Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə16/133
tarix29.11.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#13162
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   133

ABDULLAH-I ENSARİ


Tefsir, hadis, fıkıh alimlerinden ve evliyanın büyüklerinden. İsmi Abdullah, babasının ismi Ebu Mansur Muhammed bin Ali el-Ensari el-Hirevi, künyesi Ebu İsmail'dir. Eshab-ı kiramdan Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari'nin soyundandır. 1006 (H. 396) senesinde Herat'ta doğdu, 1088 (H. 481)de orada vefat etti.

Dört yaşındayken ilim öğrenmeye başladı. Dokuz yaşından itibaren Kadı Ebü'l-Mansur ve Caruzi'nin derslerine devam etti. Zamanının diğer alimlerinden çeşitli ilimleri tahsil etti. Gece-gündüz ilim tahsiliyle uğraştı. Geceleri kandil ışığında hadis-i şerif yazardı. Hadis-i şerif toplamak için çeşitli şehirlere gitti. Üç yüz hadis aliminden hadis dinledi. 300.000 hadis-i şerifi ezbere bilirdi. Hace Yahya İmari'den tefsir okudu. Ebü'l-Hasan Harkani'nin sohbetlerinde bulundu ve tasavvufta yetişti. Şeyhülislam idi. Büyük alim ve veli olup, pekçok kerametleri görüldü. Vaz ve derslerinde Ehl-i sünneti müdafaa eder, mezhepsizlik ve bid'atlerin kötülüğünü anlatırdı. Allahü tealanın rızasına kavuşturan yolda yürümek isteyenlerin evliyaya ve hakiki din alimlerine çok bağlı olmasını isterdi. O büyüklere dil uzatanların zavallılıklarını her defasında ifade eder ve; "Ya Rabbi! Her kimi felakete düşürmek istersen onu İslam alimleri üzerine atarsın. Ya Rabbi! Dostlarını öyle yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor ve sana kavuşamayan onları tanımıyor." buyururdu.

Kendisinden Ebü'l-Vakt Abdülevvel, Ebü'l - Feth Nasr bin Seyyar gibi alimler ilim öğrendi.

Abdullah-ı Ensari'nin güzel sözlerinden bazıları şunlardır:

"Malı seviyorsan yerinde kullan ki, sana sonsuz arkadaş olsun. Sevmiyorsan ye de yok olsun."

"Sabır; nefsi istenilmeyen bir şeyden, dili şikayetten alıkoymaktır. Sabır üç derecedir: Birincisi, Allahü tealanın nimetlerini ve azabını düşünerek günah işlemekten kaçınmaktır. İkincisi ibadete ihlas ile ve şartlarını yerine getirerek devam etmeye sabretmektir. Üçüncüsü de belalara sabretmektir."



Eserleri:

Menazil-üs-Sairin (Tasavvufa dairdir), Şems-ül-Mecalis, Envar-üt-Tahkik, Tefsir-ül-Kur'an, Hulasa fi Şerh-i Hadis, Şerh-ut-Tearrüf li-Mezhebi Ehl-it-Tasavvuf, Menakıb-ı İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Tabakat-üs-Sufiyye.  Molla Cami bu son eserden istifade ederek Nefahat-ül-Üns kitabını yazmıştır.

ABDULLAH-I İLAHİ


Anadolu'da yetişen evliyanın büyüklerinden. İsmi Abdullah'tır. Molla İlahi, Şeyh-i Simavi olarak da bilinir. O zamanki Germiyan vilayetinin (Kütahya'nın), Simav kasabasında doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1490 (H. 896) senesinde Rumeli Vardar Yenicesi'nde vefat etti. Kabri oradadır.

İlk öğrenimini doğum yerinde yapan Abdullah-ı İlahi daha sonra İstanbul'a giderek Zeyrek Medresesine girdi. Zamanın en meşhur alimlerinin derslerinde bulundu. Hocası Alaüddin Ali Tusi ile birlikte İran'a gitti. Kirman'da hocasının ve diğer alimlerin derslerine devam etti. Daha sonra Semerkand'a gidip devrin en meşhur velisi, Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerine talebe olup, onun sohbetlerinde bulundu ve tasavvufta yetişti. İcazet (diploma) aldıktan sonra hocasının işaretiyle Buhara'ya gitti. Şah-ı Nakşibend hazretlerinin kabrini ziyaret edip, burada bir yıl kaldı. İbadetle meşgul oldu. Sonra Semerkand'a dönüp hocasının sohbetlerine devam etti. Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri onu Anadolu'ya gitmek üzere vazifelendirdi. Yolda zamanın evliyasından Molla Abdurrahman Cami ile görüştü. Sonra memleketi olan Simav'a yerleşerek bir dergah kurdu. İnsanlara Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı. Etrafına pekçok alim ve talebe topladı. Şöhreti kısa zamanda etrafa yayıldı. Osmanlı veziri ve kazasker Manisalı Çelebi Muhyiddin Efendinin ısrarı üzerine İstanbul'a gitti. Zeyrek Camiinin medresesine yerleşti. İstanbul’daki evliyanın büyüklerinden Şeyh Vefa ile görüştü. Bir müddet Zeyrek Camii Medresesinde ilim öğrettikten sonra Evrenoszade Ahmed Beyin isteği üzerine, yerine talebesi Seyyid Ahmed Buhari'yi bırakarak Vardar Yenicesi'ne gitti. Ömrünün sonuna kadar burada kalıp, insanlara İslam ahlakını öğretmekle meşgul oldu.

Emir Ahmed Buhari, Müslihiddin Tavil ve Abid Çelebi gibi büyük alimler yetiştiren Abdullah-ı İlahi, ilim ve ahlakta yüksek bir zat idi. Herkesin gönlünü alırdı. Sohbette bulunanlardan birinin bir sıkıntısı olsa onun halini bilirdi. Alçak gönüllü idi. Küçük-büyük, fakir-zengin, yanına kim gelse ayağa kalkardı.

Eserleri: Abdullah-ı İlahi'nin en meşhur eserleri şunlardır:

1) Keşf-ül-Varidat li Talib-il Kemalat ve Gayet-id-Derecat, 2) Meslek-üt-Talibin vel-Vasilin (Tasavvufi bir eser olup, Türkçe yazılmıştır.), 3) Zad-ül-Müştakin (Tasavvuf ıstılahlarıyla ilgili bir eserdir.), 4) Esrarname, 5) Risale-i Vücud (Vahdet-i vücud mevzuu ile ilgilidir, Arapçadır.), 6) Risale-i Ehadiyye, 7) Menazil-ül-Kulub. Ayrıca, Kenz-ül-Esrar, Necat-ül-Ervah, Risale-i Molla İlahi veya Risale-i Es'ile ve Ecvibe ve Mi'raciyye adlı eserler de Molla İlahi'ye nisbet edilmektedir.

ABDURRAHMAN - 1


Endülüs Emevi Devletinin kurucusu. 731 (H.113)de Şam’da doğdu. Emevi halifelerinden, Hişam’ın torunudur.

Emeviler yıkılıp, idare Abbasilere geçince kaçarak beş sene kendisini gizledi. Bu süre zarfında Filistin, Mısır ve Afrika’da kendisine taraftar bulmaya çalıştı. Sonra Mısır yoluyla Fas’a ve oradan Endülüs’e geçti. Burada Berberi Zenata kabilesi ile Yemen’den gelip yerleşen kabileleri etrafında topladı.

756 senesinde Endülüs Valisi Yusuf el-Fihri’yi yenerek idaresine son verdi. Kurtuba’yı merkez yapıp orada yerleşti. Emir ünvanını alarak istiklalini ilan etti.

Memlekette asayiş ve güveni yerleştirdi. Tarım ve sanayii geliştirdi. Ticaret filosu kurarak İstanbul’a kadar ticari münasebetler kurdu. Camiler, yollar ve surlar yaptırdı.

Bu gelişmelerle beraber içte ve dışta bir çok ayaklanmalar oldu. İlk defa Fihriler ayaklandı. Fihrilerle yaptığı El-Musara Savaşında galib geldi. Bu sırada Abbasi halifesi Mansur, Abdurrahman-I’in üzerine bir ordu gönderdi. Abdurrahman-I, bu orduyu da yendi. 769 senesinde büyük bir Berberi ayaklanmasını bastırdı ve Endülüs’te iç huzuru sağladı.

777’de Frank İmparatoru Charlemagne, Pirene Dağlarını aşarak Endülüs üzerine sefere çıktı. Ancak ülkesinde karışıklıklar yüzünden bir netice elde edemeden geri döndü. Abdurrahman-I, Frankların bu hareketi üzerine 783’te onların müttefiki olan Saragossa Hakimi Hüseyin bin Yahya’yı cezalandırmak için sefere çıktı ve kendisini yakalatarak şiddetle cezalandırdı.

Abdurrahman-I’i en çok meşgul eden isyan; Şakya el-Berberi’nin Endülüs’te Fatımilerin desteğinde şii bir devlet kurmak maksadıyla yaptığı ayaklanmadır. Bu ayaklanma on sene süren bir mücadeleden sonra bastırıldı.

Emir Abdurrahman’ın kurduğu devlet, zamanla önemli büyük bir kültür, medeniyet ve ilim merkezi oldu. Avrupa’nın aydınlanması, fen ve teknolojide ilerlemesi, buradan aldığı kültür ve ilim sayesinde gerçekleşti. İslam dini İspanya’dan Avrupa’ya yayıldı.

Yumuşak huylu ve sabırlıydı. İlmi çok, fikrinde isabetli ve çabuk kavrayışlıydı. Çok temkinli olup, hareketlerinde seri ve kararlarını uygulamakta sertti. İşlerinde istişare eder, başkasına bırakmazdı. Rahatına düşkün değildi. Cesur ve atılgandı. Fakat ferdi, taşkın hareketlerden uzaktı. Edebiyata meraklı olup, kuvvetli bir şair ve hatipti. Cömert, tatlı dilli ve güler yüzlüydü. Beyaz elbise giymeyi ve başına sarık sarmayı severdi. Cenaze namazlarında bulunur, Cuma ve bayram namazlarında hutbe okurdu. Hastaları ziyaret eder, halkın arasına sık sık çıkarak onlarla görüşüp sohbet eder, dertlerini dinlerdi. İslamiyete tam uyar, haramlardan, dinin yasakladığı şeylerden son derece sakınırdı.


Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə