128
yalnızca “doğa yasaları yüzünden kaostan doğduğuna” inanmı
yordu. Evrendeki düzenin “ilk olarak Tanrı tarafından yaratıldı
ğına ve yine onun tarafından bugüne kadar aynı durumda ve ko
şulda korunduğuna” inanıyordu. Birinin neden böyle düşündüğü
nü anlamak kolay. Eğer bizimki evrendeki tek Güneş sistemi ol
saydı; mümkün görünmeyen pek çok olayın varlığımızı sürdür
memize yardımcı olmak için bir araya gelmesi ve dünyamızın in
san dostu biçimi elbette çok şaşırtıcı olurdu. Ancak 1992’de bi
zimkinden başka bir Güneş’in etrafında dönen bir gezegen ilk kez
gözlemlendi. Artık bunun gibi yüzlerce gezegen biliyoruz ve ev
renimizdeki milyarlarca yıldızın etrafında sayısız gezegen oldu
ğundan kuşkulanan pek kimse yok. Bu durum bizim gezegensel
koşullarımızın denk gelişini -tek Güneş, Güneş-Dünya uzaklığıy
la Güneş’in kütlesinin şanslı kombinasyonu- çok daha az dikka
te değer kılıyor. Böylece dünyanın sadece insanları mutlu etmek
için dikkatle tasarlandığı düşüncesi de bu gözlemle kanıtını kay
betmiş olur. Her türden gezegen mevcut. Bazıları -en azından bi
ri- hayatı destekliyor. Yaşanabilir bir gezegendeki varlıklar çevre
lerindeki dünyayı incelediklerinde, bulundukları ortamın
var ol-
Goldilocks bölgesi
Eğer Goldilocks gezegenleri deniyor olsaydı, yalnızca
yeşil bölgenin içindeki
gezegenlerin yaşanabilir olduğunu bulacaktı. Sarı yıldız bizim güneşimizi temsil ediyor. Beyaz
yıldızlar daha büyük ve daha sıcak, kırmızılar ise daha küçük ve soğuktur.
Güneşlerine yeşil
bölgeden daha yakın olan gezegenler yaşam için fazla sıcak, daha
uzak olanlar ise fazla soğuk
olacaktır. Yaşanabilir bölgenin boyutları daha soğuk gezegenler için daha küçüktür.