maksimum
biz |
49
Engin Hepileri
“Bir dramanın her zaman bir başlangıcı ve sonu olmalı, o zaman drama olabilir”
diyen İntikam dizisinin Hakan Eren’i Engin Hepileri, iyi bir iş yaptıklarını, şimdi yeni
projelere bakma vakti olduğunu belirtiyor. Hepileri röportajımızı yaptığımız sırada,
2005 yılında genç yaşta yitirdiğimiz müzisyen Kâzım Koyuncu’yu canlandıracağı
filmin heyecanı içindeydi. Yıllarca Yıldız Kenter’le çalışan Engin Hepileri, ustasının
da cesaretlendirmesiyle kendi tiyatrosunu kurmuş. Tiyatro.in bugünlerde “Katil
Joe” adlı son derece cesur ve çarpıcı bir oyunla izleyicinin karşısına çıkıyor. Engin
Hepileri’yle televizyon sektörünün sorunlarını, oyuncu olarak konuya nasıl
baktığını ve yeni projelerini konuştuk.
‘‘Dizi sektörü, bütün
sistemin kurbanı’’
Kenter Tiyatrosu’nda
sahne arkası, hatta masa
arkasını da öğrendim,
idari kısmını da
biliyorum. Işık masası,
ses masasının ötesinde
de çalıştım. Bütün
tanıdıklarım tiyatrocu
ya da tiyatroyla uğraşan
insanlar. Tiyatro.in
başarılı başladı. Biletler
ikinci gün tükeniyor.
Sanki ‘Arkanızdayız’
diyor seyirci. Bu da
bizi yüreklendiriyor.
Söylemek istediklerimizin
yankısını görebiliyoruz.
_
İntikam’da canlandırdığınız karak-
ter için renkli ve ucu açık bir rol oldu-
ğu için keyif aldım diyorsunuz. Bu tür
bir karakteri canlandırmak oyuncuya
nasıl olanaklar sağlıyor?
Hakan Eren karakteri her hafta bir şey
yapabilir, şaşırmazsınız. Espriye ve
hayata yaklaşımı çeşitlilik gösteren
bir karakter. Konunun içinde görevini
zaten yapacaktır. Yağmur’un arkadaşı
ve hikâyenin ana damarlarından bir
tanesi. Ama oyuncu sadece bununla
yetinemez ki. Bu karakteri nereden
alırım, neler yapabilirim onunla, ne-
reden şaşırtırım, seyirciyi bu hafta da
şununla avlamaya çalışayım gibi şey-
leri bulup çıkartman gerekiyor. Büst
oluyoruz bazen, geçip karşısına öteki
oyuncunun bır bır bır replikleri söylü-
yoruz bitiyor. Ama oynayacak bir şey
bulursan kameranın açık olmasının
sebebini yakalıyorsun. Beni çekiyor-
lar, çeksinler çünkü ben şu anda bura-
dayım, bu mesleği yaptığım için mut-
luyum ve eğleniyorum. Bunu yapacak
alan açmak lazım. Hakan karakteri de
bana bu alanı açtı. O yüzden severek
oynadım.
_
Dizilerde oyuncuların ücretleri
arasında uçurum olduğu söyleniyor.
Bunun giderilmesi için ne yapılmalı
sizce?
Bunu tartışmaya başladığımız za-
man bence başka şeyleri tartışma-
mız lazım. Türkiye’deki durum da
bu zaten. Türkiye’deki ana meblağı
kontrol eden yüzde 5 gibi bir azın-
lık var ve geri kalanı nüfusun yüzde
95’i paylaşmak zorunda kalıyor. Orta
direk dediğimiz bir durum yok. Bu-
nun karşılığı bir sektör var. Diyor ki,
ben seni popüler edeceğim, çok para
vereceğim, bana göre yaşayacaksın,
kurallara uy, seni de kullanacağım.
İşine gelirse. Onunla aynı saatte çalı-
şıyorum. Ondan daha donanımlıyım,
daha tecrübeliyim, ama o popüler. O
popülerliği getiren zaten sistemin ta
kendisi. Hukuku, insan hakkını, çalış-
ma saatini herkes için düzeltme
miz
lazım. Sigortasını, sağlığını, eğitimini
maksimumbiz |
49
sohbet
sohbet
50
|
maksimum
biz
‘İntikam dizisinde
en sevdiğim şey Hakan ile
Yağmur’un arkadaşlığı,’ diye tweetler geliyor
bana. Çünkü bu kadar entrikanın, yalanın,
sevgisizliğin içerisinde çıkabilecek tek bir şey
var, bunları çözebilecek tek bir şey var, o da
Hakan’ın gözlerinde Yağmur’a arkadaşça ‘Şu
kız da şu olayların içinden çıksa da rahat etse’
diyerek baktığı andır.
düzeltirsiniz, bu sektöre de o zaman
sıra gelir. Bu sektör de bütün sistemin
kurbanıdır.
_
Bu konuda kimi yıldız oyuncuların
sistemin sorunları çözülene dek ken-
dini geri çekme gibi bir tutumu var.
Bu bir çözüm müdür?
Kişisel bir adımdır ama sistemi değiş-
tirebilecek bir adım değildir. Ben ken-
dimce bir şey yaptım, diyebilir, kendi-
ni iyi hissedecekse ne kadar güzeldir.
Ama düzelmeyeceğini biliyoruz. Sis-
tem yeni starlarını yaratır, onların
yerine yenilerini koyar ve hiçbir şey
değişmez. Çünkü çok daha büyük bir
şeyden söz ediyoruz. Böyle bir tutu-
ma saygı duyarım ama o kadar.
_
Sistem eleştirisi, televizyon eleş-
tirisi dediniz. Size şunu soran oluyor
mu, sen de bunun içinde değil misin?
Ben tabii ki içindeyim, içinde olmalı-
yım ki eleştirebileyim. İçinde olmalı-
yım ki, aslında neyin nasıl olduğunun
farkında olayım. Ben oyuncuyum.
Tekst gelir, oynarım. Bir şey verebi-
leceğime inanıyorsam oynarım. “İn-
tikam dizisinde en sevdiğim şey Ha-
kan ile Yağmur’un arkadaşlığı” diye
tweetler geliyor bana. Çünkü bu ka-
dar entrikanın, yalanın, sevgisizliğin
içerisinde çıkabilecek tek bir şey var,
bunları çözebilecek tek bir şey var, o
da Hakan’ın gözlerinde Yağmur’a ar-
kadaşça “Şu kız da şu olayların için-
den çıksa da rahat etse” diyerek bak-
tığı andır. Benim televizyon gibi bir
araçla bunu verme şansım varken ne-
den vermeyeyim? Bu hakkımı neden
kullanmayayım? Çekilmek başka bir
tepki. Çekilirsem o zaman başka şey-
ler de yapmalıyım. Ama ben şöyle di-
yorum; hem çekilmeyeceğim, hem de
başka şeyler yapacağım. Çekilmeyip,
burada bu mücadeleye devam ederek,
tiyatro da yaparak, hatta tiyatroda te-
levizyon eleştirisi yaparak, durduğum
yeri anlatmaya çalışacağım. Benim
ana amacım kendimi ifade etmek. Her
sanatçının aslında yapmak istediği
şey bu. Oyuncunun sorumluluğudur
burada olmak. Burada olup bu müca-
deleyi devam ettirmeye ihtiyacımız
var.
_
Kâzım Koyuncu’yu oynayacağı-
nız haberlerini okuduk… Biraz ondan
bahsedebilir misiniz?
Sorumluluk yükleyen bir proje. Beni
yükselten, heyecanlandığım bir iş.
Daha bir kare bile bir şey oynamadım
onunla ilgili, o yüzden hâlâ rahatla-
yamadım. Bu röportaj okunduğunda
çekimler yapılmış olacak. Çok güzel
bir senaryo. Filmin adı “Yağmur Kı-
yamet Çiçeği.” Onur Aydın çekiyor.
Çok önemli oyuncular var. İyi bir iş
olacak. Samimi bir iş olacak. Kâzım
Koyuncu’nun bir otobiyografisi değil.
Sadece dört değişik hikâye üzerinden
Kâzım’ın fikrini ve duygusunu anlat-
mak istiyoruz. Dört hikâye; Trabzons-
por, Çernobil faciası, Karadeniz sahil
yolu ve Kâzım’ın kendi yolculuğu…
Kâzım’ın kafasındaki ütopya, daha gü-