16
Bu birleşik yapılar, kendilerini daha basit atomlarla sarılmış bulunca, dönüşlerinin yarattığı kuvvetle
onları çekerler. Böylece her birleşik atom, geçtiği planlardaki elemanlardan oluşan bir küreyle
çevrelenmiş olarak, çepere doğru hareketine devam eder.
Bu şekilde, farklı teğetsel açılardaki asal atomlardan 'Büyük Organizmalar'
ortaya çıkar. Bunlar, nümerik
kompozisyonlarına bağlı olarak birbirinden farklı büyüklüğe ve ağırlığa sahiptirler ve göreli çekim
kuvvetlerinin etkisiyle değişik planlarda veya çemberlerde yerleşirler. Bundan sonra artık ışınlarla hareket
etmezler.
Atomik evrimin ilk safhası ışınlarla ilgiliydi; ikinci safhasında ise büyük organizmalar, çemberlerle
birlikte belirli yörüngelerde dönmeye başlarlar. (
Hidrojen âlemi başlangıcı)
O halde evrimin bu aşamasında, halkalar, ışınlar ve çemberlerden ibaret asal statiklerin yanı sıra, iki grup
statik daha ortaya çıkar: Yapısal özelliklerine bağlı olarak farklı düzlemlerde, belirgin konumlarda
yerlerini almış olan atomlar ve dönüş hareketiyle merkezden belli uzaklıklarda yerleşmiş bulunan büyük
organizmalar. Atomlar kendi aralarında teğetsel olarak hareket ederler. Büyük organizmalar ise 'Merkezi
Güneş' etrafında dönerken nispeten statik bir konuma sahiptirler; sadece, halkaların safhalarının neden
olduğu periyodik değişimlerden ve hareketleri sırasında girdikleri ışınların tesir alanlarından etkilenirler.
Evriminin bu ikinci safhasında her büyük organizma, merkezden çepere doğru yolculuğunda geçtiği her
planda, kütlesinin çekim gücüyle pek çok maddeyi kendine bağlar. Kütlesinin momentuna bağlı bir hızla,
'Merkezi Güneş'ten uzaklaşır. Sonuçta aldığı konum, kendine temel teşkil eden asal atomun yüzeylerinin
açıları tarafından belirlenir. Öyle ki, eğer ışınların açılarının oluşturduğu girdap, üç kenarlı bir yol
üzerinde hareket ediyorsa, 'Merkezi Durgunluk' bölgesinden sonraki ilk plandan öteye geçemez. Bunun
gibi, yedinci plana ulaşması ve orada gelişimine devam etmesi için, on kenarlı bir figür çizerek hareket
etmesi gerekir( 5.Bölümün sonuna bakınız.)
Sonuç olarak, her büyük organizma için, kendisini yaratan
girdabın yolundaki açıların sayısı çok önemlidir.
Bu sayı, organizmanın tesir alanının çapını ve onun
'Geçilmez Halkası'nı belirler.
O halde büyük organizmalar, halkaların, çemberlerin ve ışınların tesiri altında gelişirler. Bu atom grupları,
kendilerini teşkil eden atomların yapılarına göre sınıflanırlar. Etkisi altında kaldıkları asal tesirleri,
bünyelerindeki atomlar arasındaki hareketlilikte yansıtan bu organizmalar,'Büyük Kosmos'un bir
minyatürü olarak düşünülebilir.
Örnek olarak, yedinci planda yer alan büyük organizmalar, 'Güneş
Sistemleri'ni meydana getirirler. Böylece çok kısa olarak, bir Güneş Sistemi'nin yaratılış öyküsünü sunmuş
olduk.
Yedinci planda, sizinkinin yanı sıra daha pek çok Güneş Sistemi vardır.
Bazılarını siz yıldızlar olarak
gözlemlersiniz ki bunlar, yedinci plandaki sistemlerin çok küçük bir kısmını oluşturur. Oysa
bulunduğunuz evrim aşamasında idrak edemeyeceğiniz başka planlarda, sonsuz sayıda sistemler
mevcuttur.
Evrimin her safhası, büyük ve karmaşık bir bütünlük yaratır. İlk aşamada, 'Mutlak' olarak tanımlanan
halkalar, ikinci olarak 'Kozmos'u teşkil eden ışınlar ve çemberler, daha sonra ise, farklı planlarda
'Kâinatları oluşturan büyük organizmalar söz konusudur.
O halde, eğer numaralandırmak gerekirse, 'Kâinatlar' veya 'Güneş Sistemleri', Kozmik evrimin dördüncü
safhasına tekabül ederler. Bu Kâinatlar, Kozmos'un gelişimine paralel bir evrim geçirirler ve evrim
safhaları, kendi içlerinde statik bir konum oluşana kadar devam eder. Bu noktada birleşik atomlar, kendi
sistemlerindeki 'Merkezi Güneş'e doğru çekilirler ve orada dinlenirler.
17
Bir defa daha 'Kaos Halkası'nın tesiriyle Kozmik dengeler bozulur. Büyük organizmalar, kendi Güneş
Sistemleri'nin 'Geçilmez Halkası'na doğru hızla hareket ederler ve onun çevresinde uydular halinde
yörüngeye girerler. Böylece Güneş Sistemi, evriminin yeni bir safhasına başlar. Birleşik atomlar pek çok
aşamadan sonra yeniden 'yıldız tohumları' olarak dağılırlar.
Bu arada büyük organizmalar, minyatür Kozmos'ları oluşturan Güneş Sistemlerini yaratmaya devam
ederler. 'Yıldızlar Evrimi' diye tanımlayabileceğimiz bu süreç, büyük organizmalar arasında statik bir
durum oluşana kadar devam eder. Sonra tekrar 'Kaos Halkası' devreye girer; koca bir sistem 'Merkezi
Durgunluk' bölgesine gönderilir. Bu döngü devam ederken öyle bir an gelir ki, yaratılan kuvvetlerle
Kozmos içindeki organizasyon son derece güçlenir ve 'Geçilmez Halka'yı parçalar. Bunun üzerine, büyük
organizmalar, tezahür etmemiş olanın içine fırlatılırlar. Girdap hareketleriyle etraflarındaki uzay
parçalarını çekerler ve yeni Kozmos'lar yaratmaya başlarlar. İşte, Kozmik evrimin hikâyesi...
Şimdiye kadar yazılanlardan anlaşılacağı üzere, evrimin her safhası organize bir kuvvet sistemi doğurur.
Bu
kuvvetler, aldıkları tesirlere reaksiyon gösterirler ve bu reaksiyonları, kendi tesirleri altındaki uzay
parçası içinde
hareket oluşturarak kaydederler.
Bu açıdan, yani tepki gösterdikleri ve deneyimlerini
değerlendirdikleri için, kuvvet sistemlerinin duygu sahibi oldukları söylenebilir.
Aynı şey üç asal halka için de söz konusudur.
Ancak bu halkalar o kadar geniş ve kendilerini etkileyen
tesirlerin azlığından dolayı o kadar yalındırlar ki, öznellikleri, her türlü imgelemenin ötesinde olmakla
beraber, oldukça ilkeldir.
İşte sizin öznelliğiniz bu geniş ve sade temel üzerinde gelişmiştir.
Sonuç olarak siz, 'Mutlak'tan, planetinizdeki atoma kadar, tüm bu Kozmik öğelerle ilişki halinde ve
onların safhalarının tesirleri altında olan varlıklarsınız.
İşte 'Gizli Bilgi'nin özü burada yatar.
Kozmik
kuvvetlerin tesirleri herkesi etkilemekle beraber,
aydınlanma yolundaki kişi, bilgisiyle bu tesirlere galebe
çalar ve onları kendi amaçları yönünde kullanmayı öğrenir.
Eğer amaçları, Kozmik gelişmeyle uyum
içindeyse, çeşitli safhalardan geçerek gelişir, olgunlaşır. Büyük organizmalarla aynı Kozmik yasaları takip
ederek, bütünlüğü idrak ettiği statik bir konuma ulaşır. Bu noktada, o da bir büyük organizma olur ve
kendi sistemini yaratma gücünü elde eder.
7. BİR GÜNEŞ SİSTEMİNİN EVRİMİ
Buraya kadar çalışmanın ilk bölümünü sunduk. Bundan sonraki konuları takip edebilmeniz için, daha önce
açıklanan prensipleri iyice özümsemiş olmanız gerekecektir.
Kısaca tekrarlamam gerekirse, uzaydaki asal prensip harekettir.
Asal hareket, devresini tamamladığında
'Kozmos Halkası'nı yaratır.
Bu halka 'Kaos Halkası'nın oluşumuna
ve 'Kaos Halkası' ise ikincil tesiriyle,
'Kozmos Halkası'nın 'Geçilmez Halka'yı meydana getirmesine yol açar. Böylece 'Üçlem' ortaya çıkmış
olur.
Merkezde yoğunlaşıp çepere doğru yayılan tesirler, 'Onikiler' olarak tanımlanan ışınlardır.
Kozmos'un hareketleri, 'Yediler' denen çemberlere veya planlara yol açar.
Işınların daralan açıları teğetsel hareketleri başlatır. Bu hareketler birbirlerine zıt düştüklerinde, asal
atomlar ortaya çıkar.
Atomlar farklı açılardaki yolculuklarında, birleşik atomları oluştururlar. Birleşik atomlar ise merkezkaç
kuvvetinin etkisiyle değişik planlara dağılırlar.