Monoteist İnançlarda UIGhiyet Anlayışı
135
nelme anlamına gelmediğini ifade eden "Tecessüdsüz Hıristiyanlık" adlı eserin yazarı
Prof. Mauric Wiles gibi bazı müelliflerin bile teslisi savundukları görülmektedir.
1 1 0
Arala�
rında bazı görüş farkları olmasına rağmen Hıristiyanlığın ana mezheplerinden olan
Katolik, Ortodoks ve Protestan mezhepleri de teslis konusunda müttefiktirler. Dolayı�
sıyla bizim, konuya son vermeden önce Hıristiyanlık inancının ve ulOhiyet anlayışının
birinci esasını teşkil eden Teslis'in anlamına ve teslis inancının tarihi seyrine, bu dog�
manın içerdiği çelişkilere ve akabinde de Kur'an 'ın teslise nasıl baktığına temas et�
memiz gerektiği kanaatindeyim.
A. TESLİs VE TENKİDİ
Üçleme, üçe bölme, üçe çıkarma , şarabı üçte biri uçuncaya kadar kaynatma ve
Hıristiyanlıkta Tanrı 'nın üç olduğuna inanma anlamlarına gelen teslis,
i i i
son anlamı
itibarıyla Arapça 'da Ek(Mm�i Selelse/Üç Uknum!Üç rükün ve Fransızca 'da triniti latzıyla
tabir edilir.
Teslis inancına göre Tanrı birdir fakat Baba, Oğul ve Ruhu'I�Kudüs'ten oluşur.
Her biri ayrı ayrı Tanrı olan bu üç rükün/bazılarına göre üç şahıs, üç tanrı değil. tek
tanrıdır. Bir tek gerçeğin görüntüleridir. Bu, "üçte bir ve "bir"de üç olarak da ifade
edilebilir. 112 Kısaca buna "üçlü birlik" de denilebilir.
Teslisin birinci rüknü olan Baba, ikinci rüknün validi/pederi olmasının yanı sıra
kainatın da yaratıcısıdır. İkinci rükün olan Oğul da, birinci rüknün yegane oğlu olması�
nın yanı sıra alemi günahtan kurtarmıştır. Üçüncü rükün olan Ruhu'I�Kudüs ise teslisin
diğer iki rüknünden devamlı ve ebedı bir şekilde sadır olup, vazifesi hayat vermekten
ibarettir. 113
Bu üçlü Tanrı inancından ibaret olan Teslis, Kitab�ı Mukaddes'in İbranı bölü�
mü nde yer almamaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere bu terim, Hıristiyan Kutsal
metinlerinde de geçmez. Baba, oğul ve Ruhu'I�Kudüs kelimelerinin geçtiği İncillerden
de Teslis'i çıkarmak zorlamadan başka bir şey değildir. Hatta Hz. İsa 'nın "Baba ve Oğul
ve Rufı u'I�Kudüs ismiyle vaftiz eyleyin " 1 14 şeklinde havarilerine emir vermesinden de teslisi
çıkarmanın pek mümkün olmadığı gözükmektedir. O halde Teslis Hıristiyanlığa ne
zaman sokulmuştur?
Aslında teslis inancının temellerini Hz. İsa'dan sonra oluşan uygun ortamı de�
ğerlendiren Pavlus atmıştır. Yunanca trias'tan gelen testis terimi ise, ilk kez 1 80 yılları
civarında Antakyalı Theophile tarafından kullanllmıştır. 1 15 Bununla birlikte teslisin Hı�
ristiyanlık inancına girmesi hayli sonra olmuştur. 3 2 5 yılında Kral Kostantin'in emriyle
toplanan İznik konsilinde henüz tesİis yoktu. Orada sadece Mesih'in tanrılığından ve
Baba�Tanrı 'nın oğlu olduğundan ve her ikisinin de aynı cevherden olduğundan söz
ediliyordu . Ruhu'I�Kudüs'ün Tanrı mı yoksa yaratılmış bir ruh mu olduğundan
1 10
Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Işık Yayınları , izmir 1 996, s. 1 78-79.
i i i
Ferit Develioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Kitabevi. Ankara 1 988, s . 1 3 1 2; Mustafa Nihat Özön,
Osmanlıca Türkçe Sözlük, inkılap Kitabevi. istanbul 1 987, s. 856.
1 1 2
Muhammed izzet et-Tahtilvı, en-NasraniyyeIÜ ve'l-islam, Mektebetü'n-NOr, Mısır 1 407/ 1 977, s. 30.
1 13
Abdülehad DilvOd, incil ve Salih, Haz. Kudret Büyükcoşkun, inkılab Yayınları, istanbul 1 999, s. 20-2 1 .
1 14
Matta, 28, 1 9.
1 15
Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 1 88 (D. Mason,
Le
Coran et la revelation iudeo-chretienne,
ı . 90'dan naklen); Tacettin Şimşek, Allah Rasulü Meryem Oğlu isa 'dan Tanrılaitırılan, Mitleitirilen isa'ya,
http://www.ulumulhikmekoeln .de/rivayet2 .htm.
136
Hasan Hüseyin Tunçbilek
bahsedilmiyordu . 6 38 1 yılında toplanan birinci Kostantinopolis konsilinde,
İskenderiyye patrikinin görüşüne uyularak Ruhu 'I-Kudüs'ün de tanrılığına karar verildi .
Böylece "üçlü birlik" binası tamamlanmış 01du . 7
Teslisin bu kadarıyla da yetinmeyen bazı kilise babaları, Ruhu'I-Kudüs'ün sade
ce Baba-Tanrı'dan değiL, Oğuldan da sadır olması gerektiğini ileri sürdüler. 589 yılında
düzenledikleri Toledoffuleytula konsilinde bunu da karara bağladılar.
i
ıa
Burada şunu da belirtmek gerekir ki, kon si Ilere çağrılan kilise babalarının ço
ğunluğu, üç rükünlü veya şahsiyetli bir Tanrı formülüne karşı idi . Bu konsilierde çok
çetin tartışmalar yapıldı. Ancak tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi, burada da
siyası otoritenin baskısı devreye girdi . Teslisi benimsemeyen çoğunluk saf dışı edilip,
azınlığın önerileri dikkate alındı ve ortaya akıı ve mantık ölçüleri içinde bir yere otur
tulması mümkün olmayan bir teslis anlayışı çıktı ve bu anlayış, şu anda muharref de
olsa, başlangıçta tevhidi simgeleyen semavı bir dinin temel inanç ilkelerinden birini
oluşturdu.
Hıristiyanlar, teslis inancının doğruluğunu ispat etme sadedinde kutsal metin
lerden bazı deliller ileri sürdüler ve bunları izah yoluna gittiler. 9 Fakat yapılan izahıar,
çürük temellere oturtulan teslis inancını ispata yetmediği gibi, yapılan her izah ve
yorum, işi daha da karışık ve karmaşık hale getirmekten öte geçmedi. Bu zorluk karşı
sında aklı tamamen devre dışı bırakarak teslisin akııla değiL, ilhamla anlaşılacağı ve
onun sadece inanılması gereken bir sır olduğu ifade edilir oldu. Bu anlayış Orta çağ
teolog ve filozoflarından Saint Anselm ve Saint Thomas gibi kimselerden tutun, yeni
lerden Habib Said ve daha başkalarına kadar devam ede gelmiştir. Bu anlayışta olan
Hıristiyanlar, kutsal saydıkları Tevrat'ın ortaya koyduğu tevhid ile teslisin bağdaşma
yacağına, teslisin her bir rüknünün görevinin ne olduğuna, "bir'de üç şahıs, üç şahısta
bir" formülünün ne derece makul olduğuna ve son olarak da "Oğul yaratılmadı ama
dOğdu; fakat Oğul Baba 'dan sonra da değildir" inancının ne anlama geldiğine dair
sorulara şimdiye kadar ikna edici cevap bulamadılarııo ve kanaatimizce bundan sonra
da bulamayacaklardır. Nitekim Rahip Prof. Thomas Michel de, Hıristiyanlık ulOhiyet
anlayışıyla ve dolayısıyla teslisle ilgili hususlara temas etmiş, Hıristiyanlığın salt tevhid
dini olduğunu ispata çalışmış fakat yapmış olduğumuz incelemeden edindiğimiz so
nuca göre istenen başarıyı sağlayamamış ve vermiş olduğu cevaplar, yapmış olduğu
izahlar ikna edici 0lamamıştır. 1 21
Teslis konusunda çıkmaza giren Hıristiyanlar, zaman zaman üç rüknü veya üç
şahsı İslam'daki Allah'ın sıfatlarına benzetseler de, bunun kabulü mümkün olmayan
bir kıyaslama olduğu apaçıktır. Kaldı ki, bunu söyleyenler de bu kıyasın farklı bir kı
yaslkıyas maa 'I-tarık olduğunu bilecek kadar bilgi ve teoloji formasyonuna sahip kişi
lerdir. 122 Her şeye rağmen teslisi tevhide engel görmeyenıere karşı Hıristiyanlıktan
mühtedi alim Abdülehad DavOd, bu konuda şu cevaba yer verir: " Üç uknOmun üç ilah
değiL, belki üçden bir birden üç olması hasebiyle, yalnız bir Allah olduğu iddia ediliyor.
i
16
Ebu Zehra . Mufıddardt. s. 1 5 1 .
i 1 7
Tahtav!' en-Nasraniyyetü ve'l-İsıam. s. 45; Şeleb!. el-Mesihıyye. s. 1 52 .
i
ıa
Tahtavı. en-Nasraniyyetü ve' I-İslam. s. 47.
i 19
Hıristiyanların teslisi izah ve savunmaları ile ilgili geniş bilgi için bkz. Ebu Zehra . Mu(ıddarat. s. 1 1 2- 1 8; Şelebl. el-
Mesifııyye. s. 1 27-28.
1 20
Şeleb!. el-Mesifııyye. s. 1 34; Suat Yıldırım. Mevcut Kayna�/ara göre Hıristiyanlık.
s.
1 92 .
1 2 1
Bkz. Thomas Michel. Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş. Orhan Basımevi, İstanbul 1 992.
122
Suat Yıldırım. Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlı�. s. 1 98.
Monoteist İnançlarda Ulühiyet Anlayışı
137
Kilise teslis�i §erifin üç ilahtan müte§ekkil olmadığını ne kadar iddia ederse etsin,
madem ki üç uknOm arasında bir bağ var ve her birinin diğerlerine ait olmayan sıfatları
ve filleri bulunduğunu itiraf ediyor, o halde üç uknCım ne teker teker ne de toplu ola�
rak bir Allah olamaz. Yani Eb validdir, ne İbn olabilir ne de Ruhu'I�Kudüs . Dolayısıyla
tek bir rükün diğer rükünlere bağlı ve onlarla kayıtlı bulunduğundan tam Allah olamaz.
İkinci ve üçüncü uknOmların durumları da böyledir. " 123
Abdülehad DavOd, Hıristiyanların ulOhiyet anlayı§ı ve teslisle ilgili dü§ünceleri�
ne ili§kin §u ele§tiriye de yer verir: "Isevilik akıdesine göre ulCıhiyette babalık ile oğul�
luk mevcuttur. Şimdi bir Allah, aynı zamanda hem baba hem oğul olamaz. Çün kü
birdir ve bir olması vacip olduğundan, ne kendisinin babası olabilir ne de kendisinin
oğlu. Bundan dolayı bu akıdenin ulOhiyette iki vücOd�i mutlakı tanımakta olduğu §üp�
heden uzaktır. Ve bu iki ezell ve mutlak vücOddan devamlı bir sOrette hurOc ve sudOr
eden Ruhu'I�Kudüs de, ne baba ne de oğul olmadığı için, ulOhiyetin üçüncü vücOd�i
mutlakı olması gerekir ki, doğrusu Nasraniyet'in ma 'bCıdu ile İslamiyet'in perestı§ ve
tekbır ettiği Celle Celaluhu hazretleri arasında sınırsız bir fark vardır.
1 24
Bu konuda İslam alimlerine ait pek çok ele§tiri zikretmek mümkündür.
m
Ancak
biz, bu kadarıyla yetinip, Kur'an'ın teslise nasıl baktığı konusuna temas etmenin daha
uygun olduğu kanaatindeyiz.
B. KUR' AN 'IN TESLiSE BAKıŞı
Tarihin çe§itli dönemlerinde insanlar, peygamberlerin getirmi§ olduğu tevhid
inancından ayrılıp, politeist dü§üncelere veya tevhide aykırı farklı inançlara saplandık�
larında Allah, insanlığın yeniden tevhide dönmesi için peygamberler göndermeye
devam etmi§tir. Bu açıdan bakıldığında Kuran'ın ini§inin asıl nedeninin, Hıristiyanlar
arasında yayılan teslis dogmasının ortaya çıkması olduğunu söylemek mümkündür.
Daha önce belirtildiği gibi her ne kadar Hıristiyanlar, teslisin tevhidle çeli§mediğine
dair yorum ve beyanlarda bulunmu§lar ise de, bizim inancımıza göre bu konuda
Kur'an'ın söyledikleri önemlidir. Allah'ın kelamı olduğuna inandığımız Kur'an'ın, teslis
konusunda Hıristiyanları doğrulayıp doğrulamadığını tespit edebilmek için ilgili ayetle�
re
ba§vurmamız gerekmektedir. Bu ayetlerden bazıları §öyledir:
"Ey Ehl�i Kitap! Dininizde haddi a§mayın, ta§kınlık yapmayın ve Allah hakkında
gerçek olmayan §eyleri iddia etmeyin. Meryem'in oğlu Mesih İsa sadece Allah'ın resu�
lü, Meryem'e ula§tırdığı kelimesidir. Allah tarafından gelen bir ruhtur. Gelin Allah'a ve
elçilerine iman getirin, 'Tanrı üçtür' demeyin . Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin .
Allah ancak tek bir İlahtır. 0, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ne var, yerde
ne varsa O'nundur. Koruyan ve yöneten olarak Allah yeter." (Nisa , 4/ 1 7 I) .
" 'Allah Meryem'in oğlu İsa'dır' diyenler hiç §üphesiz ki'ifir olmu§lardır . . . "
(Maide, 5/72).
" 'Allah üçten biridir' diyenler de ki'ifir olurlar. Halbuki bir tek ilahtan ba§ka ilah
yoktur. Eğer bu batıl iddialarından vazgeçmezlerse içlerinden ki'ifir kalanlara mutlaka
can yakıcı bir azap dokunacaktır." (Maide, 5/739) .
123
Abdülehad Davad, incil ve Salw, s. 2 1 .
124
Abdülehad Davad, incil ve Salib, Haz. Kudret Büyükco�kun, i nkılab Yayınları, istanbul 1 999, s. 20-2 1 .
m
Mesela ibn Teymiye'nin özellikle Hıristiyanlığa reddiye olarak yazmı� olduğu hacimli eseri el-Cevilbu's-Sarıirı /i
ınen Beddele Diııe'I-Mesifl (Mısır 1 322/1 905) bunun en bariz örneklerinden biridir.
138
Hasan Hüseyin Tunçbilek
"Yahudiler: 'Üzeyr Allah'ın oğludur' dediler. Hıristiyanlar da 'Mesih, Allah'ın
oğludur' dediler. Bu onların ağızlarında geveledikleri sözlerden ibarettir. Onlar, sözle�
rini daha önce geçmiş kafirlerin sözlerine benzetiyorlar. Hay Allah kahredesiler! Nasıl
da haktan batıla döndürülüyorlar?" (Tevbe, 9/30) .
''Yahudiler hahamlarını, Hıristiyanlar rahiplerini ve Meryem'in oğlu Mesih'i Al�
lah 'tan başka Rab edindiler. Halbuki onlara bir tek ila ha ibadet etmeleri
emrolunmuştu. Ondan başka ilah yoktur. O, onların ortak koştukları şirkten münez�
zehtir." (Tevbe, 9/3 ı ) .
" Hayır, o bir tanrı değil, nimetimize mahzar ettiğimiz ve İsrailoğulları için bir ör�
nek yaptığımız kulumuzdu . " (Zuhruf. 43/59) .
Yukarıda ilk sırada yer alan Nisa ı 7 ı . ayette görüldüğü üzere Kur'an, Hz. İsa'nın
yüksek şanını küçültmeye, gayrı meşru çocuk diye iftiraya kalkışan Yahudilere karşılık,
Hıristiyanların dinde yani Hz. İsa'yı tazimde ve ona olan sevgide aşın gitmemelerini ve
Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri iddia etmemelerini, yani Allah 'ı insanın bede
nine hulQI etmekle ve ruhuyla birleşmekle, arkadaş ve çocuk edinmekle nitelememele
rini ve O'nu bu gibi hallerden tenzih etmelerini emreder.
1 26
Onları bu şekilde aşınıık ve
taşkınlıktan men eden Kur'an, arkasından da onları doğru yola irşat eder ki. bu da,
" Meryem'in oğlu Mesih İsa'nın sadece Allah'ın resQlü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve
Allah tarafından gelen bir ruh " olduğu gerçeğidir. Bu aynı zamanda Hz. İsa 'yı bir tür
tanımlama ve onun kimliğini ortaya koymadır. Bu tanımlama Maide 4 5 . ayette şu
şekilde yapılmaktadır: "Gün geldi, melekler ona : Meryem! Allafı, kendisi tarafından bir kelime
vereceğini sana müjdeliyor. Adı İsa, lakabı Mesifı , sıfatı Meryem oğludur. "
Görüldüğü üzere Kur'an, Hz. İsa 'nın vasıflarıyla ilgili olarak Allah'ın elçisi, Al
lah'ın ruhu ve Allah 'ın kelimesi gibi noktalar üzerinde durur. Ayrıca onun Allah 'ın kulu
olduğunu da vurgular. Kur'an'da Hz. İsa'nın " Ruhu 'I�Kudüs" ve "Allah 'ın oğlu" olduğu�
na dair hiçbir beyana yer verilmez.
Ayetlerde geçen "kelime" ve "Allah 'ın ruhu" gibi ifadeler, Hıristiyanların anla�
dıkları anlamda değildir. Onlara göre "kelime", "kelam ve " nutuk" (Logos) anlamlarına
gelir. Buradan hareketle Hıristiyanlar, Allah'ın kelamının İsa'nın varlığında ifade buldu
ğuna; ruhunun da İsa'ya hulOI ettiğine inanmaya başladılar. Böylece hem İsa'yı, hem
de Tanrı'nın bir parçası olarak kabul ettikleri Ruhu'I�Kudüs 'ü tanrı olarak benimsediler.
Sonuçta ortaya teslis denilen bir inanç çıkmış oldu. Halbuki Kur'an'a göre ayette ge
çen " kelime", Allah'ın "ol!" emridir. Bu emirle Meryem, İsa'ya hamile kalınca İsa 'ya
" kelime" adı verilmiştir ki, bu, Hıristiyanların bu kelimeye verdikleri anlamlardan farklı�
dır. Bir erkek olmaksızın Cebrail'in Meryem'e üflemesiyle Meryem'de oluştuğundan
dolayı da "Allafı tarafından gelen bir rufıtur" denilmiştir. Yoksa kelime de, ruh da Al
lah 'tan birer parça değildir.
Bu tespit ve yorumlardan anlaşılmaktadır ki, Kur'an, Hıristiyanların teslis inan
cını kesinlikle reddetmekte ve bu inancın tevhid akidesiyle uzaktan veya yakından
alakasının olmadığını ifade etmektedir. Hatta bu inancın sahiplerinin küfre gittiklerini
ve bu batı! inançlarından vazgeçmedikleri takdirde cehennem azabına dOçar olacakla�
rını bildirmektedir. Mesela bu konuda Maide suresinde şu ayetlere yer verilir:
"Allah, Meryem'in oğlu İsa 'dır diyenler hiç şüphesiz kafir olmuşlardır. Halbuki
İsa vaktiyle şöyle demişti: Ey İsrailoğulları ! Benim de, sizin de Rabbiniz olan Allah'a
1 26
Fahruddin Muhammed b. Ömer er-Raz!. et-Tefsiru'I-Keoir, Daru ihyai't-Türilsi'l-isıam!. Beyrut, ty
..
XXI, 1 1 5;
Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili (sadeleştiriimiş baskı) . Feza Gazetecilik
A.ş., istanbul ty., ııı. 1 34.
Monoteist İnançlarda UICıhiyet Anlayışı
139
ibadet ediniz. Kim Allah'a eş ortak koşarsa, şu kesindir ki, Allah ona cenneti haram
kılmıştır ve onun varacağı yer ateştir. Zalimlere yardımcı olan da çıkmaz. " (Maide,
5/72).
"Allah üç uknumdan biridir diyenler de kilfir olurlar. Halbuki bir tek ilahtan baş�
ka ilah yoktur. Eğer bu batı! iddialarından vazgeçmezlerse içlerinden kilfir kalanlara
mutlaka can yakıcı bir azap dokunacaktır. " (Maide, 5/73) .
Kur'an'ın bu kadar net ve kesin beyanları karşısında Hıristiyanların teslisle ilgili
öne sürdükleri yorum ve izahıarın ne kadar inandırıcılıktan uzak ve akıl dışı olduğu
anlaşılmıştır.
SONUÇ
VE
DEGERLENDiRME
İnsanı yaratan Allah, onun fıtratına inanma duygusunu da yerleştirmiştir. Do�
ğuştan insanda var olan bu duygu, Allah'ın göndermiş olduğu peygamberler aracılığıy�
la tevhide yönlendirilmiştir. Ancak peygamberlerin getirmiş olduğu mesajlardan uzak
kaldığı dönemlerde insanlar, tevhidden saparak ya çok sevdikleri veya çok korktukları
yahut da ulu gördükleri bazı varlıkları kendilerine tanrı edinmişler ve bunlara tapma
ihtiyacı hissetmişlerdir. İnsanlığı bu durumda bırakmak istemeyen Allah, peygamberler
göndermeye devam etmiş, yine de insanlar belli dönemlerde mezkOr sapmalara maruz
kalmışlardır. Toplumun önde gelen şahsiyetleri olarak bilinen bazı filozoflar da bu
sapmalardan kurtulamamışlardır. Halk cahilliğinden dolayı yolunu ve yönünü tayin
edemezken, bunlar, AHah�alem arasındaki dengeyi kuramamışlar. dolayısıyla üzerinde
Allah 'ın kozmik kanunlarırıın cereyan ettiği tabiatı tanrılaştırma yoluna gitmişlerdir.
Kimisi, Allah'ın dışında tabiata ezeliyet nispet ederken, kimisi de halkla birlikte insan�
biçimci tanrı anlayışını benimsemiştir. Bu iki yanlış telakki o kadar yaygınlaşmıştır ki,
monoteist düşünceye sahip oldukları bilinen filozoflar bile, bu iki telakkinin etkisinden
kurtulamamışlardır. Aradan asırlar geçmesine rağmen xıX. yüzyılda adeta bir moda
olan ve bilinçli olarak seslendirilen "Tanrı'nın insanı değil. insanın Tanrı 'yı yarattığı"
görüş ve düşüncesi bu tür yanlış telakkilerin ürününden ve uzantısından başka bir şey
değildir. Hatta bu tür saçmalıkların
XX.
yüzyılda da dile getirildiği bilinen bir gerçektir.
Monoteist olarak bilinen fakat ulOhiyetin en önemli vasıflarından biri olan ya�
ratma gibi bir niteliği Allah 'a nispet etmekten kaçınan bazı filozoflar, ya sudOr teorisini
ya da panteizmi benimsemişlerdir. Kimileri de alemle ilgisi olmayan, alemi adeta bir
saat gibi kurup istirahata çekilen veya alemde cereyan eden hiçbir şeyden haberi
olmayan, ilmini sadece kendi özünü bilmeyle sınırlandıran bir Tanrı anlayışı içine gir�
mişlerdir. Bunun yanı sıra bazı filozofların Tanrı'yı şu değildir bu değildir gibi sadece
negatif!selbi sıfatlarla niteleyip, O'na pozitif!sübOti sıfatlar nispet etmemeleri, Tan�
rı'nın insan seviyesinden daha aşağıda anlaşılmış olduğunu gösterir. İnsan belli bir
bilgiye ve özgür iradeye sahip iken, Tanrı bu gibi sıfatlarla nitelendirilmemektedir.
Halbuki Kur'an'ın açık beyanlarına göre Allah, en gizli şeyleri bile bilir ve "O ner an yeni
tecellilerle iş başındadır. " (Rahman, 5 5/29) . Aleme olan ilgisi kesintisiz devam etmektedir.
Yaptıklarını özgür iradesiyle yapar.
Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi indirildiği ilk duruluğu koruyamayıp tahrife maruz
kalan semavi dinler de, gerçek tevhidi yansıtmamaktadır. Her ne kadar Yahudilik, ırkçı
bir Tanrı anlayışına sahip olsa da, Hıristiyanlığa nispetle orijinaline daha yakın, daha
makul bir çizgide olduğu görülür. Bununla birlikte Yahudilik, Allah'!. O'nun yüceliğine
yakışmayacak vasıflarla nitelemektedir. Hıristiyanlığa gelince, onun teslis inancını
anlamak mümkün değildir. Çeşitli dönemlerde devlet adamlarının da baskısıyla şekil�
140
Hasan Hüseyin Tunçbilek
den şekle sokulan Hıristiyanlık, günümüze kadar hiçbir Hıristiyan'ın izah edemediği
teslis inancıyla bir çıkmazlar dini haline gelmiştir.
Öte yandan Hıristiyanlıkla ilgili olarak geçmişte yapılan tartışmalar ve yorumlar,
sadece tartışma ve yorum olarak kalmamış, günümüzde de pratikte uygulanan bir
inanç sistemi olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Özellikle üzerinde çokça
durduğumuz ve geçmişte yapılan tartışmalar sonucunda karara bağlanmış bulunan
teslis inancı, günümüze kadar aynen devam etmiş, bununla birlikte özellikle günü�
müzde Hıristiyanlık dünyasında, Hıristiyanlığa, Hz. İsa 'ya ve bir türlü anlaşılamayan
teslis inancına olan ilgi azalmış, bu durumu müspete çevirme çabasında olan papalı�
ğın çalışmaları da sonuç vermemiştir. Fransa 'da yayınlanan "Hz. İsa ile İlgili Son Ger�
çek � L'Ultime Verite sur Christ" başlıklı bir tebliğde şu ilginç sözlere yer verilmiştir:
" Hıristiyan dünyasında İsa ile tartışmalara, kavgalara ve inanç farklılıklarına son vermek ve ger�
çeği kabullenmek şarttır. Böylece Hıristiyanlık bir iman mantığll1a bağlanmış olacaktır. Bu ak/f ve
mantıkf sonuca varabilmek için Hz. İsa nakit ında bilgilerimizi Kur'an 'da İsa 'dan söz edilen 1 5 sare
ve
93 ayet çerçevesinde benimsememiz şarttır. " .
Dostları ilə paylaş: |