Eti maden maden terimleri SÖZLÜĞÜ muammer öcal*, GÜltekin güNGÖR ve mahmut şÜKRÜ GÖK



Yüklə 2,68 Mb.
səhifə45/48
tarix25.06.2018
ölçüsü2,68 Mb.
#51300
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   48

TÜKENME, Üretim faaliyeti ile tüm olarak tüketilen ve yerine aynen konması mümkün olmayan orman, kömür, maden, petrol, doğal gaz, endüstriyel ham maddeler gibi doğal kaynakların azalması veya tükenmesi.

TÜNEL, 1) Aynı seviyede veya az meyilli olarak devam eden, girişi ve çıkışı olan yeraltı yolu. 2) İki ucu açık galeri.

TÜNEL ATEŞLEMESİ, —> Galeri ateşlemesi.

TÜP TAHKİMAT, Pik döküm parçaların cıvatalarla veya bükülmüş çelik sacların kaynakla birbirlerine bağlanması suretiyle gevşek formasyon içinde açılan kuyularda veya galerilerde uygulanan boru şeklindeki tahkimat. Bunların arkasında kalan boşluk, teçhizatlı beton veya asfalt vb. maddelerle doldurulur.

TÜRBİNER LAMBA, Basınçlı hava ile çalışan bir türbine bağlı elektrik üretecinden elde edilen elektrikten yararlanılarak ışık veren grizuya karşı emniyetli sabit ocak lambası.

Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - U


UÇ,
1) Sondaj tekniğinde formasyonu delen, kesen, aşındıran vb. fonksiyon icra eden bütün takımlara verilen müşterek ad. 2) Matkap. 3) Kron. 4) Rimer.

UÇUCU MADDE, 1) Katı yakıtların, taze hava verilmeksizin, kapalı bir yerde 900½C ısıtılması durumunda, serbest bıraktıkları organik ayrışma ürünleri. Uçucu maddeler kömürleşme derecesini gösteren unsurlardır. 2) Mevadı tayyar.

UFALAMA, Taş, cevher veya kömürün; kaba kırma, ince kırma, öğütme gibi işlemlerin tümüne veya birisine tabi tutulması suretiyle boyutlarının küçültülmesi diğer bir deyişle; tane yüzeylerinin arttırılması. Cevher zenginleştirme işlerinde ufalama sonucunda mineral tane-ciklerinin serbestleşmesi sağlanmış olur.

UFALAMA ORANI, Kırıcı veya değirmene giren malın ortalama tane iriliğinin, çıkan malın ortalama iriliğen oranı. Bu oran, kırıcı ağız açıklığının, çıkış açıklığına oranı olarak da ifade edilebilir.

UFKİ, Genişliğine.

ULTRABAZİK, Kayacın kimyasal bileşimine ait SiO2 içeriği % 45’ten az olan kayaçlar için kullanılan terim. Bazı meteorlarda varlığı gözlemlenen bu magmatik kayaç, bünyesinde kuars ve feldispat ihtiva etmez; esas unsuru Fe-Mg silikatlarla metal oksitleri-sülfürleri-nabit metalleri teker teker veya her üçü birden bulunur.

ULTRAMETAMORFOZ, Metamorfoz olayı sırasında normalin dışında sıcaklığın ve basıncın artması sonucu meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.

ULTRAVİYOLE IŞIN, Dalga uzunlukları gözle görülemeyecek kadar kısa olup gözle görülemeyen ışık. Bazı mineraller ültraviyole ışığa maruz kaldıkları zaman ayırt edilirler. Yani ültraviyole ışık altında ayırt edilebilen mineraller ültraviyole ışığını yutar ve bunları daha uzun dalgalı ışınlar halinde meşrederler (yayarlar), bu ışınlar gözle renk olarak görülür. Bu çeşit minerallere “ flüoresan” mineral denir. Bazı minerallerde ise bu flüoresan olayı, yalnız ışıklandırıldığında değil, ondan sonra karanlıktada bir süre devam eder. Bu olaya minerallerin “ fosforesan ve luminesan” özelliği denir. Luminesan özellikle katod röntgen ve radyum ışınlarının yaptığı olay olarak ifade edilir. Bu olay ısı derecesinin yüksetilmesi ile olursa “ termoluminesan” olayı örnek topaz, elmas ve fluorit gibi mineraller için yalnız el ısısı ve fosforit, kalsit ve bazı silikatler için de yüz derece yahut daha fazla ısı gerektir. Luminesan olayı kırılma, vurulma vb. mekanik bir yolla olursa bu olay da “ triboluminesan” olarak adlandırılır. —> Kuars lambası kısa dalga ultraviyole ışınları veren (1/10.000 inç yani 1/394 mm dalga boylu) iyi bir kaynaktır. Argon ışığı ise daha uzun dalga boylu ultraviyole ışınları neşreder. Ültraviyole ışınlarına maruz kalan her mineral flüoresan değildir. Uranyum minerallerinde, şelit (Tungsten cevheri) ve diğer tungsten minerallerinde flüoresan özelliği vardır. Bazı mineraller içlerinde katışıklar yüzünden flüoresan olurlar. Bir kısım mineraller de bulundukları yere göre bazan bu özelliği gösterebilirler. Bu yüzden flüoresan minerallerin aranıp bulunması büyük bir titizlik ister. Arazide bu iş için elde taşınan bir kuars lambası kullanılır. Flüoresan mineraller güzellikleri dolayısı ile dikkati üzerlerine çekerler, fakat bunların ciddi bir şekilde incelenmesi güç bir iştir.

UMKİ, Derinliğine.

UMUMİ DEPRESYON, —> Total depresyon.

UMUMİ RANDIMAN (A+B), Ocaktan yapılan üretim miktarının (kg veya ton), üretimle ilgili olarak yeraltı (içeri A) ve yerüstü (dışarı B) için yapılan işçi yevmiyeleri toplamına bölümüyle elde edilen değer.

URAL ZÜMRÜTÜ, —> Grena.

URANYUM, Demir görünüşünde (U), radyoaktif etkenliği olan, atom ağırlığı 238,3 yoğunluğu 18,6 ergime noktası 1132½C, kaynama noktası 3818½C olan bir element.

URANYUM - TORYUM-KURŞUN’LA TARİHLEME, Kayaçların yaşının içerdikleri adi kurşun miktarının ölçülmesi yoluyla belirlenmesi yöntemi. Adi kurşun, bol miktarda kurşun ile az miktarda kurşun oluşumuna yol açan radyoaktif madde (örn. uranyum -235 ve uranyum -238 izotopları ve toryum -232 izotopu) içeren bir kayaç ya da mineralden elde edilen kurşundur. Herhangi bir kayaç ya da mineraldeki kurşun izotopları bileşimi, kayaç ya da mineralin yaşına ve içinde oluştuğu ortama bağlıdır; yani ana malzemedeki uranyum ve toryum miktarları toplamının kurşun miktarına oranı suretiyle belirlenir.

URGAN, 1) Kalın ip. 2) İnce halat.

USTABAŞI, Üretim, hazırlık ve sondaj ünitelerindeki çeşitli işlemlerde çalışan işçilerin çalışmalarını denetleyip koordine eden usta.

UYGULAMALI JEOLOJİ, —> Jeoloji.

UYGULAMA PROJESİ, Ön projede belirtilmiş tesisin kurulması için gerekli, kabul edilmiş ilkelere uygun nitelikte ayrıntılı açıklama, şema, plan ve resimlerle bunların düzenlenmesine dayanak olan hesap, keşif ve şartnamelerin tümü yani işletmeci mühendis veya madencinin; fiilen çalışabilmesi için gerekli ayrıntıları ihtiva eden proje.

UYGUN TABAKALAŞMA, 1) Tabakaların seri halinde düzenli ve paralel olarak birbirlerinin üzerinde çökelmiş durumu. Tabakaların bu durumu, çökelme olayının aynı fiziksel şartlar altında, devamlı olarak meydana geldiğini gösterir. Tektonik hareketler etkisi ile seri halindeki uygun tabakalar eğimli veyadik duruma da gelebilir. 2) Konkordans.

UYUM BÖLMESİ, Basıncı veya temperatürü farklı iki ortamın arasında özel olarak yapılmış olan veya bırakılan ve bir ortamın etkisini azaltarak, diğer ortam için uyum sağlanmasına yarayan yer.

UZAKTAN ALGILAMA, 1) Fiziksel temas olmaksızın bir madde hakkında bilgi toplamak, toplanan bilgileri kaydetmek ve bunları işlemek gibi iki ana aşama ile gerçekleştirilen çalışma. Uzaktan algılayıcılar elektromanyetik spektrumun görünür ve görünmez dalga boylarında çalışan göz ya da yapay algılayıcılardır. Farklı dalga boyu aralıklarında çalışan uzaktan algılayıcılara örnek olarak da lazer, radyofrekans alıcıları, radar, radyometre, kızılötesi tarayıcılar vb. cihazlar gösterilir. Uzaktan algılama aktif ve pasif olmak üzere iki biçimde yapılabilir. Aktif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcı vericiden (radar veya lazer gibi) oluşur. Pasif algılamada, algılayıcı sistem bir alıcıdan oluşur (fotoğraf kamerası ve göz gibi). Algılanan enerji ise gözlenen ortam tarafından yapılabileceği gibi güneş, ay vb. kaynaklardan yayılan enerjinin gözlenen ortamdan saçılan bileşeni de olabilir. Her iki durumda da algılanan enerji gözlenen ortam hakkında bilgi taşır. Kamera, radyometre ve kızılötesi algılayıcılar bu türdendir. 2) Remote sensing.

UZMAN, 1) Belli bir işte belli bir konuda bilgi, görgü ve becerisi olan kimse. 2) Mütehassıs.

UZUN AYAK, 1) Tabaka halinde bulunan cevher veya kömür damarlarını iki yerden kesip, (alt ve üst) taban yolları hazırlandıktan sonra, bu taban yollarının damar içinden bağlanması suretiyle teşkil edilen uzun, dar ve yüksek olmayan üretim yeri. Taban yolları pano hududuna kadar sürüldükten sonra hazırlanıp geriye doğru çalışılan uzun ayağa dönümlü -(tayrabatan), taban yollarının başlangıcında hazırlanan ve hududa doğru çalışılan uzun ayağa da ilerletimli uzunayak (taysaşan) denir. Genel olarak uzun ayak maden yatağının istikametine dik olarak yürütülür. Damar meylinin müsait olduğu hallerde uzun ayak damar meyli boyunca aşağı veya yukarı doğru da yürütülebilir. 2) Ayak. 3) Tay.

UZUN HADDE ÜRÜNLERİ, Üretilen çeliğin haddelenmesi suretiyle elde edilen blum, kütük, demiryolu malzemeleri (ray, travers, cebire, seletler), ağır, orta ve hafif profil, nervürlü veya düz betonarme çelik çubuklar, tel ve kangal (filmaşin) gibi ürünler. Sıcak haddeleme sonucunda elde edilen a) blumlar, b)ağır ve orta profiller (yüksekliği 80 mm ve üstünde olan |,U vb. kesitli profiller, uzun kenarı 80 mm üstünde olan eşitkenar ve çeşit kenar köşebentler ve yüksekliği 100 mm üstünde olan maden direği profilleri ve benzerleri.), c) kalın kesitli çubuklar (çapları 60 mm üstünde olan yuvarlak kesitler, genişliği 120 mm üstünde olan lamalar, köşe radyusları 50 mm’nin altında ve bir kenarı 60 mm üstündeki dikdörtgen veya kare kesitli malzemeler), d) demiryolu malzemeleri ve, e) bir kenarı 140 mm’den az olan kütükler uzun hadde ürünleri olarak isimlendirilir. Ayrıca, kütüklerin sürekli, yarı sürekli veya ard arda (Tandem) haddelerde sıcak haddelenmesiyle üretilen a) hafif profiller (yüksekliği 80 mm’nin altında olan |,U kesitli profiller ile bir kenarı 80 mm’nın (hariç) altında olan eşkenar ve çeşitkenar köşebentler, 50 mm’nin altındaki T ve diğer profiller, en fazla 25 mm, en az 1 mm kalınlığındaki lama malzemeler) b) ince kesitli çubuklar (en çok 60 mm çapa kadar dairesel kesitli ve genellikle 12 m uzunluğa kadar olan yuvarlak çubuklar, bir kenarı 60 mm’ye kadar kare kesitli, paralel kenarları arasındaki mesafe en çok 60 mm olan altıgen, sekizgen gibi geometrik çubuklar); c) filmaşinler (en az 5,5 mm çapında ve kangal halindeki malzemeler) de uzun hadde ürünlerine dahildir. Soğuk haddeleme ile de biçimlendirilmiş uzun ürünler elde edilir. Genellikle hafif profillere , ince kesitli çubuklara ve filmaşinlere soğuk haddeleme veya soğuk çekme yöntemleri uygulanır. Bundan amaç malzemelerin boyutlarını, mekanik özelliklerini veya yüzey durumlarını değiştirmektir. Soğuk haddeleme sonucunda ise aşağıdaki uzun hadde ürünleri elde edilir: a) Soğuk çekilmiş çubuklar (40 mm’den daha küçük çaptaki çubukların yüzeylerinin temizlenmesi, çap toleransının düşürülmesi için yüzeysel soğuk biçimlendirme yapılan ürünler); b) Soyulmuş çubuklar (Çapları 20 mm den büyük olan çubuklarda, talaş kaldırmak suretiyle yüzeylerin temizlenmesi ve çap toleranslarının düşürülmesi ile edilmiş ürünler); Tavlı teller (Filmaşinlerin inceltilerek istenen çapa indirilmesi ve daha sonra yumuşatma tavına veya ısıl işlemine tabi tutularak yumuşatılması ile elde edilen ürünler) d) Sert teller (Belirli bileşimlerdeki filmaşinlerin hadde veya lokmalardan soğuk biçimlendirilmesiyle istenen çapa indirilmesi ve böylece sertliği ve dayanımının artırılması suretiyle elde edilen ürünler). e) Patentli teller (Orta ve yüksek karbonlu filmaşinlerin hadde veya lokmalardan geçirilerek soğuk biçimlendirmeyle istenen çapa indirilmesi, daha sonra patentleme ısıl işleminin uygulanması ile elde edilen ürünler).

UZUN MEHMET, Taşkömürünü Türkiye’de ilk keşfeden 19. yüzyılda yaşamış Zonguldaklı Türk.

Türk bahriyesinin İngiliz kömürüne bağımlılığını gidermek için halkın katkısını sağlama gayretleri, Uzun Mehmet’in 1829 yılında Zonguldak kömürünü keşfiyle sonuçlanmıştır. Bugün Zonguldak’ta Uzun Mehmet adına bir anıt dikilmiştir. Ayrıca taşkömürünün ilk defa 1822 yılında Karadeniz Ereğlisi Kestaneci köyünden gemici Hacı İsmail tarafından bulunup II. Mahmut’a götürüldüğü ve beş kese altınla mükafatlandırıldığı da rivayet edilir.



Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - Ü


ÜÇGEN METODU,
—> Poligon metodu.

ÜÇGENLERE AYIRMA YÖNTEMİ, Küçük arazi parçalarının ölçülmesinde kullanılan yöntem.

ÜÇGENLERİN AĞIRLIK MERKEZ-LERİNDEN HACİM HESABI, P1 (X1 , Y1 , Z1), P2 (X2, Y2, Z2) ve P3 (X3, Y3, Z3) üçgenin ve S (Xs, Ys, Zs) kütlenin ağırlık merkezinin koordinatları, yani

X1+X2+X3

Xs = ————————

3

Y 1+Y2+Y3

Ys = ————————

3

Z1+Z2+Z3

Zs = ————————

3

F’i ve F’Ü= Üst ve alt üçgen yüzeylerinin taban alanları, m= Üçgenlerin oluşturduğu sistemin ağırlık merkezi ise hacimin;



n

VF= İ Fi . m = Fü . m formülü ile bulunması.

k=1

ÜÇGEN DAMARLI HALAT, Çelik halatı teşkil eden damarların en kesitleri yaklaşık olarak üçgen biçiminde olan düzene sahip halat. Üç köşe demetli halat, öncellikle kaldırma işlerinde kullanılmak üzere geliştirilmiş olup, makaralar üzerinde tellerin aşınmasını azaltmak amacıyla geliştirilmiştir. Üçgen demetli çelik tel halat 6 torunludur ve genellikle kendir öz üzerine istinad-ederler.

ÜÇ GÖZLÜ TUMBA, —> Tumba.

ÜFLEYİCİ, 1) Üfleyerek havalandırmayı sağlayan aygıt. 2) Üfleyici pervane. 3) Suflan pervane. —> Vantilatör.

ÜLEKSİT (Na CaB5O9.8H2O), Doğada masif, karnabahar şeklinde, lifsi ve sütun şeklinde bulunan bir bor minerali. İpek parlaklığında olanları da vardır. Genelde kolemanit, hidroborasit ve probertit ile birlikte (bulunur) teşekkül eder. B2O3 içeriği % 43 olup, Türkiye’de Kırka, Bigadiç ve Emet yörelerinde, dünyada ise Arjantin’de bulunur.

ÜNİTE, 1) Metallerin fiat ve terönü ile ilgili terim. 2) Yüzde bir tenörlü farzedilen bir ton cevherin ihtiva ettiği saf metal miktarı.

ÜRETİM, 1) Toplumun varlığı ve gelişmesi için gerekli olan nesnelerin elde edilmesi. 2) —> İstihsal.

ÜRETİM KAYBI, Damar içinde mevcut kömürün üretilememiş olan kısmı, çalışma ve işyeri güvenliği için topuklarda ve fay civarlarında yerinde bırakılan kömürler. Yangının ve heyelanın önlenmesi için alınmayan veya kalite yetersizliği nedeniyle üretilmeyen kısımlar da üretim kaybıdır. Üretim kaybı, uygulanan yöntem ve kullanılan teçizata bağlı olarak değişir. Genel olarak bu kayıp kömür üretiminde yeraltında %25 ve açık ocakta %10 civarındadır

Burada kömür açık işletmeciliğinde karşılaşılan başlıca üretim kayıpları örnekleri gösterilmiştir. Son iki şekilde gösterilen emniyet topukları projede öngörülmüş ise yerinde bırakılan kömürler, rezerv kaybı olarak dikkate alınır.



ÜRETİM MALİYETİ, Üretim için harcanan gider toplamının, üretim miktarına bölünmesi ile elde edilen değer. Gider türleri: Hammaddeler, yardımcı maddeler, işletme malzemesi, yakıt, elektrik, su, işçilik ve personel giderleri, amortismanlar, lisans anlaşması bedeli, rödavans bedeli, bakım ve onarım, genel giderler. (Kira, sigorta, vergi, resim ve harçlar, taşıma haberleşme, aydınlatma). —> Ticari maliyet, Satılabilir.

ÜRETİM METALURJİSİ, —> Metalurji.

ÜRETİM NAKİL ARACI, Üretilen madenin taşınmasında kullanılan araç. Başlıcaları: Yeraltında; sallantılı ve sabit oluk, zincirli konveyör, ocak arabası, bantlı konveyör; açık ocakta; kamyon, vagon, bantlı konveyör, pipe-line, havai hat vb.

ÜRETİM PANOSU YOLLARI, 1) Yeraltında üretim yapabilmek için pano içinde sürülmesi gerekli yolların genel tanımı. Ayağın alt kısmında ve ayak uzunluğuna dik olarak sürülen yola —> “Alt taban yolu”, ayağın üst kısmında sürülen yola ise “ Üst taban yolu “ denir. Bu yollar, üretilen kömürün nakli, ayağın havalandırılması ve ayak içine malzeme gönderilmesi amacı ile kullanılır. 2) Açık işletmede üretilen cevher veya kömürün naklinde kullanılan veya servis ve irtibatı sağlayan yolların tümü.

ÜRETİM YERİ, Maden yatağı içerisinde bulunan ve faydalı madenin kazılarak bir taşıma aracına verdiği (yüklendiği) yer.

ÜST DERİN KAZI, Açık kömür işletmesinde kazıcının çalışma düzlemine göre üst kademede yaptığı “ Üst kazı “, alt kademede yaptığı “ Derin kazı “. İş makinesi döner kepçeli kazıcı veya dragline olabilir. —> Şekil.

ÜST ISI DEĞERİ (Ü.I.D.) , Tartımı yapılmış katı yakıt numunesinin, standart koşullarda bir kalorimetre bombasında oksijen ortamında yakılıp kalorimetre kabı, içindeki suyun sıcaklık derecesinin artımına ve sistemin ortalama gerçek ısı sığasına göre ısı değeri hesaplanıp, ateşleme fitilinin verdiği ısı, termo-kimyasal düzeltmeler ve kalorimetreden su gömleğine geçen ısı kayıpları hesaplara katılarak elde edilen netice. Alt ısı değeri (A.I.D) ise üst ısı değerinden, kayıpların düşülmesi suretiyle hesaplanan ısıdır.

ÜST MADENCİ, —> Nezaretçi.

ÜSTTABAN YOLU, Uzun ayak üretim sisteminde; ayak içine malzeme naklini sağlayan, panonun üst kısmında sürülen galeri. Üst tabanyolu aynı zamanda, insan çıkışına yarar ve hava dönüşümünü sağlar.

ÜSTÜPÜ, Atölyelerde temizlik işlerinde kullanılan pamuk ipliği artığı.

ÜST KÖMÜR TABAKASI, Bir kömür damarında veya kömür horizonunda damarın ara kesme ile ayrılan üst dilimi.

Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - V


VADOS SU,
Yagış halinde topraga düşüp, topraga nüfuz eden yeraltı suyu, —> Juvenil su.

VAGONDRİL, 1) Degişik çaplarda delik delebilen agır tip veya birkaç martoperforatörü ve yürütme motorunu üzerinde taşıyan, ayrı bir kompresör ile delme işlemi yapan, yürüme düzeni olan lagım delme makinesi.

VAGONET, 1) Küçük vagon. 2) Dekovil. 3) Ocak arabası.

VAKUM FİLTRE, Süzme hızını artırmak için vakum uygulanan filtre.

VALF, —> Vana.

VANA, 1) Borulardan geçen sıvı veya gazların akışını durdurmaya ya da bırakmaya yarayan anahtar. 2) Valf.

VANADYUM, 1) Pediyodik sistemde 23. sırada bir kimyasal element. 2) Biyoşimik özelligi olan ve kimyasal benzerlik bakımından fosforu aldıran beyaz metal. Özgül agırlıgı 5,7; sert, 1750½C’da ergir. Sanayide kullanılan ferrovanadyumla özel çelik imal edilir. Vanadyumun cevheri, titanmanyetitlerde, hidrotermal Pb-Zn-Cu yataklarında, sedimenter olarak oolitik demir cevherleri içinde, bitümlü şistlerde ve asfalt bünyesinde bulunur.

VANADYUM ÇELİGİ, % 0,7-1,4 Cr ve % 1,5-2,5 vanadyum ihtiva eden çelik. En önemli özelligi mukavemet ve elastikiyetini uzun zaman muhafaza etmesidir. Daha ziyade otomobil aksları imalinde kullanılır.

VANTİLASYON , —> Havalandırma, Cebri havalandırma. Tali havalandırma.

VANTİLATÖR, 1) Kanatlı çark yardımı ile havayı harekete geçiren makine. 2) Pervane. Vantilatör emici veya üfleyici olmak üzere iki şekilde çalışır. Emici vantilatörler alçak basınç yani depresyon; üfleyici vantilatörler ise yüksek basınç yani kompresyon yaratmak suretiyle hava akımı saglar. Havalandırma tesisleri; emici olarak çalıştırılırsa aspiratör, üfleyici olarak çalıştırılırsa vantilatör diye isimlendirilir

Eksenel bir şekilde hava akımı saglayan vantilatörlere “Aksiyal”, santrifüj kuvvet vasıtası ile hava akımı saglayan tiplere de “Radyal” vantilatör denir. Vantilatörler alçak-, orta-, ve yüksek basınçlı vantilatörler olarak sınıflandırılır. Bunların basınçları da sırasıyla 25-100, 100-200 ve 200-1000 mm su sütunu olur.



VANTİLATÖR BORUSU, İhtiyaca göre 300-800 mm veya daha büyük çapta kelepçeli veya flanşlı olarak imal edilen boru. Vantilatörün emici veya verici tarafına takılarak üfleyici veya emici tali havalandırma sistemlerinde kullanılır. —> Vantüp.

VANTÜP, İhtiyaca göre 300-400-600-800 mm veya daha büyük çapta plastik, muşamba veya çadın bezinden imal edilen (baan çelik tel ile takviyeli, iki ucu çemberli), fleksibl boru. Tali veya cebri havalandırma sistemlerinde vantilatörün verici borusu olarak kullanılır.

VARAGEL, 1) Egimli olan ve katları birbirine baglayan, yer çekiminden yararlanılarak dolu vagonları aşagıya, boş vagonları da yukarıya çekmeye yarayan, nakliyat yolu. 2) Egimli yolda veya kuyuda graviteden yararlanarak taşıma yapmaya yarayan mekanik düzen.

VARDİYA, Madencilikte işçilerin bir gün içinde (24 saatte) yapacagı nöbetleşe çalışmanın süreleri. Eger günün 24 saati 3’e veya 4’e bölünmek suretiyle çalışma yapılıyorsa, bu bölümlerin her biri bir vardiya diye isimlendirilir. Yıl içinde çalışılan vardiyalar sayılmak suretiyle yıllık çalışılan vardiya sayısı elde edilir. Genellikle devamlı çalışan işlerlerinde vardiyalar 8-16, 16-24 ve 24-8 veya 6-14, 14-22 ve 22-6 şeklinde düzenlenir. Bunlar I., II. ve III. vardiya diye de isimlendirilir. Bazı yerlerde 6-16 vardiyasına gündüz, 16-24 vardiyasına paşa-, 24-8 vardiyasına ise serseri veya sarhoş vardiyası denir. Bunlar ayrıca, sabah, akşam ve gece vardiyası olarak da tanımlanır. İşin geregine göre vardiyaların başlangıç ve bitiş zamanları degiştirilebilir veya vardiya süresi kısaltılabilir.

VARİL, 1) Fıçı 2) Sıvı petrolün, genellikle ham petrolün üretim ve ticaretinde kullanılan hacim birimi. Bir varil 42 galon veya yaklaşık 306 libredir.(~ 139kg).

VARYOS, 1) Balyos 2) Mermer işletmeciligin-de 10-12 kg agırlıgında iki başı düz çelik tokmak. İki başı keskin olanına keskin varyos; iki başı sivri olanına sivri varyos denir.

VAYRLAYN SİSTEMİ, Sondaj takımının yeryüzüne çekilmeden karotiyerde karotla dolan iç gömlegin yeryüzüne çekilip boşaltıldıktan sonra tekrar kuyuya atılması ve dış gömlege yerleştirilmesi suretiyle çalışan numune alma sistemi. Çift tüplü olan vayrlayn karotiyerin iç tüpü, gömlege, tırnaklarla veya yapay yay parçalarından oluşmuş halka şeklindeki özel düzen ve setle tutturulmuş olup, sondaj yapılıp karot parçalarıyla dolduktan sonra iç gömlek üzerine indirilen overşotla yakalanır; tırnaklardan kurtarılarak halatla yeryüzüne çekilir. Karotlar boşaltıldıktan sonra iç gömlek tijler içinde kuyuya atılır. Hızlanarak inen iç gömlek karotiyer dış gömlegi içindeki tırnaklı, yaylısetli yuvasına yerleşir. Bu şekilde peryodik işlem tamamlanır, takım delmeye ve karot almaya hazır hale gelmiş olur.

VAYRLAYN TAKIMI, Vayrlayn karotiyer, hareketli-degiştirilebilir iç gömlek, yedek iç gömlek, özel matkap, özel tijler, iç gömlegi yakalama (overşot) tertibatı, ince çelik halat ve vayrlayn vincinden oluşan özel sondaj takımı. Takımı çekip indirme zahmet ve zaman kaybından kurtardıgı için hızlı ilerleme imkanı verir. Takım ancak matkap aşındıktan sonra kuyudan çekilir. Matkap degiştirilip takım tekrar kuyuya indirilir. Son yıllarda takımı çekmeden matkap degiştirme denemeleri yapılmaktadır.

VENTURİ BORUSU, İçinde hava veya bir gazın akımını saglamak amacıyla, içine basınçlı hava veya su püskürtücü küçük enjektör memesi yerleştirilmiş boru.

VENÜS SAÇI, —> Kristalin kuars.

VERİM, 1) Çalıştırılan (işçi, makine, vb.) işletilen (maden yatagı, tesis vb.) ve bakılan (hayvan, bitki vb.) bir şeyin çalıştırılması, işletilmesi veya bakımından elde edilen sonuç ya da bu sonucun (nieligi) sayısal ifadesi. İşçi-, makine-, mahsül verimi vb. 2) Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen (semere) sonuç. —> Randıman.

Yüklə 2,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə