M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
diyaloglarndan Timaios’da insann doğru bir eğitimle, ruhunu terbiye ederek
de huzura ulaşabileceğini ifade eder (Platon, Timaios: 41 c).
Sonuç olarak bu evren içinde ruh ve beden birbirinin yoldaşdr. Ruh
bu evrende misafir olduğu müddetçe bedene canllğn verir ve hareketlerine
anlam kazandrr. Ancak ruh bu evrenden ayrldktan sonra bedenin canllğ
biter.
1.2 Ruhun Ksmlar
Platon’un ruhun ksmlar veya farkl ruhlar kuramnn izine ilk kez
Devlet’te rastlamaktayz. Platon devleti büyütülmüş bir insan olarak gördüğü
için devleti meydana getirecek snflarn insan meydana getiren farkl
ksmlarn, organlarn bir benzeri, paraleli olarak ele alnmas gerektiğini
düşünmektedir. Bu bağlamda insan davranşlarn ele almakta ve insan
ruhunu üç ilkeye ayrmaktadr ve bu üç ilkenin belli güçleri ve bedende
bulunan belli organlar vardr. Bu üç ilkeden biri bizi bilgi edinmeye, biri
taşknlğa, öfkeye biri de yemeye, içmeye ve çiftleşmeye ve buna benzer
isteklere yönlendirir. (Platon, Devlet: 436 b)
Ruhun birer fonksiyonu olan akl, irade ve isteklerdir ki bunlar
insan insan yapan başlca güçlerdir. Devlette bunlara karşlk gelen üç snf
ise bilen akl temsil edecek olan yöneticiler snf, iradenin karşlğ olacak
olan koruyucular, yani askerler snf, arzu veya iştahn karşlğ olacak olan
üreticiler snf olacaktr. (Platon, Devlet: 439 d-444 c)
Platon bu üç farkl ruh veya ruhun üç farkl ksmyla ilgili
düşünceleri Phaidros’ta da karşmza çkmaktadr. Burada Platon, biri güzel
ve asil, diğeri çirkin ve huysuz iki at tarafndan çekilen ve bir sürücü
tarafndan yönetilen bir arabadan söz edilmektedir. Çirkin ve huysuz atn
temsil ettiği istekler akla karş gelerek maddi hazlara yönelirken, güzel ve iyi
atla temsil edilen irade de akla uygun hareket ederek idealara yükseltmek
istemektedir. Arabann sürücüsü olan insan ise idealara dönme çabasndaki
akll ruha karşlk gelmektedir.(Platon, Phaidros: 246 vd)
Timaios diyalogu da bu üç farkl ruh veya ruhun üç farkl ksma
ayrarak açklamaya devam eder. Hatta söz konusu ruhlara bedende belli
yerler tahsis etmek suretiyle bu kuram daha ileri götürür. Bu kurama göre
ruhun düşünüp taşnan, hesaplayan, akll ksmnn, akll ruhun yeri daha
önce de ifade ettiğimiz gibi insann beynidir. Ruhun cesareti, savaş isteğini
paylaşan, zaferi arzu eden, öfkeli ksmnn yeri göğüs ve onun da özellikle
boğaza yakn bölgesidir. Ruhun yemeyi, içmeyi ve bedenin tabii olarak
ihtiyaç gösterdiği bütün şeyleri arzu eden, iştah ksmnn bulunduğu yer ise
karndr. (Platon, Timaios: 69 d-70 e)
Platon’a göre irade, bedene bağl bir güç olup bedenin etkinliğini
sağlayan öfke, kzgnlk gibi hallerdir. Bedendeki merkezi kalp olan irade,
Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: XV, Say 1, 2013
8
Platon, Phaidon diyalogunda ise insann içindeki çelişkiden ötürü
süregelen çatşmasn bitirip, insann mutluluğa ulaşmas ruhun bedenden
kurtuluşuyla mümkündür: “Evet, belki ölüm bizi amaca götüren dosdoğru
yoldur. Çünkü ten akl ile beraber oldukça ruhumuz böyle kötü bir şeye
bulaşmş bulundukça, amacmz olan şeyi, hakikati hiçbir zaman elde
edemeyeceğiz” (Platon, Phaidon: 66 b).
Platon’un ruh ile beden arasndaki ilişkide üstünlüğü ruha verdiği
aşikardr. Ruh bedenden üstün olduğu için beden ve ruhtan meydana gelen
bütünde yönetmesi gereken ruh, onun emirlerine itaat etmesi gereken
bedendir. Öte yandan Platon, bedenin de ruh üzerinde etkili olabileceğini,
örneğin bilgi ile ilgili olarak bedenin ruhun hakikati elde etmesine engel
olmasnn mümkün olduğu gibi, ahlak konusunda da kaynağn kendisinin
oluşturduğu hazlara sürüklemek suretiyle bedenin ruhun kendisi için
yaratlmş olduğu mutluluğa ulaşmasna engel olabileceğini kabul
etmektedir. Ancak ruhun düşünme gücü, bedene değer vermeyip, oradan
kaçarak bedenin isteklerini aşabilme gücüne, evrenine yani idealara
dönebilme gücüne sahiptir (Arslan, 2006: 369).
Platon Timaios diyalogunda da ruhla bedenin birbirini karşlkl
olarak nasl etkilediklerine dair örnekler verir. Örneğin bu eserinde aslnda
beden hastalklar olan baz ruh hastalklar ile aslnda ruh hastalklar olan
baz beden hastalklarnn çeşitli örneklerini vermektedir. Platon, ilk durumla
ilgili örnek olarak, bedende “kemik iliğinde haddinden fazla sperm
birikmesi”nin insanda taşkn arzulara yol açtğn ve bu taşkn arzularn da
ruhu ölçüsüz haz ve aclara sürüklediğini ve böylece ruhun bu hastalğnn
gerçekte bedenin söz konusu hastalğnn bir sonucu olduğunu belirtmektedir
(Platon, Timaios: 86 b). Benzer şekilde, ruhun çektiği aclarn çoğunun
nedeninin beden olduğunu, kötülerin kötü eğitildikleri için kötü olmalar
yannda kötü bedenlere sahip olarak yaratldklar için kötü olduklarn da
belirtmektedir. Bu nedenle ruh ile beden arasnda bir denge ve uyum olmas
gerektiğini söylemekte, güçlü bedenin zayf ve zekas clz bir ruhu kolayca
etkisi altna alacağndan söz etmektedir (Platon, Timaios: 88 a). İkinci
durumla ilgili olarak da o bedenle oransz, ondan daha güçlü olan bir ruhun
baz hastalklara yol açabileceğini kabul etmekte, örneğin böyle bir ruhun
kendisini tamamen inceleme ve araştrmaya vermesi sonucunda bedeni harap
edebileceğini belirtip ruhunu ve kafasn tamamen matematiğe takan bir
insann bedenini tahrip etmemesi için onu da beden eğitimiyle güçlendirmesi
gerektiğini hatrlatmaktadr (Platon, Timaios: 88 c).
Platon’un, Phaidon, Phaidros ve Devlet diyaloglarnda gördüğümüz
o sert, ruhla bedeni birbirine tamamen zt, birbirine düşman olarak gören
tutumunu yaşllk diyaloglarnda yumuşatmş olduğu görülür. Örneğin
Phaidon diyalogunda ruhun bedenden kurtulup huzura ulaşmas için ölümü
tek çkş yolu olarak gören Platon, daha sonraki döneme rastlayan
M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
Psukhe kavram Antik Yunan’da biyolojik, hatta ksmen de dini
anlamyla Anaksimenes ve Pythagorasçlardan itibaren bilinmektedir.
2
Fakat
Sokrates ona yepyeni bir anlam yükledi; onu bilinçli kişiliğin ve ahlaki
karakterin bulunduğu yer olarak tanmlayarak, etiğin ve politikann gerçek
anlamda kurucusu oldu. Sokrates, kendisinden önce doğa filozoflarnn
canllk ilkesi olarak tanmladklar insan ruhunu, insani karakterin
bulunduğu yer, insan mutluluğunun kendisine ve durumuna bağl olduğu
özsel unsur; ksacas, bilinçli ve ahlaki kişiliğin oturduğu yer olarak tarif
eder (Cevizci, 2006: 47).
Ayrca bedenin insan varlğnn birliği, ahenkli bütünlüğü için
gerekli olmakla birlikte, özle olmadğ düşüncesine, elbette, bedenimizi
değiştirmenin bizim elimizde olmadğ, insanlarn bu bakmdan kendilerine
verilmiş olanla yetinmeleri gerektiği, oysa ruhumuzu geliştirmenin, ahlaki
karakterimizi snrszca geliştirmenin bizim elimizde olduğu düşüncesini
ekledi. Ona göre, insana düşen bedenle ruhun tek tek gerçek yerlerini
bilmek, aralarndaki ilişkiyi doğru tesis etmek ve gerçek değerin kaynağ
olarak ruha gereken özeni göstermekti (Cevizci, 2006: 47).
Sokrates insanlar ruhlarna özen göstermeleri konusunda ikna etme
çabasnda, onlara, erdemli bireysel eylemlere –adil, cesur, kibar vb.
eylemler- önem vermekle yetinmeyip, bu eylemlerin gerisinde bulunan,
adalet, cesaret ya da kibarlğn doğasn anlayabilmek ve tanmlayabilmek
için elinden gelen her şeyi yapmalar gerektiğini göstermeye çalşmştr.
Ayrca kişinin ruhuna özen göstermesinin yaşamn sorgulamasyla mümkün
olduğunu belirtmiştir. Onun bu tezleri eleştirilere sebep olmuştur.
Bu yeni görüşlere yöneltilen eleştirileri savunabilmek için Platon,
ahlak felsefesi ve metafiziğini bir araya getirerek, Sokrates’ten farkl olarak
ahlak alanndaki sorunlara olduğu kadar, gerçekliğin doğasna ilişkin
sorunlara da yoğun bir ilgi göstermiştir.
1.
Platon’un Ruh Anlayş
Platon, hocasnn söz konusu inancndan aldğ destekle, ruhun özü
itibariyle, şu gelip geçici dünyaya değil de, ebedi dünyaya bağl olduğunu
ortaya koyan Pythagorasç öğretinin etkilerini taşyan bir ruhçuluk
2
Töz olarak havay kabul eden Anaksimenes’i buna iten muhtemel neden, havayla ruh
arasnda gördüğü benzerlik olmuştur. Yunanca’da ruh anlamna gelen
psukhe kelimesi ayn
zamanda soluk, nefes, solunan hava anlamna gelmektedir. Benzeri bir durum Arapça’da
ruh anlamna gelen nefs, ile soluk anlamna gelen nefes arasnda da söz konusudur.
Pythagorasçlar ise ruhun insann gerçek özünü oluşturduğunu, bedenle ilişkiye girdiği
zaman ise bu özün bozulduğu görüşünü ortaya atarlar. Bu görüş bütün Bat ve Doğu
felsefelerinde ruh-beden ikiciliğini kabul edecek olan uzun ömürlüğü geleneğin
başlangcn oluşturmaktadr. (Arslan, 2006: 145)
179