Disiplin Suçları: Sirkat ve İntihal
Her okulda olduğu gibi, Osmanlı şair okulunda da, meşru olmayan, disiplin suçu sayılan davranışlar görülmektedir. Bunların mevcudiyeti, okulun önemini ve değerini ortadan kaldırmaz.
İki şairin birbirinden haberi olmaksızın tesadüfen aynı mısraı veya beyti söylemiş olmalarına “tevârüd” denir. Riyâzî, Ahmed Paşa ve Muhyî'nin birer mısraını aynı ifade kalıbıyla vererek, bunları Bâkî'nin tevârüd ettiğini belirtir.83
Zatî’nin Revânî ve Âhî ile aralarında bazı şiirlerinden dolayı tevârüd iddiaları gündeme gelmiştir. İspatı çok zor olan bu konuyu Latîfî şöyle bir sonuca bağlamıştır: "Sanâyi'-i şi’riyeden bazı ma’nâlar Zatî ile merkum Revânî beyninde tevârüd vâki' olup bâis-i niza' ve husûmet oldukda şu’arâdan bir nüktedân ve kâmil, ikisini dahi sirkasını şâmil bu kıt'ayı dimişdür: Ma’nîlerimi göz göre bağlar yürür diyü - Zatî'yle Revânî yine kan-bıçak durur - Zatî'ye niçün öyle idersün didüm - Didi uğrıdan ise bâri harâmîye hak durur..."84
Tezkirelerde “tevârüd” iddia edilen bazı beyitlerle ilgili aydınlatıcı bilgilere de rastlanır. Latîfî, Sâkî’den söz ederken şunları söyler: "...Şîve-i eş’ârda ve işve-i güftârda Necâtî tarzına gitmişdür... Ve üslûb-ı şi’rde tarz-ı Necâtî ile tefâvüt-i fâhişi ve noksân-ı zâhiri ol kadar yokdur. Bu şi’r-i meşhûr anundur. Halk meyânların fark idüp temyîz idemediklerinden Necâtî'ye isnâd iderler: (şiir) Ehl-i dikkat beline mû dediler / Ağzın anıldı yokdur o dediler."85. Âşık Çelebi de aynı konuyu şöyle anlatır: "...Merhûm Merhabâ Çelebi'den işitdüm ki, mezbûr, şürekâmuzdan ve yârânumuzdandur dirdi. Bu gazeli ki eller Necâtî'ye ve ba’zılar Kemal Paşazâde’ye isnâd iderler; ol ana isnâd iderdi... (gazel): Ehl-i dikkat beline mû didiler / Ağzın anıldı nîst o didiler"86.
Şair adayları taklit, tercüme ve uyarlama yoluyla eski veya çağdaşı şairlerin şiirlerinden yararlanırken, bazen ölçüyü kaçırarak işi başkasının eserini çalıp (intihal), kendine mal etmeye kadar vardırdıkları görülür. Tezkireciler, Revânî, Kıyâsî, Hüseynî ve Zâtî’nin bu konuya örnek olabilecek davranışlarından söz ederler. Revânî, göreviyle ilgili bazı yolsuzluk suçlamaları da olan bir şairdir. Sehî onun sanat hırsızlığıyla ilgili olarak şöyle der: "Nazmı güzel ve gazeliyâtı bî-bedel kimesnedür, ammâ bazı şuarânın ma'nîsini tagyîr idüp kendi eş'ârına îrâd itmegin sirkat töhmetin isnâd iderler..."87. Âşık Çelebi’nin Hüseynî hakkında söyledikleri akla durgunluk verecek iddialardır: "Mezkûr Mîr, nazmda kizb müstahsendür, deyü, nazmda yalanı şiâr belki nesrde bile kizbi şiâr idinmişdi. Uşşâkın mâmeleki benümdür deyü cümle şâirlerin eş'ârın, benümdür deyü okurdı..."88 Kıyâsî de başka şairlerin güzel buluşlarını şiirine almaktan çekinmez: "Çendan yârân lokmasına sarkmaz, meger gayet rakîk ve sâdıki ola ki, ev min büyûti asdikâiküm (Veya dostlarınızın evlerinden) ma’nâsı ile amel ide, ta ki bulacağı rengîn ma’nâları cem' idüp gazel ide..."89.
Âşık Çelebi'nin anlattığına göre, genç, yaşlı birçok şair Zâtî'yi tecrübeli bir üstat bilip ziyaret etmekte, şiirlerini ona gösterip öğütlerinden yararlanmak isterler. Ama, sonrasında ilginç olaylar olmaktadır: "Filhakîka, reîs-i şuarâdır deyü çok kimesne şiirin arz idüp bazın aynı ile alup bazını aynına almazlanup sonra tabîr-i âher ile divanında gördük. Hatta kendüye sual dahi olundukda, bir hoşça manâcıkdur gördüm; siz gerçekten şair degülsünüz, divanunuz yokdur, hep bunlar zâyi olur. Biz sâhib-i dîvân şairlerüz... bizüm divanumuzda bulunan zâyi olmaz. Ma’nacığı esirgediğümden aldum; neanki ya hırsumdan ya tama'umdan alam, dirdi. Amma bir kimesne kendünün bir beytin bozsa, hânümânın almakdan ziyâde bî-huzûr olurdı; tamam gazelin alsa, hod mâlâya'ni söyleyüp dâire-i akldan dûr olurdı..."90.
SONUÇ
Osmanlı şairleri, şiir yazmayı nazire veya meşk sürecinde öğrenmektedirler. Nazirecilik geleneği, şairler için hem bir okul, hem de bir “söz meydanı”dır.91 Şairler, bu şair okulunda batılı ressamların müze çalışmalarına benzer şekilde atölye çalışması gerçekleştirmekte, eski şairleri tanzir ve meşk ederek bir çeşit üslûp temrini yapmaktadırlar.
Bu atölyede hep ciddi ve düzeyli temrinlerin yapılmaması; bazı şairlerin bu atölyenin ustalarının ürünlerini ya olduğu gibi aşırarak kendilerine mal etmesi; az çok değişikliklerle onlara kendi iğreti elbiselerini giydirmeleri; taklit ve intihalden uzak kalarak samimi ve halis niyetlerle usta kalemlere nazireler yazmayı deneyen bazı şairlerin de bunda başarılı olamaması,92 nazire geleneğinin önemini ve işlevini ortadan kaldırmaz.
Söz gelişi, resim bölümünde okuyan bütün öğrenciler teorik bilgi edinirler, desen ve resim çalışmaları yaparlar. Bu öğrenciler içinde yetenekliler, çalışkanlar olduğu gibi, yeteneği sınırlı, tembel, hatta haylaz olanlar da olabilir. Bunların öğrencilik yıllarındaki çalışmaları, onları belli bir yetkinliğe eriştirmeye yöneliktir. Bu çalışmalarda görülen eksiklikler ve yetersizlikler, o okulda verilen eğitimin önemsiz ve gereksiz olduğunu göstermez.
Bu eğitim sürecinden geçen öğrencilerin içinden üslûp sahibi ressamlar çıksa bile, bunlar, ileride açacakları kişisel sergilerine, gelişim düzeylerini gösteren bu ev ödevlerini koymayı düşünmeyeceklerdir. Bazı şairlerin divanlarını tertip ederken, bazı şiirlerini divan dışında bırakmaları böyle bir tercihin sonucu olmalıdır.
Osmanlı şair okulunda okuyan binlerce kişi, nazire ve meşk faaliyetleriyle bir yandan şiirin dünyasını tanırken, bir yandan da dili işleyip geliştirmişlerdir. Necâtî, Fuzûlî, Bâkî, Hayâlî, Nâilî, Nef’î, Nâbî, Nedim ve Şeyh Galip gibi üstatlar bu okuldan yetişmiştir. Bu üstatlar, varlıklarını bir ölçüde, binlerce okul mensubunun faaliyetlerine borçludur.
KAYNAKLAR
-
Ahmet Vefik Paşa (2000), Lehçe-i Osmânî, Haz. Recep Toparlı, Ankara: TDK. Yayını.
-
Akkaya, Mehmed (1996), “Divan Şairlerinin Gazellerinde Harf Tercihleri ve Redif Hususu”, İlmî Araştırmalar, 3, İstanbul.
-
Aksoyak, İ. Hakkı (2000), “Müşterek Şiir Söyleme Geleneği”, Türklük Bilimi Araştırmaları, 8, Sivas.
-
Akün, Ömer Faruk (1994), “Divan Edebiyatı” maddesi, İA, IX, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
-
Akyüz, Kenan (1977), “Nazire” maddesi, TA, XXV, İstanbul: MEB. yayını.
-
Ambros, Edith G. (1989), “Nazîre. The Will-o’-the wisp of Ottoman Dîvân Poetry”, Wiener Zeitschrift die Kunde Des Morgenlandes, 79, Wien.
-
Âşık Çelebi (1995), Meşâirü’ş-Şu’arâ (İnceleme- Tennkitli Metin), Haz. Filiz Kılıç, Doktora Tezi, Ankara: Gazi Ün. SBE.
-
Ayan, Hüseyin (1990), “Bir Nazire Mecmuası”, Türklük Araştırmaları Dergisi, VII, İstanbul.
-
Banarlı, Nihad Sami (1962), Büyük Nazireler, Mevlid ve Mevlid’de Milli Çizgiler, İstanbul.
-
Behar, Cem (1993), "Musiki Öğretim ve İntikal Sistemi: Meşk", Zaman, Mekân, Müzik, İstanbul.
-
Bilgegil, Kaya (1989), Edebiyat Bilgi ve Teorileri, İstanbul.
-
Cengiz, Halil Erdoğan (1986), “Divan Şiirinde Musammatlar”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), Sayı 415-416-417, Ankara: TDK. Yayını.
-
Çavuşoğlu, Mehmed (1976), “Kanuni Devrinin Sonuna Kadar Anadolu’da Nevâyi Tesiri Üzerine Notlar”, Atsız Armağanı, İstanbul: Ötüken Yayını.
-
Çavuşoğlu, Mehmed (1982), “XVI. Yüzyıl Divan Edebiyatı Divan Edebiyatında Şiir Kavramı”, Çevren, Piriştine.
-
Çetin, Nihad M. (1973), Eski Arap Şiiri, İstanbul.
-
Çetindağ, Yusuf (2001), Ali Şir Nevâî’nin Batı Türkçesi Divan Edebiyatına Tesiri (XVI. yy. Sonuna Kadar), Ankara: Gazi Ün. SBE. Doktora Tezi.
-
Dilberipur, Asgar (2000), “Nizâmî’nin Türk Edebiyatındaki Takipçileri ve Hamse’sine Nazîre Yazanlar”, Çeviren: M. Fatih Köksal, Türklük Bilimi Araştırmaları, VIII, Sivas.
-
Dilçin, Cem (1983), Türk Şiir Bilgisi, Ankara: TDK. Yayını.
-
Dilçin, Cem (1986), “Gazel”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), Sayı 415-416-417, Ankara: TDK. Yayını.
-
Edgü, Ferit (Tarihsiz), Türk Hat Sanatı (Karalamalar/Meşkler), İstanbul: Ada Yayınları.
-
Feldman, Walter (1997), “Imitation in Ottoman Poetry Three Ghazals of The Mid-Seventeeth Century”, The Turkish Studies Association Bulletin, XXI.
-
Feldman, Walter (1997a), “The Study of Ottoman Poetry: Imitation and Interperation”, The Turkish Studies Association Bulletin, XXI.
-
Fuzûlî Divanı (1990), Haz. K. Akyüz, S. Beken, S. Yüksel, M. Cunbur, Ankara: Akçağ Yayını.
-
Horata, Osman (1998), “Necati Bey’den Bâkî’ye Döne Döne”, Bilig, VII, Ankara: Ahmet Yesvi Ün. Yayını.
-
İlaydın, Hikmet (1997), Türk Edebiyatında Nazım, Ankara: Akçağ Yayını.
-
İnal, İbnülemin Mahmut Kemal (1955), Son Hattatlar, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayını.
-
İpekten, Halûk (1994), Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri, İstanbul: Dergâh Yayını.
-
İpekten, Halûk (1996), Divan Edebiyatında Edebi Muhitler, İstanbul: MEB. Yayını.
-
İsen, Mustafa (1981), “Divan Şiirinde Nazire Geleneği”, Mavera, 54, Ankara.
-
Kılıç, Filiz (1998), XVII. Yüzyıl Tezkirelerinde Şair ve Eser Üzerine Değerlendirmeler, Ankara: Akçağ Yayını.
-
Köksal, M. Fatih (2001), Edirneli Nazmî, Mecma’ü’n-Nezâ’ir (İnceleme-Tenkitli Metin), C.I-III, Ankara: Hacettepe Ün. SBE. Doktora Tezi.
-
Kurnaz, Cemâl (1996), “Cumhuriyet Döneminde Fuzûlî Divanı’na Bir Nazire: Âlî Divanı”, Fuzûlî Kitabı, İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayını.
-
Kurnaz, Cemâl (1997), Türküden Gazele, Ankara: Akçağ Yayını.
-
Kut, Günay (1978), Heşt Bihişt The Tezkire by Sehî Bey, Harvard.
-
Kut, Günay (1986), “Mecmua” maddesi, TDEA, VI, İstanbul: Dergâh Yayını.
-
Latîfî (2000), Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nüzemâ (İnceleme-Metin), Haz. Rıdvan Canım, Ankara: AKM. Yayını.
-
“Nazîre” (1985), TDEA, VI, İstanbul: Dergâh Yayını.
-
Ömer bin Mezîd (1982), Mecmû’atü’n-Nezâ’ir, Haz. Mustafa Canpolat, Ankara: TDK. Yayını.
-
Özgül, Metin Kayahan (1988), Encümen-i Şuarâ, Ankara: Hacettepe Ün. SBE. Doktora Tezi.
-
Özgül, Metin Kayahan (2001), “Şiir, Şair Ve Sair…”, Hece, 53-55 (Mayıs-Temmuz), Ankara.
-
Parlatır, İsmail (1988), “Namık Kemâl’in Lâzımsa Redifli Gazelleri ve Nazireleri”, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemâl, İstanbul.
-
Rızâ, Tezkire-i Şu’arâ, Süleymaniye Ktp. Aşir Ef. Nu. 243.
-
Riyâzî, Riyâzü’ş-Şu’arâ, Nurıosmaniye Ktp. Nu. 3724.
-
Sertkaya, Osman (1970), “Osmanlı Şairlerinin Çağatayca Şiirleri-I”, TDED, XVIII, İstanbul: İÜ. Ed. Fak. Yayını.
-
Sertkaya, Osman (1971), “Osmanlı Şairlerinin Çağatayca Şiirleri II”, TDED, XIX, İstanbul: İÜ. Ed. Fak. Yayını.
-
Tanpınar, Ahmet Hamdi (1976), Ondokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, 4. bs. İstanbul.
-
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2001), Beş Şehir, İstanbul.
-
Tevfik Fikret (1993), “Nazîre-perdâzlık”, Tevfik Fikret’in Dil ve Edebiyat Yazıları, Haz. İsmail Parlatır, Ankara: TDK. Yayını.
-
Tolasa, Harun (1983), Sehî, Latîfî, Âşık Çelebi Tezkirelerine Göre 16.yy.'da Edebiyat Araştırma ve Eleştirisi I, İzmir.
-
Ülgener, Sabri F. (1991), İktisadî Çözülmenin Ahlâk ve Zihniyet Dünyası, İstanbul.
Dostları ilə paylaş: |