61
ne isterse istesin bana uyar” dediği iddia edilmektedir.
163
Ayrıca
Commentary, New
Republican ve
Weekly Standard gibi dergilerin
de bu gibi nedenlerle
İsrail’i şevkle savunduğu
belirtilmektedir.
164
Daha önce makalesinden bahsedilen Oded Yinon da İsrail hayranı liberal
Amerikan basınından bahseder.
165
Medyanın bu etkin kullanımı, bilgilerin hızla Yahudi halkına iletilmesini ve
uyarılmasını sağlamakta ve her türlü Yahudi karşıtı davranış, geri adıma zorlanmaktadır. Bir
CNN
yöneticisi İsrail karşıtı bir haber yaptıklarında, bir günde 6000 elektronik posta geldiğini
ifade etmektedir.
166
En etkili örgüt olan AIPAC (American Israel Public Affairs Committee),
Kongre
binasına iki blok uzaklıktadır. Bu sayede İsrail’le ilgili bir konu gündeme geldiğinde zaman
kaybetmeden senatörleri, Temsilciler Meclisi üyelerini
ve ilgili Komite üyelerini
bilgilendirmek amacıyla hazırlanan raporu bunlara ulaştırabilmektedir.
Siyasi olarak başta Kongre’yi olmak üzere, siyasi karar alıcıları “bilinçlendiren”
dernekler de vardır. Bunların başında AIPAC, ADL, WINEP gibi dernekler gelir. WINEP
(Washington Institute for Near East Policy), diğerlerinden farklı olarak lobinin fikir takımını
oluşturmaktadır. Bünyesinde çalıştırdığı akademisyenler ve Ortadoğu uzmanı askerler ve
gazeteciler vasıtasıyla bilimsel kaynaklar üretmektedir. Enstitünün İngilizce, Türkçe ve
Arapça yayın yapması dikkat çekmektedir.
167
163
Walt-Mearsheimer, s. 39.
164
Walt-Mearsheimer, a.g.e.
165
Yinon-Shahak, s. 24.
166
Walt-Mearsheimer, s. 40.
167
Şahin, ss. 207, 208.
Adından da
anlaşılacağı üzere
Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi, iki millet arasındaki diyaloğun üst
düzeyde tutulması amaçlamaktadır. Derneğin yaptığı tüm etkinlikler İsrail sempatisi ve
63
anlaşılmaktadır.
171
Bu yardım İsrail’e en çok yardım alan ülke unvanını kazandırmaktadır.
Dahası bu miktar, ABD’nin geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere yaptığı yardıma tekabül
etmektedir. Şimdiye kadar İsrail’in ABD’den aldığı doğrudan yardım miktarıysa, 2003 yılı
itibariyle 140 milyar doları aşmıştır.
172
Yıllık düzenli yardımların haricinde, olağanüstü
durumlarda
aldığı yardımlar, batı dünyasında OPEC petrol ambargosuna yol açacak kadar
ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Ekim Savaşı
∗
sırasında ABD’nin yaptığı 2,2 milyar dolarlık
acil durum yardımı, böyle bir olayla sonuçlanmıştır.
173
“Biz Amerikan vergi mükellefleri, ufacık İsrail devletine her yıl dış
yardım ve askeri yardım çerçevesinde 6 milyar dolardan fazla para
Tüm bu yardımların haricinde, Amerikan askeri modernizasyon ihaleleri de İsrail’e
verilmekte, bu da İsrail için önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Amerikalı Yahudilerin İsrail
devlet tahvilleri alarak ülke sermayesine katkıda bulundukları da bilinmektedir. İsrail, bu
yardımları lobi faaliyetlerinden başka, yeni yerleşim yerleri kurma, silahlanma hatta nükleer
silahlar geliştirmede kullanmaktadır. Diğer ülkelerin aldığı şartlı borçların aksine, İsrail’in
hibeyi gönlünce harcadığı anlaşılmaktadır.
Ödedikleri vergilerin kendilerine hizmet olarak dönmeyip,
hiç tanımadıkları insanların
cebine gittiğini bilen kısıtlı sayıdaki Amerikalılardan başka hiç kimse, durumdan
haberdar
değildir. Emekli dış hizmet memuru olarak görev yapmış olan Richard Curtis, durumla ilgili
şu ifadeleri kullanmaktadır:
171
Şahin, s. 206. ve Walt, Mearsheimer, s. 11.
172
Walt-Mearsheimer, s. 11.
∗
1973’teki Arap –
İsrail savaşı.
173
Walt-Mearsheimer, a.g.e., s. 14.