|
Kur’an-ı Kerim Meali – Yaşar Nuri Öztürk alak suresi (96/1)
|
səhifə | 14/62 | tarix | 08.09.2018 | ölçüsü | 1,86 Mb. | | #67647 |
| MERYEM SURESİ (19/44)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
-
Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya kuluna anılışıdır bu…
-
Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,
-
Şöyle demişti: “Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht olmadım.”
-
“Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;
-
Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim.”
-
Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.
-
Dedi: “Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım.”
-
“Bu budur.” dedi. Rabbin şöyle buyurdu: “Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım.”
-
Dedi: “Rabbim, bana bir işaret ver.” Cevap verdi: “İşaretin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşmamandır.”
-
Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara, “sabah-akşam tespih edin” diye işaret verdi.
-
“Ey Yahya! Kitap’ı kuvvetle tut.” Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
-
Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.
-
Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil.
-
Selam olsun ona, doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün.
-
Kitap’ta Meryem’i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekana çekilmişti.
-
Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.
-
Meryem demişti: “Ben senden, Rahman’a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol.”
-
Ruh dedi: “Ben, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için burdayım.”
-
Dedi: “Benim nasıl oğlum olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim.”
-
Dedi: “İşte böyle! Rabbin buyurdu ki: ‘O benim için çok kolaydır.’ Böyle olması onu, insanlara bir mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir bu.”
-
Ona gebe kaldı. Ardından da onunla uzak bir mekana çekildi.
-
Nihayet doğum sancısı onu, bir hurma ağacının kütüğüne götürdü. “Ah dedi, keşke daha önce ölseydim, keşke unutulup gitseydim.”
-
Altından ona şöyle seslendi: “Tasalanma, Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirdi.”
-
“Hurma ağacının kütüğünü kendine doğru salla, üzerine olgun, taze hurma dökülecektir.”
-
“Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: ‘Ben Rahman için oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım.’”
-
Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. “Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!”
-
“Ey Harun’un kızkardeşi! Baban kötü bir adam değildi. Annen de bir kahpe değildi.”
-
Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: “Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?”
-
Beşikteki sabi dedi: “Ben Allah’ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı.”
-
“Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı, zekatı önerdi.”
-
“Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eşkıya yapmadı.”
-
“Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün.”
-
İşte Meryem oğlu İsa budur! Hakkında kuşku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür.
-
Bir oğul edinmek Allah’a asla yaraşmaz. O’nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, sadece “ol” der, o hemen oluverir.
-
Şüphesiz Allah, benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O’na kulluk / ibadet edin. Dosdoğru yol budur.
-
Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkarcıların haline!
-
Bize gelecekleri gün neler işitecekler, neler görecekler. Fakat o zalimler bugün, açık bir sapıklık içindedirler.
-
Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.
-
Yeryüzüne ve üzerindekilere biz mirasçı olacağız, biz. Ve bize döndürülecekler.
-
Kitap’ta İbrahim’i de an. O, özü-sözü doğru bir peygamberdi.
-
Hani, babasına demişti ki: “Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiç bir yarar sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun?”
-
“Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzgün bir yola ileteyim.”
-
“Babacığım, şeytana kulluk etme. Çünkü şeytan Rahman’a isyan etmişti.”
-
“Babacığım, ben sana Rahman’dan bir azap dokunmasından, böylece şeytanın dostu haline gelmenden korkuyorum.”
-
Babası dedi: “Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden.”
-
Dedi: “Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkardır.”
-
“Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim. Umarım, Rabbime yakarışımla bahtsızlığa düşmem.”
-
İbrahim, onlardan ve Allah dışında kulluk ettiklerinden uzaklaşınca, ona İshak’ı ve Yakub’u bağışladık ve hepsini peygamber yaptık.
-
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.
-
Kitap’ta Musa’yı da an. Çünkü o, içtenlik ve dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi.
-
Ona Tur’un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.
-
Rahmetimizden ona kardeşi Harun’u bir peygamber olarak armağan ettik.
-
Kitap’ta İsmail’i de an. Çünkü o, vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi.
-
Ailesine namazı, zekatı emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi.
-
Kitap’ta İdris’i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.
-
Onu yüce bir mekana yükselttik.
-
İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Adem’in soyundan, Nuh’la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman’ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere kapanırlardı.
-
Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.
-
Tövbe eden, iman edip barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar.
-
Rahman’ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O’nun vaadi yerine gelir.
-
Orada boş lakırdı değil, yalnızca “selam” işitirler. Orada kendilerinin sabah-akşam, rızıkları da hazırdır.
-
Kullarımızdan takva sahibi olanları mirasçı yapacağımız cennet işte budur.
-
Biz sadece Rabbinin emrini indiririz / biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki herşey O’nundur. Rabbin asla unutkan değildir.
-
Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir O. O’na kulluk / ibadet et ve O’na ibadette sabırlı ol. O’na adaş olacak birini biliyor musun?
-
Diyor ki insan: “Öldüğüm zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?”
-
Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
-
Rabbine andolsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
-
Sonra her gruptan, Rahman’a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.
-
Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.
-
İçinizden oraya uğramayacak kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.
-
Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerine çökmüş bırakacağız.
-
Onlara ayetlerimiz açık-seçik okunduğunda, inkar edenler inananlara şöyle derler: “İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?”
-
Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.
-
De ki: “Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekanca daha kötü, taraftarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler.”
-
Allah, doğru yolda olanların hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler, Rabbin katında sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.
-
Ayetlerimizi inkar edip, “bana mal da evlat da kesinlikle verilecek” diyeni gördün mü!
-
Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı!
-
Hayır, hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.
-
O dediklerine biz varis olacağız. Kendisi bir başına bize gelecek.
-
Kendilerine onur ve destek olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.
-
Hayır, hayır! Onlar, onların ibadetlerini inkar edecekler ve onların aleyhinde düşman kesilecekler.
-
Görmedin mi biz, şeytanları inkarcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.
-
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker sayıyoruz.
-
Gün olur o takva sahiplerini biz Rahman’ın huzurunda heyet halinde toplarız.
-
Günahkarları da susuz ve yaya olarak cehenneme sevk ederiz.
-
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkanı bulamazlar.
-
“Rahman çocuk edindi.” dediler.
-
Andolsun ki siz, çok çirkin bir iddiada bulundunuz.
-
Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;
-
Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü.
-
Rahman’a, çocuk edinmek yakışmaz.
-
Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman’a kul olarak gelecektir.
-
Yemin olsun, O onların hepsini kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.
-
Ve onların hepsi kıyamet günü O’na tek tek gelecektir.
-
İman edip barışa yönelik işler yapanlara gelince, Rahman onlar için bir sevgi oluşturacaktır.
-
Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, korunanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.
-
Biz onlardan önce de nice kuşaklar helak ettik. Onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun?
Dostları ilə paylaş: |
|
|