a) Güney Dilleri
1 .
Gagavuz Türkçesi
(Balkan Gökoğuz Türkçesi) (
Türkiye
,
Avrupa
)
2.
Gökoğuz Türkçesi
(
Moldovya
)
3.
Horasan Türkçesi
(
İran
)
4.
Türkiye Türkçesi
(Türkiye, Avrupa, Kuzey Amerika)
Dil değişiminin sebepleri
Alman dilbilimci “Peter von Polenz”, aşağıdaki durumları dil değişiminin sebepleri olarak adlandırmıştır.
1. Ekonomi: Ekonomi alanında meydana gelen değişikliklerdir, çünkü konuşmacı veya yazar zaman tasarrufu ve rahatlık sebepleri yüzünden kısaltılmış
bir dil kullanır. Günümüz
edebiyatında
“ekonomi” kavramı bağlam içerisinde bir talebin-kullanmanın-analizin sonucu olarak anlaşılır. O halde belirli
bir amaca ulaşmak için “kendimi nasıl ifade edebilirim” sorusu akla gelir.
2. Yenileşim (
İnovasyon
): Yenilik durumlarında ortaya çıkan değişiklerdir, çünkü yaratıcı ve konformist olmayan faaliyetler için dilin yerleşik yapıları
yeterince uygun değildir ve bu yapıların gelişmeye muhtaç olduğu görülür. Yeniliklerin oluşmasındaki ve yayılmasındaki önemli güçler ayrıca şu
prensiplerdir; “göze batmak için başkaları gibi konuşma” ve “onlara dâhil olmak için başkaları gibi konuş”.
3. Değişim: Dil kullanıcıları dilin kullanım aracının seçiminde esnektirler. Bu esneklik iletişimsel koşullara ve amaçlara göredir.
4. Dilsel
evrim
: Dil kullanımı ve bu dil kullanımının etkisi toplumsal güçler aracılığıyla dil değişimini etkiler.
Aynı zamanda dilin gelişimi biyolojide de geçerli kurallarla takip edilir.
Özel uzmanlık alanı dili
Uzmanlık alanı dillerinde uzmanlık alanı sözcükleri yeniden düzenlenir. Bu durum şu şekilde açıklanabilir; örneğin bilgisayar kelimesi yerine “PC”
(Personal Computer - Kişisel bilgisayar) sözcüğü kullanılır veya elektrik alanında “gerilim” sözcüğü yerine birçok durumda “voltaj” sözcüğünün
kullanıldığı görülür. Bu değişiklikler daha kesin bir ifadeye ulaşmak için ortaya çıkar, ama bazı durumlarda da anlaşılmayı zorlaştırabilir. Aynı zamanda
yeni eşsesli kelimeler ortaya çıkabilir; örnek olarak “gerilim” kelimesi Türkiye’de “gerginlik, tansiyon” anlamını da karşılamaktadır. Halk dilinde bu ve
bu gibi sözcükler hem alan dışı anlamlarıyla hem de teknik anlamlarıyla kullanılabilmektedir.
Dil değişimine örnekler
Dil değişimi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bu farklı görüşlerden bazıları şunlardır:
Görünmez el teorisi
Bu teoriye göre dil değişimi görünmez bir elin etkisinin bir sonucu olarak kabul edilir. Bu teorinin en önemli temsilcisi Düsseldorf Üniversitesi
(
Heinrich-Heine
) profesörlerinden Rudi Keller’dir. Bu teoride dil değişimi ne doğal bir olgu ne de insan eliyle gerçekleştirilen bir durum olarak
anlaşılır, aksine bu teoride dil değişimi bireylerin kişisel eylemlerinden istem dışı ve plansız bir durum olarak ortaya çıktığı anlaşılır. Koordinasyonsuz
bir davranış koordineli bir yapının bütünsel olmayan bir koordinasyona sebep olur. Kendiliğinden oluşan bir düzen olarak dil ayrıca bu görünmez elin
etkisinin bir sonucudur.
Rudi Keller
’e göre dil, 3. türün bir olgusudur (görünmez elin), yani ne insan tarafından oluşturulmuştur ne de doğal bir
olgudur; bunların tam aksine dil, bireysel ve uluslararası eylemlerin çeşitliliğinin nedensel bir sonucudur. Dil değişimi ayrıntılı olarak dilin gereksinimi
doğrultusunda kendiliğinden oluşur. Dil değişiminin özel bir durumu anlam değişimidir. Rudi Keller’e göre dilin kullanım kurallarının değişmesi ile
sözcüklerin anlamları değişir, çünkü
Ludwig Wittgenstein
’a göre bir kelimenin anlamı bir dil sistemi içerisindeki düzenli kullanımına bağlıdır. Bu
teoriye göre dil değişimi esnasında dil kullanıcıları görünmez elin etkisi ile bir sözcüğün kullanım kurallarını değiştirir, böylece dil kullanıcıları daha sık
kullanılan bir anlam üretirler ve bu anlam, dil toplumu içerisinde zamanla yeniden öğrenilir. Biçimsel değişim genellikle kuralların bozulması ve anlam
değişimi aracılığıyla oluşur, ayrıca biçimsel değişim görünmez elin etkisi altında kurallara uygun özel dil kullanımı sayesinde anlam belirlemesi olarak
ortaya çıkar.
Dil değişiminde tercih modeli
Dil değişimi bir dil sisteminde kesin bir dereceye kadar tahmin edilebilir, çünkü dil değişim süreçleri özellikle belirli öğelerle ilgilenir. Bu yüzden
düzensizlikler genellikle bozulmaya eğilim gösterir. Düzensizliklerden kaynaklanan yeni oluşum diğer alanların düzenlemelerinin yan ürünleri olarak
ortaya çıkar.
Dil değişiminde dilbilgisel model
Dil değişimi düzenlenmiş olarak görülebilir, çünkü genel anlamda sözcük birimleri dilbilgisel unsurlardır. Diğer taraftan biçim birimlerin sözcük
birimlerine gelişimi çok azdır, hatta hesaba katılmamaktadır.
Dil değişiminde sosyolinguistik modeli
Dil değişimi sosyal etkenlere bağlıdır; bu etkenler yüksek bir itibara sahip olan biçimler ve yapılardır. Bu biçimler ve yapılar dil değişiminde kendilerini
göstermeye eğilimlidir.
Dil değişiminde fonksiyon modeli (Köhlers Regelkreis)
Dilbilimsel ortak çalışma, dil kullanıcılarının veya dinleyicilerin kendi dillerinde oluşturdukları ihtiyaçların etkisini örneklendirmeyi ve dilin biçimi
üzerine sonuçlarını matematiksel olarak örneklendirmeyi mümkün kılar. Bu model böyle gereksinimleri bütünüyle bir sıra olarak öngörür ve
diğerlerinden daha açıktır. Mesela ekonomi gereksinimlerinin yanı sıra kavramlar kesin olarak tanımlanabilirse belirlemeye göre gereksinimler de
hesaplanabilir.
[4]