|
Sovyet döneminde okutulan tarih ders kitaplarinda azerbaycan halkinin etnik kökenine ve diLİne yaklaşim 1960SSRİ döneminde Azerbaycan diline yaklaşımRefik TURAN
572
Azerbaycan ahalisinin son
yedi yüzyıl içerisinde Türkleşmiş versiyonu olduğu anlamı taşıdığını
belirtmekte ve eleştirmektedir. Ebülfez Süleymanlı (2006) da herhangi bir halkın edebi dilinin teşekkülü
için uzun bir zaman dilimine ihtiyaç duyulduğunu belirterek XI.
-
XIII. asırlarda Azerbaycan halkının o
zamana kadar kullandıkları dili değiştirip kısa sürede bu yerli dille edebi eserler ortaya koymalarının
mümkün olamayacağını vurgulayarak, Azerbaycan halkının ve dilinin teşekkülünün Oğuz göçleri
sonunda teşekkül ettiği şeklindeki yaklaşıma karşı çıkmaktadır.
Sonuç olarak günümüzde Azerbaycan halkının etnik kökeni ve diline yönelik olarak yaygın bir şekilde
kabul gören yaklaşım Azerbaycan’da milattan önceki devirlerden itibaren Türk kökenli etnosların
yaşadığı, bu etnoslarla çeşitli dönemlerde buraya göç etmiş Türk uyrukların kaynayıp karışması ve
bütünleşmesi sonucu oluştuğu (Rüstemova, 2009: 113) yönünde olup; bu yaklaşım bağımsızlık
sonrasında Azerbaycan tarihiyle ilgili olarak yayınlanan eserlere ve ders kitaplarına yansımıştır.
Bağımsızlığın ilk yıllarında yayınlanan Azerbaycan Tarihi isimli bir eserde Azerbaycan halkının Selçuklu
akınları devrinde Oğuzların; XII. asrın ikinci yarısında ise Kıpçakların Azerbaycan’a gelerek yerleşmeleri
ve daha önceden burada yaşayan Türk boy ve kabileleriyle kaynaşıp karışmasıyla oluştuğu ifade
edilmektedir:
“Daha Oğuzların gelmesinden önce Azerbaycan, Mezopotamya ve Küçük Asya’da Oğuz dil
grubuna mensup olan Türk boylarının meskûnlaşması Selçuklu akınlarından sonra Azerbaycan’ın hem
kuzey, hem de güney bölgelerinde Oğuz dilli Türklerin üstünlüğüyle, tedricen bu dil grubunun galip
gelmesine Türk dilli Azerbaycan halkının oluşması sürecinin tamamlanmasına sebep oldu.”
(Balayev vd.,
1993: 147).
Yeni yaklaşım Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarına da yansıtılmıştır. Bağımsızlığın ilanından
sonra Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarında genel olarak Azerbaycan halkından “Azerbaycan
Türkleri” olarak bahsedilmekte ve bu halkın tarihin en eski devirlerinden itibaren “Azerbaycan Türk
halkı” olduğu belirtilmektedir. Bağımsızlığın ilanından sonra yazılan ilk Azerbaycan tarihi ders
kitaplarından birinde şu ifadeler yer almaktadır: “Türk kavimleri Azerbaycan’da en eski devrilerden beri
yaşıyorlardı… Azerbaycan Türk halkı esasen kadimden beri burada yaşayan ve komşu ülkelerden gelip
yerleşen diğer Türk kavimlerinin kaynayıp karışmasından oluşmuştur. Azerbaycan Türkleri erken
devirden itibaren Türk dilinde konuşuyorlardı ve hiçbir başka dilli halktan dönmemişlerdir.” (Mahmudov
vd., 1994: 32-33).
Ders
kitaplarında Azerbaycan’da tarih boyunca kurulmuş devletlerin Türk devletleri oldukları
ispatlanmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede Azerbaycan’da M.Ö. IX. asırda kurulan Manna devletinde
hakimiyetin Azerbaycan Türk sülalesinin elinde bulunduğu ve bu devlette Hurri, İran, Türk ve başka
dillerin kullanıldığının tarihi yer ve şahıs adlarının tahlilinden anlaşıldığı ileri sürülmekte (Yusifov vd.,
1994: 49-
53); Albanya hükümdarı Aran’ın adının ise Türkçede cesur, koçak, mert anlamı taşıdığı
belirtilerek M.Ö. II.
asırdan itibaren Albanya’da hakimiyetin Türk kökenli Araniler sülalesinin eline
geçtiği belirtilmektedir (Mahmudov vd., 1994: 10; Mahmutlu vd., 2001: 30). Bu dönemde kullanılan ders
kitaplarında Azeri dilinin “kuzeyde” Türk diline verilen ad olduğu belir
tilmektedir:
“Azeri,
Azerbaycan’ın erken Türk dilini bildiriyordu. Tarihi anane de ‘Azeri’ mefhumunu Azerbaycan
Türklerinin adı ile bağlamıştı. Lakin siyasi oyunlar sonucunda “Azeri” adını Azerbaycan Türk halkının
tarihinden silmek eğilimleri ortaya çıktı.”
(Mahmutlu vd., 2001: 31). Azerbaycan halkının ve dilinin
şekillenmesinde ülkenin en eski sakinleri olan Kimmerler, İskitler, Saklar, Hunlar, Sabirler, Hazarlar ve
Oğuz
-
Kıpçak soyundan olan Türk kabile ve boylarının büyük rol oynadığı, Selçuklu Türklerin
in
Azerbaycan’a akınlarının ise Azerbaycan halkının oluşma sürecinin kesin olarak tamamlanmasını ve
dilinin genel iletişim aracı halini almasını sağladığı belirtilmektedir (Mahmutlu vd., 2014: 61
-63). Bu
dönemde yazılan ders kitaplarında Azerbaycan medeniyetinin Türk medeniyetinin bir parçası olduğu,
erken orta asırlarda Türk medeniyeti ile Azerbaycan medeniyetinin birbirine bağlı olduğu özellikle
vurgulanarak, Azerbaycan’da 1989 yılında bulunmuş olan mezar taşlarının Göktürk alfabesi ile
yazıldığının anlaşılmasının Göktürklerin Azerbaycan’da yaşadıklarını ve Azerbaycan Türkleri ile diğer
Türk boylarının ortak bir alfabeye sahip olduklarını gösterdiği belirtilmektedir (Mahmutlu vd., 2001:
219).
Dostları ilə paylaş: |
|
|