1. İmam Şafii (r.a):
İmam Şafii, bid'atı iyi ve kötü ya da yerilen ve övülen diye ikiye ayınr. Bu niteliği ile kelime Resulullah (a.s) ve raşid halifelerin çağlarından sonra ortaya çıkmış olan bütün yenilikleri içine alır.
Harmele bin Yahya'nın şöyle söylediği bildirilmiştir: "Ben Şafii'nin şöyle söylediğini duydum:
"Bid'at iki kısımdır. Övülen bid'at ve yerilen bid'at. Sünnete uygun düşeni övülen, sünnete aykırı düzeni de yerilendir."83
Rebi de Şafii (r.a)'nin şöyle söylediğini bildirmiştir:
"Sonradan ortaya çıkarılan işler iki türlüdür. Birincisi, kitab'a, sünnete icmaya ve rivayetlere aykırı olarak çıkarılan işlerdir. İşte bu sapıklığa götüren bid'attir. ikincisi, hayır olarak ortaya çıkarılmış olan ve hayır olduğu konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmayan yeniliklerdir. Bunlar da yerilmeyen yeniliklerdir." 84
İmam Şafii (r.a) yukarıda nakledilen her iki sözünde de Hz. Ömer (r.a)'in: "Bu ne güzel bir bid'attir" 85sözüne dayanmıştır.
2- İbni Hazm (r.a):
İbni Hazm'a göre bid'at, Kur'an'da bulunmayan ve Resulullah (a.s)'tan da hakkında bir rivayet gelmeyen tüm işlerdir.
İbni Hazm şöyle der:
"Ancak bunların içinde sahibinin sevab alacağı türden olanları bulunduğu gibi, sahibinin hayır niyet taşıması sebebiyle mazur görüleceği türden olanları da bulunmaktadır. Sahibinin sevap kazanacağı türden olanları has en (iyi) bid'attir. Bu bid'at aslı itibariyle mubahtır. Nitekim Hz. Ömer (r.a)'in de: "Bu ne güzel bir bid'attir" 86diye söylediği rivayet edilmiştir. Bu sınıra giren uygulamalar hakkında herhangi bir özel nass bulunmasa da şeriatın genel anlamda mübahlık ifade eden bir nassı bulunmaktadır. Bid'atlerin bir de yerilen ve mazur görülmeyecek türden olanları vardır. Bunlar bozgunluığa neden olan ve hakkında delil bulunan uygulamalardır. Bu türden uygulamaların, yerinde olduğunu söyleyenler hataya düşmüşlerdir."
3- İmam Gazali (r.a):
İmam Gazali İhya adlı eserinde sofra üzerinde yemek yemek konusu ile ilgili olarak şunları söylemektedir:
"Bir şeyin Resulullah (a.s)'dan sonra icad edildiği söyleniyorsa, bunların tümü yasak türden değildir. Yasak olan uygulamalar, sabit bir sünnete ters düşen, yahut şeriatın illeti (yani meşru kılınış sebebi) devam eden bir hükmü ortadan kaldıran bid'atlerdir. Zira şartların değişmesi bazı yemlikler yapılmasını zorunlu kılmaktadır."87
4- İbni Esir (r.a):
İbni Esir şöyle der:
"Bid'at iki kısımdır; Doğruya yönelten bid'at, sapıklığa yönelten bid'at. Allahu Teala'nın ve Resulullah (a.s)'ın emrine aykırı düsen bid'at, yerilen ve kabul edilmemesi mümkün olmayan bid'attir. Diğer yanda Allahu Teala'nın yahut Resulullah (a.s)'ın hoş gösterdiği ve teşvik ettiği genel konuların içine girebilecek türden olan yenilikler ise övülenlerdir. Daha önce benzeri görülmemiş türdeki bir cömertlik, eli açıklık yahut bir iyilik övülen hareketler arasına girer. Ancak bu tür uygulamaların da şeriata herhangi bir rivayete ve nassa ters olmaması gerekir. Çünkü Hz. Peygamber (a.s) bir iyiliği ilk başlatanın sevap kazanacağını bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Kim güzel bir sünnet (bid'at) başlatırsa, ona kendi sevabı ile birlikte bu işi devam ettirenlerin de sevabı verilir." 88 Bunun tersi hakkında da şöyle buyurmuştur:
"Kim fena bir adet başlatırsa, ona kendi günahı ve bu adeti sürdürenlerin günahı vardı."89
Bu durum, başlatılan adetin Allahu Teala'nın ve Resulullah (a.s)'ın emrettiğine aykırı düşmesi halinde olur. Bid'at-i hasene (güzel bid'at) örneği üzerinde Hz. Ömer (r.a) "ne güzel bid'at" diye söylemiştir. Bu uygulama, gerçekte Resulullah (a.s)'ın: "Benim ve raşid halifelerin sünnetine yapışın." 90ve "Benden sonra gelen iki kişiye: Ebu Bekir ve Ömer'e uyun." 91hadisleri gereğince sünnet sayılabilecek türden bir uygulamadır.
Bu yorumlamaya (tevile) göre: "Her yenilik bid'attir" 92anlamındaki hadis, şeriatın temel ilkelerine aykırı düşen ve sünnete uymayan uygulamalara hamledilebilir." 93
5- Şeyh Abdullah Dihlevi (r.a):
Şeyh Abdullah Dihlevi 'Şehru'l Mişkat'ta şöyle söylemiştir:
"Bil ki, Resulullah (a.s)'tan sonra ortaya çıkmış olan her şey bid'attir. Ancak O'nun sünnetinin ilkelerine ve kurallarına uygun düşen, yahut sünnetinden herhangi bir şeye kıyas edilebilecek olan bid'at-i hasene (güzel bid'at)dir. Sünnetine aykırı düşen ise fena bid'at ve sapıklıktır. Şeyh İzzeddin Abdusselam, Nevevi ve Ebu Şame de bu görüştedirler." 94
6- İbni Receb Hanbeli (r.a):
İbni Recep Hanbeli de şöyle söylemiştir:
"Bid'at ile kastedilen, şeriatın temel kaynakları içinde, hakkında delil bulunmayan yeniliktir. Şeriatın temel kaynaklarında hakkında delil bulunan bir yenilik, sözlük anlamı itibariyle bid'at olarak adlandırılsa da şer'i anlamda bid'at değildir."95
7- İbni Hacer Askalani (r.a):
İbni Hacer Askalani de şöyle söylemiştir:
"Bid'at, kelime anlamı itibariyle önceden bir örneği bulunmayan ve sonradan ortaya çıkarılan şeydir. Şeriatta ise sünnete karşıt anlamda kullanılır. Bu anlamıyla yerilen bir uygulama sayılmaktadır."
İbni Hacer bir başka yerde de şöyle söylemiştir:
"Sonradan çıkarılan işler ile ne kastedildiği konusunda hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
"Bizim bu işimiz (dinimiz) konusunda kim ondan olmayan bir yenilik çıkarırsa kabul edilmez."96
Şeriatta dayanağı bulunmayan bir yenilik ortaya çıkarılırsa, buna şeriat ıstılahına göre bid'at denilir. Ancak herhangi bir şer'i dayanağı bulunan yenilik bid'at değildir."
8- İbni Hacer Haysemi (r.a):
Haysemi de şöyle söylemiştir:
"Bid'at, sözlük anlamı itibariyle icad edilen, benzeri olmaksızın ortaya çıkarılan şeye denilir.
Şeriatta ise: Şeriat hükmüne, genel ve özel nitelikteki delillerine aykırı olarak sonradan ortaya çıkarılan uygulamaya denilir." 97
Dostları ilə paylaş: |