\
Monoteist İnançlarda UIOhiyet Anlayışı
1 27
D. PLOTiN
Yeni-Platonculuk'un kurucusu53 olan Plotin, Platon'un metafiziğini biraz daha
farklı bir versiyon içinde öne sürmüş olan antimateryalist bir filozoftur. 0, "İlk", "Bir"
ve " İyi" gibi isimlerle andığı "Tanrı"yı her şeye egemen kozmik düzenin nedeni ve iyilik
ve güzelliğin kaynağı olarak niteler.'4 Ona göre alem bizzat Tanrı'nın kendisinden su
dGr etmekte ve taşmaktadır. Bizim Tanrı'yı bilmemize ve O'nu kelimelerle anlatmamı
za imkan yoktur." O'nun varlığı/vücudu yoktur; çünkü 0, varlığın da üstündedir.56 O'na
"Mevcud" da denmez; çünkü mevcud, sınırlı bir formdur. Halbuki Tanrı, zihnı/akll form
olmaktan bile uzaktır.51 0, ancak selbı sıfatlarla nitelendirilebilir. Yani 0, madde değil
dir, cevher değildir, araz değildir, hareket değildir, sükGn değildir ve aynı zamanda
sıfat da değildir. Çünkü 0, bütün sıfatlardan ve nitelemelerden önce ve onlardan
yücedir." Görüldüğü üzere "Bir"i selbı sıfatlarla niteleyen Plotin, O'nu pozitif veya
sübGtl sıfatlardan soyutlar. Çünkü ona göre " Bir"in bu sıfatlarla nitelendirilmesi, O'nda
çokluk meydana getirir ve bu, O 'nun bir'liğine aykırı olduğu gibi, aynı zamanda başka
sına muhtaç olduğu sonucuna da götürür. Halbuki 0, bütün varlığın nedeni ve varlığı
kendinden olandır.59 0, özünde mutlak olarak birdir. 0, gerçekte bir olduğu gibi zihnı
tasavyurda da birdir. Yani 0, her yönden birdir. Hiçbir şekilde O'nun bileşik olması
düşünülemediği gibi, O'nda çokluk da söz konusu değildir. Bundan dolayı 0, tama
men basittir/böıünemez.60
Bir'liğine halel gelir düşünceSiyle İlk'in hiçbir sıfatla nitelenemeyeceğini ısrarla
vurgulayan Plotin, nasıl oluyor da O'nu " İyi" olarak niteleyebiliyor? İlk'in bu sıfatla
nitelenmesi bir'liğine halel getirmiyor mu ve bu en azından O 'nun özünde çokluğa yol
açmıyor mu? Her ne kadar Plotin, bu sorulara " İlk 'in ' İyi ' olarak nitelenmesi, iyiliğin
O'nun zatıyla ka im olması anlamında olmayıp, tersine ' İyi'nin zatının aynı olduğu
anlamındadır" şeklinde cevap vermiş olsa da, kendi ölçüleri açısından bakıldığında
onun bu cevabı, İlk'in zatındaki itibarı çokluğu ortadan kaldırmaz. Bir taraftan çokluğa
yol açar düşüncesiyle İlk'in hiçbir sıfatla nitelenemeyeceğini söylemek, diğer taraftan
da kendisi için şu veya bu vasıfla nitelemeyi geçerli görmek apaçık bir çelişkiden baş
ka bir şey değildir.61
rlotin 'in çelişkilerinden biri de İlk'i sadece negatif!selbı sıfatlarla nitelemesinde
görülmektedir. İlk'i pozitif!sübGtl sıfatlarla nitelemenin O'nda çokluk meydana getire
ceğini ve başka şeylere muhtaç olmasına yol açacağını savunan Plotin'in İlk'i " İyi"
olarak nitelemesi pozitif niteleme değil de nedir? Öbür taraftan İlk'in pozitif sıfatlarla
nitelenemeyeceğini söylemek, O'nun ilminin, iradesinin, kudretinin ( " ' l olmadığını
söylemek demektir. Nitekim Mehmet S. Aydın Tanrı'nın bilgisi konusunu izah ederken
53
Rosenthal-Yudin, Felsefe Sözlüğü, s. 385; Gökberk, Felsefe TariFıi, s.
i
1 7.
54
M. A. Abdülkadir. el-i/mü'l-i/dhi. s. 70.
55
Ernst von Aster, ilkçağ
ve
Ortaçağ Felsefe Tarifıi, im Yayın , istanbul 1 999, s. 290; Muhammed Ebu lehra, Mufıddardt
fi'n Nasrdniyye,
yy
..
1 392/ 1 972, s. 38.
56
M. A. Abdülkadir, e/-i/mü'l-i/dfıi, s. 70.
51
M. A. Abdülkadir, el-i/mü'l-ildFıi,
s .
70 (Platinus, Tfıe Six Enneads,
p.
353, Ninth Tractate Translated by: S.
Mackenna , Chicago 1 952 Great Books ofTFıe Western Wo
d
p
'
dan Naklen).
58
Mahmud Ebu'l-Feyz el-Menu!1, TefıdfülÜ'l-Felsefe, Daru Nahdati Mısır, Kahire 1 970,
s .
i 33; Ebu lehra, Mufıddardt,
S. 39.
59
M. A. Abdülkadir,
e
l-i/m
ü
'
l-i /
ilf
ı
i
.
s .
7
i
.
.
60
Behiy, el-Cınibü'I-i1ilh1.
s.
i
1 8.
6 1
Behiy, el-Canibü'I-i1ilhl, s. 1 1 9.
128
Hasan Hüseyin Tunçbilek
bu hususa i§aret etmi§ ve "tartı§malı bir konu olmasına rağmen, öyle görünüyor ki,
Plotin 'in Tanrısı da, en azından bugün öne sürdüğümüz manada, alemi bilmemekte
dir" gibi ifadelere yer vermi§tir.62
Plotin 'in pozitif/sübOtl sıfatları kabul etmemesinin en büyük sakıncalarından bi
ri de, Tanrı 'nın insan seviyesine bile çıkamadığıdır. Çünkü insan belirli bir bilgiye, var
lığa, özgür iradeye vb . sahip iken, Tanrı bütün bunlardan mahrum olacak ve bu Tanrı,
içkin ve a§kın bir Tanrı olacak. Bu nasıl bir Tanrı anlayı§ıdır! Bu nedenle denilebilir ki,
Plotin'in Tanrısı, Stoalıların zannettiği gibi içkin bir Tanrı olmadığı gibi, Aristoteles'in
benimsediği gibi a§kın bir Tanrı da değildir. O, bu ikisinin arasında mutlak ve deği§mez
bir "Birlik"tir.63
SudOr teorisini benimseyen Plotin'in, aslında Tanrı 'nın özgür yaratma eylemini
kabul etmediği görülür. Çünkü ona göre Tanrı'nın e§yayı hiçten özgür bir §ekilde ya
ratması, O'nda deği§ikliğin meydana gelmesine neden olur. Aynı zamanda bu durum
O'nun sükOnetini ve kendi kendine yetmesini de bozar. Bu görü§leriyle Plotin Tan
rı 'nın özgür yaratmasına kar§ı çıktığı kadar panteizme de kar§ı çıkar. Onun sudOr teo
risi, deizm ile panteizm arasında bir orta yoldan ibarettir.64
Kısacası Plotin'in "Bir''i, "varlığın kendisidir, birliğin kendisidir, etki ve eylemin
kendisidir. Monoteist dinlerde olduğu gibi, alemi hiçlikten yaratmamı§tır. Sonra bu
Tanrı, Platon ve Aristo'da olduğu gibi, sonsuz olarak mevcut olan bir malzemeye sa
dece bir §ekil ve düzen de vermemi§tir. Her §ey Tanrı'dan yayılıp çıkmı§ ve geli§mi§
tir."65 Bütün bu anlatılanlara ve Plotin'in bir dönem İskenderiye'de kalmı§ olmasına
bakıldığında denilebilir ki, onun dü§üncesine şekil veren Hermetik Felsefedir.
Yeni Platonculuk akımının batıya girmesi, Plotin'in eserlerinin Victorinus tara
fından Latince'ye çevrilmesiyle ba§lamı§tır. Saint Augustine'i etkileyen bu tercüme,
Hıristiyanlığın teolojik inançları için ihtiyaç duyduğu fikrı ve metafizik sisteme kavu§
masında da etkin rol oynamı§tır. Bu akımın İslam ve Musevı felsefe ve mistisizmini
etkilediği de bilinmektedir. İbn Sına, Solomon Ben ludah, ibn Gabriol ve ludah Ha
Levi gibi düşünürler, bu geleneği sürdürenler arasında yer almaktadırlar.66
ii.
YAHUDİıİKTE UlUHİYET ANLAYışı
Yahudilikte ulOhiyet anlayışı, yukarıda düşüncelerine yer verdiğimiz Yunan filo
zoflarının ulOhiyet anlayı§ından farklıdır. Her ne kadar Yahudilikle ilgili metinler ve
bunların şerhleri, tecsime yani Tanrı'yı cisimle§tirmeye meyilli olup, bu konuda aşınıık
arz ediyorsa da,67 mOtedil Yahudilikte Tanrı 'nın yüceliği ve kutsiyeti kendisini gösterir.
Çünkü O bir Tanrı 'dır.68
Kitab-ı Mukaddes'e göre Tanrı; yaratıcıdır (Tekvin, 1 I l ) , kadirdir (Tekvin, 1 7/ 1 -2 ;
Nahum, 1 /4), merhametlidir (ÇıkıŞ, 33/ 1 9) . O'nu kimse göremez (Çıkı§, 33/20, 22).
Adildir, haksızlık etmez (Tesniye, 3 2/4; Nahum, 1 /3 ) . Büyüktür ve çok hamde layıktır
(Mezmurlar, 1 45/3 ) . Çok sabırlıdır ve inayeti büyüktür (Mezmurlar, 1 45/8) . Aziz'dir,
62
Mehmet S. Aydın, Alemden AI/arı'a. Ufuk Kitapları, istanbul 2000, s. 8
I ,
63
Erdem, Bazı Felsefe Meseleleri. s . 1 59.
64
Cevizei. Fe/sefe Sözlüğü, s. 7 2 5 .
65
Birand, ilk çağ Felsefesi Tarihi. s. 1 24.
66
Eren Erbabaean, Platon, Yen; Platol1culuk, Ar;stoteles, Historiealsense, O 1 . 07. 2002
i h ttp//www.historiealsense.eom/arehive/platon_anasayfa.htm-6k)
67
Muhammed es-Seyyid el-Celeynüd, KadıyyeW't-Tcv(lid beyne'd-Din ve 'I-Felsefe, Kahire 1 98 1 . 5. 32.
68
M. A. Abdülkadir, el-i1ınü'l-i ldfıi, s. 1 5.