Kıyametin Öncesinde Gerçekleşecek Olaylar 4



Yüklə 1,13 Mb.
səhifə22/29
tarix12.10.2018
ölçüsü1,13 Mb.
#73904
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   29
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • Deccal

Dersler Ve Öğütler

Buraya kadar anlatılanlardan, meseleleri derinlemesine inceleyen ilim adam­larının, ahir zamanda, Resulullah (a.s)'ın soyundan (ali beytinden) bir kişinin halifelik yapacağı konusunda herhangi bir görüş ayrılığına düşmedikleri anlaşıl­maktadır. Üzerinde ittifak edilen bu gibi rivayetler sebebiyle halkın ve bilgili kişilerin dillerinde, naslarda kastedilen Mehdi (a.s)'nin bu kişi olduğu söylentisi dolaşır olmuştur.

İsnad yönünden incelemeye tabi tutulması gereken bazı naslar sebebiyle ilim adamlarının çoğunluğunun zihinlerine bu fikir yerleşmiştir. Ancak Hz. İsa (a.s)'nın, Mehdi (a.s) zamanında ineceğini bildiren nasların da hayli çok oldu­ğunu bilmeliyiz. Durum böyleyse, çok sayıda olan daha başka naslardan çıkarı­lan anlamlardan anlaşıldığına göre, Mehdi'nin geleceği zaman ile yaşadığımız zaman arasında uzun bir süre bulunmaktadır. Çünkü Resulullah (a.s)'ın gerçek­leşeceğini bildirdiği olaylardan şu ana kadar gerçekleşmemiş olan bir hayli olay vardır.

Örneğin Mesih (a.s)'in inmesinden önce müslümanlar Konstantiniyye'yi ikinci kez fethederler. O zaman da, Konstantiniyye hıristiyanların elinde olur. Şu an ise bu şehir bir İslam şehridir ve müslümanların elindedir.

Roma'nın fethedileceği müjdesi de, anlam itibariyle gerçekleştirilecek dünya çapında fetihlerle bağlantılıdır ve İslam'ın uluslararası bir zafer kazanacağının heberi niteliğindedir.

İleride Şeyh Enver Keşmiri'nin kitabını incelerken de göreceğimiz üzere Mehdi (a.s) ve Mesih (a.s) ile ilgili naslar ise, onların zamanlarında bu tür olay­ların gerçekleşeceğine herhangi bir işaret yoktur.

Bu yorumlar, Mesih bin Meryem (a.s)'in Mehdi (a.s)'nin mü'minlerin emin olacağı dönemde ineceği yönündeki görüşün esas alınması itibariyledir. Ancak, Mesih (a.s)'in, Mehdi (a.s) zamanında ineceğini bildiren nasların da bir incele­meye tabi tutulması gerekmektedir. Aynı şekilde Mehdi (a.s) ile ilgili bazı nas­ların da incelemeye tabi tutulması gerekir. Bu konuda zayıf olarak değerlen­dirilen bazı rivayetlerden Mesih (a.s)'in inmesinin. Mehdi (a.s) ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mesih (a.s)'in inmesi ile Mehdi (a.s) arasında herhangi bir ilişki olmadığı yolundaki değerlendirmeye göre Mehdi (a.s)'nin, baskıcı yönetimden sonra gelecek ve Hz. Peygamber (a.s)'in belirlemiş olduğu çizgi üzere hüküm sürecek hilafeti geri getirecek ilk halife veya bu şekilde hüküm sürecek halifelerden biri olacağı anlaşılmaktadır. Baskıcı yönetimden sonra gelecek olan bu hilafet, daha önce geçmiş olan bir çok hadisi şerifte bildirilen, İslam'ın uluslararası zaferini gerçekleştirebilir.

Her halükarda şu noktaları göz önünde bulundurmalıyız:



1. Konuyla ilgili naslar her ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın, bu naslar yahudilerin mevcut devletlerinin kesinlikle son bulacağını bildirmektedir. Bu devletin son bulması, Mesih İsa bin Meryem (a.s)'in inmesi ile herhangi bir ilgi­si yoktur. Taşın ve ağacın, arkalarına gizlenen yahudileri müslümanlara bildire­ceğinden söz eden naslarda kastedilen yahudiler ise şu anki yahudiler değildir. Bu naslarda kastedilen yahudiler Deccal ile birlikte Filistin topraklanna gelecek olan yahudilerdir.

2. Raşid halifeliğin yeniden kurulması için çalışmak, İslam şeriatının farz kılmış olduğu bir görevdir. Her müslümanın bu amaç için çalışması gerekmek­tedir. Yöneticiler, ilim adamları ve davetçiler gibi bu konuda daha çok imkan ve güce sahip olanlar açısından bu farziyet daha da kuvvet kazanmaktadır.

Eğer yöneticileri, alimleri ve davetçileri samimi olurlarsa müslümanlar da, hilafetin yeniden kurulması ve herkesin bunun bereketinden yararlanabilmesi için, çağın gereklerine ve müslümanların içinde bulundukları duruma uygun şartları oluşturmaktan geri kalmayacaklardır. Bu hilafetin kurulmasının kimse­ye bir zararı olmayacaktır ve bu hilafet, gerçek müslüman olmaları halinde, kimsenin elindeki imkan ve otoriteyi geri almayacaktır.

Şu halde biz, belirli özellikleri üzerinde taşıyan bir halifenin ortaya çıkaca­ğına inanıyor ve ortaya çıkması durumunda onun askerlerinden olmayı arzuluyoruz. Yüce Allah'tan niyetimizi hakkıyla ve gereğine uygun bir şekilde yerine getirebilmemiz, tesbiti doğru yapabilmemiz için bize yardımcı olmasını diliyo­ruz.

Ancak İslam'ın zaferi ve hilafetin yeniden tesisi için çalışmayı da böyle biri­nin ortaya çıkacağı zamana erteleyemeyiz. Çünkü bu zat belirli özellikleri üzerinde taşıyacak olan halife Mehdi (a.s), İsa bin Meryem (a.s)'in inmesinden belli bir süre önce yönetime gelecek halifelerden biri olacaksa da, bu halifelerin ilki olması şart değildir. Eğer o, Mesih (a.s)'in ineceği zamanda halifelik göre­vinde bulunan kişi olacaksa, yüce Allah'ın bize bildirmiş olduğu bir olayın gerçekleşmesi beklentisi ile şeriatın bize farz kılmış olduğu bir görevi yerine getirmekten geri kalmamız caiz olmaz. Nasıl namazı vaktinde yerine getirmek zorundaysak ve vaktinden sonraya bırakamazsak, bu görevi de erteleyemeyiz.

Yaşadığımız çağda ortaya çıkan şartların bize yüklediği görevler açısından da aynı durum söz konusudur. Yüce Allah'ın bizi yükümlü tutmuş olmadığı bir takım şeyler için bu görevleri yerine getirmekten geri kalamayız. Farz bir ame­lin yerine getirilmesi işi herhangi bir şeyin ortaya çıkacağı zamana ertelenemez.

Deccal

Genel itibariyle insanlık tarihinde, özel olarak da İslam tarihinde ortaya çıkacak bir çok Deccal vardır. Ancak ortaya çıkışı kıyametin büyük alametlerin­den sayılan büyük Deccal, yeryüzünde vuku bulacak en büyük fitnedir. Zira bu habis, tanrılık iddiasında bulunur ve elinden insanların pek çoğunu dinden çıkaracak harikuladelikler meydana gelir. Fakat Allah'ın hikmeti, bu habisin sıradan halka (avam), bilgili halka (havas) karşı iddiasında yalancı olduğuna de­lil olsun diye körlük gibi açık bir eksikliğe sahip olmasını gerektirmiştir. Bilgili insanlar (havas), yalan iddiada bulunduğunu; Allah, Allah'ın sıfatları ve Allah­'ın, yaratıkların sıfatlarından uzak (münezzeh) olduğuna dair bilgileriyle Resulullah (a.s)'tan Deccal'ın durumu hakkında almış oldukları bilgileri sayesinde bi­lirler.

Bazı rivayetlerden, onun şu anki İran bölgesinden çıkacağı anlaşılmaktadır. Nasslar, Isfahan yahudilerinden 70 bininin Deccal'ın peşine düşeceğini zikret­mektedir. Açıktır ki, ortaya çıkışı Mehdi'nin halifeliği zamanında ve hilafet merkezi Kudüs iken olacaktır. Yine nasslar, Deccal'ın ortaya çıkışının, Kostantiniyye'nin (İstanbul veya Roma) ikinci defa fethedilmesinden ve Merir'in hıri stiyanlarla çarpışmasından sonra olacağını ve Arapların Deccal'ın ortaya çıkışı sırasında az sayıda olacaklarını kaydetmektedir.

İşte bütün bunlar, onunla bizim aramızda uzak bir zaman dilimi olduğuna kalbimizin kanaat etmesine neden olmaktadır. Çağımız ve çağımızdaki mevcud durumlar, ortaya çıkışının yakın olduğuna işaret etmektedir. Zira, şimdilik yahudiler, Filistin'de toplanmışlardır ve orada bir devletleri vardır ve başkent­lerinin Kudüs olmasında ısrar etmektedirler. Halbuki nasslar, Deccal'ın ortaya çıkışı sırasında hilafet merkezinin Kudüs olacağını zikretmektedir. Her ne kadar Mesih, Deccal hakkında gelmiş herşeyi bütün bütüne araştırmamışsak da zikre­deceğimiz rivayetler bu olayın önemini ve Resulüllah (a.s)'ın Deccal'ın durumu hakkında ne kadar çok durduğunu göstermektedir. Tabii bu da alimlere, vaiz­lere ve İslam tebliğcilerine bu meseleyi açıklamaya gereken nemi vermeleri için büyük bir sorumluluk yüklemektedir.




Yüklə 1,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə