16
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
ülkesinde yaşamış kuşakların en temel kaygısını ve
mesaisini oluşturmuştur.
Yenileşme hareketlerinin süreklilik kazandığı
Rusya’da, diğer bütün İslam topluluklarının aksine,
yenileşmeci fikirler iktidardan gelmiyordu. Zira
Müslümanlar burada mahkûm durumdaydılar.
Böylece tepeden gelen ve hiçbir ideoloji yenileşme-
sine dayanmadan sadece kurumları yenileştirmeye
çalışan reformist hareketlerden uzak kaldılar. Türk
dünyasında sadece maddi planda değil sosyal ve
manevi planda da köklü reformlara ihtiyaç vardı.
İslam’dan ayrılmak düşünülemezdi. O hâlde,
İslam’ın değerlerine bağlı kalarak hayatın yeni
ihtiyaçlarına uyulmalıydı. Bu gelişmelerde doğru-
dan doğruya olmasa da Osmanlı Türklerinin
tesiri fazlaydı. Türkiye’de Tanzimat gelişiyordu.
Osmanlılar devamlı reform vaat ediyorlar ve
batıya ulaşacak gibi görünüyorlardı. Bu tutum
Rusya Müslümanlarını kendi programlarına daha
sıkı sarılmaya zorladı. Modern okullardan yoksun olan Rusya Müslüman aydın
sınıfı, 19. yüzyılın ikinci yarısı boyunca çocuklarını İstanbul, Beyrut hatta Kahire ve
Medine okullarına yolladılar.
İdil-Ural bölgesinde Kursavi (1775-1813) ile başlayıp Mercani (1815-1889) ile
kuvvetli bir çıkış yapan Tatar yenilikçiliği onun öğrencisi Feyizhani (1826-1866),
Kayyum Nasiri (1884-1907) ile halka mâl olmuştur. Bazı farklılıklar olmakla birlikte
Azerbaycan’da da benzer bir süreç işlemekteydi. İki Türk aydınlanma bölgesi
arasındaki en temel fark Azerbaycan’daki aydınlanmanın daha laik karakterli olması
idi. Çünkü laiklik mezhep çatışmalarının önünü alacak ve Transkafkasya’da birleşik
bir cemiyet hissi oluşturabilecek tek çözüm yolu olarak görülmekteydi. Mirza Feth
Ali Ahundzade (1812-1878) Azerbaycan cemiyetinin hastalıklı ve aksayan yönlerini
alaycı bir üslupla bölgedeki geniş halk kesiminin anlayacağı dilde “Türki” olarak
yazmıştı. Onun hedefinde cahillik ve taassup bulunuyordu. O geniş halk kitlelerine
ulaşmada Türkçeden başka tiyatroyu da en önemli enstrüman olarak görüyordu.
Onun takipçileri olarak Vezirov Necef Bey (1854-1926), Abdurrahman Hakverdiyev
(1880-1933) aynı yolu izlediler. Kafkasya’da öğretmen-yazar aydınların en önemli
temsilcisi olan Hasan Bey Zerdabi (1832-1907), ilk aydınlanmacı kuşağın millî uyanışçı
temsilcisidir. O, Ahunzade’nin yenileşmeci çizgisini millî bir yola sokmuştur. 1875
yılında Bakü’de çıkardığı ilk Türkçe gazete olan
Ekinci Türk halkları arasında millî
Müslüman Türk
cemiyetinin mo-
dernleşmesi, 19.
yüzyılın
ilk çeyre-
ğinden
başlaya-
rak 20. yüzyılın
ilk yarısına ka-
dar bir asrı aşan
bir
sürede gerek
Rusya
gerekse
Osmanlı ülkesin-
de yaşamış
kuşakların en
temel kaygısını
ve mesaisini
oluşturmuştur.