Microsoft Word maden jeolojisi doc



Yüklə 440,24 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/14
tarix08.04.2018
ölçüsü440,24 Kb.
#36777
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

 

42 


 

 

Hava  foto



ğraflarının  detay  gösterme  miktarı  fotoğrafın  ölçeğine  bağlıdır.  Ölçeği 

anlamanın kolay bir  yolu sahada bilinen iki nokta arasını  yatay  mesafe cinsinden  ölçmek  ve 

aynı iki noktayı hava foto

ğrafı üzerinde ölçmekle belirlemektir.Ölçek için: 

 

  

 



 

 

 



 

 

 



f: Odak uzaklı

ğı 


 

 

  s(ölçek) =                        



 

 

 



 

 

 



 

 

 



H' : Uçu

ş yüksekliği 

 

 

 



Bu formül için 

Şekil  34'e bakılabilir. 

 

 

 



Şekil 34: Hava fotograflarının ölçeğini hesaplama faktörleri 

 

 



 

Hava foto

ğrafları cep ya da aynalı stereoskoplarla incelenir. Cep stereoskopları aerazi 

çalı


şmaları için daha uygundur. 

 

 



Hava  foto

ğraflarıyla  topografya  (röliyef)  ölçümleri  yapılır.  Örneğin  kumtaşları  ile 

şeyller yeryüzünde farklı topografik şekiller sunarlar. % 60 'lık örtüşme nedeniyle röliyefte 

yükseklikler gerçek de

ğerlerine göre üç yada dört misli kadar bir abartılılık ortaya çıkar. Bu 

abartı bazen jeologun detayları anlamasına olanak vererek avantajlar da sa

ğlayabilir. 

 

 



Hava  foto

ğraflarının  renk  tonları  yeryüzündeki  kayaların  renklerinin  bir  yansıması 

şeklinde olacağından jeolojik harita yapımı sırasında birimlerin (kumtaşı, kireçtaşı, kuvarsit, 

magmatik kayalar gibi) sınırlarının belirlenmesine yardımcı olur. Böylece birimler arasındaki 

dokanaklar kolaylıkla çizilebilir. 

 

 



Yeryüzündeki yapıların ara

ştırılmasında, drenaj desenlerinin belirlenmesinde, çizgisel 

unsurların  (faylar,  kırıklar,  bindirmeler  ve  dayklar  vb.)  belirlenip  çizilmesinde  hava 

foto


ğraflarından  yararlanılmaktadır.  Gri  renk  tonları  erozyonu  görmemizi,  bitki  kaplı  veya 

karasal alanların kullanımını belirlemeye de yarar.     




 

43 


 

 

4.3 JEOK

ĐMYASAL PROSEKSĐYON 

 

Maden  yataklarının  en  önemli  prospeksiyon  (arama)  basamaklarından  birisi  de 

jeokimyasal  prospeksiyondur.  Bu  yöntem,  jeolojik  ve  jeofizik  yöntemler  gibi  di

ğer  arama 

yöntemlerine paralel ve bunlarla ili

şkili olarak yürütülür. Jeokimyasal çalışmalara başlamadan 

önce konu ile ilgili bir program olu

şturulur. Buna göre planlama, örnekleme, kimyasal analiz, 

yorumlama ve takip etme basamakları sırayla izlenir. 

1)  Planlamada,  sahada  uygulanacak  arama  yöntemleri  için,  aranacak  madenin  (ki 

birden  fazla  elementlerden  olu

şabilir)  ne  olduğunu  bilmek  gerekir.  Jeoloji  ve  rezerv-tenör 

modellerinde  oldu

ğu gibi model oluşturma jeokimyasal faktörleri de içine alır. Bu nedenle, 

önce  ara

ştırılacak  elementler  ve  onlara  eşlik  edenlerin  hakkında  çeşitli  bilgiler  toplanır. 

Sahadan  önce  ne  gibi  bilgilerin  elde  edildi

ğine  bakılır  ve  buna  göre  nasıl  bir  örnekleme 

yöntemi seçilece

ği belirlenir. 

 

2)  Örneklemede,  incelenecek  alanın  (maden  zuhuru  yada  mineralizasyon)  içinde  ve 



yakın  çevresindeki  kaya,  toprak,  bitki  veya  dere  kumlarından  örnek  alınabilir.  Amaca  göre 

bazen  inceleme  alanının  uza

ğından  su  örnekleri  de  alınabilir.  Bu  örnekleme  tiplerini 

anlatmadan önce bazı temel kavramları anlatmak yararlı olacaktır. 

 

Do

ğada  incelenecek  bölgedeki  kayaların  cevhersiz  olanlarının  içerdikleri  element 



miktarlarına  (konsantrasyonuna)  o  kaya  için  “background”  de

ğerleri  denir.  Buna  karşın 

cevherli bölgelerde elementlerin yerkabu

ğundaki normal dağılım değerlerine (Klark değerleri) 

göre  daha  büyük  de

ğerlere  sahip  olması  “Anomali  değerleri”  olarak  tanımlanır.  Anomali 

de

ğerleri ile normal değerleri birbirinden ayıran ve tek bir rakamla belirlenen değere ise “Eşik 



de

ğer” denir. 

 

Cevherle


şme  bölgesinde  daha  önceleri  madencilik  faaliyetleri  yapılmış  ve  çıkartılan 

cevherler mekanik ve kimyasal yollarla çevreye yayılmı

ş ise çalışılan alandaki gerçek anomali 

de

ğerlerini yansıtmayan yapay anomali değerleri elde edilir. Buna kirlenme=konteminasyon” 



denir. Bu kirlenme, çevredeki eski bir maden yata

ğından veya bir yerleşim biriminden atılan 

çöp  v.s’den  ileri  gelebilir.Jeokimyasal  prospeksiyonda    bilinmesi  gereken  di

ğer iki kavram; 

gösterge(indicator) ve kılavuz(pathfinder) element kavramlarıdır. Gösterge elementler cevheri 

olu


şturan  elementlerdir.  Kılavuz  elementler  ise  cevheri  doğrudan  oluşturmayan  ama  o  tür 

cevherle


şmeye eşlik ederek onu bulmamıza yarayan elementlerdir. 

 

 



Elementler,  gerek  birincil  yatak  olu

şumu  sırasında,  gerekse  yatakların  daha  sonraki 

ayrı

şma  süreçlerinden(süperjen  süreçler.)  etkilenmeleri  sonucu  yatak  çevresinde  belirli  bir 



yayılım(dispersiyon)  halesi  olu

ştururlar.  Bunların  incelenmesi  sonucu  birincil  ve  ikincil 

anomaliler elde edilir. 

 

 



Şimdi örnek alım yöntemlerini kısaca özetleyelim. 

 

 



a)  Kaya  örnekleri:  Maden  yataklarının  arasında  nispeten  daha  az  uygulanan  bu 

yöntemle  oldukça  sa

ğlıklı  ve  güvenilir  bilgiler  elde  edilir.  Ayrıca  elde  edilen  anomali 

de

ğerleri yardımıyla çevre jeolojisinin problemleri de çözüme kavuşturulabilir. Ancak bu tür 



anomaliler  bölgesel  ölçekli  arama  çalı

şmalarında  gerek  zaman,  gerekse  maliyet  açısından 

di

ğer yöntemlere göre daha zor olduklarından uygulama alanları dardır. 




 

44 


 

 

Kayaç  jeokimyasının  temelinde  birincil  yayılım  haleleri  yer  alır.  Bu  haleler(zonlar) 



örne

ğin  hidrotermal  cevher  kütlelerinin  oluşumu  sırasında  metallerin  yankaya  içine  doğru 

yayılmasından(difüzyonundan)  kaynaklanır.  Elementlerin  hareketliliklerine,  yankayanın 

özelliklerine  ve  ortamın  fizikokimyasal  ko

şullarına  bağlı  olarak  cevher  kütlesi  etrafında 

zonlar olu

şabilmektedir. Bu zonlar yatay yada düşey yöntemlerde gelişebilir. Bu özelliklerde 

yararlanarak yüzeyde görülmeyen gizli kalmı

ş(örtülü) yataklar bulunabilmektedir. 

 

 



Bu  yöntemde  örnek  alım  yeri,  sıklı

ğı  ve  örnek  ağının  seçimi  büyük  önem  taşır. 

Örnekler,  bitki  örtüsü  olmayan  veya  çok  az  olan  bölgelerde  do

ğrudan  doğruya  kayanın 

kendinden,  az  miktarda  ayrı

şma ürünü izlenen kesimlerde 1-2 metre derine varan  yarmalar 

açılarak  taze  anakayadan  örnek  alınır.  Sistematik  örneklemede  normal  olarak  100  ile  200 

metre  aralıklı  örnek  a

ğı  seçilir.  Her  örnek  alım  noktasında  örnek  uzaklığı  0,5  ile  10  metre 

arasında de

ğişir. Örneklerin ağırlığı ise 0,5 ile 2kg arasındadır. 

 

 



Örnekler; birkaç metre kaya yüzeyinin muhtelif yerlerinden ufak parçalar kopartılarak 

alınabilir.  Buna  göre  yonga  örnek  (chip  sample)  denir.  Bir  ba

şka usul ise ortaya çıkan taze 

kaya  yüzeyinden  10  cm  derinli

ğinde  20  cm  eninde  bir  kanalın(oluğun)  tamamının 

çıkartılmasıyla olur. Buna oluk (channel sample) örnek denir. Zordur ama daha yararlı bilgiler 

sa

ğlar. Kaya örnekleri yönteminin zorluğu istenilen kayanın her zaman yüzeyliyememesi ve 



örneklerin analiz öncesi kırılıp ö

ğütülme zorunda olmasıdır. 

 

 

b)  Toprak  örnekleri:  Bu  yöntem  daha  sık  kullanılmaktadır.  Kaya  yüzeylemelerinin 



çok  az  gözlendi

ği  veya  örtülü  olan  alanlar  varsa  bu  yöntem  uygulanabilir.  Örnek  alımı  ve 

hazırlanması  i

şlemleri kolaydır. Ancak istenilen element değerleri düşük olduğundan hassas 

cihazlarla analiz edilmelidir. 

 

 



Maden  yatakları  ve  çevresinde  yer  alan  kayalar    karasal  ortam 

şartlarında  yoğun 

fiziksel  ve  kimyasal  ayrı

şmaya  uğrarlar.  Bu  yolla  ikincil  element  haleleri  (zonları)  oluşur. 

Hidromorfik  (kimyasal)  haleler 

şeklinde de tanımlanan bu oluşumlar, sulu çözeltiler halinde 

kayalar  ve  toprak  örtülerine  ta

şınan  elementlerden  kaynaklanır.  Ayrıca  yeraltı  suları  da 

metalleri toprak örtülerine kadar çözünmü

ş halde taşınabilir. 

 

 

Topraklar;  kalıntı,  ta



şınmış,  olgun,  juvenil,  zonal  ve  azonal  şeklinde  sınıflanabilir. 

Toprak  örnekleri  anakayanın  hemen  üstünde  yer  alan    ve  onun  parçalarını  içeren  zonlar  (A 

zonu)  de

ğil  onun  üzerine  gelen  ve  bitki  örtüsün  de  bulunduğu  organik  maddece  zengin  (C 

zonu) zonun altındaki zondan (B zonu) alınır. 

 

 



Toprak  anomalilerinin  yayılımı;  türedikleri  yani  üstünde  bulundukları  kayaların 

anomalilerine göre daha gençtir. Topografik e

ğimin artışına paralel olarak bu özellik daha da 

artar.  Topraklar,  aranan  cevherle

şme  ile  ilişkili  olarak  oldukça  geniş  anomali  alanları 

olu


şturduklarından  kaya  anomalilerine  oranla  cevherli  sahaların  daha  kolay  belirlenmesini 

sa

ğlarlar.  Toprak  örneklerinde  uygulanacak  örnek  alım  sıklığı,  çalışılan  harita  ölçeğine 



ba

ğlıdır. 


 

c)  Dere  kumu  (sediman)  örnekleri:    Bir  maden  yata

ğı  bölgesinde  anomali  veren 

toprak  ve  kaya  kırıntıları  derelere  ta

şınıp  onların  şelale  dipleri  veya  mendereslerinde 

birikebilir. Oralarda anomali verebilecek dere kumlarını olu

ştururlar. Dere sedimanları örnek 

alınan  yerden  itibaren  dere  yukarı  çevredeki  mevcut  malzemeyi  temsil  eder.  Genellikle 



 

45 


km

2

’de 1-2 örnek veya ana dere boyunca km’de2-3 örnek alınmaktadır. Buna genel jeokimya 



denir.  Ancak  detay  etüdlerde    dere  boyunca  alınan  numunelerin  aralıkları    50-100  metre 

olabilir. Örneklerin dere kav

şaklarının biraz daha yukarıdan alınmasına dikkat edilmelidir. 

 

 



 

 

 



 

Metal  içerikli  sedimanlar;  toprak  ve  kayaların  gerek  yüzeysel  ayrı

şmaları,  gerekse 

yeraltı suyunun a

şındırdığı ve taşıdığı malzemelerden meydana gelirler. Metaller çoğunlukla 

sedimanlar içinde toprak  tanecikleri 

şeklinde, daha fazla oranda da mineral taneleri şeklinde 

bulunurlar.  Bunlar  kırıntılı  mineral  taneleri  dı

şında  kil  minerallerine,  demir  ve  manganez 

hidroksitlere,  mineral  kırıntılı  tane  yüzeylerine,  organik  maddelere  ba

ğlı  olarak 

ta

şındıklarından mümkün olduğu kadar çok iri taneli kırıntılı malzeme alımından kaçınılması 



gerekir. 

 

 



Örnek  içindeki  a

şırı  organik  malzeme  bazen  fazla  miktarda  metal  birikimine  neden 

olabilir. Bu durum incelemelerin yanlı

ş yöne doğru kaymasına yol açar. 

 

 

Derelerden derlenen sedimanlar 50 gr. a



ğırlığında ve 80 meş büyüklüğünde olmalıdır. 

Derlenen örnekler özel olarak yapılmı

ş sağlam kağıt torbalara konulur ve bu torbalar ya güneş 

altında  yada  kum  banyosunda  kurutulur.  Naylon  torbalarda  bulunan  örnekler  kolayca 

kurutulamadı

ğı  ve  bez  torbalardakiler  ise  çok  ince  taneli  sedimanları  tutamadıklarından 

kullanılmazlar. 

 

 



Dere  kumları  yeterli  miktarda  a

ğır mineral içerdikleri taktirde tavalanarak (bateleme 

i

şlemi: panning)  zenginleştirilirler. Bu yolla plaser yataklar aranabilmektedir. Dere kumuyla 



yapılan prospeksiyonlarda çok geni

ş bir alanı temsil edebilen örneklerin alınması, örnek alımı 

ve hazırlanmasının çok kolay ve ucuz olması bu yöntemin geni

ş ölçüde uygulanmasını sağlar. 

 

 

d)  Su  örnekleri:  Maden  aramalarında  çok  yaygın  olarak  kullanılmaktadır.  Ayrıca 



dünyada  yüzeylemi

ş    maden  yataklarının  tükenmekte  oldukları  göz  önüne  alınırsa  hidro 

jeokimyasal  prospeksiyonun  örtülü  yatakların  aranmasındaki  rolü  ve  gereklili

ğinin  önemi 

daha da belirginle

şir. 


 

 

Cevher  mineralleri  belirli  niteliklerdeki  sular  (asidik,  nötr  yada  alkalen)  tarafından 



ayrı

ştırılır. Bu yolla çözeltiye geçen element ve iyonlar; ya doğrudan cevher yatağı çevresine 

veya suyunun akı

ş yönünde taşınarak hidromorfik anomali yelpazesi oluşturlar. 

 

Dere akı


ş

 

yönü 



Yan  kolların  ana  kollara  onunda 

büyük  ana  kola  birle

ş

ti

ğ



i  noktaların 

hemen 


üstünden 

örnek 


alınarak 

anomalinin 

nerden 

kaynaklandı



ğ

ı 

anla



ş

ılabilir. 

 



 

46 


 

Cevher  yataklarından  özellikle  SO

4

-2

,  F,  H,  Cu,  Zn,  Mo,  V  ve  Pb  gibi  iyonlar  suya 



geçerek  çözelti  halinde  ta

şınırlar. Bu sular cevhersiz bölgelerden  gelenlere oranla belirtilen 

iyonlar  bakımından  daha  zengin  olup,  anomali  de

ğerleri  oluştururlar.  Metal  anomalileri 

ço

ğunlukla yataktan uzaklaştıkça azalır ve giderek kaybolurlar. 



 

 

Yüzey  ve  yüzeye  çok  yakın  konumlu  cevher  kütlelerinin  özellikle  süperjen  nitelikli 



oksidasyon    zonunda  su  ile  temas  etmeleri  sonucunda  belirli  elementler  normal  background 

de

ğerleri üzerinde konsantre olurlar. 



 

 

e)  Botanik  örnekleri:  Bitki  kökler,  basit  difüzyon  olayları  veya  kil  mineralleri  ile 

bitkilerin  kök  yüzeyleri  arasında  geli

şen  iyon  değişim  mekanizması  yoluyla  yayıldıkları 

yerlerdeki  kaya  ve  topraklardan  çözülü  halde  bulunan  iyonları  bünyelerine  alırlar.  Böyle 

cevherli  bölgede  yeti

şen  bitkiler,  cevhersiz  bölgede  yetişenlere  göre  daha  farklı  fiziksel, 

kimyasal ve biyolojik özellikler kazanırlar. 

 

 

Bitkiler  element  içeren  suları  farklı  kaynaklardan  alırlar.  Bazı  derin  köklü  bitkiler 



do

ğrudan  yeraltı  su  tablası  ile  ilişkili  element  yayılımlarıyla  beslenirken,  bazı  kısa  köklü 

bitkiler  ise  daha  çok  ya

ğmur  suyuna  bağlı  olarak  beslenirler.  Cevherleşme  sonrası  örtü 

olu

şukları  altında  yer  alan  gömülü  yatakların  bulunmasında  önemli  ipuçları  verirler.  Bu 



nedenle örtülü cevherlerden özellikle Cu, Co, Zn, Mo, Ag, U, Au, Pb ve Hg nin aranmasında 

bu yönteme ba

şvurulur. 

 

 



Örnek  alımı  sistematik  olarak  gerçekle

ştirilir.  Metal  içeriği  bir  bitkinin  organlarına 

göre  de

ğiştiğinden  yani  bitkinin  kökünden  yapraklarına  doğru  her  bir  organında  tedrici  bir 

element  artı

şı  gözlendiğinden,  örnekler  ağaç  ve  çalıların,  yerden  itibaren  1-1,5  metre 

yüksekli

ğindeki yaprak ve genç sürgün bölümlerinden kesilir. Çok genç sürgünlerden ziyade 

1-2  yıllık  dalcıklardan  örnek  alımı  tercih  edilir.  Bitkilerin  yo

ğun  humuslu  seviyelerden 

beslenmeleri halinde buralardan da örnek alınmalıdır. 

 

 



f)  Gaz  ve  buhar  örnekleri:  Bazı  maden  ve  petrol  yataklarında  atmosfere  do

ğru 


birincil  veya  bozunma  ürünü  niteli

ğinde  ikincil  gaz  ve  buharlar  yayılır.  Ölçüm  yöntemleri 

arasında toprak havasında veya suda bulunan radon gazı miktarıyla ili

şkili ölçüm çalışmaları 

oldukça  yaygındır.  Radon  gazı  U  ve  Th  yataklarının  aranmasında  kullanılmaktadır.  Nadir 

olarak da tektonik yapılar ve porfiri bakır yataklarının yeri belirlenebilmektedir. 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 


 

47 


 

 

Yüklə 440,24 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə