CinselliK, sevgi ve aşkin diyalektiĞİ Çetin veysal özet



Yüklə 265,48 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/11
tarix06.05.2018
ölçüsü265,48 Kb.
#42341
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Cinsellik, Sevgi ve Aşkın Diyalektiği

58

aşk,  aşkına  da  kabadır. Oysa  aşık  kendine  kaba  olamaz,  olmaması 

gerekir.  Kabalık,  adaletsizlik,  iki  yüzlülük  ya  da  ölçüsüzlük, aşkı  aşk 

olmaktan koparıverir bir anda ve her şey başlamadan biter. Aşk, denildiği 

gibi hovarda olamaz.

Tam  akıllı  ve  tam  duygusallık  durumundaki  serseri  akılsallıktır 

aşk

16

. Burada  ilk  tümce  aklın  doğaya  uyumluluğu  anlamında 



olumlanabilir, akıllıdır aşk ama serseri olamaz, hem de en duygu yüklü 

olduğunda  bile. Ancak  bir  başkaldırı  ve  uyumsuzluk  içerir. Fakat  bu 

başkaldırı ve  uyumsuzluk,  içinde  bulunduğu  ve  onu  sarmalayan  dış 

koşullar,  yani tarihsel,  toplumsal  yaşam  koşullarının  sınırlama  ve 

baskılarından kaynaklanır. Bu serseri akılsallık denen şey, aşkı aşk yapan 

nitelik değil, onun aşağılanmasıdır denebilir.

Öte yandan “yaşlı birey, düşünsel yetkinliğe sahip olsa bile neden 

genellikle  aşktan  uzaktır?” şeklindeki  soru da bu  durumun  duygu  ve 

heyecanın  azalması  yanında,  yaşam  yolunun  sonuna  ulaşmış  bireyin, 

kurallar ve geleneklere iyice bel  bağlamış olmasından  kaynaklanır diye 

yanıtlanabilir.  Bu  yolla  da yaşlı  birey  somut  tarihsel  verilerin  dikte 

ettiklerine boyun eğmektedir. Oysa hakiki anlamda yaşlı ve bilge insan, 

aşkı  asıl  anlamda  yaşayabilecek  olanakları  kendinde  ve  başkasında 

gerçekleştirebilir  ve  geliştirebilir. Bu ise aşktan pay  alabilme  olanağına 

sahip yaşlı kişinin insansalı izlemesi ile olanaklıdır.

Aşk tümelse sınırsızca doğayı ve türü kapsar bütünlüğünde. Ancak 

bu kapsama teklerden bütüne geçerek gerçekleşir. Yani her tek’e duyulan 

aşk, bütünün kendini tamamladığı ve kendine yönelen aşktır da. CSA’ın 

diyalektiği  buna  işaret  eder.  Tümele  yönelen  aşk,  ancak  teklerden 

geçerek tümü büsbütün kapsar.

Aşk, ister tutku olarak, ister kimyasal olarak üretilmiş bir delilik

17

,



ister dinsel ve tasavvufi, ister rahibelerin İsa’ya ya da dervişin Tanrı’ya

18

                                                



16

Aşkın toplumsal düzeyde bir karşı çıkış olduğuna işaret eden Timuçin, toplum 

değerlerinin kişi değerlerinde eridiği, böylelikle de çatışkılı bir duruma girdiğini 

belirtir.  Timuçin,  Afşar, Aşkın Diyalektiği,  Ankara:  Bulut  Yayınları,  2003 s.  9, 

10, 11.

17

Bkz.  Fearn,  Nicolas, Zeno  ve  Kaplumbağa, çev.  Murat  Sağlam, 



İstanbul:Güncel Yay.,2003, s. 9.

18

Nicholson,  İslam  sufileri  çalışmasının  dördüncü  bölümünde  “nefsin  Allah’a 



ulaşma  çabası”  olarak  tanımlar  aşkı.  Ona  göre,  diğer  sufilerde  olduğu  gibi 

İbnu’l-Arabi  ve  Celaleddin  Rumi  de  Allah’a  olan  aşklarıyla  yaşamış  ve 

yazmışlardır.  Aşıkın  dilinde  “gül  yanağı”  sıfatı  gibi  tanımlamalar,  ilahi 



Çetin VEYSAL

59

ulaşma  isteği, ister  bedensel  ve  erotik, ister  her  ikisini  de  kapsar 

biçimiyle yaşansın; dile gelen, kendinden geçerek kendi olma, yani hem 

kendinden  geçerek  kendi  hem  de  kendinden  geçerek  öteki olmak,

ötekinde  kalmak, onu  kendinde  çoğaltmak,  zenginleştirmek,  ötekinde 

kendini  bulmak,  kendini  genleştirmek ve  tutku  varlığına  ulaşmak,  onu 

özlemek,  o  varlıkta  kalmak,  bağlanılan  olmak,  yani  bütün  olmaya 

yönelmek biçimlerinde görünüme gelir.

Tutkulu  coşkunun  yaşandığı  tek  yanlı  ilişki diye  tanımlanan  aşk 

burada  aşılır ve  tek  ve  Çokun  birliği  haline  gelir.  Çünkü  Ben  başkaya 

dönüşür,  başka  da  Bende  sürdürülür  burada. Böylece  birbirinden  ayrı 

olarak  tanımlanan  Ben  ve  bütünün  ayrılığı  ve  aşkın  yabancılaşmış 

anlayışından uzaklaşılır ve karşıt olarak gösterilen birlik sağlanır. Aşkın 

birlik  olarak  gösterilmesinin  nedeni,  aşkın  tekleri  kapsayan  bütün 

olmasından kaynaklanır. Birlik ya da bütünlük aynı zamanda hakikattir.

Çünkü o, idealdir, en iyi, doğru, güzel ya da amaçlanandır. Bu anlamda 

aşk  hem  tekil  hem  de  çoğuldur. Çünkü  birey  bağlamında 

düşünüldüğünde tekili,  bütün  düşünüldüğünde  tümeli  kapsar. Aslında 

burada  tek  kişi  çok,  çok  kişi  ise  birdir  artık.  Aşk  asıl  anlamda  tek  ile 

Çokun birliğine işaret eder ve aşk karşılıklı olursa, ancak Benin eylem ve 

bilincine  öteki/ler  de  katılırsa  mükemmel olur.  Başlangıçta  birdenbire, 

hızla,  hesapsız,  bilinçsiz  ve  aklı  körleştiren  bir  tarzda  yaşandığı 

düşünülebilir. Öyle değildir oysa. Aşk, cinsellik ve sevmeyi öğrenmekle 

büyür ve gelişir. Sevgi ve cinselliğin doğal biçiminde olduğu gibi, aşkta 

da sahiplenme,  ele geçirme, kontrol ve baskılama yoktur. Aşk karşılıklı 

teslim  oluş  olarak  tanımlanırsa,  ben  ve  öteki  birliği  olarak  görülürse, 

bütün olarak ifade edilirse burada farklı ya da ayrı olan olmadığından her 

durum ya da eylem Beni güzelleştirdikçe, iyiyi besledikçe olumlu olarak 

görülür  ve  birliği  pekiştirir  bir  işlev  görür.  Oysa  tersi  durumlarda  aşk 

                                                                                                          

özellikleri  dile  getirir.  Gerçi  sufilerin  bu  gibi  ifadeleri  “zevk  tutkunluğuyla 

kuvvetli  şekilde  renklendirilmiş”  olarak  da  anlaşılmaktadır.  Aşk  hep  aynı 

hakikattir,  farklı  kimliklerde  de  olsa  görülen  hakk’tır.  Cami  şöyle  demektedir: 

“Dünyevi  de  olsa  aşktan  yüzünü  çevirme  /  çünkü  hak’ka  yükselmene  hizmet 

edebilir”.  Celaleddin  Rumi’ye  göre  de,  insanın  aşkı,  temsil  yoluyla  Allah’ın 

aşkının  sonucudur.  Eckhardt,  vaazlarinin  birinde  Aziz  Augustin’in  “insan 

sevdiği şeydir, O  taşı  severse  taş  olur, insanı  severse  insan, Allah’ı severse  … 

daha fazlasını söylemeyeceğim; çünkü onun Allah olacağını söylersem beni taşa 

tutabilirsiniz”  dediğini  aktarmaktadır.  Nıcholson,  Reynold  A.,  İslam  Sufileri

Ankara:Kültür Bakanlığı Yayınları, 1978 No: 262, s. 87-102.




Yüklə 265,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə