20
8. BİR BÜYÜK VARLIĞIN EVRİMİ
Şimdi varoluş deneyimini, bir 'Büyük Varlık' bilincinin oluşumu açısından anlamaya çalışalım.
Şimdiye kadar, yokluktan tezahür eden oluşumların evrimi üzerinde durduk. Bu noktada ise, varoluşun
içinden, 'Büyük Varlık' olarak tanımlanan Kozmik tezahür biriminin nasıl ortaya çıktığını incelemeye
başlıyoruz.
Önce hızlı bir dönüş hareketinin sizde bırakacağı duyumu hissetmeye çalışın. Dönüşe iyice alışığınız
takdirde, hareketin devamı değil de, durması sizde bir etki yaratacaktır.
Bu anda ikincil bir hareketin geliştiğini hissedersiniz. Fakat bu hareketin yarattığı duygu da, tıpkı ilk
durumda olduğu gibi, alışmaya başladığınızda yoğunluğunu yitirir.
O halde bir tepkinin oluşmaması için, alışkanlık yaratmış olan hareketlerin sürekli olması gerekmektedir.
Bu nedenle, tezahüre uyanan her varlık, özünde saklı belirli hareketleri tekrarlamaya yönelir.
Şimdi, Kozmik evrim süreci içinde gelişen Büyük Varlıkların alıştığı hareketsel safhaları düşünün. Bütün
o hareketler bu varlıkların özlerine kaydedilmiştir ve
Kozmik evrimin ikinci safhasını teşkil eden içsel
gelişme (tekâmül) sürecinde tekrar işlevsellik kazanacaklardır.
(varlık oluşumu)Bu safhada Büyük
Varlıkların evrimlerine ilişkin
nümerik değerler, belli bir devrede hangi planda veya 'Kozmos Halkası'nda
yerleştiklerine bağlı olarak belirlenebilir.
Burada bir kere daha şu deyişi hatırlayalım: 'Yukarıda ne varsa, aşağıda da aynısı vardır. Yalnız farklı
davranır.'
Belli koşullar altında gelişen her şey, yeni bir evrim aşamasına geldiğinde aynı koşulları yeniden
yaratır.
Belirli Kozmik faktörleri temel alan Büyük Varlık da bunları çeşitli şekillerde bir araya getirerek, bir
tezahür evreninin sonsuz permutasyonlarını oluşturur
. O halde bir tezahür evreninin sınırsız çeşitliliği,
Kozmos'un başlangıcında yatan asal yalınlığa indirgenebilir. Evrenin her safhası veya özelliği, Kozmoz'da
benzer bir safha veya özellikten kaynaklanır.
Bir Büyük Varlık, kendi Kozmik yörüngesine yerleştikten sonra, evrim yolculuğuna koyulur. Kozmik
faktörleri deneyimleri sonucu doğasına kaydetmiş olan Büyük Varlık, anlık bir Kozmik kuvvetin (impuls)
etkisiyle momentum kazanır. Bu momentuma 'Kozmik İrade' adı verilir.
Fark edeceğiniz üzere hala dinamikler çerçevesinde konuşuyoruz.
Ruhsal kavramlardan söz edebilmemiz
için çok daha ileri bir evrim aşaması gerekecektir.
Bununla beraber, hareket ile düşünce arasında kesiksiz
bir geçiş mevcuttur.
Teğetsel hareketler reaksiyon olgusunun basit örnekleridir
. Düşünce ise sonsuz
derecede karmaşık bir reaksiyon biçimidir.
Arada bir nitelik değil, nicelik farkı mevcuttur.
Temelde, hiç bir konuda bir nitelik farkı söz konusu
değildir; çünkü her şey, asal 'Merkezi Durgunluk' bazına indirgenebilir.
Tezahür planlarında gözlenen
farklılıklar, 'Merkezi Durgunluk' bölgesinden ayrılan ışınların, ıraksak bir yayılım göstermelerinden dolayı
ortaya çıkar.
Nesnel işlevselliği açısından bilinçlilik, herhangi bir anda ait olduğu plan dâhilinde
sınırlanmıştır. Bu planda kalındığı sürece
temel birliğin idraki mümkün değildir.
Bir ışının veya bir kuvvet
hattının bir plandan diğerine geçişi sırasında, asal bütünlüğe rağmen tezahürdeki çeşitlilik gözler önüne
serilir. Nicelik farklılıklarına aynı ışın boyunca olduğu kadar, çembersel diziliş sergileyen değişik ışınlar
21
arasında da rastlanır. (Daha sonra detaylı olarak incelenecek olan bu konuya, burada anlatılanlara açıklık
getirmek amacıyla kısaca değinilmiştir.)
Büyük Varlık evrimine, Kozmik halkaları değil de, onlara ilişkin kavramları geliştirerek başlar. Başka bir
deyişle, maddesel oluşumu sırasında
yaşadığı deneyimlerin bilgisini harekete geçirir.
'Pozitif'i ve 'negatif'i
bilir; bu nedenle bir Tanrı'dır. İşte, bu bilgi, ona yaratıcılık yetisini kazandırır. Çünkü 'pozitif' bir
dinamizm yaratır; 'negatif' ise itici bir güç oluşturur. Bir evrenin 'Geçilmez Halkası', o evreni yaratan
Büyük Varlık için sınırlayıcı bir faktördür.
Kozmik evrimin bütün safhalarını tamamlayan bir gezgin atom, 'Merkezi Durgunluk' bölgesine son bir
yolculuk daha yapar. Burada dengelerin bir yöne doğru bozulması sonucunda, bir değişime uğrar; bir anda
kendisi bir çekim merkezi haline gelir.
Bu gezgin atom, Kozmik döngülerin merkezkaç kuvvetleriyle orantılı olan kütlesel çekim gücünün
belirlediği Kozmik kuşağa varıncaya kadar, geçtiği her planda belli sayıda atomları kendine bağlar.
Meydana gelen bu yeni organizasyon içinde,
gezgin atom çekirdeği oluşturur. Bu çekirdeğin reaksiyon
özellikleri, Kozmik evrimin safhalarını deneyimlerken kaydettiği tesirleri yansıtır.
Alışkanlık yaratmış olan hareketlerin belirli bir düzen içinde mevcut ve sürekli oluşlarının sağlayacağı
tepkisizliğe
ulaşmak için çekirdek atom, içerdiği parçacıkların momentumu ile mutat reaksiyonlarını
sürdürür
. Atomun bu reaksiyonları ise, Kozmik planlardan toplanmış maddelerden oluşan gevşek doku
içinde belli tesirler yaratır. Böylece minyatür bir Kozmos ortaya çıkar.
Bu minyatür Kozmos, çekirdek atomun işlevsel özelliklerini yansıtır ki bu sistemdeki
çekirdek,
büyük
Kozmos'da bütün tepkilerin etkiye dönüştürüldüğü bölge olan
'Merkezi Durgunluk' bölgesine tekabül eder
.
Aynı zamanda, bu organizma tümüyle Kozmik kuvvetlerin geçirdiği safhalarının tesirleri altındadır.
Bireşimsel (sentetik) açıdan, pozitif ve güçlendirici kuvvetlerin dominant olduğu 'Kozmik Gün'ün
safhaları boyunca, gözümsel (analitik) açıdan ise negatif kuvvetlerin etken olduğu devreler süresince anlık
tesirlere maruz kalır. Ayrıca, her ışının tesir küresinden geçerken belirli kuvvetlerin etkisi altında kalır.
Bu Büyük Organizma'nın dolaştığı çember, sırayla pozitif ve negatif olmak üzere dört bölgeye ayrılmıştır.
Her bölge de üç ışının tesir kürelerini içerir.
Böylece, 'Tanrı'nın Gündüzleri ve Geceleri' denen kavramları ve evrimsel periyotları anlamamıza yardım
edecek bir anahtar elde etmiş oluyoruz.
Ancak, bu Büyük Organizma' nın kendisi minyatür bir Kozmos
olduğu için, yapısı içinde daha hızlı bir devrenin mevcut olacağını düşünmemiz gerekir.
Yukarıda sıralananların yanı sıra, bir dizi tesirden daha bahsetmek mümkündür. Bunlar, Kozmos'un diğer
planlarındaki Büyük Organizmaların çekim güçleridir.
Bir plandaki Büyük Organizmalar arasındaki etkileşim evrimin belli bir safhasında sabit kaldığından,
konumuz açısından önem taşımaz. Kozmos'un farklı planlarındaki organizmalar ise farklı hızlarda
dönüşlerini sürdürürler. Bu nedenle, periyodik olarak aynı hizaya gelirler ve kendilerinden ötede olan
organizmalar üzerindeki merkezi çekim gücünü belli bir süre için perdelerler. Aynı zamanda, hem kendi
planlarında, hem de daha yukarıdaki planlar üzerinde yer alan tüm parçacıkları, kendi kütlesel çekim
güçleriyle etkilerler.
Merkezi çekimin geçici olarak engellenmesi, merkezkaç kuvveti üzerindeki merkezcil kuvvetin
kontrolünü kestiği için, daha yukarıda yer alan organizmaların dengesini bozar. Fakat belli moleküllerin
çeken organizmaya doğru, merkez yönünde hareketi, bu dengesizliği karşılar.
Zaten, her organizmanın
çekirdeğinin tüm iradesi, kendi doğasının kanunları haline gelmiş olan alışılmış koşulları korumaktır. İşte