Marife yıl. , sayı. 1, bahar 2003, s. 19-140 İslam'in dişindaki



Yüklə 2,71 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/9
tarix26.10.2018
ölçüsü2,71 Mb.
#75654
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Monoteist İnançlarda UIGhiyet Anlayışı 

135 


nelme  anlamına  gelmediğini  ifade  eden  "Tecessüdsüz  Hıristiyanlık"  adlı  eserin  yazarı 

Prof. Mauric Wiles gibi bazı müelliflerin bile teslisi savundukları görülmektedir. 

1 1 0 

Arala� 


rında  bazı  görüş  farkları  olmasına  rağmen  Hıristiyanlığın  ana  mezheplerinden  olan 

Katolik, Ortodoks ve  Protestan mezhepleri de teslis konusunda müttefiktirler. Dolayı� 

sıyla  bizim,  konuya son vermeden önce Hıristiyanlık inancının ve  ulOhiyet  anlayışının 

birinci esasını teşkil eden Teslis'in anlamına ve teslis inancının tarihi seyrine, bu dog� 

manın  içerdiği  çelişkilere  ve  akabinde  de  Kur'an 'ın  teslise  nasıl  baktığına  temas  et� 

memiz gerektiği kanaatindeyim. 

A. TESLİs VE TENKİDİ 

Üçleme, üçe bölme,  üçe çıkarma ,  şarabı üçte biri  uçuncaya  kadar  kaynatma ve 

Hıristiyanlıkta  Tanrı 'nın  üç  olduğuna  inanma  anlamlarına  gelen  teslis, 

i i i  


son  anlamı 

itibarıyla  Arapça 'da  Ek(Mm�i  Selelse/Üç  Uknum!Üç  rükün  ve  Fransızca 'da  triniti  latzıyla 

tabir edilir. 

Teslis inancına göre  Tanrı  birdir fakat  Baba,  Oğul ve Ruhu'I�Kudüs'ten  oluşur. 

Her biri  ayrı ayrı Tanrı  olan  bu  üç  rükün/bazılarına  göre  üç  şahıs,  üç  tanrı  değil.  tek 

tanrıdır.  Bir tek  gerçeğin  görüntüleridir.  Bu,  "üçte  bir ve  "bir"de  üç  olarak da  ifade 

edilebilir. 112 Kısaca buna "üçlü birlik" de denilebilir. 

Teslisin birinci rüknü olan Baba,  ikinci  rüknün validi/pederi olmasının yanı sıra 

kainatın da  yaratıcısıdır. İkinci rükün olan Oğul da,  birinci rüknün yegane oğlu olması� 

nın yanı sıra alemi günahtan kurtarmıştır. Üçüncü rükün olan Ruhu'I�Kudüs ise teslisin 

diğer iki rüknünden devamlı ve ebedı bir şekilde sadır olup, vazifesi hayat vermekten 

ibarettir. 113 

Bu  üçlü  Tanrı  inancından  ibaret  olan  Teslis,  Kitab�ı  Mukaddes'in  İbranı  bölü� 

mü nde yer almamaktadır.  Daha önce de  belirtildiği  üzere  bu terim,  Hıristiyan  Kutsal 

metinlerinde de geçmez.  Baba, oğul ve  Ruhu'I�Kudüs  kelimelerinin geçtiği  İncillerden 

de Teslis'i çıkarmak zorlamadan başka bir şey değildir. Hatta  Hz.  İsa 'nın "Baba ve Oğul 

ve  Rufı u'I�Kudüs ismiyle vaftiz eyleyin " 1 14 şeklinde havarilerine emir vermesinden de teslisi 

çıkarmanın  pek  mümkün  olmadığı  gözükmektedir.  O  halde  Teslis  Hıristiyanlığa  ne 

zaman sokulmuştur? 

Aslında teslis  inancının temellerini  Hz. İsa'dan sonra  oluşan uygun  ortamı  de� 

ğerlendiren  Pavlus  atmıştır. Yunanca  trias'tan  gelen  testis  terimi  ise,  ilk  kez  1 80  yılları 

civarında Antakyalı Theophile  tarafından  kullanllmıştır. 1 15  Bununla  birlikte  teslisin  Hı� 

ristiyanlık inancına girmesi hayli sonra olmuştur. 3 2 5  yılında Kral  Kostantin'in emriyle 

toplanan  İznik  konsilinde  henüz tesİis yoktu. Orada sadece Mesih'in tanrılığından ve 

Baba�Tanrı 'nın  oğlu  olduğundan  ve  her  ikisinin  de  aynı  cevherden  olduğundan  söz 

ediliyordu .  Ruhu'I�Kudüs'ün  Tanrı  mı  yoksa  yaratılmış  bir  ruh  mu  olduğundan 

1 10 

Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Işık Yayınları ,  izmir 1 996, s.  1 78-79. 



i i i  

Ferit Develioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Kitabevi. Ankara  1 988, s .  1 3 1 2;  Mustafa  Nihat Özön, 

Osmanlıca Türkçe Sözlük, inkılap Kitabevi. istanbul  1 987, s. 856. 

1 1 2 


Muhammed izzet et-Tahtilvı, en-NasraniyyeIÜ ve'l-islam, Mektebetü'n-NOr, Mısır 1 407/ 1 977, s.  30. 

1 13 


Abdülehad DilvOd, incil ve Salih, Haz. Kudret Büyükcoşkun, inkılab Yayınları, istanbul  1 999, s. 20-2 1 .  

1 14 


Matta,  28,  1 9. 

1 15 


Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s.  1 88 (D. Mason, 

Le 


Coran et la revelation iudeo-chretienne, 

ı .  90'dan naklen); Tacettin Şimşek, Allah Rasulü Meryem Oğlu isa 'dan Tanrılaitırılan, Mitleitirilen isa'ya, 

http://www.ulumulhikmekoeln .de/rivayet2 .htm. 



136 

Hasan Hüseyin Tunçbilek 

bahsedilmiyordu .  6  38 1  yılında  toplanan  birinci  Kostantinopolis  konsilinde, 

İskenderiyye patrikinin görüşüne uyularak Ruhu 'I-Kudüs'ün de tanrılığına  karar verildi . 

Böylece "üçlü birlik" binası tamamlanmış 01du .  7 

Teslisin bu kadarıyla  da  yetinmeyen  bazı kilise babaları,  Ruhu'I-Kudüs'ün sade­

ce Baba-Tanrı'dan değiL, Oğuldan da  sadır olması gerektiğini ileri sürdüler.  589 yılında 

düzenledikleri Toledoffuleytula konsilinde bunu da karara bağladılar. 

ıa 


Burada  şunu  da  belirtmek  gerekir  ki,  kon si Ilere  çağrılan  kilise  babalarının  ço­

ğunluğu,  üç rükünlü veya  şahsiyetli  bir Tanrı  formülüne  karşı  idi .  Bu  konsilierde  çok 

çetin  tartışmalar  yapıldı.  Ancak  tarihin  çeşitli  dönemlerinde  olduğu  gibi,  burada  da 

siyası otoritenin  baskısı devreye  girdi .  Teslisi  benimsemeyen  çoğunluk saf dışı  edilip, 

azınlığın  önerileri  dikkate alındı ve ortaya akıı ve  mantık ölçüleri  içinde bir yere  otur­

tulması  mümkün  olmayan  bir teslis  anlayışı  çıktı ve  bu  anlayış,  şu  anda  muharref de 

olsa,  başlangıçta  tevhidi  simgeleyen  semavı  bir dinin  temel  inanç  ilkelerinden  birini 

oluşturdu. 

Hıristiyanlar,  teslis  inancının  doğruluğunu  ispat etme sadedinde kutsal  metin­

lerden bazı deliller ileri  sürdüler ve bunları  izah yoluna gittiler.  9 Fakat yapılan  izahıar, 

çürük  temellere  oturtulan  teslis  inancını  ispata  yetmediği  gibi,  yapılan  her  izah  ve 

yorum,  işi  daha  da karışık ve  karmaşık  hale getirmekten öte geçmedi. Bu zorluk karşı­

sında  aklı  tamamen  devre  dışı  bırakarak  teslisin  akııla  değiL,  ilhamla  anlaşılacağı  ve 

onun sadece inanılması  gereken  bir sır olduğu  ifade edilir oldu.  Bu  anlayış  Orta  çağ 

teolog ve filozoflarından Saint Anselm ve  Saint Thomas gibi kimselerden tutun, yeni­

lerden  Habib Said ve  daha başkalarına  kadar devam ede gelmiştir.  Bu anlayışta  olan 

Hıristiyanlar,  kutsal saydıkları  Tevrat'ın  ortaya  koyduğu  tevhid  ile teslisin  bağdaşma­

yacağına, teslisin her bir rüknünün görevinin ne olduğuna, "bir'de üç şahıs, üç şahısta 

bir"  formülünün  ne  derece  makul olduğuna  ve  son  olarak  da  "Oğul  yaratılmadı  ama 

dOğdu;  fakat  Oğul  Baba 'dan  sonra  da  değildir"  inancının  ne  anlama  geldiğine  dair 

sorulara  şimdiye kadar ikna edici cevap bulamadılarııo ve kanaatimizce bundan sonra 

da  bulamayacaklardır.  Nitekim  Rahip  Prof.  Thomas  Michel  de,  Hıristiyanlık  ulOhiyet 

anlayışıyla ve dolayısıyla teslisle ilgili hususlara temas etmiş, Hıristiyanlığın  salt tevhid 

dini  olduğunu  ispata  çalışmış  fakat  yapmış  olduğumuz  incelemeden  edindiğimiz so­

nuca  göre  istenen  başarıyı  sağlayamamış  ve  vermiş  olduğu  cevaplar,  yapmış  olduğu 

izahlar ikna edici 0lamamıştır. 1 21 

Teslis  konusunda  çıkmaza  giren  Hıristiyanlar,  zaman  zaman  üç  rüknü  veya  üç 

şahsı  İslam'daki  Allah'ın  sıfatlarına  benzetseler de,  bunun  kabulü  mümkün  olmayan 

bir  kıyaslama  olduğu  apaçıktır.  Kaldı  ki,  bunu  söyleyenler de  bu  kıyasın  farklı  bir kı­

yaslkıyas  maa 'I-tarık olduğunu bilecek kadar bilgi  ve  teoloji formasyonuna  sahip  kişi­

lerdir. 122  Her  şeye  rağmen  teslisi  tevhide  engel  görmeyenıere  karşı  Hıristiyanlıktan 

mühtedi alim Abdülehad DavOd,  bu konuda şu cevaba yer verir: " Üç uknOmun üç ilah 

değiL, belki üçden bir birden üç olması hasebiyle, yalnız bir Allah olduğu iddia ediliyor. 

16 



Ebu  Zehra .  Mufıddardt. s.  1 5 1 .  

i 1 7 


Tahtav!' en-Nasraniyyetü ve'l-İsıam. s.  45; Şeleb!. el-Mesihıyye. s.  1 52 .  

ıa 



Tahtavı. en-Nasraniyyetü ve' I-İslam. s. 47. 

i 19 


Hıristiyanların teslisi izah ve savunmaları ile ilgili geniş bilgi için bkz. Ebu Zehra .  Mu(ıddarat. s.  1 1 2- 1 8; Şelebl. el-

Mesifııyye. s.  1 27-28. 

1 20 

Şeleb!. el-Mesifııyye. s.  1 34; Suat Yıldırım. Mevcut Kayna�/ara göre Hıristiyanlık. 



s. 

1 92 .  


1 2 1  

Bkz. Thomas Michel.  Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş. Orhan Basımevi,  İstanbul  1 992. 

122 

Suat Yıldırım. Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlı�.  s.  1 98. 




Monoteist İnançlarda Ulühiyet Anlayışı 

137 


Kilise  teslis�i  §erifin  üç  ilahtan  müte§ekkil  olmadığını  ne  kadar  iddia  ederse  etsin, 

madem ki üç uknOm arasında bir bağ var ve her birinin diğerlerine ait olmayan sıfatları 

ve filleri  bulunduğunu  itiraf ediyor,  o halde üç uknCım ne teker teker ne de toplu ola� 

rak  bir Allah  olamaz.  Yani  Eb  validdir,  ne İbn  olabilir ne de  Ruhu'I�Kudüs .  Dolayısıyla 

tek bir rükün diğer rükünlere bağlı ve onlarla kayıtlı bulunduğundan tam Allah olamaz. 

İkinci ve üçüncü uknOmların durumları da böyledir. " 123 

Abdülehad  DavOd,  Hıristiyanların  ulOhiyet anlayı§ı ve teslisle ilgili dü§ünceleri� 

ne  ili§kin  §u ele§tiriye de yer verir:  "Isevilik akıdesine göre  ulCıhiyette  babalık  ile oğul� 

luk  mevcuttur.  Şimdi  bir  Allah,  aynı  zamanda  hem  baba  hem  oğul olamaz.  Çün kü 

birdir ve  bir  olması  vacip olduğundan,  ne  kendisinin  babası  olabilir ne de kendisinin 

oğlu. Bundan dolayı bu akıdenin ulOhiyette iki vücOd�i mutlakı tanımakta olduğu  §üp� 

heden uzaktır. Ve  bu  iki ezell ve mutlak vücOddan devamlı bir sOrette hurOc ve sudOr 

eden  Ruhu'I�Kudüs  de,  ne  baba  ne  de  oğul olmadığı  için,  ulOhiyetin  üçüncü  vücOd�i 

mutlakı  olması  gerekir  ki,  doğrusu  Nasraniyet'in  ma 'bCıdu  ile  İslamiyet'in  perestı§  ve 

tekbır ettiği Celle Celaluhu hazretleri arasında sınırsız bir fark vardır. 

1 24 


Bu  konuda İslam alimlerine ait pek  çok  ele§tiri  zikretmek mümkündür. 

Ancak 



biz,  bu kadarıyla yetinip, Kur'an'ın teslise nasıl baktığı  konusuna temas etmenin daha 

uygun olduğu kanaatindeyiz. 

B. KUR' AN 'IN TESLiSE BAKıŞı 

Tarihin  çe§itli  dönemlerinde  insanlar,  peygamberlerin  getirmi§  olduğu  tevhid 

inancından ayrılıp, politeist dü§üncelere veya tevhide aykırı farklı  inançlara saplandık� 

larında  Allah,  insanlığın  yeniden  tevhide  dönmesi  için  peygamberler  göndermeye 

devam  etmi§tir.  Bu  açıdan  bakıldığında  Kuran'ın  ini§inin  asıl  nedeninin,  Hıristiyanlar 

arasında  yayılan  teslis  dogmasının  ortaya  çıkması  olduğunu  söylemek  mümkündür. 

Daha  önce  belirtildiği  gibi  her  ne  kadar  Hıristiyanlar,  teslisin  tevhidle  çeli§mediğine 

dair  yorum  ve  beyanlarda  bulunmu§lar  ise  de,  bizim  inancımıza  göre  bu  konuda 

Kur'an'ın söyledikleri  önemlidir.  Allah'ın kelamı olduğuna inandığımız Kur'an'ın, teslis 

konusunda Hıristiyanları doğrulayıp doğrulamadığını tespit edebilmek için ilgili ayetle� 

re 

ba§vurmamız gerekmektedir. Bu ayetlerden bazıları §öyledir: 



"Ey  Ehl�i Kitap! Dininizde haddi a§mayın, ta§kınlık yapmayın ve Allah hakkında 

gerçek olmayan §eyleri  iddia etmeyin. Meryem'in oğlu Mesih İsa sadece Allah'ın resu� 

lü, Meryem'e ula§tırdığı kelimesidir. Allah tarafından gelen  bir ruhtur. Gelin Allah'a ve 

elçilerine  iman  getirin,  'Tanrı  üçtür'  demeyin .  Kendi  iyiliğiniz  için  bundan  vazgeçin . 

Allah  ancak  tek  bir İlahtır.  0,  çocuğu  olmaktan  münezzehtir.  Göklerde  ne var,  yerde 

ne varsa O'nundur. Koruyan ve yöneten olarak Allah yeter." (Nisa , 4/ 1 7  I) . 

"  'Allah  Meryem'in  oğlu  İsa'dır'  diyenler  hiç  §üphesiz  ki'ifir  olmu§lardır . . .  " 

(Maide, 5/72). 

"  'Allah üçten  biridir'  diyenler de ki'ifir olurlar. Halbuki bir tek ilahtan ba§ka ilah 

yoktur.  Eğer  bu  batıl  iddialarından vazgeçmezlerse  içlerinden  ki'ifir kalanlara  mutlaka 

can yakıcı bir azap dokunacaktır." (Maide, 5/739) . 

123 


Abdülehad Davad, incil ve Salw, s. 2 1 .  

124 


Abdülehad Davad, incil ve Salib, Haz. Kudret Büyükco�kun, i nkılab Yayınları, istanbul  1 999, s. 20-2 1 .  

Mesela  ibn  Teymiye'nin  özellikle  Hıristiyanlığa  reddiye  olarak yazmı�  olduğu  hacimli  eseri  el-Cevilbu's-Sarıirı  /i­



ınen Beddele Diııe'I-Mesifl  (Mısır 1 322/1 905) bunun en bariz örneklerinden biridir. 


138 

Hasan Hüseyin Tunçbilek 

"Yahudiler:  'Üzeyr  Allah'ın  oğludur'  dediler.  Hıristiyanlar  da  'Mesih,  Allah'ın 

oğludur'  dediler. Bu onların ağızlarında geveledikleri  sözlerden ibarettir.  Onlar,  sözle� 

rini daha önce geçmiş kafirlerin sözlerine benzetiyorlar.  Hay Allah kahredesiler!  Nasıl 

da haktan batıla döndürülüyorlar?"  (Tevbe, 9/30) .  

''Yahudiler hahamlarını,  Hıristiyanlar rahiplerini  ve  Meryem'in  oğlu  Mesih'i Al� 

lah 'tan  başka  Rab  edindiler.  Halbuki  onlara  bir  tek  ila ha  ibadet  etmeleri 

emrolunmuştu.  Ondan  başka  ilah  yoktur.  O,  onların  ortak  koştukları  şirkten  münez� 

zehtir." (Tevbe,  9/3 ı ) . 

" Hayır,  o bir tanrı  değil, nimetimize mahzar ettiğimiz ve İsrailoğulları  için bir ör� 

nek yaptığımız kulumuzdu . "  (Zuhruf. 43/59) .  

Yukarıda ilk sırada yer alan Nisa  ı 7 ı .  ayette görüldüğü üzere Kur'an, Hz. İsa'nın 

yüksek şanını küçültmeye, gayrı  meşru  çocuk diye  iftiraya kalkışan Yahudilere  karşılık, 

Hıristiyanların dinde yani Hz. İsa'yı tazimde ve ona olan sevgide aşın gitmemelerini ve 

Allah  hakkında  gerçek  olmayan  şeyleri  iddia  etmemelerini, yani Allah 'ı insanın bede­

nine hulQI etmekle ve  ruhuyla birleşmekle, arkadaş ve çocuk edinmekle nitelememele­

rini ve O'nu bu gibi hallerden tenzih etmelerini emreder. 

1 26 

Onları  bu şekilde aşınıık ve 



taşkınlıktan  men  eden  Kur'an,  arkasından  da  onları  doğru  yola  irşat  eder  ki.  bu  da, 

" Meryem'in oğlu Mesih İsa'nın sadece Allah'ın resQlü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve 

Allah  tarafından  gelen  bir ruh "  olduğu  gerçeğidir.  Bu  aynı  zamanda  Hz.  İsa 'yı  bir  tür 

tanımlama  ve  onun  kimliğini  ortaya  koymadır.  Bu  tanımlama  Maide  4 5 .   ayette  şu 

şekilde yapılmaktadır:  "Gün geldi,  melekler ona :  Meryem! Allafı, kendisi tarafından bir kelime 

vereceğini sana müjdeliyor. Adı İsa,  lakabı Mesifı , sıfatı Meryem oğludur. " 

Görüldüğü  üzere  Kur'an,  Hz.  İsa 'nın  vasıflarıyla  ilgili  olarak Allah'ın  elçisi,  Al­

lah'ın ruhu ve Allah 'ın kelimesi gibi noktalar üzerinde durur. Ayrıca  onun Allah 'ın kulu 

olduğunu da vurgular. Kur'an'da  Hz. İsa'nın " Ruhu 'I�Kudüs" ve "Allah 'ın oğlu" olduğu� 

na dair hiçbir beyana yer verilmez. 

Ayetlerde  geçen  "kelime"  ve  "Allah 'ın  ruhu" gibi  ifadeler,  Hıristiyanların  anla� 

dıkları  anlamda değildir. Onlara  göre  "kelime", "kelam ve  " nutuk" (Logos) anlamlarına 

gelir. Buradan hareketle Hıristiyanlar, Allah'ın kelamının İsa'nın varlığında ifade buldu­

ğuna;  ruhunun  da  İsa'ya  hulOI ettiğine inanmaya  başladılar.  Böylece  hem  İsa'yı,  hem 

de Tanrı'nın bir parçası olarak kabul ettikleri Ruhu'I�Kudüs 'ü tanrı olarak benimsediler. 

Sonuçta ortaya teslis denilen bir inanç çıkmış oldu. Halbuki  Kur'an'a göre ayette ge­

çen  " kelime",  Allah'ın  "ol!"  emridir.  Bu  emirle  Meryem,  İsa'ya  hamile  kalınca  İsa 'ya 

" kelime" adı verilmiştir ki,  bu,  Hıristiyanların bu kelimeye verdikleri anlamlardan farklı� 

dır.  Bir  erkek  olmaksızın  Cebrail'in  Meryem'e  üflemesiyle  Meryem'de  oluştuğundan 

dolayı  da  "Allafı  tarafından  gelen  bir  rufıtur"  denilmiştir.  Yoksa  kelime  de,  ruh  da  Al­

lah 'tan birer parça değildir. 

Bu tespit ve yorumlardan anlaşılmaktadır ki,  Kur'an, Hıristiyanların teslis inan­

cını  kesinlikle  reddetmekte  ve  bu  inancın  tevhid  akidesiyle  uzaktan  veya  yakından 

alakasının olmadığını ifade etmektedir. Hatta bu  inancın sahiplerinin  küfre  gittiklerini 

ve bu batı! inançlarından vazgeçmedikleri takdirde cehennem azabına dOçar olacakla� 

rını bildirmektedir. Mesela bu konuda Maide suresinde şu ayetlere yer verilir: 

"Allah,  Meryem'in oğlu  İsa 'dır diyenler hiç şüphesiz kafir olmuşlardır.  Halbuki 

İsa  vaktiyle şöyle demişti:  Ey  İsrailoğulları !  Benim  de,  sizin  de  Rabbiniz  olan Allah'a 

1 26 

Fahruddin  Muhammed  b.  Ömer  er-Raz!.  et-Tefsiru'I-Keoir,  Daru  ihyai't-Türilsi'l-isıam!.  Beyrut,  ty 



.. 

XXI,  1 1 5; 

Elmalılı M.  Hamdi Yazır, Hak  Dini Kur'an Dili (sadeleştiriimiş baskı) .  Feza Gazetecilik 

A.ş., istanbul ty., ııı.  1 34. 




Monoteist İnançlarda UICıhiyet Anlayışı 

139 


ibadet  ediniz.  Kim  Allah'a eş  ortak  koşarsa,  şu  kesindir ki, Allah  ona  cenneti  haram 

kılmıştır  ve  onun  varacağı  yer ateştir.  Zalimlere  yardımcı  olan  da  çıkmaz. "   (Maide, 

5/72). 

"Allah üç uknumdan biridir diyenler de kilfir olurlar. Halbuki bir tek ilahtan baş� 



ka  ilah  yoktur.  Eğer bu  batı!  iddialarından  vazgeçmezlerse  içlerinden  kilfir  kalanlara 

mutlaka can yakıcı bir azap dokunacaktır. "  (Maide, 5/73) . 

Kur'an'ın bu  kadar net ve kesin beyanları  karşısında Hıristiyanların teslisle ilgili 

öne  sürdükleri  yorum  ve  izahıarın  ne  kadar inandırıcılıktan  uzak ve  akıl  dışı  olduğu 

anlaşılmıştır. 

SONUÇ 


VE 

DEGERLENDiRME 

İnsanı  yaratan Allah,  onun  fıtratına  inanma  duygusunu  da  yerleştirmiştir.  Do� 

ğuştan insanda var olan bu duygu, Allah'ın göndermiş olduğu peygamberler aracılığıy� 

la  tevhide yönlendirilmiştir.  Ancak  peygamberlerin  getirmiş  olduğu  mesajlardan  uzak 

kaldığı dönemlerde insanlar,  tevhidden saparak ya  çok sevdikleri veya çok korktukları 

yahut  da  ulu  gördükleri  bazı  varlıkları  kendilerine  tanrı  edinmişler ve  bunlara  tapma 

ihtiyacı hissetmişlerdir. İnsanlığı bu durumda bırakmak istemeyen Allah, peygamberler 

göndermeye devam etmiş, yine de insanlar belli dönemlerde mezkOr sapmalara  maruz 

kalmışlardır.  Toplumun  önde  gelen  şahsiyetleri  olarak  bilinen  bazı  filozoflar  da  bu 

sapmalardan  kurtulamamışlardır.  Halk  cahilliğinden  dolayı  yolunu  ve  yönünü  tayin 

edemezken,  bunlar, AHah�alem arasındaki dengeyi  kuramamışlar. dolayısıyla üzerinde 

Allah 'ın  kozmik  kanunlarırıın  cereyan  ettiği  tabiatı  tanrılaştırma  yoluna  gitmişlerdir. 

Kimisi, Allah'ın dışında tabiata ezeliyet nispet ederken, kimisi de halkla birlikte insan� 

biçimci tanrı  anlayışını benimsemiştir.  Bu  iki yanlış telakki o  kadar yaygınlaşmıştır ki, 

monoteist düşünceye sahip oldukları bilinen filozoflar bile, bu iki telakkinin etkisinden 

kurtulamamışlardır.  Aradan  asırlar  geçmesine  rağmen xıX.  yüzyılda  adeta  bir  moda 

olan  ve  bilinçli  olarak  seslendirilen  "Tanrı'nın  insanı  değil.  insanın  Tanrı 'yı  yarattığı" 

görüş ve düşüncesi bu tür yanlış telakkilerin ürününden ve uzantısından başka bir şey 

değildir. Hatta bu tür saçmalıkların 

XX. 

yüzyılda da dile getirildiği  bilinen bir gerçektir. 



Monoteist olarak bilinen  fakat ulOhiyetin  en  önemli vasıflarından biri olan ya� 

ratma gibi bir niteliği Allah 'a nispet etmekten kaçınan bazı filozoflar, ya sudOr teorisini 

ya  da  panteizmi  benimsemişlerdir.  Kimileri  de alemle ilgisi olmayan,  alemi  adeta  bir 

saat  gibi  kurup  istirahata  çekilen  veya  alemde  cereyan  eden  hiçbir  şeyden  haberi 

olmayan, ilmini sadece  kendi  özünü  bilmeyle sınırlandıran  bir Tanrı  anlayışı  içine gir� 

mişlerdir.  Bunun yanı  sıra  bazı  filozofların Tanrı'yı  şu  değildir bu  değildir gibi sadece 

negatif!selbi  sıfatlarla  niteleyip,  O'na  pozitif!sübOti  sıfatlar  nispet  etmemeleri,  Tan� 

rı'nın  insan  seviyesinden  daha  aşağıda  anlaşılmış  olduğunu  gösterir.  İnsan  belli  bir 

bilgiye  ve  özgür  iradeye  sahip  iken,  Tanrı  bu  gibi  sıfatlarla  nitelendirilmemektedir. 

Halbuki Kur'an'ın açık beyanlarına göre Allah, en gizli şeyleri bile bilir ve "O ner an yeni 

tecellilerle iş başındadır. "  (Rahman, 5 5/29) . Aleme olan ilgisi kesintisiz devam etmektedir. 

Yaptıklarını özgür iradesiyle yapar. 

Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi indirildiği  ilk duruluğu  koruyamayıp tahrife  maruz 

kalan semavi dinler de, gerçek tevhidi yansıtmamaktadır. Her ne kadar Yahudilik, ırkçı 

bir Tanrı  anlayışına sahip olsa da,  Hıristiyanlığa  nispetle orijinaline daha yakın,  daha 

makul bir çizgide  olduğu  görülür. Bununla birlikte Yahudilik, Allah'!. O'nun yüceliğine 

yakışmayacak  vasıflarla  nitelemektedir.  Hıristiyanlığa  gelince,  onun  teslis  inancını 

anlamak mümkün değildir. Çeşitli dönemlerde devlet adamlarının da baskısıyla şekil� 




140 

Hasan Hüseyin Tunçbilek 

den  şekle  sokulan  Hıristiyanlık,  günümüze  kadar  hiçbir  Hıristiyan'ın  izah  edemediği 

teslis inancıyla bir çıkmazlar dini haline gelmiştir. 

Öte yandan Hıristiyanlıkla ilgili olarak geçmişte yapılan tartışmalar ve yorumlar, 

sadece  tartışma  ve  yorum  olarak  kalmamış,  günümüzde  de  pratikte  uygulanan  bir 

inanç  sistemi  olarak  varlığını  sürdürmeye  devam  etmiştir.  Özellikle  üzerinde  çokça 

durduğumuz  ve  geçmişte  yapılan  tartışmalar  sonucunda  karara  bağlanmış  bulunan 

teslis  inancı,  günümüze  kadar aynen devam  etmiş,  bununla  birlikte  özellikle  günü� 

müzde  Hıristiyanlık  dünyasında,  Hıristiyanlığa,  Hz.  İsa 'ya  ve  bir  türlü  anlaşılamayan 

teslis  inancına  olan  ilgi  azalmış,  bu durumu  müspete çevirme çabasında  olan papalı� 

ğın  çalışmaları  da sonuç vermemiştir.  Fransa 'da yayınlanan  "Hz. İsa  ile İlgili Son Ger� 

çek  �  L'Ultime  Verite  sur Christ"  başlıklı  bir tebliğde  şu  ilginç  sözlere  yer verilmiştir: 

" Hıristiyan dünyasında  İsa ile tartışmalara,  kavgalara  ve inanç farklılıklarına son vermek ve ger� 

çeği kabullenmek şarttır.  Böylece Hıristiyanlık bir iman mantığll1a bağlanmış olacaktır.  Bu  ak/f ve 

mantıkf sonuca  varabilmek için Hz. İsa nakit ında bilgilerimizi Kur'an 'da İsa 'dan söz edilen  1 5  sare 



ve 

93  ayet çerçevesinde benimsememiz şarttır. " .  



Yüklə 2,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə