* Samuel Richardson (1689-1761): İngiliz yazar. **
Maria Edgevvorth (1767-1849): İrlandalı yazar. *** William
Thackeray (1811-1863): İngiliz romancı.
Evet, bu tür romanların yazarları gerçek adlarıyla çoktan
ünlenmişken Pride and Prejudice'in yazarının kim olduğu
meçhuldü. Prensin kitaplığının yöneticisi Bay Clarke, kardeşi
sayesinde romanın yazarının gerçek kimliğini bilen ender
kişilerdendi. Söz konusu prens Jane Austen hayranıydı. Jane
Austen'in Londra'yı ziyareti sırasında Clarke, yazarı, prensin
isteği üzerine kraliyetin kitaplığında dolaştırmış ve bu
ziyaretin ardından kadına yazdığı bir mektupta, İngiliz
romanının o güne kadar ihmal ettiği bir konuya dikkati
çekmişti. Bir din adamının dünyasına giren bir roman henüz
doğru dürüst yazılmamıştı. Clarke'a göre İngiliz edebiyatı bu
din adamlarının hakkını henüz vermemişti. Jane Austen
cevabında, bu konuda gerekli bilgiye sahip olacak kadar
bilgili ve eğitilmiş olmadığını yazacaktır. Kuşkusuz
alçakgönüllü bir cevaptı bu, ayrıca Bay Clarke,
SaksonyaCoburg Prensi Leopold ile efendisi veliahtın kızının
evlenme hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde, Jane Austen'e,
Coburg Sülalesini onurlandıracak bir tarihsel roman
yazmasını da önerir. Jane Austen bu öneriyi de, kendini aşan
bir proje olarak geri çevirirken, "ideal roman konusunu
kırsalda" tanıdığı aile hayatları içinden seçmesi gerektiğini
yazar. Bugün geri dönüp baktığımızda Bay Clarke'ın
önerisine kulak asmamış olmakla ne kadar isabetli davranmış
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gençlik Yıllan
Jane Austen 1817'de henüz 42 yaşındayken öldü,
ölümünden altı ay sonra kardeşi tamamlanmış son iki
romanım yayımlattı. Jane Austen'in dört büyük romanı da adı
gizlenerek yayımlandı.
Jane Austen'in hem baba hem de anne tarafından zengin
akrabaları vardı. Beş erkek, iki kız çocuğu büyüten aile,
oldukça liberal, ileri görüşlüydü. Austen'in babasının
öğrencileri, yeğenler ve kuzenler, çapı geniş, canlı bir çocuk
ve gençlik çevresi oluşturmuştu. Yazara en yakın kişi ise
kendisinden üç yaş büyük olan ablası Cassandra'ydı; ne yazık
ki aynı kişi, kız kardeşinin ölümünden sonra daha önceleri
birbirlerine yazdıkları mektuplarda bulunan, kardeşinin
gittikçe artan ününü zedeleyebileceğini düşündüğü yerleri
karalamış, kimi mektupları imha etmiştir. Bu davranışı, Jane
Austen araştırmalarının yolunu tıkayan bağışlanmaz bir hata
olarak edebiyat tarihine geçmiştir; çünkü söz konusu
mektuplar Austen'in hayatı ve düşünceleri hakkında doğrudan
bilgi verebilecek biricik kaynakları oluşturmaktaydı. Öte
yandan sözünü ettiğimiz çok geniş ailenin bireyleri arasındaki
zorunlu yazışmalar, kaynak konusunda önemli bir birikimi
oluşturmuşlardır.
Austen'ler bu kaynaklardan anlaşılacağı üzere dönemin
eğiliminin aksine, romanları edebiyatın küçümsenen türü
saymıyor,
bulduklarını
yutarcasma
okuyorlardı.
Kitaplıklardan eve ödünç kitap almak yaygın bir eğilimdi o
dönemde. Austen'lerin evinde sık tiyatro gösterileri de
yapılırdı. Jane Austen ise 11 yaşından itibaren ortaya çıkıp
dönemin edebiyatı üzerine yazdığı parodileri okurdu. Örneğin
Mystery (Esrar) adlı komedi fragmentinde kişiler önemli
şeyleri birbirlerinin kulağına fısıldayıp dururlar; okur bir türlü
kimin kime ne dediğini anlayamaz. Mektuproman türündeki
Love and Friendship'te (Aşk ve Dostluk) ise erkek ve kadın
kahramanlar dönemin ahlaki ölçütlerini tersine çevirirler;
kadınların duyarlılığı grotesk düzeye varacak kadar
abartılmıştır. Bu ve benzeri parodi denemeleri, Jane Austen'in
büyük romanlarının temelini oluşturduğu söylenebilir; çünkü
onun dört büyük romanında da yeterince güldürü öğesi yer
almakla kalmaz, dili de sade, kolay anlaşılır olma
özellikleriyle daha bu ilk bölük pörçük parçalarda kendini
gösterir.
Jane Austen yirmi yaşma bastığında dört roman yazar;
bunlardan biri Pride and Prejudice'in ilk versiyonudur.
İkincisi elden geçtikten sonra, Sense and Sensibility (Duygu
ve Duyarlılık) adıyla yayımlanmıştır. Üçüncüsünün adı önce
Susan'dı; bir yayıncı romanı satın aldı, ama basmadı; Jane
Austen'in ölümünden sonra bu roman Norhanger Abbey
adıyla okuruyla buluştu. Adı kötüye çıkmış bir kadının
hayatını anlatan Lady Susan romanını tamamlamaya ise Jane
Austen'in ömrü yetmeyecekti.
1797'de, Jane'in ablası Cassandra, müstakbel kocasını
Doğu Hindistan gezisinde yakalandığı hastalık sonucunda
kaybetti; Jane Austen'in ise kendisinden altı yaş küçük talibi
aynı şekilde 1801'de hayata gözlerini yumdu. İki kız kardeş
bundan sonra evlenmediler. Neden? Bu konuda yeterince
kaynak yok elimizde ve muhtemelen abla Cassandra'nın
yaktığı mektuplar bize bu konuda önemli ipuçları veriyordu.
1802'de Jane'in babası emekli olarak kilisedeki papazlık
görevini en büyük oğluna bırakıp kırsal kesime, Bath'a
yerleşti. Jane Austen'in, babasının bu kararını duyduğunda
düşüp bayıldığı söylenir. Babanın ölümünden sonra karısı iki
kızıyla birlikte 1809'da Chawtown'a yerleşmiştir.
Dostları ilə paylaş: |