HüRRİyete karşi suçlar



Yüklə 198,72 Kb.
səhifə4/4
tarix15.04.2018
ölçüsü198,72 Kb.
#38583
1   2   3   4

1- 5237 sayılı TCK.nun 117 inci maddesi ile 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesi arasındaki farklardan en önemlisi 5237 sayılı TCK.nun 117 inci maddesinin 2 ve 3 üncü fıkrasının düzenlenmiş olmasıdır. Bu iki fıkrada düzenlenen suç 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesinde bulunmamaktaydı. Bu yeni düzenlemelerle TCK.ya iki yeni suç tipi girmiş oldu.

2- 5237 sayılı Kanunun 117 inci maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu ile 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen suç arasında bir takım farklılıklar bulunmaktadır.

- 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesinin 1 inci fıkrasında “cebir, şiddet yahut tehdit” kullanılmasından bahsederken 5237 sayılı TCK.nun 117 inci maddesinin 1 inci fıkrasında sadece “cebir veya tehdit” kullanma tabiri yer almıştır. Bunun sebebi olarak da cebir kullanmanın şiddet kullanmayı da kapsaması sebebiyle gereksiz tekrardan kaçınmaktır.

- 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesinde “sanat veya ticaret serbestisi” kavramı kullanılmış ancak 5237 sayılı Kanunda “iş ve çalışma hürriyeti” terimine yer verilmiştir.

-765 sayılı Kanunda “tahdit veya menetme” suç olarak kabul edilmiş olmasına rağmen 5237 sayılı Kanun “engelleme ve ortadan kaldırma” kavramına yer vermiştir.

- 765 sayılı TCK.da ceza 3 aydan 2 seneye kadar hapis olarak kabul edilmiş iken 5237 sayılı TCK ile 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi ya da adli para cezasına hükmedilmesi kabul edilmiştir. 5237 sayılı Kanunda seçimlik bir ceza öngörülmüştür.

3- 5237 sayılı TCK.nun 117 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında düzenlenen suç tipi ile 765 sayılı TCK.nun 201 inci maddesinin 2 inci fıkrasında düzenlenen suç tipi paralellik arz etmektedir. 5237 sayılı TCK ile söz konusu suçun cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası olarak kabul edilmiştir. 765 sayılı TCKda ise ceza 8 aydan 5 seneye kadar hapis cezası olarak öngörülmüştü. Yasa koyucu bu suç bakımından cezayı hafifletmiştir.

XI- SENDİKAL HAKLARIN KULLANILMASININ ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 118)

5237 sayılı TCK.nun 118 inci maddesinde düzenlenen siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçu Hükümet Tasarısında, TBMM Adalet Alt Komisyonu tarafından hazırlanan TCK. tasarısında bulunmuyordu. Daha sonra bu suç metne ilave edilmiştir. 5237 sayılı Kanunun “Sendikal haklarının kullanılmasının engellenmesi” başlıklı 118 inci maddesinde bu suç; “(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu maddede düzenlenen suçun karşılığı eski TCK.da yoktur. İlk kez suç olarak TCK.ya girmiştir. Suçun oluşabilmesi için bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanmak gerekmektedir. Suçun tamamlanması bakımından cebir veya tehdidin hedefi olan kimsenin sendikaya üye olması veya olmaktan vazgeçmesi, sendikanın faaliyetlerine katılması veya katılmaktan vazgeçmesi ya da sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılması gerekmemektedir. Bu amaçlarla kişiye karşı cebir veya tehdit kullanılması halinde suç tamamlanacaktır. Bu sebeple suç bir teşebbüs suçu niteliğindedir. Suça öngörülen ceza 6 aydan 1 yıla kadar hapistir.

5237 sayılı Kanunun 118 inci maddesinin 2 inci fıkrasında bir başka suç tipi düzenlenmiştir. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesini kanun koyucu suç olarak kabul etmiştir. Bu suçun oluşması için herhangi bir sendikanın faaliyetlerinin cebir veya tehditle ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmiş olması gerekmektedir. Suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir.
XII- HAKSIZ ARAMA SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 120)

5237 sayılı Kanunun 120 inci maddesindeki haksız arama suçu 765 sayılı TCK.nun 183 üncü maddesinde düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanunun “Haksız Arama” başlıklı 120 inci maddesine göre; “Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir”.

Bu maddede görevi kötüye kullanmanın özel bir şekli olarak kabul edilen bir kimsenin üstünün veya eşyasının hukuka aykırı olarak aranması suç olarak kabul edilmiştir.

Suçla korunan hukuki yarar özel hayatın gizliliğidir. Kişilerin üzerinin ya da eşyasının aranması aynı zamanda insan haysiyetine de bir saldırı oluşturmaktadır.

Haksız arama suçunun oluşabilmesi için madde gerekçesinde de belirtildiği gibi kişinin örneğin cebinin, el çantasının, bavulunun, özel otomobilinin hukuka aykırı olarak aranması gerekir. Eğer arama yetkisiz olarak girilen konutta gerçekleşmiş ise fail aynı zamanda 5237 sayılı TCK.nun 116, 119 uncu maddeleri çerçevesinde konut dokunulmazlığını ihlal suçundan cezalandırılacaktır. Bu durumda gerçek içtima kuralları uygulanacaktır.

Aramanın hukuka aykırı olmasından kast edilen, aramanın yürürlükteki mevzuata aykırı olarak yapılmış olmasıdır. Eğer hukuka uygun bir arama söz konusu ise suç oluşmayacaktır.

5237 sayılı Kanunu 120 inci maddesinde düzenlenen suç 765 sayılı TCK.’nun 2 nci kitabının 2 nci babının 3 üncü faslında 183 üncü maddede; “Kanunda yazılı hallerin haricinde bir kimsenin üzerini aramak için emir veren yahut bizzat arayan memur altı aya kadar hapsolunur” şeklinde yer almaktaydı.

Farklar:

1- İki madde arasındaki farklardan birini 765 sayılı Kanunda “kişinin üzerini aramak” suç olarak kabul edilmiş iken 5237 sayılı Kanun bakımından “bir kimsenin üstünün ve eşyasının aranması” suç sayılmıştır.

2- Suçun faili 765 sayılı TCK da arama emrini veren veya bizzat arayan memur idi. 5237 sayılı Kanunda fail kamu görevlisi olarak belirlenmiştir. Her iki kanunda da suç özgü suç niteliğindedir.

3- 5237 sayılı Kanunla suçun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş iken eski kanunda bu suçun cezası 6 aya kadar hapis idi.
XIII- DİLEKÇE HAKKININ KULLANILMASININ ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 121)

Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi, ilk defa 5237 sayılı Kanunla suç olarak düzenlenmiştir. Eski TCK.da bu maddenin karşılığı yoktur. “Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi” başlıklı 5237 sayılı Kanunun 121 inci maddesi; “(1) Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklindedir.

Bu suçla dilekçe hakkının kullanılması güvence altına alınmıştır. Bilindiği gibi Anayasanın 74 üncü maddesinde; “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptirler” denilmektedir. Dilekçe hakkının kullanılması 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılması Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir.

Maddedeki suçun oluşabilmesi bakımından dilekçenin söz konusu olması gerekmektedir. Dilekçe, kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına yazılı olarak yaptığı başvuruyu ifade etmektedir. Dilekçenin unsurları 3071 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; “Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması gerekir”. Eğer dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh adresi bulunmuyorsa dilekçe söz konusu olmayacaktır.

Sadece sözlü başvurunun kabul edilmemiş olması halinde maddede yer alan suç oluşmayacaktır.

Madde gerekçesinde dilekçenin kabul edilmemesinin hukuki bir temele dayanması halinde suçun oluşmayacağı ifade edilmiştir. Örneğin suç duyurusuna ilişkin dilekçenin, ilgisiz bir makama verilmeye teşebbüs edilmesi halinde kabul edilmemesi suç oluşturmayacaktır.

3071 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında bulunan dilekçelerin kabul edilmemesi durumunda da suç oluşmayacaktır. 3071 sayılı Kanun “İncelenemeyecek dilekçeler” başlıklı 6 ncı maddesinde; “Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerden;



a) Belli bir konuyu ihtiva etmeyenler,

b) Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olanlar,

c) 4 üncü maddede gösterilen şartlardan herhangi birini taşımayanlar, incelenemezler” denilmektedir.

XIV- AYRIMCILIK SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 122)

5237 sayılı Kanunun “Ayrımcılık” başlıklı 122 inci maddede düzenlenen suçun eski kanunda karşılığı yoktur. Maddede;(1) Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yaparak;



a) Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hallerden birine bağlayan,

b) Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,

c) Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen,

Kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir”. denilmektedir.

5237 sayılı TCK.nun 122 nci maddesinde; kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapılarak;

- Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleme veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hallerden birine bağlama,

- Besin maddelerinin verilmemesi veya kamuya arz edilmiş bir hizmetin yapılmasını reddetme,

- Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleme, fiilleri suç olarak kabul edilmiştir.

Bu madde ile korunan hukuki yarar insanlar arasında hukukun izin vermediği ayrımlar yapılarak, bazı kişilerin hukukun sağladığı haklardan yoksun kılınmasının önlenmesidir. Bu suretle bireyler arasında ayrımcılık yapılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. Yoksa örneğin iş sahiplerinin beğenmedikleri kişileri işe almamalarının cezalandırılması söz konusu değildir.

Kişinin sadece bayan işçi çalıştırması halinde de buradaki suç oluşmayacaktır. Çünkü; hukuk düzeninde doğal kabul edilen bir hakkın kullanılması ayırımcılık maddesine girmez. Hukuk düzeninin kabul etmediği ölçütlerin ortaya konulması durumunda ayırımcılık söz konusu olabilir. Bu sebeple sadece bayan işçi alınması bu madde kapsamında değerlendirilemeyecektir.
XV- KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 123)

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu 5237 sayılı Kanunun “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” başlıklı 123 üncü maddesinde; “(1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu maddenin karşılığı 765 sayılı TCK.nun 546 ve 547 inci maddelerinde kabahat nev’inden bir suç olarak mevcuttur. Yeni TCK bilindiği gibi cürüm ve kabahat ayrımını ortadan kaldırmış, kural olarak kabahatlerin suç olmaktan çıkarmıştır. Bununla birlikte önem arz eden bazı kabahatlere yeni TCK da yer verilmiştir. İşte bunlardan biri de 5237 sayılı TCK.nun 123 üncü maddesindeki suçtur.

Yapılan düzenleme ile kişilerin psikolojik, ruhsal yönden sükun içinde yaşamak hakkı korunmaktadır.

Suçun maddi unsurunu bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması oluşturmaktadır. Örneğin oturulan apartmanın alt veya üst katında sürekli olarak gürültü yapılması halinde 123 üncü maddedeki suç oluşacaktır.

Madde kapsamında sadece telefon edilmesi ve gürültü yapılması suç olarak tanımlanmış değildir. Örneğin elektronik posta adreslerine gönderilen gereksiz mesajlar veyahut cep telefonuna gönderilen rahatsız edici mesajlar da bu madde kapsamında değerlendirilmelidir. Cep telefonlarına gelen reklam amaçlı veya kamuoyu oluşturmak için çekilmiş olan mesajlar suç oluşturmaz. Ancak bu fiillerin sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıyla yapılmış olmaması gerekir

Madde metninde belirtildiği üzere suçun takibi mağdurun şikayetine bağlıdır.
Farklar:

1- Suçun maddi unsuru 765 sayılı TCK da farklıdır. Gerçekten 546 ncı maddede; “bir kimsenin gürültü veya velvele ile mutat hilafı olarak çan ve alatı saire çalarak yahut kanun ve nizam ahkamına muhalif surette gürültülü bir meslek ve sanat icra eyliyerek halkın veya meclis ve mahfillerin meşguliyet veya huzur ve rahatını ihlal etmesi” aranmış, TCK.nun 547 nci maddesinde ise; “itidal ve muvazene haricinde veya çirkin ve ayıp görünen sair herhangi bir hal ile başkasını alenen incitme veya huzur ve rahatını ihlal etme” aranır. 5237 sayılı TCK.nun 123 üncü maddesindeki suçun maddi unsurunu ise; “bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması” oluşturmaktadır.

2- 765 sayılı TCK.nun 546 ıncı maddesinde fiilin gece yarısından iki saat evvelinden sonra işlenmesi hali ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmiştir. Buna ve mükerrirler hakkında cezanın arttırılmasına ilişkin düzenlemeye yeni TCK da yer verilmemiştir.

3- 765 sayılı TCK nunda onbeş güne kadar hafif hapis veya hafif para ceza öngürülmüşken, 5237 sayılı TCK. nun 123 üncü maddesinde 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası kabul edilmiştir. Suçun kovuşturulması şikayete bağlı tutulmuştur.
XVI- HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 124)

Haberleşmenin engellenmesi suçu 5237 sayılı TCK.nun 124 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede yer alan suçlar benzer şekliyle 765 sayılı TCK.nun 196 ve 391 inci maddelerinde mevcuttur. 5237 sayılı TCK.da haberleşmenin engellenmesi suçu şu şekilde düzenlenmiştir: “(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.



(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi halinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur”.

Bu madde kapsamında görüldüğü üzere 3 ayrı suç düzenlenmektedir. Maddenin 1 inci fıkrasında “Kişiler Arasındaki Haberleşmenin Engellenmesi”, 2 nci fıkrasında “Kamu kurumları arasındaki haberleşmenin engellenmesi”, 3 üncü fıkrasında “Basın yayın organının yayınının engellenmesi” ayrı ayrı düzenlenmiştir.

Haberleşme hürriyeti anayasal bir haktır. Bu maddenin ihdası ile haberleşme hürriyeti güvence altına alınmıştır.

Haberleşme, örneğin mektupla veya telefonla yapılabilir. Haberleşmenin engellenmesi, çeşitli suretlerde gerçekleşebilir. Mesela posta kutusundaki mektupların yırtılması, bir kişiye gönderilen mektupların ilgilisine verilmeyip çöp kutusuna atılması, telefon hatlarının kesilmesi, oluşturulan manyetik alanla telefon görüşmelerinin yapılamaz hâle getirilmesi gibi fiiller, söz konusu suçu oluşturur. İfade edelim ki, cezaevinde cezası infaz edilen bir hükümlünün haberleşmesinde olduğu gibi haberleşme hürriyetine bir kamu görevinin gereği olarak sınırlama getirilmesi hâllerinde, fiil hukuka uygun olduğu için, söz konusu suç oluşmayacaktır.





1 “Tehdit Suçu” 765 sayılı TCK.nun 191 inci maddesinde yer almaktadır. Maddede; “Bir kimse kanunda yazılı hallerin haricinde başkasını ağır ve haksız bir zarara uğratacağını bildirerek tehdit ederse altı aya kadar hapis olunur.

Eğer tehdit fiili yüz seksen sekizinci maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen suretlerden biriyle yapılır ise failin göreceği hapis cezası altı aydan iki seneye kadardır.

Sair tehdidat için alınacak ağır cezayı nakdi otuz liradır. Ancak bu bapta mutazarrır olan şahıs tarafından şikayetname verilmedikçe takibat yapılmaz” denilmektedir.

191. maddede suçun ağrılaştırıcı sebepleri bakımından 188 inci maddeye atıf yapılmaktadır. Buna göre; “Birinci fıkradaki eylemler silahla ya da kendini tanınmayacak bir hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte ya da imzasız bir mektup ya da özel işaretlerle ya da var olan veya var sayılan gizli bazı örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş ise … cezası verilir”.



2 Bilindiği üzere bu suç 765 sayılı TCK.nun 192 inci maddesinde yer almaktadır. Maddede; “Kendisine veya başkasına, para veya diğer bir yarar sağlamak maksadıyla bir gerçek veya tüzel kişiye zarar verebilecek bir hususu neşir yolu ile veya her ne surette olursa olsun açıklama tehdidinde bulunanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para cezası verilir.

Fail, arzu ettiği para veya diğer bir menfaati elde etmiş ise ceza üçte bir oranında artırılır” denilmektedir.

3 Buna göre ; ”Bir kimse, gayrimeşru olarak her türlü eğitim ve öğretim kurumlarına veya öğrencilerin toplu olarak oturdukları yurt veya benzeri yerlere veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olursa yukarıdaki fıkrada gösterilen ceza ile cezalandırılır.

Yukarıki fıkrada gösterilen hal dışında eğitim ve öğretim çalışmalarının kesilmesine veya ara verilmesine haksız eylem ve davranışlarıyla neden olanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Yukarıdaki iki fıkrada gösterilen eylemler suçun işlendiği eğitim veya öğretim kurumlarının öğrencisi olmayan veya suçun işlendiği yurt veya benzeri yerlere yetkili makamlarca kabul edilmiş bulunmayan ya da öğrenci olmadığı halde bu gibi yerlerde kalan kişiler tarafından işlenirse verilecek ceza, altıncı fıkradaki halde üç yıldan beş yıla, yedinci fıkradaki halde ise bir yıldan üç yıla kadar hapistir.

Yukarıdaki son dört fıkrada gösterilen eylemler; silahla veya kendini tanınmayacak hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte veya var olan veya var sayılan bazı gizli örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş ise beş yıldan sekiz yıla kadar ağır hapis cezası verilir” .

4 Tartışmalar için bkz: Adalet Komisyonu Zabıtları

5 5237 sayılı Kanunun 113 üncü maddesinde yer alan suç 765 sayılı TCK.da yer almamakla birlikte bu suça benzer bir düzenleme eski TCK.nun 188 inci maddesinin 5 inci fıkrasında yer almaktadır. Buna göre; “Bir kimse, gayrimeşru olarak kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılan yapılara veya eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olursa, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmektedir.


6 Tartışmalar için bkz: Adalet Komisyonu Zabıtları

7 Siyasi hakların kullanılmasını engelleme suçu 765 sayılı TCK.nun hürriyet aleyhine işlenen cürümler başlıklı ikinci babının siyasi hürriyet aleyhine cürümleri düzenleyen birinci faslında 174 üncü maddede; Her kim şiddet veya tehdit göstererek veya nümayiş veya gürültü yaparak birini tamamen veya kısmen siyasi haklarını kullanmaktan men ederse kanunun başka ceza vermediği hallerde yedi aydan otuz aya kadar hapis ve onbeşbin liradan yüzellibin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

Eğer fail, Devlet memurlarından olup da memuriyeti nüfuzunu suiistimal suretiyle bu cürmü işlemiş bulunursa bir seneden beş seneye kadar hapsolunur. Ayrıca bir seneden üç seneye kadar memuriyetten mahrumiyet cezasına da uğrar” şeklinde düzenlenmişti.

8 Maddede;Dinlerden birine ait dini işleri veya ibadet ve ayinin yapılmasını men ve ihlal eden kimseye altı aydan bir yıla kadar hapis ve onbeş bin liradan yetmişbeşbin liraya kadar ağır para cezası verilir.

Fiilin işlenmesi sırasında cebir, şiddet, tehdit veya hakaret vaki olmuş ise, faile bir yıldan iki yıla kadar hapis ve otuz bin liradan yüzelli bin liraya kadar ağır para cezası verilir.

(...)

Birinci fıkrada yazılı suçların basın ve yayın yoluyla teşvik ve tahrik edilmesi halinde aynı ceza uygulanır” denilmekteydi.

Yüklə 198,72 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə