

larında bile değişken bir durum sergileyebilir.  

Teorik yaklaşımların, elitlerin bağımsızlığını algılayış  şekillerinde de oldukça 

önemli farklılıklar göze çarpar. Elit teorisi, elitlerin bağımsızlığını demokrasinin 

görünüşü ve devamı açısından gerekli görür. Demo elit perspektif ise elitlerin göre-

li bağımsızlığını demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve gelişmesi için zorun-

lu görür. Demokrasinin düzenli ve sağlıklı bir şekilde işlemesi için elitlerin bağım-

sızlıklarına ek olarak, elitlerin görüş birliği, iş birliği ve güç birliği yapmaları da 

büyük önem taşır. Kimi zaman, yalnızca demokrasinin değil, aynı zamanda top-

lumsal düzenin ve toplumun huzurunun sürmesi için de, acil ve kaçınılmaz olarak 

elit iş ve güç birliği gerekebilir. Yine bazı çok önemli toplumsal ve siyasi hedeflere 

ulaşılabilmesi açısından da bu iş birliği bir zorunluluk olabilir.  

Fakat elitlerin iş birliği, dayanışma ve görüş birliği içinde olmaları kimi zaman 

birbirleriyle karıştırılır. Aslında gerektiğinde elitlerin iş birliği içine girebilmeleri, 

bunu gerçekleştiren elitler arasında görüş birliği ve katı bir dayanışmayı zorunlu 

kılmaz. Bir çok konuda görüş ve çıkar farklılıklarına rağmen, asgari müştereklerde 

birleşebilen elitlerin, toplumsal ve siyasi koşullar gerekli kıldığında iş birliği yapa-

bilmeleri, her hangi bir siyasi sistemin (buna demokrasi de dahil) düzenli bir şekil-

de işleyişinin sürebilmesi için zorunlu olabilir. Yani kısacası, elitlerin iş birliği ya-

pabilmeleri için onlarında görüş birliği içinde olmaları zorunlu değildir. Bu durum, 

elitlerin göreceli bağımsızlığı ile de çelişmez. Yine bu durum elitler arasındaki ça-




Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi  131 

tışmanın ve mücadelenin sona erdiği anlamına da gelmez. Özetle, “nasıl ki elitlerin 

bağımsızlığı olmadan demokrasiden söz edilemezse, elitlerin işbirliği olmaksızın 

da demokrasiden söz etmek mümkün değildir” (Etzioni, 1993: 110).  

Böylesi bir iş ve güç birliğinin en çarpıcı örneğini Türk elitleri, Refah-yol hü-

kümetinin görevden uzaklaştırılmasında göstermiştir. Muhalefetteki siyasi elitlerin 

ve devlet elitlerinin yanı sıra askeri elitler, ekonomik elitler, medya elitleri, yargı 

elitleri, bilimsel elitler, işçi ve işveren dünyasının elitleri, Cumhuriyet ve demokra-

sinin korunması-yaşatılması hedefi doğrultusunda, çarpıcı bir şekilde ve tarihte e-

şine az rastlanır bir etkinlikte iş ve güç birliğine gitmişler, sonuçta da hedeflenene 

ulaşmışlardır. 

  

6. Öteki Teoriler  

 

Elitler ile ilgili olarak, yukarıda genel hatlarıyla anlatılan teorilerin dışında, top-



lumların iktidar yapılarını ve toplumdaki güç ilişkilerini anlamaya ve açıklamaya 

çalışan öteki bazı teoriler de vardır. Bu teoriler arasında, anılmaya değer olanlardan 

başlıcaları: Başta korporatizm olmak üzere devleti temel alan teoriler ve Marksizm 

temelli bazı teorilerdir. Türkçe karşılığı “birliktelikçilik” kavramı olarak önerilen 

korporatizm, özellikle 1980’li yıllarda etkinlik kazanmış bir teoridir. Bu teori te-

melde plüralist elit teorisi, seçkinci elit teorisi, devlet merkezci teori ve Marksist 

teoriyi birbirine yaklaştırarak bir senteze ulaşmaya çalışır. Bu konuda çalışmalar 

yapmış araştırmacılar arasında Stein Rokkan (1966), Scmitter ve Lehmbruch 

(1979), Crouch (1979), Cawson (1983, 1986), Lehmbruch (1979) ve Grant’ın 

(1985) isimleri sayılabilir.  

Korporatistlere göre modern toplumlarda, plüralistlerin de iddia ettiği gibi, çok 

sayıda güç merkezi vardır ve bu güç çok sayıdaki değişik elit grupları arasında da-

ğılmış durumdadır. Bununla birlikte temel politikalar, elitistlerin de vurguladıkları 

gibi, sınırlı sayıdaki küçük elit grupları tarafından belirlenir. Önemli toplumsal, 

ekonomik ve siyasi soru ve sorunların cevapları ve çözümleri bu sayıları sınırlı o-

lan, küçük elit grupları tarafından belirlenir. Toplum açısından en önemli nitelikte-

ki politikalar ve kararlar ise, devlet merkezci teorisyenler tarafından da vurgulan-

dığı şekilde, devlet ve devlet elitleri tarafından belirlenir. Bununla birlikte kapita-

listler, iktidar yapısı içinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptirler. Bu yönüyle, elit 

grupları içinde en güçlü olanı da yine ekonomi dünyasının elitleridir.  

Devlet merkezci görüş ise devleti, temel ve nihai güç merkezi olarak kabul eder. 

Etzioni’nin de vurguladığı gibi (1993: 83), bu görüşü savunan düşünürlere göre 

devlet her türlü sosyal sınıftan ve toplumsal güçten bağımsız, fakat tamamen ba-

ğımsız olmalıdır.  




132  D. Ali Arslan 

 

Marksizm temelli teoriler de, kaynağını Marksist düşünceden alırlar. Marks dev-



leti, burjuvazinin ortak ilgi ve çıkarlarına yönelik olarak hizmet eden bir araç ola-

rak görür ve demokrasiyi de burjuvazi demokrasisi olarak adlandırır (Etzioni, 

1993: 68). Yönetici sınıf ile hükümet sınıfını birbirinden ayırarak işe başlayan 

Neo-Marksistler de, gerçek gücün ve karar verme yetisinin yönetici sınıfın elinde 

olduğunu (ruling class) iddia ederler. Hükümet sınıfı yönetiyormuş gibi algılansa 

da, gerçekte toplumu yöneten yönetici sınıftır. Bununla birlikte yönetici sınıfı ile 

hükümet sınıfı karşılıklı bir etkileşim ve ilişki içindedir. Bu iki sınıfın üyeleri ben-

zer yaşam görüşüne, benzer sosyal öz geçmişe, ortak ilgi ve çıkarlara sahiptir. Öte 

yandan hem Marksistler hem de neo-Marksistler (Gramsci, Habermas, Althusser, 

Miliband ya da Poulantzas), özellikle devletin göreceli bağımsızlığı üzerinde yo-

ğunlaşırlar. Fakat güç odaklarının ya da güç merkezlerinin, devletten veya devlet 

içindeki bağımsızlığından pek de söz etmezler (Etzioni, 1993: 71). 

 

7. Genel Değerlendirme ve Sonuç 

 

Sosyal bilimciler, eşitsizlik olgusundan hareketle, toplumların iktidar yapılarını ve 



toplumda cereyan eden güç ilişkilerini anlayıp açıklamaya yönelik olarak iki teorik 

yaklaşım ortaya koymuştur. Bunlardan biri sınıf teorisi, diğeri elit teorisidir. Eko-

nomik eşitsizliklerden yola çıkan sınıf teorisinde, sınıf farklılaşması açıklanırken, 

sahiplik” ve “kontrol” kavramı kullanılır. Elit teorisinde ise daha çok sosyo-

politik eşitsizlikler ön planda tutulur ve farklılaşma üzerinde durulur. Bu analiz ya-

pılırken ve elit-halk farklılaşması açıklanırken de “iktidar-güç” (power) ve “etki” 

(influence) kavramları temel alınır.  

İktidar ve güç ilişkilerini inceleyen teorik yaklaşımlar içinde en popüler olanı ve 

uzun yıllardan beridir bilim dünyasında etkin bir şekilde kullanılanı sınıf teorisidir. 

“Elit Teorisi” ise, çok büyük bir kullanım potansiyeline sahip olmasına rağmen, 

çoğunlukla sınıf teorisinin gölgesinde kalmış ve pek fazla yaygınlık kazanamamış-

tır. Bunun temel nedeninin birtakım tarihsel sebepler ile elit teorisi ile ilgili bazı 

eksik ve yanlış anlama/anlaşılma ve değerlendirmeler olduğunu özellikle vurgula-

mak gerekir.  

Bununla birlikte, sosyal bilimler alanında yaşanan gelişmeler, uzun yıllar hak et-

tiği akademik ilgiden ve ünden yoksun kalmış olan elit teorisinin, sosyal bilimler 

alanında hak ettiği yere kavuşacağı günlerin yakın olduğunu gösteriyor. Zaten ko-

nu dikkatle incelendiğinde, elit teorisinin gerçek yüzünün sanılandan çok daha 

farklı olduğu ve kendisine yöneltilen eleştirileri hiç de hak etmediği görülür.  

Örneğin, elit teorisi kesinlikle aşırı basite indirgeyici değildir. Mills’in ve öteki 

bazı elit teorisyenlerinin çalışmaları, elit teorisi toplumların güç yapılarını yalnızca, 



Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi  133 

halk ve elit şeklinde aşırı  şekilde basite indirgeyici olmadığını açıkça gösteriyor. 

Aslında bu dikotomik (ikili) sınıflandırmanın dışında daha çok, trikotomik (üçlü) 

bir sınıflandırma (elit, alt elitler ve halk) kullanılır. Hatta Arslan (1999b), toplumun 

iktidar yapısını beşli sınıflandırmaya tabi tutar. Kısacası, elit teorisinin kategorileş-

tirmeleri de, en az sınıf teorisinin yaptığı kadar gelişmiş bir sınıflandırmadır. Yani 

toplumun sınıf teorisyenlerince alt, orta ve üst sınıf şeklinde üçlü bir yapılandırma-

ya ayrıştırılması  aşırı basite indirgeyicilik olmazken; elit teorisyenlerinin yapmış 

oldukları kategorileştirmenin aşırı basitleştirme olarak nitelendirilmesi çifte stan-

darttan başka bir şey değildir.  

Elit teorisinin seçkinci bir kimliğe sahip olduğu şeklindeki yanılsamaya gelince: 

Etzioni’nin (1993: 30) de açıkça gösterdiği gibi, akademik bir kimliğe sahip olan 

bu yaklaşım ideolojik açıdan kesinlikle nötr bir niteliktedir. Bu yaklaşımda elitler 

hiç bir zaman, toplumsal hayatta öteki bireylere oranla daha iyi, daha üstün, akli ve 

ahlaki yeterlilikleri bakımdan daha gelişmiş bireylerdir şeklinde tanımlanmamıştır. 

Öte yandan, bazılarının iddia ettikleri gibi, elit teorisinin herhangi bir ideolojiyle, 

hele hele faşizm ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur (Moyser, 1987: 13). Nasıl ki, 

Marksist yaklaşım obje olarak sınıfları ele alıp incelediği için “sınıfçı” bir yaklaşım 

olarak suçlanmıyorsa; elit teorisi de inceleme konusu olarak elitleri seçmiş olma-

sından dolayı “elitist” bir teori şeklinde damgalanamaz.  

 

 

Abstract:  Two main strategies have been used for analyzing and explaining ine-



qualities. The first and most popular strategy is “class theory” which stresses own-

ership and control to explain class differentiation. The second strategy is elite 

theory which investigates power and control and aims to analyze elite and non-elite 

(mass, public) differentiation. The major concern of this study will be elite theory. 

Therefore, firstly detailed information about elite theory will be provided. Then, 

its sub-theories will be examined in detail. In spite of its very important contribu-

tion to the analysis and understanding of political systems, as the result of misun-

derstanding and misrepresentation, elite theory has not received world-wide popu-

larity. It has been abandoned under the shadow of class theory for long periods. 

Furthermore, it has been accepted as more conservative, elitist, non-egalitarian and 

undemocratic, and it has been disparaged and marginalized in the social sciences. 

The reasons for this situation can be explained by a combination of several impor-

tant agents: 

Key Words: Power, Elite, Elite Theory, Pluralist Elite Theory, Elitist Elite Theory, 

Democratic Elite Theory, Class Theory. 




134  D. Ali Arslan 

 

   



Kaynakça 

 

AARONOVITCH, S. (1961). The Ruling Class. London: Lawrence & Wishart. 

AARONOVITCH, S. (1959), Monopoly: A Study of British Monopoly Capitalism. London: 

Lawrence & Wishart. 

ARON, R. (1950). “Social Structure and the Ruling Class”. British Journal of Sociology, vol. 1.  

ARSLAN, A. (1999a). “Researching Sensitive Topics with Elites: Perspectives, Problems 

and Outcomes”. Guildford: University of Surrey. 

ARSLAN, A. (1999b). Who Rules Turkey: The Turkish Power Elite and the Roles, Functions 

and Social Backgrounds of Turkish Elites. Guildford: University of Surrey, Department of  

Sociology (PhD Thesis).  

ARSLAN, A. (1995). Turkish Political Elites: Top Political Leadership in Turkey and Social 

Construction of Turkish Political Elites. Guildford: University of Surrey, Department of 

Sociology (MSc.Thesis). 

BACHRACH, P. and M. Baratz, M. (1962). "Two Faces of Power". American Political Science  

Review, vol. LVI. 

BERELSON, B. (1954). Voting: A Study of Opinion Formation in a Presidential Campaign. 

Chicago: University of Chicago Press. 

DAHL, R. (1961). Who Governs. New Haven: Yale UP. 

DAHL, R. (1959). Social Science Research on Business, NY: Columbia UP. 

DAHL, R. (1958). "A Critique of the Ruling Elite Model". American Political Science Review. 

vol. 1-2. 

DOMHOFF, W. (1970). The Higher Circles. New York: Prentice Hall. 

ETZIONI-HALEVY, E. (1997). Class & Elites in Democracy and Democratisation. New York: 

Garland Publishing.  

ETZONI, H. (1993). The Elite Connection. London: Polity Press. 

GIDDENS, A. and Stanworth (1980). Elites And Power in British Society. London: Cambridge 

University Press. 

HINDESS (1987). Politics and Class Analysis. Oxford: Basil Blackwell.   

HUNTER, F. (1959). Top Leadership USA. Chapel Hill: University of Carolina Press.   

JARY, D. and J. Jary (1991). Dictionary of Sociology. Glasgow: Harper Collins. 

MARX, K. (1974). Theories of Surplus Value. Moscow: Progress Publishers. 

MARX, K. & F. Engels (970). The German Ideology. New York: International Publishers. 

MEISEL, J. (1962). The Myth of the Ruling Class: Gaetano Mosca and Elite. Michigan: 

Michigan UP.  

MICHELS, R. (1962). Political Parties: A Sociological Study of the Oligarchies Tendencies 

of Modern Democracy. New York: Collier-MacMillan.  




Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi  135 

MILLS, C. W. (1956). The Power Elite. London: Oxford University Press. 

MOSCA, G. (1939). The Ruling Class. New York: McGraw Hill. 

MOYSER, G. & M. Wagstaffe (1987). Research Methods for Elite Studies. London: Allen & 

Unwin. 

OYEN, E. (1990). Comparative Methodology: Theory and Practice in International Social 



Research. London: Sage.  

PARETO, V. (1968).The Rise and Fall of the Elites. New Jersey: The Bedminster. 

PRESTHUS, R. (1964). Men at the Top. New York: Oxford UP. 

SCHUMPETER, J. (1992). Capitalism, Socialism and Democracy. London: Routledge.  

SCOTT, J. (1995). Sociological Theory: Contemporary Debates, Aldershot: Edward Elgar. 

SCOTT, J. (1991), Who Rules Britain, Cambridge: Polity Press. 



WEBER, M. (1968). Economy and Society. New York: Bedminster Press. 

Yüklə 156,68 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə