Toplumdaki sigara imajının değişmesi milyonlarca kişinin sigarayı bırakmasına neden olduğu halde
sigarayı bırakmalarını kolaylaştırmaz. Tam tersine olayı büyük bir ölçüde güçleştirir bile. Bugün
tiryakilerin çoğu sigarayı sağlık nedeniyle bıraktığını düşünür.
Bu aslında doğru değildir. Sağlık sigarayı bırakmanın en büyük nedenidir gerçi ama tiryakiler
yıllardır sağlığa aldırmadan ölümüne sigara içerler. Asıl neden toplumun artık sigaranın
gerçek
halini, yani kötü bir uyuşturucu bağımlılığı olduğunu görmesidir. Zevk zaten hep hayaldi. Toplumdaki
bu değişiklik, hayali ortadan kaldırdığı için tiryakinin artık tutunacak hiçbir dalı kalmaz.
Londra metrosunun tamamında uygulanan sigara yasağı bu ikilemin klasik bir örneğidir. Tiryaki ya
“Peki, eğer metroda sigara içemezsem başka bir taşıt kullanırım.” diye düşünür ve metro idaresi
büyük kayıplar yaşar, yada “Tamam, bu hiç değilse daha az sigara içmeme neden olur.” Der. Metroda
içeceği ve zaten zevk almayacağı bir yada iki sigaradan bir saatliğine vazgeçecektir. Fakat bu zorunlu
yoksunluktan dolayı yalnızca ruhsal bakımdan eziyet çekmekle ve ödülünü beklemekle kalmaz bir de
vücudu acil olarak nikotin istemeye başlar –ve birazdan yakacağı
ilk sigara ona en çok keyif
verecektir.
Zorunlu yoksunluk sigara tüketimini azaltmaz çünkü tiryaki içebildiği an çok daha fazla sigara içer ve
böylelikle sigaranın ne kadar değerli bir şey olduğu düşüncesi onaylanmış olur. Zorunlu yoksunluğun
en hain yanı hamile kadınlar üzerindeki etkisidir.
Zavallı geçlerin sonunda bağımlılık kazanmalarını sağlayan reklam bombardımanına tutulmasına göz
yumarız. Sonra kafalarındaki yanlış inançlardan dolayı sigaraya gereksinim duyduklarını
sandıklarında yaşamlarının herhalde en büyük stresine girerler, çünkü tıp onlara bebeğe zarar vermek
istemiyorlarsa sigarayı bırakmalarını söyler. Bir çoğu istediği halde bırakamaz ve yaşamı boyunca
suçluluk duygusu çeker. Birçoğu bırakır ve bıraktığına sevinip “Harika bunu bebeğim için yapıyorum
dokuz ay sonra ben de kurtulmuş olurum zaten.” diye düşünür. Sonra sancılarla birlikte doğumdan
korku başlar derken dünyanın en güzel duygularından biri yaşanır. Sancılar
ve korku geçmiş bebek
doğmuştur. Eski çağrışım mekanizması yeniden başlar. Asılsız inançların izleri hâlâ duruyordur ve
daha neredeyse göbek bağı kesilmeden genç annenin ağzına bir sigara yerleşir. O sonsuz sevinci
içinde sigaranın tadının ne kadar iğrenç olduğunu fark etmez bile.
Yeniden başlamak niyetinde
değildir. “Yalnızca tek bir sigara.” diye düşünür. Çok geç!
Bağımlılık kazanmıştır bile. Nikotin bedenine girmiş eski arzu yeniden ortaya çıkmıştır.
Hemen olmasa bile doğum sonrası yaşanan depresyon zamanında düzenli olarak sigara içmeye başlar.
Eroin kul anmak yasal bir suç olarak görüldüğü halde toplumumuz haklı olarak şu soruyu sorar: “Bu
zavallı insanları kurtarmak için ne yapabiliriz?” Tiryakilere de aynı davranışı göstermemiz gerekir.
Tiryaki sigarayı istediği için değil içmesi gerektiğine inandığı için içer ve eroinmanlardan farklı
olarak yıllarca ruhsal ve fiziksel eziyet çeker.
Hızlı ölümün yavaş ölümden iyi olduğunu söyleriz hep. Bu yüzden tiryakiyi kıskanmanıza hiç gerek
yoktur, ona acımalısınız.