Microsoft Word 6-nihat falay



Yüklə 215,61 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/8
tarix07.11.2017
ölçüsü215,61 Kb.
#9017
1   2   3   4   5   6   7   8

Journal of Life Economics          2/2014

 

 



 

59 


 

burjuva  özel  hukukunun  oluşturduğu  liberal  temel  haklar  anlayışı,  toplumsal  modelin 

dayandığı temeli giderek sarsar ve çürütür.  

Sonra, burjuva toplumu (sivil toplum), özel bir alan olarak kamu gücünün, yani somut 

ifadesiyle hükümetin karşısına konulmuştur. Hem mal mübadelesi ile toplumsal emeğin alanı 

hem  de  üretken  işlevlerden  uzak  olan  aile  alanı,  burjuva  toplumunun  özel  alanına  dahil 

edilmiştir.  Yani,  özel  mülkiyete  sahip  olanların  üretim  sürecindeki  konumu  özel  alanın 

özerkliğinin  temelini  oluşturmuştur.  Oysa  ekonomik  yönden  bağımlı  olan  özellikle  emek 

sınıfı için bu  yolun  yapısal bağ pek oluşmamıştır. Ancak, düşük gelirli bu sınıfın toplumsal 

örgütlenmesi  ile  sınıf  çelişkilerinin  siyasallaşmasıyla,  ailenin  özel  mahremiyet  (gizlilik) 

alanının  birbirine  zıt  şekilde  yapılaşmış  olduğu  hususu  toplumsal  bilince  çıkmıştır.  Bu 

durumda  özel  yaşam  alanı  sadece  diğerlerinden  ayrışmakla  kalmamış,  kentleşme  ve 

bürokratikleşme  yanında,  işletmelerin  temerküzü  (merkezileşmesi)  ve  kitle  tüketiminin 

oluşması  gibi  değişimlere  de  uğramıştır.  Oysa,  kitlelerin  dayandığı  toplumsal  zemin  sadece 

özel  mülkiyet  olamazdı,  zira  kitlelerin  katılım  haklarını  talep  etmeleri  gerekirdi.  Çünkü 

ekonomik  açıdan  bağımlı  olan  ve  mülkiyete  sahip  olmayan  kitlelerin  özel  mal  ve  sermaye 

mübadelelerine  katılım  yoluyla  egemen  olamayacakları  belliydi.  Bu  nedenle  de,  bu  kitleler 

sosyal  devletin  güvencelerine  muhtaç  durumdaydılar.  Özel  mülkiyet  sahipliğine  dayalı 

özerklik ve eşdeğerlilik ancak refah devletinin bu vatandaşlara vereceği statü güvenceleri ile 

kısmen  sağlanabilirdi.  Sosyal  devletin  reel  yaşamda  gerçekleşmesi  ise,  devletin  üretim 

araçları  ve  dolaysıyla  iktisadi  iktidar  üzerindeki  özel  tasarruf  gücüne  müdahaleleriyle 

mümkün olacaktı. 

Nihayet,  temelde  devletle  toplumun  entegrasyonu  ile  kamunun  yapısal  dönüşümü 

sağlanabilecektir (Habermas, 2012: 25-30). 

 Yine  de,  söz  konusu  oluşum  ve  dönüşümler  sonucu;  ekonomi  ve  devlet  aygıtını, 

kapitalist  ve  burjuva  sistemince  birleştirilmiş  alanlar  olarak  görmek  mümkündür.  Çünkü 

varılmak istenen hedef, kapitalist düzlemde ve doğrultuda özerk hale gelen iktisadi sistemin 

ve  bürokratik  egemenlik  sistemlerinin  elbette  tümüyle  ortadan  kaldırılması  değil,  fakat 

sistemin  yaşam  alanlarındaki  buyurgan  müdahale  ve  tecavüzlerine  son  verilmesidir.  Ancak, 

böylece toplumsal entegrasyon (bütünleştirme) gücü, ekonomik ve bürokratik iktidarlara karşı 

kendini  kabul  ettirebilme  ve  yaşamın  yarattığı  gereksinim  ve  taleplerine  gerçeklik 

kazandırabilme olanakları doğacaktır.  



6.

  MUHAL F (ELEŞT REL) KAMUSAL ALANIN DOĞUŞU VE SAYDAMLIK  

Kamunun,  bir  mahkeme  gibi,  yönetim  erkini  ve  gücünü  elinde  bulunduran  kişi  ve 

kurumların eylem ve tasarruflarını yargılaması kamusal alan kavramının kilit bir ögesidir.  

Kamusallık  gücünü  yansıtma  amacını  taşıyan  bu  tür  önemli  örneklerden  biri,  1770-

1780’lerde Fransa’da maliye bakanlığı yapan J. Necker’in bir siyasal güç olarak kamuoyunun 

önemine  gösterdiği  duyarlılıktır.  Onun,  16.  Louis  döneminde  hükümet  icraatlarını  gözleyen 

bir otorite olarak kamuoyuna bilgi vermesi önemli bir olgudur.  

Ş

öyle  ki;  J.  Necker  savaşın  finansmanı  için  kredilere  başvurmuştu,  fakat  dönem 



hükümetinin  kredi  alabilmesi  için  potansiyel  kreditörlerin  monarşinin  mali  yapısına  güven 

duymaları  gerekiyordu.  Necker,  güvenilirliğin  temelinin  kamuoyunda  saklı  olduğunu 

söylüyordu.  Öte  yandan,  kamu  kredisinin,  despotizm  karşısında  bir  engel  olduğu  da 

vurgulanıyordu. Necker, tahtın bütçesini  yayımlama  yönünde bir adım atmış ve 1781  yılına 




Journal of Life Economics          2/2014

 

 



 

60 


 

ait Compete rendu’yu (rapor-hazine hesabını) açıklamıştır. Necker, tahtın gelir ve giderlerini 

yayınlamış  olmasını,  tahtın  mali  işlemlerine  olan  güveni  tazeleyecek  ve  hatta  arttıracak  bir 

önlem olarak savunmuştur. Necker’in bu tasarrufu hükümettekileri dehşete düşürmüş ve bir 

diğer  bakan  ise  bunun  kraliyetin  gizliliğinin  kutsal  geleneklerini  ihlal  ettiğini  belirtmiştir. 

Necker ise, kurumsal bir denge olabilecek kanaat organları yaratmayı amaçlıyordu. Bu amaçla 

da,  taşrada  özyönetim  kurumları  kurma  planı  çerçevesinde  yerel  meclisleri,  monarşinin 

saydam ve açık olmayan mali sistemine açıklık getirmenin bir aracı olarak görüyordu. Bunun 

için  bu  meclisler,  tahtın  koyduğu  doğrudan  vergileri  (taille  gibi)  belirleyip  toplayacaktı. 

Ayrıca,  yoksul  insanlara  yardım  yapılması  ile  diğer  kamu  faaliyetleri  için  sorumluluk 

taşıyacaktı.  Necker,  vergi  koyma  ve  toplama  yöntemlerini  kamuya  açık  hale  getirerek, 

krallığın  mali  yönetiminin  güvenilirliğini  aksatan  keyfilik  ve  yolsuzlukların  bu  meclisler 

tarafından  giderilebileceğine  inanıyordu.  Temel  amaç  ise,  yerel  meclisler  aracılığıyla 

kamunun  güveninin  sağlamaktı.  Gerçekten  de,  yerel  meclisler  siyasal  inisiyatifin,  taht 

(krallık)tan ve parlamentodan genel olarak topluma ve ulusa geçmesi sürecini hızlandırmıştır. 

Meclisin  gelir  ve  giderlere  ilişkin  görüşleri  basılı  bütçeler  olarak  geçerliliğe  ve  sürüme 

kavuşturulunca,  konuya  ilişkin  tartışmalar  giderek  ulusal  bir  olay  haline  gelmiştir  (Melton, 

2011: 73-75).   



7.

  KAMUSAL TOPLUM VE KAMUSAL AKIL 

Kamu, burjuva toplumunda kendini kamusal topluluk olarak bir araya gelmiş olan özel 

bireyler olarak ortaya koyar. Özel bireyler, kamuoyunu, kamu gücüne karşı sahiplenerek, bu 

güçle mal dolaşımı ve toplumsal emekle ilgili kurallar konusunda hesaplaşmaya girişirler. Bu 

siyasal  mücadelenin  kendine  özgü  bir  aracı  ise  “kamusal  akıl  yürütmedir”  (Rawls,  1996). 

Dilbilimsel açıdan bu sözcük hem akla atıf (gönderme) yapar hem de bu çabayı bir anlamda 

küçümser.  

Önceleri  değişik  topluluklar,  kral  (hükümdar)larla,  toplulukların  özgürlüğü  ile  kralın 

otoritesi  arasında  denge  sağlayacak  bir  sınır  çeken  anlaşmalar  yapmışlardır.  Bu  uygulama 

1215 Magna Carta Libertatum’dan da öğrenileceği üzere,  önce topluluk ile prensler arasında 

ikilik  ortaya  çıkmasına  yol  açmış,  bir  süre  sonra,  hükümdarın  karşısında  toprağı  yalnızca, 

kırsal gruplar temsil eder hale gelmiştir.  lk ve yeni burjuvalar özel kişilerdir ve bu özel kişiler 

kamusal  erke  yönelik  iktisadi  ve  iktidara  ilişkin  taleplerini,  bölünmesini  istedikleri  egemen 

kişiye  veya  erke  doğrudan  yöneltmezler,  ama  alttan  alta  ve  dolaylı  olarak  bu  egemenliğin 

dayandığı  temel  öge  ve  ilkeleri  hedef  alırlar.  Çünkü  bireyler,  Kant’a  göre  “tek  başınayken 

azınlık  olmaktan  kurtulamaz…Buna  karşılık,  kamunun  kendi  kendini  aydınlatması  daha 

gerçekçi  bir  olasılıktır.”  nsanların  kendi  değersizliklerinden  kurtulmasına  olanak  sağlayan 

aklın bu kamusal kullanımı halkın mantığı üzerinde etkilidir (Dacheux, 2012: 15-16). 

Kamusal  toplumdaki  makul  düşünceden  gelen  hoşgörü  argümanı  tüm  geniş  halklar 

topluluğu  için  de  geçerlidir.  Yani,  eğer  toplumlar  arasındaki  ilişkide  kamusal  akıl 

uygulanıyorsa, hoşgörünün (toleransın) ortaya çıkması kaçınılmazdır. Burada halkların temel 

çıkarları;  güvenliklerini,  topraklarını  ve  vatandaşların  refahını  garanti  altına  almak,  yasal 

bağımsızlıklarını korumak ve özgür kültürlerini yaşatmaktır (Rawls, 2006: 19. 36). 

Her  toplumda  vatandaşlar  (veya  halklar)  kamusal  akıl  kavramını  temel  alırken  öte 

yandan  yöneticilerin  bu  kavram  bağlamında  harekette  ve  tasarrufta  bulunmalarını  ister  ve 

zorlarlar. Vatandaşların  kendilerini bir anlamda  yapıcı ve uygulayıcı  gibi görmeleri, onların 




Yüklə 215,61 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə