Bugün dünyada resmi veriler göz önünde tutulduğu zaman 5-17 yaş arasında 1,5 milyar çocuğun yaşadığı bilinmektedir



Yüklə 408 Kb.
səhifə3/5
tarix26.08.2018
ölçüsü408 Kb.
#64476
1   2   3   4   5

HUKUK

Bu konuda uluslararası bağlayıcılığı olan birkaç sözleşme vardır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi en önemli olanıdır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 34. Maddesi Taraf Devletlerin çocuğun cinsel açıdan sömürülmesine karşı tüm önlemleri almasını zorunlu kılar. Sözleşmenin 35. Maddesi çocukların bu amaçlarla kaçırılmasının veya satılmasının engellenmesi gerektiğini söyler.



Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi

Madde 34 - Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle: a) Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını; b) Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini; c) Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar.

Madde 35 - Taraf Devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhuşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar. 
Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk Satışı, Çocuk Fuhuşu ve Çocuk Pornografisi Ek Protokolüne göre Türkiye konuyla ilgili her türlü yasal düzenlemeyi yapmanın yanısıra, uygulamanın işlerliğini sağlamaktan ve çocuğa yönelik cinsel sömürüyü önlemekten sorumludur.
Çocuk istismar ve ihmalinin, özellikle cinsel istismarının önlenmesi ile ilgili önem taşıyan bir sözleşmedir.
B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinden kaynaklanan çocukların ekonomik istismardan;

  • çocuk açısından tehlike arz edebilecek

  • çocuğun eğitimini aksatabilecek

  • çocuk sağlığına - çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da sosyal gelişimine

zarar verebilecek herhangi bir işte çalışmaktan korunma hakkının bulunduğu göz önünde bulundurulmuştur.
Giderek artan çocukların satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisinden ve çocuk pornografi ve istismarının internet ve diğer gelişen teknolojiler üzerinde artan erişebilirliğinden ciddi endişe duyularak çocuğun;

  • korunması,

  • uyumu,

  • gelişimi

için her halkın geleneklerinin ve kültürel değerlerinin önemi de dikkate alınarak anlaşma sağlanmıştır.

Protokole uygun olarak Devlet;



  • Çocuk mağdurların ve tanıkların duyarlılıklarını kabul ederek yürütme esnasında bu çocukların özel ihtiyaçları da dahil olmak üzere her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak usulleri geliştirecek ve uygulayacaktır.

  • Çocuk mağdurları adalet sürecindeki rolleri ve sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirecektir.

  • Çocuk mağdurların görüşlerinin dile getirilmesine imkan verecektir.

  • Yasal sürecin tümü boyunca çocuk mağdurlara uygun destek hizmetlerini sağlayacaktır.

  • Çocuk mağdurların mahremiyetini ve kimliklerini uygun şekilde koruyacak ve kimliklerin tespit edilmesine yol açabilecek bilgilerin uygunsuz bir biçimde yayılmasını önlemek için gerekli tedbirleri alacaktır.

  • Çocuk mağdur ve tanıkların ailelerinin de güvenliklerini sağlayacaktır.

  • Yargılama sürecinin her aşamasında gereksiz ertelemelerden kaçınacaktır.

  • Çocuk mağdurlar ile çalışan kişilerin özellikle hukuki ve psikolojik eğitim almaları için gerekli tedbirleri alacaktır.

Devlet, çocuk mağdurların yasal sorumlulardan zararlarını kanuni yollardan ayırım gözetmeksizin tazmin edilebilmelerine imkan sağlayacaktır.


Protokol çerçevesinde Devlet’in bu tür suçların mağduru çocukların sosyal açıdan topluma geri kazandırılmaları, fiziksel ve psikolojik yönden tamamen iyileştirilmeleri ve eğitilmeleri hususunda her türlü önlemi alma zorunluluğu vardır.
Günümüzde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, bu Ek Protokole ait Türkiye’nin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından 2006 yılında hazırlanarak sunulan dönemsel raporu hakkında; (1) üstlenilen eşgüdüm ve denetim faaliyetlerinin yetersizliğinden, (2) çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisine özgü merkezi ve yerel özel bir Eylem Planının olmayışından, (3) internet kullanımına ilişkin 2005-2015 Ulusal Eylem Planında öngörülen önlemler hakkındaki bilgi eksikliğinden, (4) İnsan Ticaretiyle Mücadele Ulusal Eylem Planının uygulanması için doğrudan bütçe tahsis edilmemiş olmasından, (5) kamunun, devlet görevlilerinin ve güvenlik, sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık gibi kamu idaresi sektörlerinin bilinçlendirilmesi çabalarının yetersizliğinden, (6) Ek Protokol hükümlerinin, okul müfredatı yolu da dahil olmak üzere özellikle çocuklara yaygın şekilde öğretilmemesinden, (7) Ek Protokolde düzenlenen konuların pratikte uygulanması hakkındaki bilgi (yaş, cinsiyet ve azınlık grubuna göre dağılımı yapılmış veriler ve ülke genelinde çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisinin yaygınlaşması hakkında yapılan araştırmalar çerçevesinde edinilen bilgiler gibi) eksikliğinden, (8) çocuklara yönelik cinsel sömürü vakalarında bildirilen artıştan, (9) ne konu hakkında yararlanılabilir tam bilginin ne de sistematik denetim ya da şikayet mekanizmasının olmayışından ve böylece nedenlerin, temel sebeplerin kapsamının ve bağlı sorunların ele alınmalarının zorluk arzetmesinden, (10) Ek Protokol’de yasaklanan suçlardan mağdur olan çocuklar için sunulan mevcut hizmetlerin her zaman sistematik ve ülke genelin de de olabildiğince geniş şekilde temin edilmiyor olmasından ve bu tür hizmetlerden kimin sorumlu olduğunun ve hizmet sunanlara hangi düzenlemelerin yol gösterdiğinin açık olmamasından, (11) çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisi meselelerinin kamuda tartışılmıyor olmasından ve bu konulara ilişkin kamu bilincinin halen çok sınırlı olmasından, (12) Ek Protokolde düzenlenen suçları oluşturan eylemlerin önlenmesi, bu eylemlerden sorumlu kişilerin araştırılması, soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması için yapılan bölgesel ve özellikle iki taraflı düzenlemeler hakkındaki bilgi eksikliğinden endişe duyduğuna dair nihai gözlem raporu vermiştir.
Türkiye’de durumun tespiti açısından bu nihai gözlem raporunun önemi büyüktür ve rapor durumun vahim olduğuna işaret etmektedir. Ek Protokolün imzalanmasından itibaren günümüze kadar çok yavaş ilerleme olduğu ve edimlerin birçoğunun yerine getirilmemiş olması, bazı çalışmaların henüz ve çok kısıtlı olarak başlatılmış olmasına dikkat çekilmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu, Türkiye’nin verdiği rapora istinaden ciddi endişelerini bildirmiştir. Buna rağmen gerek yerel bazda gerekse merkezde çocuğun cinsel sömürüsünün ülkemizde yaygın olduğu inkar edilmekte ve çalışmaların yeterli ve başarılı olduğu yetkililerce beyan edilmektedir. En son veriler olarak Komisyona 2003 yılı verileri sunulabilmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çocuğun cinsel açıdan sömürülmesinin en kötü çalışma tiplerinden biri olduğunu söylemekte ve 18 yaşının altında bu tür işlerde çalışmanın engellenmesi için devletlerin tüm gerekli hareket planlarını oluşturmasının ve acilen uygulamasının önemini vurgulamaktadır. Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin ülkemizde uygulanmasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu görevlidir. Kurum 2003 yılında hazırladığı konuyla ilgili yetersiz eylem planından başka ne yerel çapta ne de ulusal çapta güncel bir eylem planı hazırlamamıştır.
İç hukukumuz açısından gerekli yasal düzenlemelerin özellikle Yeni Türk Ceza Kanunumuzla gerçekleştirildiği bilinmektedir ancak uygulamada başarılı olunamamaktadır. Özellikle hakimlerimiz ve muayenede sağlık personelimizin yetersiz olduğu, konuyla ilgili eğitimlerinin yetersiz olduğu son ortaya çıkan olgulardaki tutumlarından anlaşılmaktadır.
Müstehcenlik, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Genel Ahlaka Karşı Suçlar kapsamındadır.
Madde 226 - Müstehcenlik

1. (a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, (b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği ya da görebileceği yerlerde, ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, (c) Bu ürünleri içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, (d) Bu ürünleri bunların satışına mahsus alış-veriş yerleri dışında satışa arz eden, satan veya kiraya veren, (e) Bu ürünleri sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısı ile bedelsiz olarak veren veya dağıtan, (f) Bu ürünlerin reklamını yapan kişi 6 (altı) aydan 2 (iki) yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.

2. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi 6 (altı) aydan 3 (üç) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

3. Müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi 5 (beş) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, 2 (iki) yıldan 5 (beş) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

4. Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi 1 (bir) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

5. Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, 6 (altı) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

6. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

7. Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; 3.fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşulu ile sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.
Fuhuş, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Genel Ahlaka Karşı Suçlar kapsamındadır.
Madde 227 - Fuhuş

1. Çocuğu fuhuşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhuşuna aracılık eden kişi, 4 (dört) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.

2. Bir kimseyi fuhuşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Fuhuşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması fuhuşa teşvik sayılır.

3. Fuhuş amacı ile ülkeye insan sokan veya insanların ülke dışına çıkmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre cezaya hükmolunur.

4. Cebir veya tehdit kullanarak hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhuşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar arttırılır.

5. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üst soy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak sureti ile işlenilmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır.

6. Bu suçların, suç işlemek amacı ile teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında arttırılır.

7. Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

8. Fuhuşa sürüklenen kişi tedavi veya terapiye tabii tutulur.
Bu düzenlemelere rağmen uygulamada maddelerin hayata geçirilebilmesi için gerekli tedbirler alınamamıştır. Özellikle mağdurların rehabilitasyonu, tedavisi ve terapisi konusunda uzmanlaşmış hizmet birimleri yapılandırılmamıştır. Cinsel sömürü mağduru çocuklar diğer Kurum bakımı altındaki çocuklarla birarada barındırılmaktadır.
İstanbul’da en yoğun Beyoğlu ve civarında çocuk fuhuşu olayları görülmektedir. Bar ve kafelerde bu tip olayların yaşandığı görülmektedir. Özellikle “seni seviyorum” diye kandırılmanın çok sık görüldüğü, sevgi açlığı çeken bu çocukların buna kanarak kişiyi izledikleri görülmektedir. İstanbul’da ayrıca Ataköy, Avcılar, Ayazağa, Bakırköy Belgrad Ormanı, Bostancı, Dolapdere, Galata, İstinye, Kadıköy, Kilyos, Maltepe, Merter, Yenikapı ve Sefaköy en sık bu tip olayların izlendiği yerlerdir. İstanbul’da 500 kız çocuğunun seks işçisi olarak çalıştığı ortaya çıkarılmıştır. 11 ay boyunca Emniyet Müdürlüğü ile Deri ve Zührevi hastalıklar hastanesinde yapılan araştırmada ilk cinsel deneyimin başlama yaşının 10 yaşına kadar düştüğü saptandı. Irza geçme veya müşteriyle ilişki şeklinde gerçekleşen cinsel ilişkiler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Barlar, masaj salonları, özel evler, bazı otel ve moteller mekan olarak kullanılmaktadır. Ayrıca önemli sayıda bir grubun da telekız olarak çalıştıkları, yol kenarlarında otostop yaparak pazarlandıkları saptanmıştır. (Kuntay ve Erginsoy, 2001)

Bu çalışmaya rağmen günyüzüne çıkarılabilen olgu sayısı çok azdır. Destek Hattına gelen çağrılara bakıldığında, yurttaşlar kimlikleri ortaya çıkacak korkusuyla polise ihbarda bulunmaktan çekinmektedirler ve kamu kurum ve kuruluşlarından sonuç alınamayacağı gibi bir güvensizlik içindedirler. Çağrıların önemli kısmı olayı defalarca polise ve sosyal hizmetlere bildirdiği ancak sonuç alınamadığı yönündedir. Buradan yasal düzenlemelerin yetersizliği ve hizmet sunanların hizmet-içi eğitimlerinin eksikliği ortaya çıkmaktadır.




Yüklə 408 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə