yansıttığına inanılmaktadır. 16–20. haftalardan sonra diastol sonu hızlarında belirgin
artış saptanır. Düşük dirençli akım paternine bağlı olarak S/D, RI ve PI değerlerinde
progressif azalma izlenmektedir. (23,26)En sık kullanılan indeks S/D oranı ve PI’ dır.
Klinik çalışmalara göre normal gebelikte RI, S/D oranı ve PI oldukça iyi koreledir.
Olumsuz perinatal olaylarda ise S/D oranı ve Pl benzer prediktif değerlere sahiptir. Pek
çok fizyolojik faktör umblikal arter dalga formunu etkileyebilmektedir.
Cameron ve ark. yaptıkları bir çalışmada fetal kalp hızının yavaşladığı
durumlarda uzamış kardiyak siklusun diastolik akım hızının 0 çizgisine daha fazla
yaklaşmasına olanak vermesi nedeniyle S/D oranında artışın gerçekleştiğini
göstermişlerdir.(23)
Fetal solunum kardiyak siklusun uzamasına ve spektral eğrinin düzensiz hale
gelmesine yol açarak benzer değişiklikleri oluşturabilmektedir.(66) Bu nedenle
çalışmamızda bu etkenler göz önüne alınarak tüm Doppler indekslerini ölçümü
sırasında fetal solunum ya da fetal hareketin olmamasına, fetal kalp hızı
anormalliklerinin bulunmamasına dikkat edildi. Doppler dalga formunun en az beş
siklus boyunca sabit kaldığı dönemlerde ölçümler gerçekleştirildi.
S/D oranı örnekleme yapılan kord bölgesine göre değişiklik göstermektedir.
Kordun fetal abdomendeki insersiyon bölgesinde en yüksek rezistans elde
edilirken kordun plasental ucunda en düşük rezistans bulunmaktadır. Kordda
örnekleme yapılması için en çok tercih edilen bölge plasentaya yakın ya da kordun
serbest dalgalanan loopudur.(37) Normal gebeliklerde bu farklılık önemli değilken
fetoplasental ve uteroplasental dolaşımda akıma direncin arttığı durumlarda
belirginleşmektedir. Doppler incelemelerimiz literatürde en çok tercih edilen ve
optimal lokalizasyon olan kordun amniyotik sıvı içerisinde serbest yüzen
kesimlerinde yapıldı.
49
Anormal umblikal arter Doppler dalga formlarını İUGG ile ilişkisi birçok
çalışma ile araştınlmıştır.(51,62,67,68) Flescher ve arkadaşları 189 yüksek riskli
gebede gerçekleştirdikleri umblikal arter Doppler çalışmasında, doğum ağırlığı
azaldıkça S/D oranının yükseldiğini göstermiştir. 30. haftadan sonra S/D oranı 3,0
üzerinde olduğu olgularda duyarlılık ve özgüllük sırasıyla % 78 ve % 85 olarak
bulunmuştur.(50) Benzer olarak Trudinger ve ark. 179 riskli gebeden oluşan çalışma
grublarında İUGG olan fetüslerin % 64 ünde S/D oranını 95 persentilin üzerinde
bulmuşlardır. Trudinger' in grubu daha sonra 2178 riskli gebeden oluşan geniş
serilerine ait sonuçları bildirmişlerdir. Serilerinde İUGG insidansı % 27 bulunmuş ve
İUGG li fetüslerin yarısında umblikal arter S/D oranının 95 persentilin üzerinde olduğu
saptanmıştır (ortalama 5,9) , ayrıca yine bu çalışmada intrauterin dönemde S/D
oranının normal olduğu preterm yeni doğanlara oranla yaklaşık iki kat daha uzun süre
yoğun bakım ünitelerinde kaldığı belirtilmiştir.(69)
Genel olarak 30. haftadan sonra umblikal arter de S/D oranının 3'ün
üzerinde olması patolojik olarak kabul edilmektedir. Plasental yetmezlikte
umblikal arterde plasental rezistanstaki yükselmeye paralel diastolik
komponentte azalma izlenmektedir. Plasental yetmezlik kötüleştikçe diastolik akım
azalır ve ardından geri döner. Umblikal arterde yüksek S/D oranlan ve düşük
doğum ağırlığı artmış morbidite ve mortalite ile ilişkilidir.
Çalışmamızda çalışma dışı bırakılan bir olguda; Umblikal arterinde diastolik
akımı tersine dönmüş,MCA akım direnci düşmüş olup brain spraing efekt gelişmiş
bir olgumuzda fetal hipoksi sonucu kısa bir süre sonra eksitus izlenmiştir.
Bercowitz ve ark. İUGG tanısı konan fetüslerin % 50 'sinde anormal
umblikal arter Doppler ölçümleri elde etmiş ve bu fetüslerde perinatal
komplikasyonlar açısından riskin artmış olduğunu saptamışlardır. (70)Burke ve
50
ark. sonografik olarak gelişme geriliği olan 179 fetüste umblikal arter S/D
oranının 95 persentilin üzerinde ölçüldüğü olgularda perinatal mortalitenin artmış
olduğunu buna karşın umblikal arter Doppler formlarının normal olduğu
olgularda perinatal mortalite saptanmadığını belirtmişlerdir.(71)
Uterin arter gestasyonel dönemde gerçekleşen fizyolojik değişimden
direkt olarak etkilenmektedir. Yaklaşık 12. gebelik haftasına kadar izlenen yüksek
dirençli akım paterni, spiral arterlerdeki trofoblast invazyonu sonrası yerini
gebelik boyunca devam eden düşük dirençli akıma bırakmaktadır. Schulman ve
ark. İlerleyen gebelik haftaları ile birlikte, uterin vasküler yatağın akım
karekteristiklerindeki değişimi inceledikleri çalışmalarında, ilerleyen gebelik
haftaları ile birlikte uterin arter diastolik komponentinde belirgin artış olduğunu
göstermişlerdir. 3. trimesterdeki diastol sonu kan akımındaki karekteristik artışın
saptanmamasının İUGG ile yakın ilişki gösterdiğini belirtmişlerdir.(61) Fleisher
ve ark. Gebeliğin 26.haftasından sonra uterin arter S/D oranının 2,6 üzerinde
olması yada spektral analizde erken diastolik çentiklenmenin saptanması ile
preeklampsi arasında önemli bir korelasyon olduğunu göstermişlerdir (51) (Şekil II
).
51