Dbnetilglioksiin metodu :
Bazik asetat metodu :
Çok nadir bulunmakla beraber bu metodda ye
gane güçlük çıkaran metal palladyumdur. Hazır
ladığımız solüsyon 0,03 gr. dan daha fazla nikel
ihtiva etmemelidir. Demir mevcutsa oksitlenerek
üç valanslı duruma getirilir. 3 - 4 defa, mevcut
olan Uç valanslı tuzun ağırlığı kadar amonyum
t a r t a r a t ve metalleri solüsyon içersinde iki va
lanslı halde tutabilecek kadar amonyum' klorid
ilave edilir. 60°'- 80°C de ısıtılır. Mevcut her 0,01
gr. nikel için % 1 dimetilgloksimı ihtiva eden 5
mi. alkol ilave edilir. Alkalin reaksiyon oluncaya
kadar amonyum klorür ilave edilir. Buhar ban
yosunda bir kaç saat bırakılır. Nikel miktarı çok
az ise nikelin çökelmesi için günlerce beklemek
icabedelbilîr. Neticede 100 nû. lik bir hacımda 0,1
miligram nikel meydana çıkacaktır. B u d a 5 gr.
hk bir numunede % 0,002 ye
1
tekabül eder.
— Diğer metallerin ayrılması :
Blum metodu :
Demir ve alüminyumun nikelden ayrılmasın
da iyi neticeler verir. Esası kaynar haldeki asit
solüsyona renk sarılaşmcıya kadar amonyum hid
roksit ilâve ederek ilk olarak demiri çökeltmek-
tir. Bu şekilde iki defa çökeltmek bütün nikeli
ayırmak için yeterlidir.
Ardagh - Broughall metodu :
Klorhidrik asitli nikel solüsyonu 2 veya 3 mi.
kalıncaya kadar buharlaştınlır. 5 gr. N H
4
CL. ila
ve edilerek sallanır. 10 mi. konsantre amonyak
ilave edilir ve karıştırılır. 25 mi. soğuk su ilave
edilerek süzülür. % 10 N H
4
CL ve % 10 N H
4
OH
ihtiva eden bir solüsyon ile çökelek 6 - 8 defa yıi-
kanır. Nikel süzülen mayi içersinde kalmıştır.
Konsantre olarak sülfid şeklinde çökelmesi bek
lenir. Sonra süzülerek süzgeç kağıdı muhtevası
ile birlikte bir potada yakılır ve külleri altın su
yunda eritilerek dimetilglioksim ile nikel tayin
edilir.
Faircİild metodu :
Demiri nikelden ayırmak için tatbik edilir. Ay-
m zamanda, bir dereceye kadar alüminyum, titan
yum ve fosfatın ayrılmasını da temin eder. Sül
fat karışımı halindeki numuneye potasyum sül
fat ilave edilir. Sonra 300 mi. lik bir çökelek te
şekkül edineiye kadar amonyak ilave edilir. Bir
gece buhar banyosunda ısınmaya bırakılır. Demir
bazik sülfatları alüminyum ve potasyum çökelir-
ler. Demir tamamen çökllmemesine rağmen nikel
tayininde güçlük çıkarmıyacak derecede azal
mıştır. Bilhassa az miktarda bulunan nikelden
çok miktarda bulunan demiri ayırabilmek için el
verişli bir metoddur.
Esası üç valanslı metalleri bazik asetat şek
linde ayırmaktır. Demir tamamen ayrılır. Alü
minyum tamamen ayrılmamakla beraber nikel
tayininde güçlük çıkarmıyacak derecede azalır.
1 gr. metal ihtiva eden 200 mi. lik solüsyon
içersine soğukta yavaş, yavaş 1/3 oranında su
landırılmış amonyak ilave edilir. Solüsyon kır-
mızılaşıncıya kadar çökelek teşekkül etmiyecek
şekilde karıştırılır. Hafif bir bulanıklık olunca
ya kadar amonyum karbonat standart solüsyonu
ilave edilir. Bir iki damla klorhidrik asit ilave
edilir. 700 mi. oluncaya kadar kaynar su ile su
landırılarak kaynatmaya devam, edilir. 10 mi. su
içersine 5 gr. sodyum asetat ilavesi ile elde edi
len solüsyon ilave edilerek 3 dakika daha kaynat
maya devam edilir. Çökelek teşekkül eder etmez
süzülür. Çökelek 1/100 lük sıcak sodyum asetat
solüsyonu ile yıkanır ve çökeleğin suyu emerek
alınır. Ayrılmamış nikel kalmaymcaya kadar iş
lem bir kaç defa tekrarlanabilir.
«TEOLOJİSİ
Nikel yataklarının bazik erüptif kayaçlarla ve
bunların metamorfizması neticesi teşekkül eden
metamorfik kayaçlarla olan ilişkileri gayet net
bir şekilde bilinmektedir. Teşekkül sıcaklıkları
Sdhneiderhöhn'e göre mezotermal ile epitermal
arasıdır. Eğer asit erüptif kayaçlarla ilişkileri
varsa bunlar sübvolkanik kayaçlardan ziyade plü-
tonik kayaçlardır. Ekonomik bakımdan enteresan
olan nikel yataklarını başlıca iki gurup içinde
mütaala edebiliriz; Silikattı nikel minerallerini
ihtiva eden yataklar. Sülfürlü nikel minerallerine
ihtiva eden yataklar. Silikattı nikel minerallerine
pratikde daima peridotik masiflerin altere olmuş
sathi zonlannda rastlanır. Silikatlar ve sülfürler
içersinde düşük tenörlerde dissémine olmuş olan
nikel rezidüel yataklarda sathi alterasyon ile kon
santre olmuştur ve umumiyetle üzerinde demirli
bir örtü tabakası mevcuttur (yeni Kaledonya, Kü
ba ve BrezUya'daki yataklar). Sülfürlü nikel mi
neralleri ise esas olarak norltler içersinde bulu
nurlar (Sudbury maden yatağı). Jeolojik çalış
malar, büyük kitleler halindeki noritlere genellik
le antekambrlen kalkanlarında, ancak çok nadir
olarak daha genç orojenlerde rastlandığını göster
miştir. Netice olarak bu tip yataklar genellikle
bu tip kalkanlara bağlı olarak kısıtlanmışlar
dır.
Jeolojik bakımdan nikel yataklarını, Rout-
hier'den alman donelere göre, detaylı olarak şu
şekilde sınıflandırabiliriz:
I — Sedimanlar içersinde bulunan ve plüton-
larla görünür hiçbir bağıntısı bulunmı-
yan yataklar (Nikel, organik sedimanlar,
asfaltitler ve bazen sedimanter demir ok
sitler içersinde konsantre olur).
40
Madencilik
1 — ultrabazik kayaçlar üzerinde rési
duel konsantrasyonlar (bilhassa kıs
men serpantinleşmiş peridotitler üze
rinde).
2 — Bitümlü şistler arasında baritin, kal
sit ve kuvarslı, esas olarak Co ve az
miktarda Cu, Bi, Ni ihtiva eden fi
lanlar.
3 — Ş i s t l i , grell formasyonlar içersinde,
yan duvarlar İçersinde dissémine
olan Sideroz, kuvars, Co, Ni ve Cu
İhtiva eden filönlar.
II —• Granitik plütonlara bağlı olan yataklar.
1 — Flüorin, baritin, Co, Ni, Bi, Ag ve U
ihtiva eden filönlar (intra plütonik).
2 — Baritin, kuvars, (bazen kalsit) U,
Ag, Bi, Co, Ni, (Ra) ihtiva eden fi
lönlar (periplütonik).
HI — Bazik ve ultrabazik kayaçlar ile bağıntısı
olan yataklar.
1 — Diyabazlar içersinde Ag, Co, Ni, (S,
Sb, As) ve az miktarda Bi, U ihtiva
eden karbonatlı filönlar.
2 — Bazik volkanik akıntılar içersinde
Ni ve Cu ihtiva eden filönlar.
3 — Noritler ve gabrolar içersinde taba
kalar halinde veya bunların kontak
larında yan birikintiler halinde Ni-
Cu-pt yatakları.
4 —• Serpantinlerin kontağında Co-Ni (ar-
senlkU) Ve Cu ihtiva eden filon ve
yığınlar (umumiyetle faylara bağlı).
5 — Serpantinleşmiş peridotitler içersinde
dissémine Ni sülfür yatakları.
IV — Metamorfik kayaçlar içersindeki yataklar
1 — Metamorfikler içersinde, (bunların
piritleşmiş. şistlerle olan kesim nok
talarında zenginleşmiş olarak Co-Cu-
Ni (Pb-Zn) ihtiva eden filönlar.
2 — Kontak metamorfizma kayaçları içer
sinde, bazik kayaçlar ile olan kon
taklarda zenginleşmiş vaziyette he
matit, manyetit, Ag, Bi, Co, Ni ve U
ihtiva eden filönlar.
Şimdi bunlardan ekonomik bakımdan en
ehemmiyetli olanlarını misaller ile daha detaylı
olarak görelim.
BezidUel nikeli konsantrasyonları :
Misal olarak yeni Kaledonyadaki yatakları
ele alalım. Nikelin peridotiti! foed-rocklar üzerin
de zenginleştiği görülmektedir. Bilhassa yeşil
minerallerin içersinde, antigoritlerin içersindeki
magnezyumun nikel tarafından substitue edilme
si ile meydana gelen nikelli antigoritler halinde
dir [(Kg, N i )
3
S i
2
0
5
( O H )
4
] . Bu antigoritler de
mir ihtiva edebilecekleri gibi bir miktar sepioüt-
de ihtiva edebilirler. Superjen şartlarda meyda
na gelmişlerdir. Jönezlerinin, sathi alterasyon-
dan bir hayli evvel meydana gelen ve hipojen bir
olay olan peridotitlerden itibaren antigorit te
şekkülü veya serpantinJeşme ile bir ilgisi yok
tur. Hipojen bir olay olan serpantinleşme ile ni
kel konsantre olmaz. Antigorit sentezi 100°Cnin
altında meydana gelmektedir.
Yeşil mineraller içersindeki nikel tenörü istis
nai olarak % 35*e yükselir. Nikel, yeşil renk ile
kendini belli etmekle beraber hidroksit bakımın
dan zengin demirli ve nikelli bileşikler içersin
de tamamen kamufle edilmiş vaziyettedir. Yapı
lan sentezlerde antigorit, nikel hidroksit ve silis
ten teşekkül eder. Bu iki yapıcının tabiatta
muhtelif şekillerde dağılarak bazen sadece an-
tigoritten, bazende antigorit ve hidroksitlerden
müteşekkil mineraller meydana getirmesi nor
maldir. Bu tip minerallerin nikel tenörleri
% 8-İO'a kadar yükselebilir. Bugünkü işletme
ler genellikle Limit tenor olarak % 3 Ni civarı
nı kabul ederler.
Bed - rock üzerindeki nikel konsantrasyonla
rı bu kayaçlann çatlaklarında, göçüklerinde ve
• gayri muntazam yerlerinde yerleşirler. Kayaç
lann yüzeyleri kalkerlerdeki karstik yapıyı ha
tırlatır.
Bunun yanında, lateritlerin bilhassa alt se
viyelerinde disperse olmuş vaziyette )% 1-2 Nikel
mevcuttur. Lateritler içersindeki bu dağılımın
sebepleri tam olarak bilinmemektedir.
Deniz killeri içersinde de ,•% 1 civarında ni
kele rastlanmaktadır. Bilindiği gibi İki valanslı
nikelin hareket kabiliyeti fazladır. Bu bakımdan
büyük bir kısmı tahliye edilerek denize kadar
taşınmıştır.
Yeni Kaledonyadaki klasik nikel mineralizas-
yonunun yanında» serpantinlerin ve serpàntinli
peridotitlerin alterasyonu ile meydana gelen
mineralleri ve adanın kuzeyindte altere olduğu
belli olmıyan peridotitler içersinde tamamen ka
mufle edilmiş olan ve ;% 5 Ni (+Co) ihtiva eden
mineral tipinide belirtmek yerinde olur.
Rezidüel konsantrasyonlar bir yerden bir ye
re taşınıp yeniden depolanabilirler. Yunanistan-
da Larymna yakınlarındla bulunan ve % 0,5-3
Ni ihtiva eden oolitik demir yatağı' trias kalker
leri ile örtülmüştür. Bu yatağın, civarda bulu
nan ultrabazik kayaçlann ortaya çıkması esna
sında teşekkül eden nikelli lateritlerin mekanik
ve kimyevi bir şekilde taşınması sonucu mey
dana geldiği kabul edilmektedir.
CUt: IX, Sayı: 5
41