41
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Rus siyasetinin ve bu siyasetin sözcülüğünü
yapan Rus asıllı bazı bilim adamlarının alfabe
değişikliğini istemelerinin asıl sebebi, muhtemelen
Türkiye ile yazı birliğinin bozulması arzusu olmalıdır.
Türkiye’yi temsilen kurultaya katılanların
alfabe konusunda tek kelimesi bile kayıtlarda yer
almamıştır, bu, maksatlı bir duruma işaret etmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’yi yönetenler alfabe
konusunda Sovyet politikasını çözmüşler ve Latin
alfabesinin Türkler arasında yaygınlaştırılacağını
anlamışlardır. Zaten Azerbaycan başta olmak üzere
bazı Türk halkları Latin harflerini kullanmaya
başlamışlardır. Türkiye bu konuda istekli olduğunu
göstermemiş ve Sovyet coğrafyasındaki hemen bütün
Türk halkları Latin yazısını benimsedikten sonra
Harf Devrimi’ni yapmış, yani Sovyetler Birliği’yle
bir satranç oynamış ve ilk oyunu kazanmıştır.
Türkiye’nin tavrı, Kurultay’daki Latin karşıtlarının
önderi durumundaki Galimcan Şeref’in de dikkatini
çekmiş ve Azerbaycan’ı adeta Türkiye’nin emrinde
olmakla suçlamıştır.
Alfabe konusunda hemen bütün Türk halkları
Kurultay’ın kararına uymuş ve kısa süre içerisinde
Latin yazısını kullanmaya başlamışlardır. Bu kararı
Türkiye diğer Türk topluluklarının çoğundan
sonra uygulamaya koymuştur ki bu da bir siyaset
olmalıdır. 1938’den itibaren Sovyet coğrafyasındaki Türk halkları, devlet zoruyla
Kril alfabesine geçmek zorunda kalmışlar ve 1990’a kadar bu durum sürmüştür, bir
kısmı halen bu yazı sistemini devam ettirmektedir.
14
Kurultaydaki konuşmalarda dikkat çeken bir husus da nüfus olarak az ve
coğrafya olarak Türk dünyasının kıyılarında yer alan halkların Çarlık devrinde
uygulanan Rus emperyalizminden ve misyonerlik faaliyetlerinden şikâyetleri ve
yok olma endişelerini dile getirmeleridir.
Kurultay tutanaklarının bugüne getirdiği çok önemli bir başka konu da Türk,
Türkçe, Türk halkları, Türk-Tatar halkları, Türk-Tatar dilleri, Turan vb. kavramların
çok rahat bir şekilde ve içi tam dolu olarak birer terim niteliğinde Türk olanlar ve
olmayanlar tarafından da kullanılmasıdır. Bugün hiçbir Rus bilgin, kurultayda
kullanıldığı anlamda bu kelimeleri kullanmaz, çünkü bu kelimelerin bir kısmı
Katılımcılardan
Samoyloviç gibi
bazı
Rus bilginler
de dâhil olmak
üzere Türk
soylu-
ların
pek çoğu
1939’u göreme-
miş
ve Stalin zin-
danlarında yok
edilmişlerdir. Bu
kişilerin
ölümle-
rinde
hangi dü-
şünceyi savun-
dukları ya da
hangi
konuda
kimlerle tartıştık-
ları araştırıp
soruşturulmamış,
Kurultay’a katıl-
mış
olmak öldü-
rülmek
için ye-
terli sayılmıştır.