31
duygusu sonradan kötülüğe ve eşitsizliğe dönüşebilmekte, ancak insanın tabiatında var
olan ışık ona yeniden yol gösterebilmektedir. Bu görüşler Hıristiyanlığın doğuştan
günahkar insan anlayışına ve dolayısıyla Hz. sa’nın kurtarıcılığı inancına aykırıdır;
ayrıca kilisenin yol gösterici rolünün ve ruhani otoritesinin yerine akli aydınlanmayı
koymaktadır. Bu iki büyük Fransız deist’inin aksine, aynı felsefi iklimi paylaşan
D’Alembert, Diderot, Baron d’Holbach, La Mettrie, Candillac ve Condorcet gibi
filozoflar ya açıkça ateist olan yahut da ateizme sevkeden fikirler ileri sürmüşlerdir.
Fransa’daki bu cüretkarlığın temelinde eski rejimin bütün değerlerine kökten saldırı
psikolojisi yatmaktadır
80
.
Rousseau ve Voltaire, bunlar deizm anlayışı içerisinde yer alan Fransız filozoflardır.
Özellikle Voltaire, “Tanrı düşüncesinden başka her şey saçmadır, sa adlı bir Yahudiye
ne lüzum var?” “Tanrı olmasaydı biz o'nu icat etmek zorunda kalacaktık, ama bütün
tabiat O'nun varolduğunu bize haykırmaktadır.” demiştir. Rousseau’ya göre de din,
yüksek bir varlığın bizlere verdiği yüksek bir duygudan ibarettir, yeter ki, tapınma
biçimleri, kuralları din adamları gibi gereksiz araçlar onu bozmasın! Rousseau’ya göre
her vatandaşa görevini sevdirecek akla uygun bir evrensel (uygarlık) dini kâfidir
81
.
3.3.3. Alman Deistler
Newton fiziğinin Almanya’da oluşturduğu deist etki ise Kant’ın felsefesinde kendisini
göstermiştir. David Hume’un Şüpheci görüşlerinden hayli etkilenen Kant, Tanrı’nın
varlığının teorik akılla ispatlanamayacağını savunurken aslında deizmin temellerini
Hume’dan sonra bir defa daha sarsmıştır; ancak ödev, özgürlük, ölümsüzlük, Tanrı ve
ahlak gibi manevi konulara pratik akıl kavramıyla yaklaşan Kant, yine yalnızca aklın
sınırları içindeki tabiî bir din anlayışına ulaşmıştır. Onu hem bir Hıristiyan hem de bir
deist kılan şey, bir yandan dini inançların teorik akılla temellendirilemeyeceğini iddia
ederken akıl ve inancın sahalarını ayırması, öte yandan yer yer özgür irade ve vicdan
kavramıyla özdeşleşen pratik aklı, dini ve ahlâki tecrübeye temel yapmış olmasıdır
82
.
80
Erdem, “Deism”, s. 110
81
Küçük, a.g.e., s.402.
82
Erdem, “Deizm”, s. 110.
32
Kant’ın yanında diğer ünlü bir deist olarak, akıl dini ile vahyi uzlaştırmaya çalışan
Lessing’i sayabiliriz
83
.
3.3.4. Amerikan Deistler
18. yüzyıl sonuna değin deizm, ngiliz, Fransız ve Alman aydınları arasında egemen
dinsel görüş durumuna gelmiş, sonraları üst sınıftan Amerikalıların da dinsel
görüşlerinin biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. ABD başkanlarının ilk üçü deizmi
benimsemişti
84
. Amerika’daki deist düşünürlerin başında Benjamin Franklin(1706-
1790), Thomas Jefferson (1743-1826), George Washington (1732-1799) ve belki de
en başında Thomas Paine (1737-1809) gelmektedir
85
.
Paine, Akıl Çağı (The Age of Reason) adlı eserinin ilk bölümünde açık bir şekilde
Hıristiyanlığa, özelliklede kurtuluş akidesi ve vahiy anlayışına hücum ediyor, Kitab-ı
Mukaddes’teki vahy, mucize, ahlak, enkarnasyon ve evren hakkındaki bilgileri açıkça
eleştirerek reddediyor ve özellikle astronomi ilminin ortaya koyduğu evren telakkisiyle
uyuşmazlığını göstererek diğer deistler gibi bilime verdiği önemi gösteriyordu. kinci
bölümde ise, kendi din anlayışını ortaya koyuyordu. Böylece o, birinci bölümde
yıkmaya çalıştığı vahye dayalı Hıristiyanlık yerine ikinci bölümde aklı esas alan deist
sistemini kurmaya çalışıyordu
86
. Kısaca o, Paul Blanshard’a göre Amerika tarihinde en
ünlü özgür düşünür olup dinleri eleştirmiş, fakat yine de hem Tanrı hem de ölümsüzlüğe
inanmıştır
87
.
Son olarak şunu belirtelim ki Paine’nin etkisi halen devam etmektedir. Nitekim daha
sonra modern dönemde deizmin devamını ararken işaret edeceğimiz üzere, özellikle
Amerika’da faaliyet gösteren “Dünya Deistler Birliği” (World Union of Deists)’nin web
sitesinde bu birliğe üye olmak isteyenlerden önce Paine’ın bu eserindeki öğretileri kabul
etmelerini şart koşmaktadırlar
88
.
83
Gökberk, a.g.e., s367.
84
AnaBritanica, c.12, s.300; Bury, a.g.e., s.152
85
Ayvaz, a.g.e., s. 58.
86
Ayvaz, a.g.e., s. 59.
87
Aynı yer.
88
Bkz. http://www.deism.com/
33
3.4. Modern Dönem
Gerçekte, deizm günümüzde tamamen ölmüş, yok olmuş değildir. Onun boyut değiştirip
Hümanizm, Sekülerizm ve modern teolojilerin derinliklerinde, hür düşünce ve diğer
fikirlere tölerans gösterme yaklaşımı şeklinde varlığını sürdürdüğü söylenebilir. Fakat
onun, geçmişteki saf ve cüretli şekliyle varlığını sürdürdüğü de söylenemez. Deizmin,
David Hume’un şüpheciliği sayesinde modern zamanlara “din felsefesi” disiplinini
kazandırmış olmasına karşılık günümüzde din hakkındaki felsefi tartışmalar daha ziyade
teizm-ateizm kutuplaşması şeklinde cereyan etmektedir. Ancak bu tartışmaların belli bir
dini teolojiyi esas almadan akla ve hür düşünceye dayalı, dolayısıyla dini-hiyerarşik
imtiyazlara sahip otoritelerden bağımsız tarzda yürütülüyor olması deizmin mirasıdır,
diyebiliriz
89
.
Aşağıda ele alacağımız birtakım zayıflıklarından dolayı, bugün, dini ve felsefi bakımdan
deizmi savunan düşünürlerin olduğu pek söylenemez. Buna rağmen, özellikle dünyanın
ve bilimin otonomluğunda ısrar eden, dinin akli veçhesine ağırlık veren, dini sadece
ahlâktan ibaretmiş gibi görmek isteyen bazı insanların dünya görüşlerinde deizmin bazı
çizgilerine rastlamak mümkündür
90
.
Yine denebilir ki, entelektüel düzeyde din ve bilimin uzlaştığını göstermek isteyen
yaklaşımlar büyük ölçüde Tanrı’nın evrene mükemmel değişmez yasalar koyduğunu ve
bunları incelemenin hem bilimi geliştirirken hem de Tanrı’nın o müthiş ince hesabı ve
yaratmasının görülmesini sağlayacak ve böyle ortak bir yorumda uzlaşılacağını iddia
ederler. Nitekim Tanrı doğa kanunları şeklinde faaliyet gösterir ilkesini benimserler.
Yine onlar evrenin, matematik açıdan mükemmel doğa kanunlarına göre işlediğine ve
onun akıllı bir lah tarafından yaratıldığı, fakat mevcut işleyişine ne vahiy ne de mucize
yoluyla müdahale edilmediğine ve doğru dinin de ancak empirik doğa araştırması ve
rasyonel akılla bulunabilen böyle bir doğal din olduğuna inanıyorlardı
91
.
Son olarak “Dünya Deistler Birliği”nin çalışmalarına bakarsak, 1996’dan beri faal olan
web sitesinden anlaşıldığı kadarıyla, genelde Thomas Paine’nin öğretileri ve Thomas
Jefferson’un akılcılığı etrafında toplanan, Newton ve benzeri bilim adamlarına derin bir
saygı besleyen, böylece bilime vurgu yapan ve önemli temsilcilerini hatırlatarak çeşitli
89
Erdem, “Deizm”, s.110.
90
Aydın, a.g.e., s.177.
91
Ayvaz, a.g.e., s. 60.
Dostları ilə paylaş: |