KÖPRÜLÜ’NÜN FOLKLOR VE HALK EDEBİYATI ÇALIŞMALARI 157
baskısı ve zulmünden kurtulmanın tek yolunun Saray’a kapılanmak olduğunu ve
birçok
âmillerin te’sirleri altında iyiden iyiye acemleşmiş olan o saray ve dâirelerde makbûl olabil-
mek, halkın millî zevkınden bütün mânasıyle uzak ve fikrî seviyesinden çok yüksek
Acem’âne eserlerle mümkündü; bunda, halka âit şeyleri fena ve aşağı görmekte, avam’a
hevam(hayvan)’dan daha fazla kıymet vermeyen Orta-zaman zihniyetinin bir tecellîsi
mün’akis
olduğunu ifade eder.
22
Yine bu devir klasik edebiyat temsilcilerinin halk şiiri türle-
ri ve millî veznimiz olan hece veznine karşı çok olumsuz bir tavır aldığını da ifade de eder:
Karaoğlan türküsü, kayabaşılar, varsağılar, türkmâniler, hattâ sazşâirlerinin ekseriyetle kul-
landıkları millî hece vezni klâsik şâirleri o kadar hiddetlendirir ki, hattâ o vezni bile ancak
tahkir ve tezyif maksadiyle kullanırlar.
23
Klasik edebiyat temsilcilerinin halk şiirini ve ürün-
lerini bu kadar aşağılamalarına rağmen halkın kendisinden doğmuş şiire ve anlatılara çok
düşkün olduğunu belirten Köprülü özellikle IV. Murad devrinden sonra saz şairlerinin ço-
ğaldığını ve İmparatorluğun dört bir yanına dağıldığını, özellikle Hicrî XI. asırda Osmanlı
sahası âşıklarının
altın devrinin
olduğunu ifade eder: ‘
Âşıklar her tarafta çoğalmış, Celâlîler
arasında, yeniçeri, levend, sipahî ocaklarında yetişen birtakım Âşıklar’ın eserleri her tarafa
yayılmıştı. Büyüklerin dâirelerinde mutlak çöğürcüler bulunduruluyor, hatta onların şöhret
ve mahâreti büyükler arasında rekâbeti celbediyordu
.
24
Yine IV. Murad devrinin Demiroğlu,
Molla Hasan, Köroğlu, Gedâ Muslu, Kara Fazlı, Celeb Kâtibî, Sarı Mukallid, Celeb Gedâyî,
Hâkî, Turabî gibi meşhur İmparatorluk çöğürcülerinin isimlerini de sıralamıştır.
25
17. yy.dan
sonra yalnızca halk arasında değil saray içinde bile âşık tarzına bir alakanın doğup geliştiğini
söyleyen Köprülü buna rağmen klasik şâirlerin âşık tarzına olan kızgınlıklarının da hâlâ de-
vam ettiğini belirtir. Bu olumsuz tavır Nedîm’den sonra yumuşamış hatta bir kısım şair halka
ve onun zevkine temayül etmeye başlamıştır. Nedîm, Enderunlu Vâsıf, Fâzıl Bey, Şeyh Gâlib
bu isimlerden en mühimleridir. Bu tarihî arka planın meydana getirdiği tutum, şahıslar,
temsilciler ve algıdan sonra bu tür edebî tür veya dönem incelemelerini yapan edebiyat ta-
rihçilerinin takınması gereken tavırdan bahseden Köprülü bu makalenin son sayfalarında
“edebiyat sosyolojisi” dersi vermektedir.
26
Araştırmacı Hanefi Palabıyık’ın
Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü’nün Tarihle İl-
gili Eserleri ve Değerlendirmeler
başlığı altında değerlendirdiği
27
ve Köprülü’nün yirmi sekiz
gibi –eserin muhtevasına bakılacak olunursa- çok genç bir yaşta kaleme almış olduğu
Türk
Edebiyatında İlk Mutasavvıflar
(1918)
adlı kitabı aslında sosyal bilimlerin birçok disiplinini
bir araya getirerek Türk tarihçiliği alanında olduğu kadar Türk halk bilimi ve Türk halk
edebiyatı alanlarında da önemli bir yerde olan eseri gerek Türkiye sahasında gerekse de Batı
22
Köprülü, “Türk Edebiyatında Âşık Tarzı’nın Menşe’i ve Tekâmülü”, Edebiyat Araştırmaları 1,
s.198.
23
Agm, s.203.
24
Agm, s.203-209.
25
Agm, s.212.
26
Agm, s.226-238.
27
M. Hanefi Palabıyık, Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün İlmî Hayatı ve Tarihçiliği, s.116-
117.
ERHAN AKTAŞ
158
ilim dünyasında önemli yankılar uyandıran bir eserdir. 1918 yılında tamamlanan eseri yal-
nızca tarih veya halk bilimi temelinde değerlendirmek eserin kıymetine haksızlık etmek
olur. Çalışma sosyal tarih alanında ancak folklor/halk edebiyatı temelinde şekillenen Türkis-
tan ve Anadolu sufiliği üzerine Hoca Ahmed Yesevî ve Yunus Emre merkezinde kaleme
alınmış ilk ve en mühim eserlerden biridir. Ahmet Yaşar Ocak’ın eser hakkındaki değerlen-
dirmesi ise kitabın fikrî ve usûl zeminini özetler niteliktedir:
Türk Edebiyatında İlk Muta-
savvıflar isimli kitabının birinci kısmı her ne kadar görünüşte Ahmed-i Yesevi’ye, ikinci
kısmı Yunus Emre’ye tahsis olunmuşsa da, esas itibariyle kitap bir bütün olarak, Osmanlı
dönemi de dahil, Türk sûfiliğinin ilk sentetik genel tarih tecrübesi sayılabilir. Kitaba bu hü-
viyetini veren, en az metinleri kadar önemli ve vazgeçilmez olan uzun dipnotlarıdır. Bu
dipnotlar, kaynaklar hakkındaki tenkitli bilgilerin yanında pek çok önemli meseleyi günde-
me getirir, analize tabi tutar ve tartışır.
28
Alman bilim adamı Franz Babinger’in 1921’de
Der Islam in Klein Asien
adıyla ders
notlarının bir dergide makale hâline getirilip önce Almanya’da daha sonra da tercüme edile-
rek Türkiye’de yayımlanması üzerine M.F. Köprülü eleştirel bir cevap niteliğinde olan
Ana-
dolu’da İslamiyet, Türk İstilasından Sonra Anadolu Tarih-i Dînîsine Bir Nazar ve Bu Tarihin
Menba’ları
adıyla 1922 yılında bir makale yazmış olup bu daha sonra kitap hâlinde neşre-
dilmiştir. Eseri hazırlayan halkbilimci M. Ergun’un ifadesiyle bu çalışma Türk Edebiyatı’nda
İlk Mutasavvıflar’ın devamı niteliğindedir.
29
Alt satırlarda bahsedeceğimiz
Türk Tarih-i Di-
nîsi
adlı eser gibi
halk inançları bağlamında değerlendireceğimiz bu hacimli makale 11. yüz-
yıldan sonra Türkiye sahasında gelişen tasavvûfî akım, ortaya çıkan tarîkatler Moğol ve Ti-
mur akınlarının yarattığı sonuçları ele almaktadır. Bu konuların ele alınması sırasında da asıl
gaye Babinger’in bazı iddialarına cevap vermektir.
Türk Edebiyatı’nın Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Te’sirleri
(1922) makalesinde Köprü-
lü, Türk âşıklık geleneğinin Ermeni edebiyatına yaptığı yoğun etkiyi âşık tarzı şiir geleneği
temelinde ele almıştır. Köprülü’nün bu çalışmayı ele almasının asıl sebebi, Ermeni âşıklık
geleneğinin Türk âşıklık geleneğini çok büyük derecede etkilediğini ve asıl kaynağın Ermeni
aşıklık geleneği olduğunu savunan Arşak Çobanyan’ın 1906 yılında basılmış olan
Ermeni
Âşıkları
adlı eseridir. Bu sebeple makale bu esere yazılmış bir reddiye niteliğindedir. Konuy-
la alakalı çok ayrıntılı bilgiye sahip olmadığını âlimin kendisi de itiraf eder:
Ermeni edebiya-
tı hakkında maatteessüf hiç malûmatım olmadığı cihetle, Ermeni Âşıkları hakkında başka
tedkikler yapılıp yapılmadığını Çobanyan tarafından yürütülen mülâhazaların o hususta
şimdiye kadar yapılan araştırmaların muhassılası mı, yoksa doğrudan doğruya kendi fikri mi
olduğunu iyi bilmiyorum.
30
Çalışma dört alt başlıktan oluşmaktadır. İlk bölümde Ermeni
aşıklık geleneği içerisinde
aşug
adı verilen icracılar ve eserleri hakkında Köprülü’nün verdiği
28
Ahmet Yaşar Ocak, “Fuad Köprülü, Sosyal Tarih Perspektifi ve Günümüz Türkiye’sinde Din
ve Tasavvuf Tarihi Araştırmalarında ‘Tarihin Saptırılması’ Problemi”,
Türkiyat Araştırmaları
Dergisi,
S. 3, s.223.
29
Köprülü, Anadolu’da İslamiyet,
s.9.
30
Köprülü, “Türk Edebiyatının Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Te’sirleri”, Edebiyat Araştırmaları
1, s.240.