Sovyet tarih yazimi ve kazakistan tariHİNİn meseleleri



Yüklə 4,04 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə86/88
tarix06.05.2018
ölçüsü4,04 Kb.
#42953
növüYazi
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88

KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
201
kökenli olan Kazan Tatarları, Altın Orda ve Kazan Hanlığı döneminde 
zalim Moğol-Tatar hanlarının baskısı altında ezilmişler, ancak Korkunç 
İvan’ın Kazan’ı almasıyla bu zulümden kurtulabilmişler ve barbar Tatar 
hanlarına karşı Ruslarla omuz omuza savaşmışlardır. Kazan Hanlığı 
düştükten sonra yerleşen Rus hâkimiyeti bölgeye huzur ve refah ge-
tirmiş, hele Sovyet idaresi yerleştikten sonra o zamana kadar cehalet 
ve yoksulluk içinde sürünen Kazan Tatarları sonunda ihya olmuşlar 
ve medeni yaşama kavuşmuşlardır”. Bundan böyle Sovyet döneminin 
sonuna kadar Tatarların tarihi bu şekilde, yani aşırı derecede kırpılmış 
ve tahrif edilmiş şekilde anlatılacaktır. 
“Moğol-Tatar boyunduruğu”, “asalak, çapulcu Tatar hanları” gibi 
tanımlar ve olumsuz tasvirler sebebiyle “Tatar” etnik adının ister 
istemez kötücül bir anlam kazandığını vurgulamak gerekir. Bu durum 
olumsuz toplumsal sonuçlar yaratmıştır. Diğer millet mensupları “Tatar” 
adını taşıyanlara karşı küçümseme ve alay tepkileri gösterirken, buna 
maruz kalan Tatarlarda, çocukluktan itibaren, toplumsal benliklerinden 
utanma ve güvensizlik duyguları gelişmiştir. Böylece Tatarlar utanç 
duygusu ile yaşamaya, kendi geçmişlerinden, hatta kendi adlarından 
utanmaya mecbur edilmişlerdir. 
Bu durumdan rahatsız olan Tatar aydınları her fırsatta tarihi mirasa 
ve Tatar kimliğine sahip çıkmak için girişimlerde bulunurlar. Bu açıdan 
özellikle 1960’lı yıllardan sonra bazı fırsatlar doğar. Stalin öldükten 
sonra gevşeyen ideolojik atmosfer, Tatar fikir hayatında ve tarihçili-
ğinde bazı olumlu değişimlere yol açar. 1960’lı-1970’li yıllarda Tatar 
aydınlarının bir kısmı “Mirasa saygı” hareketini başlatır, bu bağlamda 
Tatarlarda ana dilinin durumu, eğitim, bilim, kültür, tarihçilik ile ilgili 
sıkıntılar dile getirilir. Bazı Tatar tarihçileri, ihtiyatlı olmakla birlikte, 
yavaş yavaş Tatar tarihindeki boşluklardan bahsetmeye, o zamana kadar 
incelenmeyen dönemleri ve meseleleri ele almaya, resmi tarih anlayışını 
sorgulamaya ve ondan farklılaşan yorumlar getirmeye başlarlar. Bu 
arada Tatar-Rus ilişkilerini de ilk defa eleştirel bakışla gözden geçirirler. 
Örneğin, 1970’li yılların ortasında Tatar tarihçi Selam Alişev resmi Sov-
yet tarih anlayışının savunduğu a) Rus olmayan halkların Ruslara göre 
daha az gelişmiş olduğuna, b) Bu halkların çoğunlukla Rus Devleti’ne 
gönüllü olarak katıldıklarına, c) Rus Devleti’ne dâhil olmalarının ilerici 
sonuçlar doğurduğuna dair temel savlarına itiraz eder ve Tatar örneğinde 
durumun bu üç maddenin tam tersi olduğunu açıklar.
392
Sovyet ülkesinde 1985 yılında başlayan Glasnost ve Perestroyka 
süreci, Tatar toplumunda 1960’lı yıllardan itibaren gelişen “Mirasa say-
392 Bu konuda bilgi için bk. Edward J. Lazzerini, “Tatarovedenie and the ‘New Historiograp-
hy’ in the Soviet Union: Revising the Interpretation of the Tatar-Russian Relationship”, Slavic 
Review, Vol. 40, No. 4 (1981), s. 625-635.


SOVYET TARİH YAZIMI VE
202
gı” hareketinin güç kazanmasına vesile olur. Yetmiş yıl önce Bolşevik 
müdahalesinin yarıda kesmiş olduğu milli kimlik arayışları tekrar su 
yüzüne çıkar ama bu sefer yeni koşullarda yeni şekillerde gerçekleşir.
İlk etapta Sovyet döneminde zorla unutturulan birçok tarihçi, yazar 
vb. önemli simaların varlığı tekrar hatırlanır ve onların mirası yeniden 
keşfedilir. Ş. Mercani’nin eserleri ve 20. yy. başında onun görüşünden 
ilham alan diğer tarihçilerin eserleri tekrar yayınlanır. Yasaklı İdegey 
destanının 1988 yılında basılmasıyla Altın Orda üzerine tartışmalar 
başlar. Aynı şekilde Kazan Hanlığı tarihine yoğun merak duyulur. Tarihi 
yeniden keşfetme süreci Tatarların etnik kimliği ve kökeni meselesinde 
yeni tartışmaları başlatır ve bu yeni koşullarda “Tatarcı” ve “Bulgarcı” 
görüşler tekrar birbiriyle çatışır.
393
 
1987 yılında Kazan süreli basınında “Bulgar” ve “Tatar” adları konu-
sunda bir tartışma başlar. Tatarların gerçekten Bulgar kökenli mi, yoksa 
Moğol-Tatar kökenli mi olduğu sorusuyla başlayan tartışma daha sonra 
Bulgarcıların “Tatar” adını tamamen terk etmeye ve “Bulgar” adına geç-
meye çağrı yapması ile büyür. Tatarcılar “Bulgarlık” teorisinin Sovyet 
icadı olduğunu söyleyerek Bulgarcıları Stalinizmi savunmakla suçlar-
lar. Bulgarcıların kendi dernek ve kuruluşlarını kurarak siyasal olarak 
örgütlenmesiyle çatışma siyasal alana da taşınmış olur. Tatarcılar bu 
sebeple Bulgarcıları Tatar milliyetçi hareketini zayıflatmakla suçlarlar.
394
Sovyet sonrası Bulgarcılık (Allen J. Frank’ın deyimiyle “Yeni Bulgar-
cılık” – Neo-Bulgharism) konusundaki bazı hususlara dikkat çekilmesi 
gerekmektedir. Bir taraftan, Frank’ın dikkat çektiği üzere, bu yeni Bul-
garcılık “Bulgarlık” kimliğinin orijinal dini özünü tamamen es geçerek 
Sovyet tarihçiliğinin savlarını tekrar eder. Ayrıca Tatarcıların dikkat çektiği 
Sovyet siyasal manipülasyonu gerçeğine de göz yumar. Bu bakımdan 
Frank yeni Bulgarcılığı “has Soyvet fenomeni” olarak değerlendirir.
395
 
Diğer taraftan, bu hareketin sırf Sovyet ideolojisinin ürünü olarak yo-
rumlamak da yanlış olur görüşündeyiz. Önde gelen Bulgarcılardan tarihçi 
Ebrar Kerimullin’in görüşlerinden anlaşıldığı üzere, Bulgarcıların “Tatar” 
adını terk edip “Bulgar” adını benimseme yönünde yaptıkları çağrılar, 
daha ziyade “Tatar” adının Sovyet döneminde kazandığı kötü imajdan 
kaynaklanır. Bu bakımdan yeni Bulgarcılık Sovyet politikalarına karşı 
bir tepki olarak (Sovyet döneminde biriken olumsuz duyguların dışa 
393 Tatarlarda 1960’lı yıllardan 1980’lere uzanan milliyetçi uyanış süreci ve Sovyet döne-
minin sonunda yaşanan tartışmalar konusunda bk. D. İshakov, “Sovremennıy natsionalizm 
tatar”, Panorama-Forum, no. 13 (1997), s. 31- 58. “Bulgarcı” görüşler için bk. Ebrar Karimullin, 
Tatarlar: isemebez hem cisemebez, Tatar. kit. neşriyatı, Kazan 1991.
394 Frank, age, s. 186-192; R. G. Fehretdinov, Tatar uglı tatarmın, Yar Challı, 1993, s. 3-4.
395 Frank, age, s. 184; 199-200.


Yüklə 4,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə