Cahiliye Döneminde Lât Kültü
33
taciri; bir diğerine göre ise putlara hizmet eden bir şahıs; bazısına göre
çoban, bir diğerine göre Yahudi, ötekine göre ise mabet rahibi idi. Bazı
rivayetlere göre ise Lât, orada bulunan taşın adı idi.
Ancak bu rivayetlerin en dikkat çekeni ise Taif’te içinde putların
bulunduğu bir mabedin var olduğu; adına Lât denilen şahsın bu ma-
bette rahiplik yaptığı ve gerek putlara gerekse buraya ziyarete gelenle-
re hizmet ettiğini ifade edendir. Bu rivayeti esas aldığımızda rahiplerle
mabet zamanla bütünleşmiş ve birbirinden ayrılmaz hale gelmişler-
dir. Kimi kaynaklar bu rahibin ismini de vermektedirler. Bazı kay-
naklar bu şahsın (Lât’ın), Amr b. Luhay olduğunu söylerken,
39
Sırma
b. Ğanem veya Âmir b. Zarb el-Udvânî,
40
Rebia b. Haris,
41
Sakif ka-
bilesine mensup Hurme b. Temim
42
olduğunu söyleyenler de vardır.
Şayet bu teori doğru ise söz konusu rahip Lât mabedine gelenlere bazı
ikramlarda bulunuyordu. Muhtemelen mabede ait bazı koyunlarla da
ilgileniyordu. Keza mabede ait tarlalardan elde edilen buğdaylardan
yaptığı basitçe bir yiyeceği de gelenlere ikram ediyordu. Bu hareketi
onu henüz hayatta iken efsaneleştirmişti. Öldüğü zaman da rahip-
lik yaptığı mabede defnedilmiştir. Defnedildiği yer, mabette bulunan
ve ikram etmek amacıyla yemek hazırladığı taşın altı olmuştur. Za-
manla üzerinde semen yapılan bu taş ile rahip ve mabet bütünleşmiş
ve kutsal bir hüviyet de kazanmıştır. Nebatilerin Allat mabetlerinde
rahiplerin bulunuyor olması bu teoriyi yabana atamayacağımızı gös-
termektedir.
43
3. Lât Nerede Yer Alıyordu?
Lât’ın bulunduğu yer ile ilgili tartışmalara gelince: başta İbn Abbas
ve Katâde olmak üzere müfessirlerin önemli bir kısmı bütün Arapla-
rın Lât’a saygı gösterdiğini, ancak esas itibariyle Sakif kabilesinin bir
putu olduğunu ve Taif’te yer aldığını zikretmişlerdir.
44
Diğer bazı mü-
fessirler ise onun Kureyş kabilesinin tanrısı olduğunu ve Nahle’de
45
yer aldığını, hatta üzerinde bir de yapının (beyt) inşa edildiğini iddia
39 Bkz. Kastelanî (ö: 923/1517),
İrşâdu’s-Sârî şerhi Sahih el-Buharî, I-X, Mısır 1323, VII,
361; Feyyumî, 415.
40 Bkz. Kurtubî,
Tefsir, 100;
Cevad Ali, VI, 231.
41 Bedrettin el-Aynî,
Umdetu’l-Karî, XIX, 201.
42 Bedrettin el-Aynî,
Umdetu’l-Karî, XXIII, 178.
43 Allat mabetlerinde rahiplerin bulunduğuna dair bkz. Author(s): Jean Starcky, “The Na-
bataeans: A Historical Sketch”,
The Biblical Archaeologist, Vol. 18, No. 4, The American
Schools of Oriental Research Yayınları, (1955), s. 100.
44 Bkz. İbn Abbas, 446; Taberanî (ö: 360),
Mu’cemu’l-Evsat, (tahk: Tarık b. Abdullah), I-X,
Kahire ty, V, 324; Yakut el-Hamevî,
Mu’cemu’l-Buldân, I-VII, Beyrut 1995, V, 4; Bedrettin
el-Aynî,
Umdetu’l-Karî, XXIII, 178.
45 Nahle, Mekke-Taif yolu üzerinde bulunup Merru’z-Zehran açılan vadilerden biridir.
Hz. Peygamber Taif seferine giderken bu yolu takip etmiştir. Daha çok tatlı suyu ile
tanınmaktadır. Geniş bilgi için bkz. Muhammed Muhammed Hasan Şurrâb,
el-Me’âlimu’l-
esîre fi sunneti ve’s-sîre,
Beyrut 1991, 287.