Davraniş BİLİmleri ÜNİte 1 davraniş BİLİmleri ve diĞer sosyal biLİmlerle iLİŞKİSİ



Yüklə 0,51 Mb.
səhifə9/11
tarix17.09.2017
ölçüsü0,51 Mb.
#316
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Yazılı İletişim

Yazı, insanın ve toplumların geçirdiği kültürel evrim sürecinin ürünüdür. Yazı, merkezi bürokrasi ve taşra örgütleri arasında toplumsal yaşamın temel ilkelerinin, siyasî otorite tarafından eşgüdümlenmesi olanağı sağlamıştır. Yazılı hukuk kuralları, geleneklere dayalı hukuksal düzenlemelerin, yerel özelliklerinin ve faklılıklarının aşılmasında ve evrensel norm halini almasında önemli rol oynamıştır.



İLETİŞİMİN ENGELLERİ

İletişim engelleri, mesajın iletilmesini ve alınmasını engelleyen tüm faktörlerdir. İletişim sürecinde iletişimin etkinliğini engelleyen pek çok faktör vardır. Bu faktörlerden bir kısmı iletişimin yapıcı engelleri, diğerleri de bozucu engelleridir. Gönderilen mesajı sürekli reddetmek ve ona olumsuz geri bildirimde bulunmak, bozucu iletişim engeli olduğu gibi onu sürekli kabul etmek ve mesaja katkıda bulunmamak da bir iletişim engelidir. Mesajın uygun zamanda ve uygun yapıda kodlanması ve iletilmesi için özen göstermek, yanlış bir şey yapmamaya veya konuşmamaya çalışmak ise yapıcı bir iletişim engelidir.



İletişimin bozucu engeller aşağıdaki faktörlerden kaynaklanır:

  • İnsanların iletişime olan ihtiyaçlarının farkında olmamaları,

  • İnsanların iletişimin önemini yeterince kavrayamamaları,

  • İnsanların etkin iletişim yöntemlerini bilmemeleri.

İnsanlar arasında etkin iletişimin en önemli engellerinden biri, mesajı anlamadan önce onu yargılama ve değerlendirmeye kalkmaktır.

Kişisel İletişim Engelleri

İletişimin kişisel engelleri, gönderici ve alıcının mesajı kodlarken, gönderirken veya kod açarken gerekli dikkati göstermemelerinden kaynaklanan engellerdir. Kişiler arasında iletişim sürecinin istenilen biçimde gerçekleşmesini engelleyen faktörlerden biri sözcüklere boğulma (verbalizm)dır. Kaynak, hedefle paylaşmak istediği düşünceyi, bilgiyi, haberi veya bir duyguyu hedefin anlayacağı biçimde iletmezse, bu durum kişisel iletişim engeli oluşturur. Anlatılanların karıştırılması diğer bir kişisel iletişim engelidir. Kişiler arasında etkin iletişimin gerçekleşmesini engelleyen faktörlerden biri sözcüklere boğulmadır. Mesajı algılayamama da diğer bir kişisel iletişim engelidir. Kaynak, sözlü anlatım sırasında hedefin algı hızını hesaba katmadan ve anlayıp anlamadığını gözlemeden, mesajlarını peş peşe iletirse, hedef daha ilk cümlenin anlamını kavrayamadan, ikinci, üçüncü ve izleyen diğer cümlelerle karşı karşıya kalır. Sonuçta alıcı başlangıçta bir iki cümleden sonra anlatılmak isteneni izleyemeyecek ve iletişim engellenecektir. İlgi duymama da bir kişisel iletişim engelidir. Bir iletişim sürecinde alıcının ilgi duymaması, ya konuyu önceden bilmemesinden ya da o zamana kadar hiç uğraşmamış olduğu ve zor sandığı yabancı bir konuyla karşılaşmasından doğabilir. Dinlememek ise iletişimin önündeki en önemli engeldir. Fiziksel çevrenin verdiği rahatsızlıklar da iletişim sürecinin engelidir. İletişim ortamındaki aşırı sıcaklık veya soğukluk, havanın nemli olması, kötü ışık düzeni ve gürültülü çevre, iletişimi engelleyen fiziksel etmenlerden bazılarıdır. Diğer bir kişisel iletişim engeli ise fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklardır. Hedefin fizyolojik veya psikolojik rahatsızlığı, çok üzüntülü veya çok sevinçli olmak gibi, süreci bütünlük içinde algılayamaması durumları da, iletişimin kişisel engelleridir. Kişisel farklılıklar, kaynak açısından mesajı kodlarken, alıcı açısından onu algılarken ortaya çıkar. Kişisel farklılıklar, kaynağın kullandığı sembolleri etkilerken, alıcının mesaja göstereceği tepki psikolojik, duygusal, kültürel kısaca kişiliğinden bağımsız değildir.

İletişimin kişisel engellerinden en önemlilerinden biri, algılama farklılıklarıdır. Algılama farklılığı, dışsal ve içsel olmak üzere iki faktörden kaynaklanır. Dışsal faktörler; düzlem farklılığı, yoğunluk, hareketlilik, tekrarlama, yenilik, benzerlik gibi faktörlerdir. İçsel faktörler ise kişilik, ihtiyaçlar, amaçlar, motivasyon, değerler ve tutumlar, geçmiş tecrübeler ve alışkanlıklar, algılama konusundaki içsel unsurlardır. Algılama, iletişim sürecinde önemli rol oynar. Çünkü her mesaj göndericinin algılaması sonucunda oluşur ve algılama iletişim sürecinde filtre görevi görür; yani bir iletişim engelidir. Bireylerin içinde bulunduğu psikoloji, algılamanın kişisel engellerini oluşturur. Herhangi biriyle iletişim kurduğumuz zaman, duyduğumuz veya anladığımız şey, geniş ölçüde bizim kişisel tecrübelerimize bağlıdır.

Dil ve Anlatım Güçlükleri

Dil, iletişimin temel unsurudur. Dil karmaşık biçimde kullanılırsa, iletişim engeline yol açar. Bu nedenle iletişimde basit, yalın ve açıklayıcı bir dil kullanılmalıdır. Konuşmacı mümkün olduğu kadar dinleyicinin diliyle konuşmalıdır. Dil ve anlatım bozukluklarından kaynaklanan iletişim problemi semantik bir problemdir. Strauss and Sayles’e göre dil temelde gerçekleri ve hissedilenleri ifade etmede sembol kullanma yöntemidir. Sözcüklerin anlamı, kelimelerde değil, onların kullanımındadır. Kelimeleri kendi anlamlarının dışında kullandığımız zaman onların anlamı, yani doğru iletişimin anlamı, empati derecesine bağlıdır. Tüm meslek ve iş kollarının, kendi özel dili vardır. İnsanların belli bir meslekî teknik dille iletişim kurmaları, jargon olarak bilinir. Jargon aynı teknik, kavramsal çerçeveye sahip olanlar bakımından oldukça etkilidir; ancak teknik kavramları bilmeyenler için bir iletişim engelidir. Dil ve anlatım güçlüklerinin ortadan kaldırılması için takip edilecek birkaç adım vardır. Bunları aşağıdaki gibi gösterebiliriz:



  • Mecaz, istiare ve teşbih sanatlarına fazla yer verilmemelidir.

  • Kısa kelimeler, uzun kelimelere; kısa cümleler, uzun cümlelere tercih edilmelidir.

  • Cümlenin anlamına katkısı olmayan kelime, cümle içinde bulunmamalıdır.

  • Cümleler hedefe göre kurulmalı, jargondan uzak durulmalıdır.

  • Olumlu anlamları olan sözcükler seçilmelidir.

Dinleme ve Algılama Yetersizliği

İletişim, gönderici ve alıcı arasında mesaj alışverişidir; dolayısıyla iletişimin etkinliğini sadece gönderici belirlemez, aynı zamanda alıcının dinleme ve algılama yeteneği de belirler. Etkin bir dinleme, aktif dinleme olarak ifade edilir. Aktif dinlemede, hedef, kelimelerin pasif bir alıcısı değildir; aynı zamanda duyduklarını hissetmeye ve gerçekleri algılamaya özel önem gösterir ve konuşmacının etkinliğinin artmasına yardımcı olur. Aktif dinleme, konuşmacı açısından, alıcının söylenenleri kavramasını gerektirir; aktif dinleme, aynı zamanda bir empatik dinleme biçimidir. İletişimin dinleme ve algılamadan kaynaklanan engelleri; atlama, savsama (omission), çarpıtma (distortion) ve aşırı anlam yükleme (overload)dir. Atlama, “mesajın bazı kısımlarını silmektir.” Atlamada, alıcı mesajı bir bütün olarak kavrayamaz; sadece kavrayabildiklerini alır ve diğerlerini geçer. Çarpıtmada ise, alıcı mesajın anlamını değiştirmeye çalışır. Çarpıtma dikey iletişimde olduğu gibi yatay iletişimde de olur. Çarpıtma, amaç ve değerlerin farklılığından kaynaklanır.



Bilgi Eksikliği

Yetersiz bilgi, iletişim sürecinde, kaynak ile hedef arasında engel oluşturur. Gönderilen mesajı anlamayan biri, duruma göre ya anlamadığı yerleri aklından doldurur ya da ilgisi dağılıp başka şeyler düşünmeye başlar. Göndericinin mesajın içeriğini dolduracak kadar bilgili olmaması durumunda da, iletişim engeli ortaya çıkar. Göndericinin bilgi eksikliğinden dolayı, iletişim engelinin ortaya çıkmaması için mesajının içeriğini bilmesi gerekir.



Cinsiyet ve Kültür Farklılıkları

Kadınlarla erkekler arasında ortak bazı beden dili özellikleri vardır. Bunun yanında cinsiyete göre, kültürden kültüre değişen farklı sözsüz iletişim yöntemleri de bulunmaktadır. Cinsiyet farklılıkları, özellikle geleneksel toplumlarda önemli bir iletişim engelidir. Kadınlarla erkekler arasında görüşme engelleri, görüşmeler sırasında sosyal mesafe, cinsiyetten kaynaklanan iletişim engelleridir. Farklı cinsiyette olmanın farkında olmak, bir iletişim engelidir. Kız ve erkek çocukların yetiştirilme biçimi, özellikle geleneksel toplumlarda önemli farklılıklar gösterir. Geleneksel toplumlarda kız çocuklarının beden dilini kullanmaları, geleneksel değerlerle sınırlandırılır. Erkeklerin beden dilini kullanmalarına göreli olarak daha fazla izin verilir. Bu nedenle iletişimde kadın ve erkekler farklı iletişim biçimleri geliştirirler. Mesaj iletiminin cinsiyete göre farklı olduğu diğer bir beden dili öğesi de, dokunmadır. Dokunma dostluğu ve kişiselliği sembolize eder. Dokunma bazen yakınlık göstermenin bir ifadesi iken, bazı durumlarda mesafeli, resmi davranmanın bir gereği olarak mesaj taşır. Bu yönüyle dokunma, bir statü ve güç gösterisi olarak kullanılır. İnsanlar arasında anlamların değişimi olan iletişim, kültürel farklılıklar tarafından da engellenir. Bir düşünce, kodlama sırasında semboller ve dil aracılığıyla yeniden yorumlanır. Kod çözme sırasında da mesaj tekrar yorumlanarak, yeni bir anlama kavuşur. Bu anlamı, alıcı belli bir biçime göre kodlar; ancak iletişimde kullanılan semboller ve dil, bireyin bilgi birikimine ve kültürel yapısına bağlıdır. Yönetici, farklı kültürlerden gelen gönderici ve alıcıyı anlama ihtiyacı duyar.



İletişimin Psikolojik Engelleri

İnsanlar genellikle kendi inançları ile çatışan mesajları ya inkâr eder ya da reddederler. Bazen inkâr etmediği mesajı ön yargılarına uydurmak için mesajın şeklini değiştirir veya dönüştürür. Çoğu kez iletilen bilgi, alıcının bilgisiyle çatışır. İleti, alıcının inancına uygun değilse, alıcı onun geçerliliğini reddeder, dahası onu çarpıtır, unutmaya çalışır veya duyduğunu saptırır. İletişimin engeli olarak, sadece alıcının kişisel tecrübesi değil, aynı zamanda göndericinin anlatım biçimi ve psikolojisi de iletişim engeli olabilir. Kaynağın verdiği mesaj, alıcı tarafından alınmak istenmediğinde, iletişim engellenir. Buna tıkanık iletişim denir. Tıkanık iletişimde mesajlar genellikle alıcısız kalır. Bu durumda, alıcı dinlediklerini anlamsız olarak değerlendirir. Alıcı fiziksel olarak var olmasına rağmen, psikolojik olarak orada değildir.

Duyguların iletilmesinde, kelime karmaşasından doğan bazı güçlükler vardır. Dikkat dağınıklığı, iletişim sürecinde önemli bir psikolojik engeldir. Dikkati dağınık olan biri, göndericinin mesajını anlamaz; çünkü hedef o sırada başka şeylerdüşünmektedir. Mesajı duyar; ancak algılayamaz. Dikkat dağınıklığını aşmanın en iyi yolu, etkin dinleme alışkanlığı kazanmaktır. İletişim sürecinin iki temel unsuru olan gönderici ve alıcı, aynı zamanda etkin iletişimi engelleyici olabilir.

İLETİŞİM ENGELLERİNİ AŞMA YOLLARI

İletişim engellerinin aşılması, iletişim engelleri olarak belirtilen durumların ortadan kaldırılmasıyla gerçekleştirilmiş olur. İetişim engellerini ortadan kaldırmak için şu yöntemlerin kullanılması gerekir:



  • Kaynak, sözlü mesajı alıcının anlayacağı ve algılayabileceği biçimde iletmelidir.

  • Mesaj, alıcının ilgisini çekecek gerçek ve çekici örneklerle desteklenmelidir.

  • Mesaj, alıcıyı etkileyecek türden bir kanalla gönderilmelidir.

  • Kaynak ve alıcının fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları giderilmelidir.

  • Mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı geri bildirimle kontrol edilmelidir. İletişim engelleri, iletişim etkinliğini engelleyen faktörlerdir. Etkin yönetimsel iletişim becerisi, söz konusu engellerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir. İletişim engellerini ortadan kaldırmanın en etkin yolu, öncelikle engelin farkına varmak ve sonra da onu ortadan kaldırmaktır.,

İletişimin Kişisel ve Çevresel Engellerini Aşmak

İletişimin kişisel ve çevresel engelleri; teknik faktörlerden, çevresel faktörlerden ve bireysel faktörlerden kaynaklanabilir. İletişimin engellerini aşmak için önce bu engellerin nelerden kaynaklandığını tespit etmek gerekir. Sonra, aşağıdaki yöntemlerle iletişimin engelleri ortadan kaldırılmaya çalışılır.



Algılama farklılıkları ve yetersizliği. İnsanlar farklı inanç, düşünce, kültürel yapı ve tecrübeye sahip oldukları için aynı mesajı farklı algılayabilirler. İletişimde farklı algılamadan kaynaklanan engelleri ortadan kaldırmanın yolu, empatik iletişim kurmaya çalışmaktır. Algılama engeli genellikle seçici algılamadan kaynaklanır. Algılama seçiciliği, alıcının mesajın dinlemek istediği kısımlarını dinleyip, mesajın geri kalanına kendini kapatmasıdır. Algılama seçiciliği etkin iletişim için bir engeldir.

Dil farklılıklılarını ortadan kaldırmak. Jargonun, teknik terimlerin gereğinden fazla kullanılmadığı, doğal ve yalın bir dil, söz konusu engeli ortadan kaldırmaya yardımcı olur. İletişimde bir dil engeli ortaya çıktığı zaman, gönderici alıcıları soru sormaya teşvik etmeli, açık olmayan noktaları açıklamaya çalışmalıdır.

Duygusal reaksiyonları ortadan kaldırmak. İletişimin duygusal engelleri varsa, onları aşmanın en iyi yolu, iletişim problemine neden olan duyguları anlamaya çalışmak ve her insanın farklı duygusal özelliklerinin olduğunu kabul etmektir.

Sözlü ve sözsüz iletişim arasındaki uyuşmazlığı aşmak. Sözlü ve sözsüz iletişim arasındaki uyuşmazlığı ortadan kaldırmanın anahtarı, göndericinin yanlış anlaşılmaya neden olacak söz ve davranışlarının farkına vararak, onların iletilmesine engel olmaktır. Jestler, yüz ifadeleri, tavırlar ve diğer temel sözsüz iletişim faktörleri, gönderilen mesaja uygun olmalıdır.

Güvensizliği ortadan kaldırmak. Güvensizliği ortadan kaldırmanın hiç şüphesiz en etkin yolu, güven yaratmaktır. Güvenilirlik; bireyin dürüstlüğü, adalet duygusunun gelişmişliği, iyi niyeti, yetenekleri, sorumluluk duygusu ve diğerleri tarafından iyi tanınma gibi özelliklerinin sonucunda ortaya çıkar.

Ağdalı ifadelerden kaçınmak. Ağdalı ifadelerden kaçınmak, alıcının mesajın kodunu tam olarak çözerek, onu doğru anlamasına yardımcı olur. Ağdalı ifadeden kaçınmak, mesajın iletilmesi sırasında ortaya çıkan belirsizliği azaltarak, gürültüyü etkisiz hale getirir.

Alıcının duygu dünyasını ayarlamak. İletişim kurduğunuz zaman, niyetinizi açıklamanız gerekir. Bir şey söylemeye veya onu özel biçimde söylemeye ihtiyacınız olur; fakat mesajınızı karşı tarafa göre ayarlama gereği duyarsınız. Böyle durumlarda mesaj alıcının duygu dünyasına göre ayarlanarak, iletişim engeli ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Geri bildirim kullanmak. Geri bildirim, etkin bir iletişim için gereklidir ve bilgi elde etme sürecidir. İletişimde geri bildirim, kaynağın gönderdiği mesajı, alıcının yorumlayarak tekrar kaynağa iletmesidir.

Pekiştirme kullanmak. Mesaj birkaç farklı biçimde, karşı tarafa iletilir. Başarılı bir iletişim için, mesajın bazı durumlarda birkaç kez tekrarlanmasına veya yazılı iletişimde önemli kısımların altının çizilmesine pekiştirici denir. Yazılı iletişimde pekiştirici kullanımı, sözlü iletişimde beden dilinin yerine geçer.

Basit bir dil kullanmak. İletişimde basit bir dil kullanımının önemi açıktır; fakat çoğu insan kendini açıkça ve jargon kullanmadan ifade etmez. Dilin gücü karmaşık kullanımında değil, ortalama insanlar tarafından bile kolaylıkla anlaşılmasındadır.

Sözleri davranışlarla desteklemek. İletişim, sadece etki ortaya çıkarmaz, aynı zamanda güven de sağlar. Bir mesaj, sözden ibaret kalmamalıdır; mesajın gereğine uygun bir davranışın ortaya çıkmasına da yardımcı olmalıdır.

Yüz-yüze iletişim kurmak. Yüz yüze iletişim en etkin iletişim biçimidir. Bunun nedeni, göndericinin alıcıdan direkt geri bildirim alma olanağına sahip olmasıdır. Eğer gerekiyorsa, mesajda ve ona karşı gösterilecek tepkide, bir değişim olanağı vardır.

İletişimde farklı kanallar kullanmak. Bazı mesajlar, çeşitli biçimlerde gecikme tehlikesine uğramadan çabucak ve yazılı olarak iletilmek durumundadır.

Dinleme Becerisi Geliştirmek

Dinlemek bir saygı gösterisidir. Karşısındaki kişi tarafından dinlenen birinin özgüveni artar, kendisiyle barışık mutlu bir kişi olma olasılığı yükselir. Empatik dinleme, tanım olarak kişinin iç dünyasını anlayarak onun gözüyle dünyayı görebilme çabasıdır. Dinleme duymaktan farklıdır. Duyma, sesleri fiziksel olarak algılamaktır. Dinleme ise, seslerin anlamını zihinsel olarak belirlemekle ilgilidir. Dinleme duymaktan farklıdır. Duyma, sesleri fiziksel olarak algılamaktır. Dinleme ise seslerin anlamını zihinsel olarak belirlemekle ilgilidir. Etkin bir dinleme için öğrenilebilir on temel beceri öğesi vardır. Bunları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:



  • Konuşmayı kesin; hiç kimse konuşarak dinleyemez,

  • Konuşmacıya kolaylık sağlayın, onun rahatlamasını sağlayın,

  • Dikkatleri dağıtan şeyleri ortadan kaldırın,

  • Sabırlı olun, başka hiç kimse ile iletişim kurmaya çalışmayın,

  • Kendinizi rahat ve hafif tutun, başka bir şeyle oyalanmayın,

  • Soru sorun, konuşmacının mesajını başka sözcüklerle açıklayın,

  • Konuşmayı bırakın, bu aşamada konuşmak çok çekici olabilir ancak bunu yapmayın, konuşmacının sözünü bitirmesini bekleyin.


Etkili kapsayıcı dinlemede konuşmacının söylediklerini anlamak için geniş bir sözcük dağarcığına sahip olmak gerekir. Dinleyici söylenenleri tam anlamak için sorular sorar. Empatik dinleyiciler, mesajın duygusal boyutunu duyabilirler, düşünce ve konularla olan ilişkisini kurabilirler. Eleştirel dinlemede, iletilen mesaj belli bir değerlendirmeye tabi tutularak dinlenir. Bu tür dinlemede insan, mesajı yargılayarak ikna olmaya çalışır. Bu tür dinlemede mesaj mantıksal çerçevelerden geçirilerek ve söylenenlere kanıtlar aranarak dinlenilir.

Eleştirel dinleme aktif bir dinleme biçimidir. Geri bildirimde bulunmak bakımından bilimsel içerikli dinlemelerin eleştirel dinleme olması gerekir. Destekleyici dinleme, konuşmacının kendini daha iyi ifade etmesine katkı sağlayan bir dinleme biçimidir.



ETKİN İLETİŞİM

Etkin iletişim, mesajı mümkün olduğu kadar göndericinin gönderdiği anlama yakın biçimde hedefe tam olarak iletmekle mümkün olur. Etkin iletişim, anlam düşüncesine ve anlamların tutarlılığına bağlıdır. Etkin iletişim, alıcının algılayabileceği şekilde mesajı ona iletmekle, mesajın tam olarak algılanması ve gerekli tepkinin gösterilmesiyle sağlanır. Etkin bir iletişim kurmadan önce iletilecek mesaj, iyice araştırılmalıdır. Her iletişimin doğru bir amacı olmalıdır. İletişim plânlamasında ilgili olanlara danışmak, onların görüşlerine başvurmak gerekir. İletişimin etkinliğini artırmak için mesajın içeriği kadar tonlamasına da özel önem verilir. Etkin iletişim bir süreçtir ve iletişimin tamamlanması gerekir. Etkin bir iletişim şu unsurları kapsar:

Bilinen ve geniş kapsamlı bir iletişim yapısının oluşturulması,


  • Çeşitli görevler yüklenmiş kişiler arasındaki ilişkilerin kurallarla belirlenmesi,

  • İnsanlar arasındaki ilişkilerin, uyumlu bir şekilde birbirine bağlanması.

Kaynak ve hedefin mesaja aynı anlamı vermeleri etkin iletişim değil, tam iletişimdir.

İletişimde etkinlik, mesajın eksiksiz ve anlamını kaybetmeden, kısaca kodlandığı şekilde alıcıya ulaşmasıdır. Buna göre iletişim etkinliğinin aşağıdaki gibi beş temel amacı vardır:



  • İletilecek mesajın kodlanması ve iletilmesi,

  • Mesajın kodunun çözülmesi ve filtre edilmesi,

  • Mesajın algılanması ve değerlendirilmesi,

  • Mesajın kabul edilmesi,

  • Mesaj doğrultusunda alıcının harekete geçmesi.

Kısaca alıcının mesaja göre olumlu geri bildirimde bulunmasını sağlamak için onun ikna edilmesi gerekir.
ÖZET:


  • İnsan ilişkilerinin sürdürülmesi için iletişim zorunludur. Bir bakıma iletişim, insanın yaşamını sürdürmesinin zorunlu bir unsurudur. İletişim, yaşamı anlamlandırma sürecidir. İnsan bu anlamlandırma sürecinde kendisiyle, başkasıyla veya grupla iletişime girer ve gündelik tecrübelerinde pek çok etkinliği iletişim kurarak gerçekleştirir. Bugün iletişim alanında kullanılan tekniklerde hızlı ve önemli gelişmeler yaşanmaktadır. İletişim alanındaki gelişmeler, bireysel, örgütsel ve ülkeler arasında kurulan iletişim ağları sayesinde veri iletimini kolaylaştırmakta ve iş yapma yöntemlerinde köklü değişikliklere neden olmaktadır.

  • İletişim, insanın kendini sosyal bir varlık olarak ifade etmesi için zorunludur. İnsan, çevresi ile iletişim kurarak yaşar. Onun her davranışı, konuşması, susması, kısaca duruşu kendini ifade etmesidir; yani mesaj iletmesidir. İletişim, anlam üretme, iletme ve algılama sürecidir. İletişimin asıl amacı, anlaşılabilir mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum ve davranışlarında değişiklik yapmaktır. İnsan yaşamını iletişim kurarak sürdürür. Yaşam bir bakıma iletişim kurma serüvenidir. Normal zihinsel fonksiyonlara sahip olan bir insan, iletişim kurmadan yaşayamaz. İletişim, insanın bireysel ve sosyal yaşamının vazgeçilmez unsurudur. İnsan gündelik yaşamında diğer insanlarla, kurumlarla, gruplarla veya kendisiyle iletişim kurarak yaşar.

  • Bireysel, örgütsel ve toplumsal yaşam biçimlerinde iletişim bir ihtiyaçtır. Bir sosyal yapı içinde iletişime ihtiyaç göstermeyen hiçbir iş yoktur; çünkü iletişim, insanların birbirlerini anlamaları için gerekli olan bir köprüdür. Köprünün bir ayağında kaynak, diğer ayağında alıcı (hedef) bulunur. İletişim, bu iki ayak arasındaki mesaj alışverişidir. İletişimi kaynaktan, alıcı veya alıcılara mesajın iletilmesi olarak düşünmek doğru değildir; çünkü mesajı gönderen kişinin genellikle bir amacı vardır. Kaynak, gönderilen mesaj doğrultusunda hedefin bir davranışta bulunmasını bekler. Hedefin göstereceği davranış ise mesajı alma biçimine ve mesajın alınma derecesine bağlıdır. Mesajı gönderenin (kaynak) istediği davranışın, alıcı tarafından gösterilmesi halinde etkin iletişim gerçekleşir. İnsan ister tek başına, ister toplumla birlikte yaşasın, amacına iletişim kurarak ulaşabilir.

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜNİTE 9

ALGILAMA VE ALGI YASALARI

GİRİŞ:

Bireyin çevresinde olup bitenlere tepki vermesi için önce çevreden gelen uyarıcıları algılaması gerekir. Organizmayı etkileyen herhangi bir faktöre uyarıcı denir. Ses, renk, koku, tat gibi uyarıcılar beyni uyarır ve algılama sürecini başlatır. Çevresel uyarılar duyu organları vasıtasıyla duyumsanır ve kişi buna göre tepkide bulunur. Algılama sadece uyarıcılarla ilgili bir durum değildir; yani algılama sadece dışsal faktörlere (uyarıcı) bağlı değildir; aksine içsel ve dışsal faktörlerin etkileşimiyle olur.



ALGILAMA VE ALGI KAVRAMI

Algılama, uyaranların duyumsanması işlemine verilen addır. Algılama, duyu ve duyum aracılığı ile meydana gelir. Alıcıların dış çevreden duyular vasıtasıyla aldığı uyaranları sinirsel enerjiye çevirmesi sürecine algılama, ortaya çıkan ürüne de algı adı verilir. Beyne gelen duyu verilerinin beyinde işlenerek belirli bir yapı ve organizasyona sokulma işlemidir. Algılamanın olması mutlak eşiğin üzerinde bir duyumsamanın olmasına bağlıdır. Mutlak eşik organizmanın tepkide bulunabilmesi için gerekli en küçük uyarıcı şiddetidir. Algılar ihtiyaçları, güdüleri ve tutumları etkilediği gibi, ihtiyaçlar, güdüler ve tutumlar da algılamayı etkiler. Aynı şekilde algılamanın bir fizyolojik bir de psikolojik boyutu vardır. Bu nedenle farklı kültürel değerlere ve sosyo-ekonomik özelliklere sahip insanların algılama düzeyleri farklı olmaktadır.



  • Duyu süreçleri. Birey duyu organlarıyla çevresindeki çeşitli uyarımlara ulaşır. Çevre uyarımları duyular vasıtasıyla alınıp bilinçte değerlendirildiği zaman, algılama gerçekleştirilmiş olur.

  • Simgesel süreçler. Simge, bir obje veya durumu temsil eden işarettir. Örneğin, limon resmi görülünce ekşi tadı algılanıp kişinin ağzının sulanması, simge temelli bir algılama örneğidir.

  • Duygusal süreçler. Algılamanın duygusal süreçlerinde, uyarımın taşıdığı mesaj ve bilgiyi aşan bir anlam üzerinde durulur. Örneğin, bir olayı ya da nesneyi algılarken onun yalnız bellekteki geçmiş izlenimleri ve simgeleri birleştirilmekle kalmaz, başka anlamlar üretilmeye çalışılır.

  • Algılama iki biçimde karşımıza çıkar; deneysel algılamalar ve zihinsel algılamalar. Deneysel algılamalar, duyu organları yoluyla algıladıklarımız; zihinsel algılamalar ise altıncı hissimizle algıladıklarımızdır. Birinci algılamayı sayısal, fiziksel ve maddi özellikler meydana getirirken; ikincisini oluşturmak ve elde etmek daha zordur. Zihinsel algılamaları sağlamak için karşı tarafın algılamasındaki sınırları, engelleri bilmek ve mesajı buna göre vermek gerekir. Algılama anında beyin, bireyin içinde bulunduğu psikolojik veya fiziksel durumdan etkilenir. Aç insanın yiyeceği gördüğü sıradaki algısı ile tok insanın algısı farklıdır. Algı kişinin beklentileriyle, geçmiş deneyimleriyle, diğer duyu organlarından gelen başka duyuları, toplumsal ve kültürel etkenleri hesaba katmasıyla, duyuları seçme, bazılarını ihmal etme, bazılarını kuvvetlendirmesiyle, duyulara bazı eklemeler ve çıkarmalar yapmasıyla oluşur. Algı (percept, sense) kavramı genel anlamı ile duyu organları aracılığıyla alınan uyaranların (duyusal sinyal, simge, sembol) anlamlı bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesi ve yorumlanmasıdır. Algılar çok boyutlu etkileşimli bir düzlemde gerçekleşir. Algı, uyarıcının alınmasıyla başlar ve tanımlanmasıyla biten alt süreçlerle tamamlanır. Algı, idrak etme, uyaranın içeriğine vakıf olma, bir etkiye maruz kalma ve ona tepki gösterme olgusudur. Algı, algılanan şeyin gerçeğine ulaşmak, olayı ve olguyu tüm boyutlarıyla kuşatmak ve ilgi kurmaktır. Algılar duyular sayesinde olur ancak algılama (perception) genellikle duyularla karıştırılır. Uyarıcı sürekli ise ve enerji düzeyinde bir değişiklik meydana gelmiyor ise duyu organı uyarıcıya uyum sağlar ve tepkide bulunur; böylece algıda süreklilik oluşur. Örneğin tabak, bardak, çatal ve kaşıklardan oluşan kurulu bir masayı algılarken, sadece gözün retinasına düşen verilere dayanılmış olunursa, masanın üzerindeki tabaklar uzaktayken oval, yaklaşınca yuvarlak gözükürdü. Bardaklar uzaktan küçük, yakından büyük olurdu. Bu durum algı dünyasında içinden çıkılmaz bir karmaşa yaratırdı. Beyin karmaşayı algısal değişmezlerle çözerek önlemektedir.

Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə