Martin heidegger


NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ  SÖZÜ



Yüklə 72,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/29
tarix07.12.2017
ölçüsü72,79 Kb.
#14380
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   29

NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ  SÖZÜ
Bu  açıklamaya  göre  Nietzsche,  Hiççiliği  tarihsel  bir  akım 
olarak  görmektedir.  O,  bu  akımı  bugüne  kadarki  en  yüce  de­
ğerlerin  değerden  düşürülmesi  olarak  yorumlar.  Tanrı,  hakiki 
varolan,  her  şeyi  belirleyen  olarak  duyuüstü  dünya,  ülküler, 
ideler,  bütün  varolanları,  özellikle  de  insan  yaşamını  belirleyip 
taşıyan  amaçlarla  temeller,  bunların  hepsi  burada  en  yüce  de­
ğerler  olarak  tasarlanmıştır.  Şimdi  de  yaygın  olan  kanıya  göre, 
bunlar,  hakikinin,  iyinin,  güzelin  altında  anlaşılır.  Hakiki,  yani 
gerçekten  varolan;  iyi,  yani  her  yerde  her  şeyin  bağlı  olduğu; 
güzel,  yani  bütünde  varolanların  düzeni,  birliği.  Gelgelelim,  en 
yüce  değer,  ideal  dünyanın  gerçek  dünyada  gerçekleşmediği 
hiçbir  zaman  da  gerçekleşemeyeceği  görüşüne  dayanmakla 
daha baştan kendi  değerini  düşürür.  En yüce  değerlerin  bağlayı­
cılığı  sallantıya  girmiştir.  Bir  soru  yükselir:  Koyulan  amacın 
gerçekleşme  güvencesini,  yolunu,  aracını  sağlama  almıyorsa, 
neye yarar bu  en  yüksek  değerler?
Ama  biz  şimdi  Nietzsche’nin  bu  kadar  sözle  tanımladığı 
Hiççiliğin  özünü  en  yüksek  değerlerin  değersizleşmesi  olarak 
anlamakta  ayak  diresek,  hiççiliğin  özüne  ilişkin,  bu  arada  ge­
çerli  olan,  kullanımda oluşu kuşkuya yer bırakmayacak  biçimde 
“hiççilik”  etiketinin  yapıştırılmasıyla güçlendirilmiş  bir anlayışa 
sahip  olurduk.  Bu  anlayışa  göre  onun  özü  en  yüksek  değerleri 
değerden  düşürme,  düpedüz  çürütme,  yıkmadır.  Gelgelelim 
Nietzsche'ye  kalsa  Hiççilik  hiçbir  zaman  yalnızca  bir  çöküş 
görüntüsü  değildir.  Tersine  Hiççilik  Batı  tarihinin  temel  süreci 
olması bakımından,  her şeyden  önce, aynı  zamanda bu tarihin  iç 
yasasıdır.  Bundan  ötürü,  Nietzsche,  Hiççilik  üzerindeki  göz­
lemlerinde  en  yüksek  değerlerin  değerden  düşürülmesi  olgusu­
nun  süregelen  deviniminin  tarih  yazıcılığı  bakımından  betim­
lenmesi,  Batı’nın  çöküşünün,  hesaplama  yoluyla, buradan  çıka­
rak  kesin  olarak  bulunması  üzerinde  pek  az  durur.  Tersine, 
Nietzsche Hiççiliği Batı tarihinin"  iç mantığı"  olarak düşünür.
Böylece  Nietzsche  şimdiye  kadarki  en  yüce  değerlerin  dün­
yasının  değerden  düşürülmesine  karşın,  dünyanın  kendisinin 
yerli  yerinde  kaldığını  fark  eder,  o,  her  şeyden  önce  değersiz 
kılman  dünyanın kaçınılmazcasına yeni  değerlerin  koyulmasına 
ittiğinin  de  farkına  varır.  Bugüne  kadarki  en  yüce  değerler  ge­
23


NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ SÖZÜ ve DÜNYA RESİMLERİ  ÇAĞI
çersiz  kılındıktan  sonra,  değerlerin  yeniden  koyulması,  "bütün 
değerlerin”  şimdiye  kadarki  değerler  bakımından  “yeniden  de­
ğerlendirilmesine"  dönüşür.  Şimdiye  kadarki  değerlerin  karşı­
sında  “hayır”  demek,  yeni  değer  koymaya  “evet”  demenin  so­
nucudur.  Nietszsche'nin  düşüncesine  göre,  bu  “evet”te  şimdiye 
kadarki  değerlerle  ne  bir  uzlaşma  ne  de  bir uyuşma  bulunduğu 
için,  bu  “evet”  içindeki  koşulsuz  “hayır”,  yeni  değer  koymanın 
bir  parçasıdır.  Şu  andaki  değerlerin  yinelenmesine  karşı  yeni 
“evet”in  koşulsuzluğunu  güven  altına  almak uğruna;  yani  değer 
koymayı  karşı  akım  olarak  temellendirmek  uğruna,  Nietzsche, 
yeni  değer  koymayı  Hiççilik  olarak  tanımladı.  Bu  Hiççilik  ara­
cılığı  ile  yeni,  tek  yetkili  bir  değer koyma kendini  bütünlemek- 
tedir.  Nietszsche,  Hiççiliğin bu  son  evresini  "bütünlenmiş"  yani 
klasik  Hiççilik  olarak  adlandırır.  Nietzsche  Hiççilikten  şimdiye 
kadarki  en  yüksek  değerlerin  değerden  düşürülmesini  anlar. 
Ama  Hiççiliği  "şimdiye  kadarki  bütün  değerlerin  yeniden  de­
ğerlendirilmesi  anlamında"  onaylar  da.  Bu  nedenle  Hiççi  adı 
bulanık  kalır,  İki  uç  durumu  bakımından  görülür,  her  zaman 
başlıca  iki  anlamı  vardır.  Açıkçası  bir  yandan  yalnızca  şimdiye 
kadarki  en  yüce değerleri  değerden  düşürmeyi  gösterir iken;  bir 
yandan  da  değerin  değerden  düşürülmesinin  koşulsuz  karşı- 
akımı  anlamına  gelir.  Bu  bağlamda,  Nietzshe' nin,  Hiççiliğin  ön 
biçimi  olarak  andığı  kötümserlik  de  çift  anlamlıdır.  Schopen- 
hauer'e göre kötümserlik,  dünyaların  en  kötüsü olan bu dünyada 
yaşamın  yaşanmaya  da  onaylanmaya  da  değmediği  inancıdır. 
Bu  Öğretiye  göre  yaşam  da,  bir  bütün  olarak  yaşam  olarak  va­
rolanlar  da  yadsınacaktır.  Nietzsche'ye  göre  bu  tür  kötümserlik 
"zayıflığın  kötümserliğidir".  Zayıflığın  kötümserliği  her  şeyde 
yalnızca  karanlığı  görür,  o  her  şeyde  başarısızlığın  temelini 
bulur,  her  şeyin  sonunda  felaketin  daniskasına  uğrayacağını 
bildiğini  ileri  sürer.  Buna  karşılık,  güçlü  kötümserlik,  güçlü 
olduğundan  kendini  kandırmaz,  tehlikeli  olanı  görür.  Örtü,  göz 
boyama  istemez.  O,  şimdiye  kadar  olanın  geri  dönüşünü  sabır­
sızca  beklemenin  uğursuzluğunu  anlar.  Görüngüleri  çözümle­
yici  biçimde  ele  alır,  koşulları  her  şeye  karşın  bilmek,  tarihsel 
durumun  hakimi olan güçleri üzerine bilinçlenmek ister.
24


NİETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ SÖZÜ
Daha  özlü  bir  düşünme,  Nietzsche'nin  "güç  kötümserliği" 
dediğinde,  varolanın  özneliğinde(^),  öznelliğin  koşulsuz  ege­
menliği  altında  Yeni  çağ  insanlığının  ortaya  çıkarılışının  kö­
tümserlik  aracılığı  ile  nasıl  gerçekleştiğini  gösterebilirdi.  Kö­
tümserlik  aracılığı  ile  onun  çifte  biçiminde  aşırı  uçlar  ortaya 
çıkar,  aşırı  uç  olmaları  bakımından  üstünlüklerini  sürdürür, 
korurlar.  Böylece  her  şeyin  bir  "ya  -ya  da"nın koşulsuz mutlak- 
lığmda  karar  aşamasına  getirildiği  bir  durum  doğar.  Bir  ara 
durum  geçerli  olur,  bir yanda  şimdiye  kadarki  en yüce  değerle­
rin  kendilerini  gerçekleştirmediği  belli  olur,  dünya  değer-siz 
görülür.  Öte yandan,  bu  düşünme  ile yeni  değer koymanın  kay­
nağına  araştırıcı  bir  bakış  yöneltilir.  Ama  dünya  böylelikle  de­
ğerini yeniden kazanmaz.
Kuşkusuz  bugüne  dek  gelen  değerlerin  sarsılması  karşısında 
başka  bir arayış  da olacaktır.  Hıristiyan  Tanrısı  anlamında  Tan­
rının  duyuüstü  dünyadaki  yetkili  konumu kaybolsa da onun  boş 
kalan  yeri,  hep,  olduğu  gibi  bırakılır.  Duyuüstü  ile  ideal  dünya­
nın  bu  boş  kalan  alanına  bağlanılabilir.  Şu  da var  ki,  boş  kalan 
bu yer,  orada yeni  Tanrının bulunmasını,  yerinden  edilen  Tanrı­
nın  yerine  başka Tanrının  getirilmesini  gerektirir.  Yeni  ülkülere 
yönelinir. Nietzsche'nin tasarımına (Güç İstemi.  Aforizma  1021. 
Y.  1887)  göre,  dünyada  Hıristiyanlığın  iflas  ettiği  her  yerde, 
dünya mutluluğu öğretisiyle, sosyalizmle, Wagnerci  müzikle bu 
yapıldı.  Nietzsche  buna Yetkinleşmemiş Hiççilik  der.  Nietzsche 
bu  konuda  şunu  söyler  (Güç  İstemi.  A.28.  y.  1887)  :  "Yetkin 
olmayan  Hiççiliğin  biçimleri:  Biz  tam  da  onların  ortasında 
yaşıyoruz.  Şimdiye  kadarki  değerleri  yeniden  değerlendirmek- 
sizin  Hiççilikten  kurtulma  girişimi  ise  karşıtını  yaratır,  sorunu 
derinleştirir"
Biz  şunları  söyleyerek  Nietzsche'nin  yetkinleşmemiş  Hiççi­
lik düşüncesini  daha açık seçik,  daha kesin  biçimde kavrayabili­
riz:  Gerçi  yetkinleşmemiş  Hiççilik  şimdiye  kadarki  değerleri 
başka değerlerle değiştirir ama o bu değerleri sürekli  olarak, boş 
yere  duyuüstünün  ülküsel  alanıymış  gibi  korunan,  sürdürülen 
eski  yere  yerleştirir.  Oysa  yetkin  Hiççilik,  değerin  yerini,  bir 
dünya  olarak  duyuüstünün  ortadan  kaldırmanın  yanı  sıra,  buna
25


Yüklə 72,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə