HüRRİyete karşi suçlar



Yüklə 198,72 Kb.
səhifə2/4
tarix15.04.2018
ölçüsü198,72 Kb.
#38583
1   2   3   4

1- Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu 765 sayılı kanunda “Hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler” başlıklı 2 inci babın “Şahıs Hürriyeti Aleyhine İşlenen Cürümler” başlıklı üçüncü faslında düzenlenmiştir. Bu suçla korunan hukuki yarar; kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir. Buna göre kişiler bir yerde kalma ve bir yere gitme konusunda tercihte bulunma serbestisine sahiptirler. 765 sayılı TCK.nun 179 uncu maddesindeki Hürriyeti Tahdit Suçunun maddi unsurunu; “kişi hürriyetinden mahrum edilme” oluştururken, 5237 sayılı TCK.da kişi hürriyeti; “bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyeti” olarak somutlaştırılmıştır.

2- 5237 sayılı Kanunun 109 uncu maddesi ile getirilen yeni düzenlemede; 765 sayılı TCK.nun 181 inci maddesinde yer alan “Memur Tarafından İşlenen Hürriyeti Tahdit Suçu” bağımsız bir suç olarak mevcut değildir. 5237 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin d bendine göre; “Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle” suçun işlenmesi bir ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmiştir.

3- Yeni TCK.nun 109 uncu maddesinin 2 nci ve 5 inci fıkralarında 765 s.lı TCK.nun 429 uncu maddesinde yer alan suç düzenlenmiştir. Yeni TCK.nun 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasının f bendi, 765 .sayılı TCK.nun 430 uncu maddesinde düzenlenen suça karşılık gelmektedir. Suçun işlenişinde cebir, tehdit ve hile kullanılmamış olsa da küçüğe karşı işlenmişse yani eski TCK.nun 430/2 ve 431 inci maddesinin ihlali söz konusu ise fiil yeni TCK.nun 109 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının f bendi ve 5 inci fıkrası kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak yeni kanunun 103. maddesinin 1. fıkrasının a bendi hükmü dikkate alındığında 15 yaşını tamamlamamış mağdur çocuklar bakımından bu kişinin (mağdurun) gönüllü olmasının bir ehemmiyeti olmayacaktır. Burada yeni TCK’ nun 26. maddesi de dikkate alınmalıdır.

4- 765 s.lı TCK.nun 499 uncu maddesinde düzenlenen adam kaldırma suçu, yeni TCK da müstakil bir suç olarak düzenlenmemiştir. Çünkü 499 uncu maddenin birinci fıkrasında bir taraftan hürriyeti tahdit diğer taraftan yağma suçu işlenmektedir. Bu durumda hürriyeti kısıtlama suçu için 109 uncu madde, yağma fiili açısından ise yeni kanunun 148 inci maddesine göre hüküm verilecektir.

5- 765 sayılı TCK da suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden mahrum etme fiilinin “gayrimeşru” olması gerektiği ifade edilmişti. Bu ifadeye binaen doktrinde bazı yazarlar suçun özel kastla işlenmesi gerektiği fikrini ileri sürmüşler bazıları ise özel kastın suçta unsur olmadığını, ancak burada hukuka özel aykırılık halinin bulunduğunu ifade etmişlerdir. 5237 sayılı kanunun düzenlemesi ile; “gayrimeşru” ifadesi maddeden çıkarılmış ve içeriği daha açık ve net olarak anlaşılan “hukuka aykırı olarak” ibaresi madde metnine eklenmiştir. Buna göre hukuka aykırılık ibaresi, hukukun izin vermediği halleri ifade etmektedir. Örneğin bir suça ilişkin soruşturma kapsamında suç şüphesi altında bulunan kişinin ceza muhakemesi hukukunun gereklerine uygun olarak yakalanması, göz altına alınması veya tutuklanması hallerinde, fiil hukuka uygundur ve suç oluşmayacaktır.

6-5237 sayılı TCK nun 109 uncu maddesi ile düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli halleri, 765 sayılı kanuna göre daha sistematik ve sade hale getirilmiştir. Bilindiği üzere eski TCK’daki hürriyeti tahdit suçunun nitelikli halleri 179 uncu maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları ile 180 inci maddenin 1 inci fıkrasında yer almakta, 181 inci maddede düzenlenen memurun işlediği hürriyeti tahdit suçunun nitelikli hali ise 187 inci maddede bulunmaktadır. 5237 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin düzenlemesi ile önceki kanundaki bazı nitelikli haller maddeden çıkarılırken, maddeye bazı nitelikli haller de ilave edilmiştir.

a) Her iki madde metninde yer alan nitelikli haller:

aa) Fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılması (5237 S.lı TCK. m.109/2)

Bu nitelikli hal 765 sayılı TCK.nun 179/2 inci maddesinde yer almaktadır. Buna göre failin hürriyeti tahdit suçunu işlemesi için ya da işlediği zamanda tehdit veya kötü muamele etmesi veya hile kullanması halinde ceza artırılacaktır.

bb) Suçun silahla işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-a)

cc) Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-b)

Burada yer alan nitelikli hal eski TCK nun 179/3 üncü maddesinde “Birden çok kişi tarafından birlikte işlenmesi” şeklinde düzenlenmişti. Bu nitelikli hal diğer maddelerle de insicam sağlanarak “birden fazla kişi tarafından birlikte” şeklinde kaleme alınmıştır. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için icra hareketlerinin birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yani suçun işlenişi açısından müşterek faillik durumunun varlığı halinde bu nitelikli hal söz konusu olacaktır. Ancak suçun icra hareketlerinin bir kişi tarafından gerçekleştirilmesine karşılık diğer suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olması halinde, bu fıkraya göre ceza artırılamaz.

dd) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-c)

765 sayılı TCK.nun 180 inci maddesinin 1 inci fıkrasında “memuriyet işlerinden dolayı bir memur aleyhine suçun işlenmesi” bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bilindiği gibi memur terimine 5237 sayılı TCK. da yer verilmemiş, yerine “kamu görevlisi” kavramı getirilmiştir. Bu düzenlemeye paralel bir şekilde buradaki nitelikli hal kaleme alınmıştır.

ee) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-e)

ff) Suçun, mağdurun ekonomik açıdan önemli bir kayba uğramasına sebep olması (5237 S.lı TCK. m.109/4)

Eski TCK.nun 180 inci maddesinin 1 inci fıkrasında “mağdurun şahsına veya sıhhatine veya malına bir zarar gelmesi” ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmişti. 5237 sayılı Kanunun 109/4 üncü maddesinde “mağdurun ekonomik açıdan önemli bir kayba uğraması” halinde faile ayrıca bin güne kadar adli para cezası verilmesi kabul edilmiştir. Bu durumda suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hali söz konusu olduğundan failin bu neticeye yönelik kastının bulunması gerekmemektedir.

b) 5237 s.lı TCK.nun 109 uncu maddesinde yer almayan nitelikli haller:

aa) Fiilin öç alma kastıyla işlenmesi (765 s.lı TCK. m.179/2)

bb) Suçun dini veya milli bir maksatla işlenmesi (765 s.lı TCK. m.179/2)

cc) TCK.nun 499 uncu maddesindeki haller dışında maddi çıkar sağlama kastıyla işlenmesi (765 s.lı TCK. m.179/2)

dd) Siyasi veya ideolojik veya sosyal görüş ayrılıklarından kaynaklanan herhangi bir amaçla işlenmesi(765 s.lı TCK. m.179/2)

ee) Mağdurun askerlikte kullanılmak üzere yabancı bir ülkeye teslimi için işlenmesi (765 s.lı TCK. m.179/2)

ff) Suçun TBMM üyelerinden birine karşı işlenmesi (765 s.lı TCK. m.180)

gg) Memurun bu suçu işleyerek özel bir amaca hizmet etmiş olması (765 s.lı TCK. m.187)



c) 5237 s.lı kanunun 109 uncu maddesi ile kabul edilen nitelikli haller:

aa) Fiilin kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-d)

Yukarıda da izah edildiği üzere fiilin kamu görevlisi tarafından işlenmesi daha önce bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş iken burada bir nitelikli ha olarak karşımıza çıkmaktadır.

bb) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/3-f)



  1. Suçun cinsel amaçla işlenmesi (5237 S.lı TCK. m.109/5)

7- 5237 sayılı Kanunda yer alan bir başka yeni düzenleme 109 uncu maddenin 6 ıncı fıkrasında yer almaktadır. Buna göre; “Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulan”acaktır. Bu sebeple kasten yaralama suçunun temel şeklinin gerçekleşmesi halinde, 109 uncu maddenin ikinci fıkrasına istinaden cezaya hükmedilecektir.

8- 765 sayılı TCK.nun 180 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hafifletici sebep, 5237 sayılı TCK.nun 110 uncu maddesinde “Etkin Pişmanlık” başlığı ile düzenlenmiştir. Buna göre; “yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir”.

Yeni düzenleme ile 765 sayılı TCK.nun 180 inci maddesinin 2 inci fıkrasına paralel bir hüküm getirilmekle beraber, daha önce 1/6 dan 1/2 ye kadar cezanın indirilmesi söz konusu iken yeni düzenlemeye göre cezanın 2/3 ü indirilecektir.



9- 765 sayılı TCK.nun 179 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında Hürriyeti Tahdit Suçunun temel şeklinin cezası “1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin liradan az olmamak üzere ağır para cezası” idi. 179 uncu maddenin 2 inci fıkrasında yer alan ağırlatıcı sebebin bulunması halinde ceza “3 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis ve on bin liradan az olmamak üzere ağır para cezası” olarak belirlenmişti. 179 uncu maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanması halinde ceza “ üçte birden yarıya kadar artırılarak” uygulanmaktaydı. 180 inci maddenin 1 inci fıkrasındaki hükmün cezası “5 seneden 15 seneye kadar ağır hapis ve ….. liraya kadar ağır para” cezası olarak öngörülmüştür.

Suçun temel şeklinin cezası 5237 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında “1 yıldan beş yıla kadar hapis” olarak belirlenmiştir. Fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılması halinde ceza “2 yıldan 7 yıla kadar hapistir”. 109 uncu maddenin 3 üncü fıkrasındaki nitelikli halin gerçekleşmesi durumunda ceza “bir kat artırılarak” verilecektir. Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde ise ceza “yarı oranında” artırılacaktır. 109 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında yer alan nitelikli gerçekleştiğinde faile ayrıca “bin güne kadar adli para cezası” verilecektir.



10- 5237 sayılı Kanunla getirilen yeni bir düzenleme 111 inci maddede yer almaktadır. Bilindiği gibi 5237 sayılı Kanunda tüzel kişilerin cezai sorumluluğu kabul edilmiş değildir. Ancak tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerektiği esasına yer verilmiştir. Buna göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır

V- EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 112)

Eğitim ve öğretimin engellenmesi suçu 5237 sayılı Kanunun “Eğitim ve Öğretimin Engellenmesi” başlıklı 112 inci maddesinde; “(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;



a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,

b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,

Engel olunması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu suça ilişkin nitelikli hal 5237 Sayılı TCK.nun 119 uncu maddesinde bulunmaktadır.

Bu suç 765 sayılı TCK.nun 188 inci maddesinin 6, 7, 8 ve 9 uncu fıkralarında düzenlenmiştir3.

Bilindiği gibi Anayasanın 42 nci maddesinde; “Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz” denilmektedir. Bu suç tipi ile esas olarak korunmak istenen kişilerin eğitim ve öğrenim hakkıdır. Esas itibarıyla maddenin yer aldığı bölümün başlığı dikkate alındığında eğitim ve öğretim hakkının cebir veya tehdit yahut hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi suç olarak tanımlanmalıdır. Ancak bu madde Adalet Alt Komisyonunda ve Adalet Komisyonunda uzun tartışmalara sebep olmuştur4. Yaşanan tartışmalar neticesinde genel olarak eğitim faaliyetinin engellenmesi suç haline getirilmiştir. İfade etmek gerekir ki bu bölümde hürriyete karşı suçlar düzenlendiğinden maddenin değiştirilen bu haliyle hürriyete karşı suçlar başlığı altında düzenlenmesi sistematik açıdan doğru değildir.



Farklar:

1- 5237 sayılı Kanunun 112 inci maddesi ile; Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine ve öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engel olunması suç sayılmıştır.

765 sayılı TCK.nun 188 inci maddesinin 6 ıncı fıkrası bakımından ise her türlü eğitim ve öğretim kurumlarına veya öğrencilerin toplu olarak oturdukları yurt veya benzeri yerlere veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olunması fiili suç olarak kabul edilmişti. Görüldüğü üzere 5237 sayılı Kanun bakımından “Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak” yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine engel olunması suç olarak kabul edilmiştir. 765 sayılı TCK. da ise kapsamı daha geniş olan “her türlü eğitim ve öğretim kurumu” kavramı kullanılmıştı. 765 sayılı TCK.da “yurt veya benzeri yerlere veya bunların eklentileri” denilerek kanunilik ilkesine uymayan bir tabir mevcuttur. 5237 sayılı Kanunda; “öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentileri” kavramı kullanılarak bir tanım getirilmiş, öğrencilerin toplu olarak oturdukları yerin niteliğinin önemi kalmamıştır.



2- 765 sayılı Kanunda eğitim ve öğretim çalışmalarının kesilmesine veya ara verilmesine haksız eylem ve davranışlarıyla neden olma müstakil suç sayılmışken bunun karşılığı yeni TCK da yoktur.

3- 5237 sayılı Kanun bakımından suçun silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi halinde failin cezası artırılmaktadır.

765 sayılı TCK.nun 188 inci maddesinin son fıkrasında suçun ağırlatıcı sebepleri; silahla veya kendini tanınmayacak hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte veya var olan veya var sayılan bazı gizli örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş olması ağırlatıcı hal olarak kabul edilmişti. Görüldüğü üzere 765 sayılı TCK.da imzasız mektupla veya özel işaretlerle, suçun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiş değildi.

765 sayılı TCK bakımından; fiilin, suçun işlendiği eğitim veya öğretim kurumlarının öğrencisi olmayan veya suçun işlendiği yurt veya benzeri yerlere yetkili makamlarca kabul edilmiş bulunmayan ya da öğrenci olmadığı halde bu gibi yerlerde kalan kişiler tarafından işlenmesi ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmişken bu ağırlatıcı sebebe 5237 sayılı Kanunda yer verilmemiştir.

4- 5237 sayılı Kanunun 119 uncu maddesinin 2 inci fıkrasında; “Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır“ denilmektedir. Bilindiği gibi bu düzenleme 765 sayılı TCK da yoktur.

5- 5237 sayılı TCK.nun 112 inci maddesi uyarınca faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir. 119 uncu maddedeki nitelikli hallerin söz konusu olması halinde ise “verilecek ceza bir kat artırıl”acaktır.

TCK.nun 188 inci maddesinde ise verilecek ceza, altı aydan bir yıla kadar hapis ve bin liradan üçbin liraya kadar ağır para cezası olarak kabul edilmiştir. Eğitim ve öğretim çalışmalarının kesilmesine veya ara verilmesine haksız eylem ve davranışlarıyla neden olanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

TCK.nun 188 inci maddesinin sondan ikinci fıkrasında yer alan ağırlatıcı sebep gerçekleştiğinde altıncı fıkradaki halde faile üç yıldan beş yıla, yedinci fıkradaki halde ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir.

Fiil; silahla veya kendini tanınmayacak hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte veya var olan veya var sayılan bazı gizli örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş ise faile, beş yıldan sekiz yıla kadar ağır hapis cezası verilir ve ayrıca beş yıl genel güvenlik gözetimi altında bulundurulacaktır.


VI- KAMU KURUMU VEYA KAMU KURUMU NİTELİĞİNDEKİ MESLEK KURULUŞLARININ FAALİYETLERİNİN ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 113)

Kamu Kurumu veya Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi suçu aynı başlıkla 5237 sayılı TCK.nun 113 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre: “(1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, kamu kurumu faaliyetinin yürütülmesine engel olunması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur5”.

Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi suçu bakımından da komisyonda tartışmalar yaşanmıştır. Adalet Komisyonu Başkanlığına verilmiş olan önerge ile maddenin; “Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi” başlığıyla ; “(1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla,


  1. Devlet eliyle ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak verilen bir kamu hizmetinin yürütülmesine,

  2. Kişinin kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen hizmetlerden yararlanmasına,

engel olunması halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmesi istenmiştir6. Ancak bu önerge reddedilmiştir.

Yeni TCK.nun 113 üncü maddesi kapsamında kamu kurumu faaliyetinin yürütülmesinin engellenmesi suç olarak benimsenmiştir. Madde başlığında belirtilmiş olmasına rağmen madde içerisinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetinin yürütülmesinin engellenmesi suç olarak düzenlenmemiştir.

Madde esas itibarıyla kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesini suç olarak düzenlemekteydi. Bu sebeple de hürriyete karşı suçlar başlığı altında yer almıştır. Ancak madde metninin sonradan değiştirilmesi sonucu içinde bulunduğu bölüm ile uyumsuz hale gelmiştir.

Farklar:

1- 5237 sayılı Kanunun 113 üncü maddesi ile; cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, kamu kurumu faaliyetinin yürütülmesine engel olunması suç olarak kabul edilmiş iken; 765 sayılı TCK.nun 188 inci maddesinde; gayrimeşru olarak kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılan yapılara veya eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olunması suç olarak kabul edilmişti. Görüldüğü üzere 5237 sayılı TCK.da kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetinin engellenmesi suç olarak kabul edilmiş iken; 765 sayılı TCK bakımından kamu hizmetinin görüldüğü yapılara girilmesi veya orada kalınması suç sayılmıştır. 5237 sayılı Kanunda kamusal faaliyetlerin yürütülmesi amaçlanırken, 765 sayılı TCK bakımından kişilerin kamu hizmetlerinden yararlanmak için bu hizmetlerin görüldüğü yapılara rahatça girilmesi amaçlanmıştır.

2- 5237 sayılı Kanunun 113 üncü maddesindeki suçun silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi halinde failin cezası artırılmaktadır (m.119).

765 sayılı TCK.nun 188 inci maddesinin son fıkrasında fiilin; silahla veya kendini tanınmayacak hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte veya var olan veya var sayılan bazı gizli örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş olması ağırlatıcı hal olarak kabul edilmişti. Görüldüğü üzere 765 sayılı TCK da imzasız mektupla veya özel işaretlerle, suçun işlenmesi ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmiş değildi.



3- 5237 sayılı Kanunda müeyyide “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” olarak kabul edilmiştir. 765 sayılı TCK da ise faile iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verileceği hükmü mevcuttur.

VII- SİYASİ HAKLARIN KULLANILMASININ ve SİYASİ PARTİNİN FAALİYETLERİNİN ENGELLENMESİ SUÇU (5237 S.lı TCK. m. 114)

Siyasi hakların engellenmesi suçu 5237 sayılı TCK nun 114 üncü maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: “(1) Bir kimseye karşı;



a) Bir siyasî partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasî partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasî partiden veya siyasî parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,

b) Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,

Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasî partinin faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur7”.

Suçun maddi unsurunu; bir siyasî partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasî partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasî partiden veya siyasî parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya ya da seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanmak oluşturmaktadır. Suçun tamamlanması için cebir veya tehdidin kullanılması sonucunda kişinin siyasî partiye üye olması veya olmaması, siyasî partinin faaliyetlerine katılması veya katılmaması, siyasî partiden veya siyasî parti yönetimindeki görevinden ayrılması ya da seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmaması veya seçildiği görevden ayrılması gerekmemektedir. Bu amaçlarla kişiye karşı cebir veya tehdit kullanıldığı anda suç tamamlanacaktır. Bu sebeple suç teşebbüs suçu niteliğindedir.

Maddenin ikinci fıkrasında siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi suçu yer almaktadır.

Bu suçla korunan hukuki yarar, siyasi hakların toplu olarak kullanılması hakkıdır.

Suçun maddi unsurunu cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla siyasî partinin faaliyetlerinin engellenmesi oluşturmaktadır. Bu fıkrada düzenlenen suçun oluşması bakımından siyasî partinin faaliyetlerinin engellenmesi gerekmektedir.
Farklar:

1- 765 sayılı TCK.da genel olarak siyasi hakların kullanılması suç olarak kabul edilmiştir. 5237 sayılı TCK.nun 114 üncü maddesinde ise genel anlamıyla değil içeriği belirtilerek hangi siyasi hakkın kullanılmasının suç teşkil edeceği belirtilmiştir. Buna göre yeni TCK da, bir siyasî partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasî partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasî partiden veya siyasî parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya, seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya zorlanması suç olarak kabul edilmiştir. 114 üncü maddenin 2 inci fıkrası uyarınca bir siyasî partinin faaliyetlerinin engellenmesi ayrı bir suç olarak ihdas edilmiştir. 114 üncü maddenin 1 inci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için cebir veya tehdit kullanılması gerekmektedir. 114 üncü maddenin 2 inci fıkrasında yer alan suçun oluşabilmesi için ise; “Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla” suçun işlenmesi mümkündür. 765 sayılı TCK.nun 174 üncü maddesi bakımından; “şiddet veya tehdit göstererek veya nümayiş veya gürültü yapmak” seçimlik hareketlerine yer verilmişti.

2- 5237 sayılı TCK.nun 114 üncü maddesinde yer alan suçun nitelikli hali 119 uncu maddede düzenlenmiştir. Buna göre; suçun silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi halinde failin cezası artırılmaktadır. 765 sayılı TCK.nun 174 üncü maddesinin 2 inci fıkrasında 5237 sayılı TCK.nun 119 uncu maddesinde yer alan nitelikli hallerden sadece “failin Devlet memurlarından olup memuriyeti nüfuzunu suiistimal suretiyle cürmü işlemesi” yer almaktadır. Bunun dışındaki nitelikli haller bu suç açısından 5237 sayılı Kanunla nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.


Yüklə 198,72 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə