NIETZSCHE’NİN TANRI ÖLDÜ SÖZÜ ve DÜNYA RESİMLERİ ÇAĞI
rolan tasarımın nesnelliği olarak; hakikat tasarımın kesinliği
olarak ilk kez Deskartes metafiziğinde belirlendi. Descartes'in
başyapıtı M editationes de prima philosophia, (İlk Felsefe Üze
rine İncelemeler) adını taşıyordu. Prote Philosophia, daha sonra,
metafizik olarak adlandırılacak olana, Aristoteles'in verdiği
addı.
Nietzsche'de
içinde,
bütün
Yeni
çağ
metafiziği,
Deskartes'in çığrım açtığı varolan, hakikat yorumuna bağlı
kaldı. (Ek 4)
İmdi araştırma olma niteliği ile bilim, Yeni çağ'ın özlü ol
gularından biri ise, araştırmanın metafizik temelini kuran şey,
ilkin, daha çok önceden Yeni çağ'ın özünü de belirlemiş olsa
gerek. Yeni çağ'ın özü, kişioğlunun kendi kendini kurtarır iken
Orta çağ'ın bağlarından da kurtulmasında görülebilir. Ne var ki,
bu doğru niteleme yüzeyseldir. Bu niteleme, Yeni çağ’ın öz
temelini kavramayı, bunun sonucu olarak da onun özünün ala
nım yargılamayı önleyerek, yanılgıya yol açar. Besbelli ki, Yeni
çağ, kişioğlunun kurtarılması sonucunda öznelciliğe, bireyciliğe
yol açmıştır. Ancak, önceki hiç bir dönemin Yeni çağ'daki
nesnellikle karşılaştırılabilecek bir nesnellik yaratmadığı, daha
önceki çağlarda, ortaklaşa-olan biçimindeki birey dışı bir yapı
nın bu ölçüde geçerlilik kazanmadığı da kesin. Burada önemli
olan öznellik ile nesnellik arasındaki zorunlu karşılıklı ilişkidir.
Bunların birbirini böyle karşılıklı koşullaması bile, derin bir
süreci imler.
Önemli olan kişioğlunun kendi kendini o zamana kadarki
bağlarından kurtarması değil, insanın özneye dönüşürken özü
nün de değişmesidir. Yine de biz bu özne (Subiectum) sözcü
ğünü, grekçe hypokeimenon sözcüğünün çevirisi olarak anla
malıyız. Sözcük her şeyi temel olarak kendinde toplayanı, altta-
yatanı adlandırır. Özne kavramının bu metafizik anlamında,
sözcüğün ne insanla, ne de 'ben'le ilişkisine ağırlık verilmiştir.
Bununla birlikte, kişioğlunun ilk, asıl subiectum'a dönüştü
rülmesi, inanın bütün varolanların Varlık, hakikat tarzları bakı
mından, kendisinde temelendirdiği bir varolana dönüştürüldüğü
anlamına gelir. însan varolan olarak varolanın bağıntı noktasına
dönüşür. Ama bu dönüşüm, ancak varolan anlayışının tümüyle
7 6
DÜNYA RESİMLERİ ÇAĞI
değiştirilmesiyle olanaklı olur. Bu dönüşüm kendini nerede
açığa vurur? Buna göre Yeni çağ'm özü nedir?
Yeni çağ üzerine düşündüğümüzde, Yeni çağ’a özgü dünya
resmini (Weltbild) sorgularız. Biz dünya resmini Orta çağ ile
G rekler’in dünya resimlerinden ayrımında belirginlik kazanan
öğeler aracılığı ile tanıyoruz. Peki ama tarihsel bir çağı yorum
larken niçin dünya resmi ile ilgili bir soru soruyoruz? Tarihte
her dönemin kendine özgü bir dünya resmi var mıydı? Her çağ,
zaman zaman, bu biçimde kendi dünya resmi üzerine kafa yor
muş muydu? Y oksa dünya resmini sorgulamak tasarımın Yeni
çağ’a özgü bir yolu mu?
Nedir bu dünya resmi? Dünyanın bir resmi olduğu kesin.
Ama burada 'dünya' ne anlama gelir? Resim ne demektir?
Dünya burada, bütünlüğünde varolanları adlandırır. Bu ad
acunla, doğayla sınırlı değildir. Tarih de dünyanın bir parça
sıdır. Bununla birlikte, doğa ile tarih, ikisinin birbirlerine geç
mesi de birbirinin altında yatması da dünyayı tüketmez. Bu
adlandırmada söylenmek istenen, aynı zamanda, dünyayla iliş
kisi nasıl düşünülürse düşünülsün dünya temelidir. (Ek 5)
'Resim' sözcüğünde, öncelikle, bir şeyin kopyası düşünülür.
Buna göre, dünya resmi, bütün varolanların resmi gibi bir şey
olsa gerek. Oysa 'dünya resmi' daha çok şey demektir. Biz söz
den, dünyanın kendisini, bizim için esas olduğu, bağlayıcı ol
duğu biçimi ile bütünlüğünde varolanları anlarız. 'Resim' burada
bir taklit anlamına gelmez, daha çok “kendini resme koy
mak”^ ) günlük ifadesindeki anlamındadır. Burada söylenmek
istenen şudur; varolan, resimde, bizim onunla ilişkimizdeki gibi
önümüzde durur. Bir şeyden haberdar olmak [sözcük sözcük
çevrilirse: kendini resme koymak], birinin varolanı, onunla
ilişkisindeki gibi, onunla birlikte duracak gibi önünde bir yere
koyması, varolanı bu yolla sağlama bağlayarak, kendi önünde
tutmasıdır. Ama, hâlâ resmin özündeki kesin belirleyici kayıp
tır. Haberdar olmak [sözcük sözcük çevirisi, "Biz resimde bir
şeyiz"] tümcesi, genelde yalnızca varolanın göz önüne getiril
diği anlamına gelmez, bütün ona ait olanların, onda birlikte
bulunanların bir dizge olarak önümüzde durduğu anlamına da
gelir. Resimde olma anlatımında şunlar sezilir: Bir şeyden ha
77
NIETZSCHE’NİN TANRI ÖLDÜ SÖZÜ ve DÜNYA RESİMLERİ ÇAĞI
berdar olma, ona hazır olma, onun için donanımlı olma. Dünya
nın resme dönüştüğü yerde, bütünde varolan, insanın hazır ol
duğu, buna göre de onu kendi önüne getirmeye niyetlendiği,
kendi önünde tuttuğu, sonuç olarak bir anlamda, kendi Önünde
bir yere koymaya niyetli olduğu bir şeydir. (Ek 6) Özü bakı
mından anlaşıldığında dünya resmi, dünyanın bir resmi değildir,
dünyayı resim olarak kavramaktır. Bütün varolan şimdi şöyle
kabul edilir; varolan, ilk kez, ancak göz önüne getiren, ortaya
koyan [herstellen] insan tarafından koyulduğu ölçüde varolan
olur. Varolan, dünya resmine geldiğinde bütün varolan üzerine
özlü bir yargı verilir. Varolanın Varlığı onun göz önüne getiril
miş olmasında aranır, bulunur da.
Varolanın bu anlamda yorumlanmadığı yerde, dünya resme
alınamaz, dünya resmi olamaz. Varolanın göz önüne getirilmiş
olmada, göz önüne getirilmiş olma aracılığı ile varolan olması,
bu işin olup bittiği çağı, daha önceki çağa karşıt, yeni bir çağa
dönüştürür. Yeni çağ'ın dünya resmi ile çağcıl dünya resmi aynı
anlama gelir. Sözcük daha önceden, açıkçası Orta çağ'da, Antik
çağ'da olamayacak bir şeyin [dünya resminin] bu çağda bulun
duğunu düşündürür. Dünya resmi, bir zamanlar, Orta çağ'a özgü
bir dünya resmi iken Yeni çağ'm dünya resmine dönüşmez,
Yeni çağ'm özünü ıralayan dünyanın resme dönüşmesidir.
Oysa, Orta çağ'da varolan, en yüksek neden olan yaratıcı ki
şisel Tanrı aracılığı ile yaratılan, ens creatum’dur. Varolan ol
mak, burada, yaratıkların başlangıçtan belirlenmiş özel sıra
düzeninin bir parçası olmak; böyle bir nedenle olmak da, yara
dılışın en yüce sebebine karşılık gelmek (Anologia entis) de
mekti. (Ek 7) Ama Orta çağ'da varolanın Varlığı, hiç bir zaman,
onun nesnel olarak insanın önüne getirilmesinde, insanın bilgi
alanına yerleştirilmesinde, kullanımına sunulmasında, böylece
de yalnızca bu yolla varolan olmasında bulunmadı.
G rekler’in varolan yorumunun niteliği Yeni çağ'm varolan
yorumundan daha da uzaktır. Grek düşünmesinin varolanın
Varlığı üzerine en eski sözlerinden biri şöyledir to gar outo
noein estin te kai einai. Parmenides'in bu tümcesinde söylenen
şudur: Varolanın anlaşılması, varolan tarafından belirlendiği, is
tendiği için, Varlığa aittir. Bulunanlar olarak kendini açan, or
78
Dostları ilə paylaş: |