Hunlar ve Xiongnu
185
kelimesinin IV. yüzyılın başlarında Gansulu Soğdlu bir tüccar tarafından kullanılmasını anlatan
dâhili bir açıklama Xiongnu’lar ile Hunlar arasındaki bağı reddetmeye götürebilir.
Bu açıklama H. Bailey tarafından ortaya atıldı: 1954 yılında Hint kaynaklarından
Hārahū
ṇ
a
’yı inceleyen bir makalede Bailey bir hipoteze ulaştı. Buna göre Soğdlu
Xwn
,
Hyaona
ve
Avesta’
da geçen düşman bir halkın adını almış olmalıdır: “Soğdların arasında daha sonra
Hiung-nu
lar için kullandıkları eski
Hyaona
adı yaşamış mıdır? Ya da bunu doğrudan Hiung-nu
adından alan Soğd Xwn’u muydu?
[Bailey 1954].
1959’da Maenchen-Helfen bu fikir üzerinde
kendi düşüncelerini özetleyerek surunun çözümünün başka yerde aranması gerektiğini ve bu
çözümün sadece isimlerin kimliğinde değil de etnolojik benzerliklerde yattığını vurguladı.
Bailey’in önerisini Maenchen-Helfen’in düşünceleri gibi görmemek gerekir. Fakat
Maenchen-Helfen’in düşüncesi bizim üzerinde çalıştığımız mesele için gerçekten tek ilgi çekici
olandır. Aslında Bailey’in başlıca amacı en azından, isimlerini doğrudan
Hyaona
’dan almış
olmaları muhtemel olan
Xiongnu
’ların İrani karakterlerini ortaya koymaktı. Bu ise kimsenin
takip etmediği bir şeydi.
Maenchen-Helfen bundan sonra
Eski Soğd Mektupları
ile ilgilenmedi. Hatta yazarın
ölümünden sonra 1973 yılında yayınlanan
World of the Huns
adlı eserinde de bunların bahsi
geçmemektedir. Maenchen-Helfen kendi düşüncesiyle hareket edip vesikalara dayanan
hususları şüphesiz yeteri kadar belirtildiğini göz önünde tutarak Hunlar ile Xiongnu arasında
dalgalı bir fonetik bağın olma ihtimalini kabul etmeye kadar gitti.
2. Yeni Tarih Yazımına Göre
II. Eski Mektup
’taki Xwn’lar
Maenchen-Helfen’in fikirlerinin temelinde tartışmanın devam etmekte ve
II. Eski Mektup
bu çerçevede sorun olmayı sürdürmektedir. Öyle ki Sinor, Henning’in düşüncesini çürütmek
istediğinde şunları yazmıştı: “
Bu tartışmadaki eksiklik bunun Hun adının sürekli olarak pek çok
barbar ve uygar olmayan halklar için genel olarak kullanıldığı gerçeğine itibar etmemesidir.
Mesela, Bizans kaynaklarında Macarlar ve Osmanlılar genellikle Hun olarak
isimlendirilmişlerdir
”
[Sinor 1990: 179].
Maenchen-Helfen’in 1955 yılındaki
düşüncelerinin bir
kısmını yeniden ele alan olayların bu sunumu, tarihin sıra dışı bir anlayışı üzerinde
temellenmiştir: Kavimler Göçü’nün sonrasındaki örnekleri ele alan Sinor reddedilme riskine
girmez; çünkü Hun adının genel bir kullanım hâline geldiği oldukça açıktır. Bütün mesele ise
bunun ne zaman olduğunu ortaya çıkarmaktır. Sinor burada inandırıcı olmak için Hun adının IV.
yüzyıldan önceki genel kullanımlarına başvurmuş olmalıdır.
Daffinà da
II. Eski Mektub
’u ele almış ve Bailey tarafından ortaya konulan görüş tarafında
yer almıştır: Buna göre
Xwn
ya genellikle göçebeleri belirtmek için kullanılan Hyaona’nın
Soğdça şeklidir ya da
Xiongnu
’ların adlarının bir transkripsiyonudur. İkinci olasılığı çürütmek
için Daffinà “Xiongnu”nun Çince iki heceli formunun gerçek telaffuzu ve Soğdlu tüccarın bunu
duyduğu
Xun
tarzı arasındaki farklılıkları hatırlatmaktadır. Xwn sadece Xiongnu adının lehçesel
farklılıklardan kaynaklanan bozulmuş şekli olmalıdır ve Batı’da Hun adı ile olan uygunluğu
sadece ses biliminin bir tesadüfü olmalıdır
[Daffinà 1994: 13].
Fakat bu hipotezde Xwn, kesinlikle
bölgesel olsun veya olmasın burada Çince yapının bir transkripsiyonu değil; ancak
Xiongnu’ların kendilerini anlatmak için kullandıkları bir isimdir. Soğdlar Çinlilerden tamamen
bağımsız olan Xiongnular ile doğrudan temas hâlinde olmuşlardı ve orijinal ismi transkripte
etmişlerdi.
2
Çince yapının oluşumu karmaşık ve belirsiz olsa da bu kelimenin anlamının,
2
Burada Yuezhi ya da Wusun arasında bir bağ olduğunu öngörebilir. Bu ise Çince transkripsiyondan
bağımsızlığını hiçbir şekilde etkilemez.
Özgür Yılmaz
186
(Xiongnu
: uluyan köleler) transkribe edildiği Çince’nin fonetik etkisi altında kaldığı
kesindir. Fakat tamamen bağımsız olan
Xwn’
un transkripsiyonunda, eğer tek ise, hiçbir değer
taşımamaktadır.
Daffinà diğer taraftan
Xwn
’un Hyaona’dan geldiği kabul edilen birinci ihtimalin tamamen
II.
Eski Mektup
’taki bir bahse dayandığının altını çizmektedir ki bu da bunun değerini
sınırlandırmaktadır. Sinoraynı şekilde Bailey’in düşüncesini reddetmektedir.
3
Yine de Bailey’in fikri, tarih yazımında Xiongnu ve Hunlar arasındaki bağın ve
II. Eski
Mektub
’un şahitliğinin yokluğuna dayanan tezi korumaya müsaade eden tek fikirdir. Eğer
bunun doğal bir tesadüf olduğu fikrini bir kenara bırakırsak, Daffinà’nın
pozisyonu kendisinin
de kabul ettiği gibi çelişkili bir hâl alır. Böylece sadece Bailey birbiriyle tutarlı bir tarzda
neden Nanaivandé’nin bir hataya düştüğünü açıklamaktadır. Zira, eğer Nanaivandé bizi yanlış
yola götürmüyorsa Avrupa Hunları, Xiongnu adını kullanmaktaydılar.
3. Hun,
Yaygın Bir İrani Terim Mi?
Soğdça’daki
Xwn
’un
Avesta’
daki
Hyaona
’dan geldiği şeklinde en sade biçimde ifade eden
Bailey’in düşüncesi cazip gözükmektedir. Bu fikir yakın zamanda S. Parlato tarafından yeniden
ele alındı ve geliştirildi. Parlato’nun çalışması, Xiongnu’lar ile alakalı olarak, Soğdlar tarafından
Xwn
teriminin kullanımını izah edebilen güncel ve tek ayrıntılı teşebbüstür
[Parlato 1996].
Parlato,
Hyaona
’yı sade bir isimden çok İran dışında merkezileşmeye karşı bir sınır direncini
ifade eden ve belirli bir halk için kullanılmayan bir sıfat olarak görmektedir. Edebî ve
epik bir
karaktere sahip olan bu isim stepte Parth İmparatorluğu’nun ozanları tarafından yayılmış
olmalıdır. Bu kelime İskit-Sarmat dünyasında sıra dışı bir kabul görmüş ve burada düşman ve
şeytani göçebeleri anlatmak için genel bir terim olarak kullanılmıştır.
Bu tez temelde, tek bir kabile grubunun Avrasya ve İç Asya’nın arasından tahmini bir
yayılması tezinin yerini almaktadır. Diğer bir ifade ile bu yayılma oldukça erken; ancak İskit-
Sarmat kabilelerinin geçtiği aynı mekânda ortaya çıkmıştır. Burada yer değiştirmiş olanlar
Hunlar olmayabilir; zira bu ad İran dilinin konuşulduğu bir kültürün bileştirdiği step
coğrafyasında görülen genel bir ad olmalıdır.
Bu tezin pek çok güçlü noktası bulunmaktadır: Bu tez, Nanaivandé tarafından
Xwn
’un
kullanılmasını ortaya koyması bir yana, Sasani kaynaklarındaki
Hyon
’u, muhtemelen Hintçe’deki
Hū
ṇ
a
’yı ve özellikle Hunların bahsinin geçmesinden iki yüzyıl önce Batlamyus’un Don nehri
yakınlarında
’den bahsetmesini iyi bir şekilde açıklamaktadır. Tez tartışmasız bir
şekilde pek çok problemin çözümünü sunmaktadır. Yine de ben bunun yanlış olduğunu
düşünüyorum.
Filolojik olarak bahsedecek çok az şey vardır. Fikirlerini iyi bir şekilde sunamayan Bailey,
sadece
Hyaona
ile
Xwn
arasında hiç tartışılmayan bir bağ olabileceğine dair bir tez ortaya
atmıştır. Aslında
Xwn
’un dışında, burada mukayese yapılmasına imkân verecek ölçüde, içinde
hy-
olan çok nadir Avesta’daki kelimelerden türeyen hiçbir Soğdça kelime bilmemekteyiz.
4
İlkin
başta olan Avesta’daki
h
harfi Soğdça’da kaybolmuştur ve bu durumda Soğdca’dan türeyen de
X harfi ile başlamamalıdır. Diğer taraftan, kelimelerin içlerinde yer alan Avesta’daki
hi
ve
hy
harfleri de kaybolmuştur. Fakat burada bazı istisnalar vardır. Kelimenin başında yer alan
hy
-
3
Sinor sadece IV. yüzyılda Sasanilerin rakibi olan Chionitlerin içinde Hyaona’nın soyundan gelenleri
görmektedir: Chionitler ve Hunları tanıyan Ammianus Marcellinus bu ikisi arasında hiçbir zaman bir ilişki
kurmaz [Sinor 1990: 179].
4
Bu noktayı bana nezaketle açıklayan Nicholas Sims-Williams’a teşekkür ederim.