D ü Ş Ü n c e d ü n ya s I n da



Yüklə 1,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/113
tarix22.07.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#58351
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   113

40
D
Ü Ş Ü N C E  
D
Ü N Y A S I N D A  
T
Ü R K İ Z
Kurultay’a özel olarak davet edilenlerin dağılımı da şu şekildedir: Azerbaycan 
2,  Tataristan  2,  Kuzey  Kafkasya  2,  Moskova  2,  Ukrayna  1,  Leningrad  4,  Kırım  2, 
Dağıstan  2,  Mâverâ-yı  Kafkas  2,  Ermenistan  1,  Özbekistan  4,  Başkurdistan  2;  dış 
ülkelerden Türkiye 3, Almanya 2, Avusturya 1, Macaristan 1 kişidir.
Galimcan  İbrahim’in  Kurultay’la  ilgili  değerlendirmesi  bütün  Kurultay’ın 
özeti  niteliğindedir.  Tataristan  temsilcisi  olarak  katılan  bilgin  Kurultay’ın  birinci 
hedefinin  Türk  halkları  arasındaki  anlaşmazlıkların  giderilmesi,  ikincisinin  ise 
kültürel  alandaki  problemlerin  çözümünde  birlikte  hareket  edebilme  becerisini 
sağlamak olduğunu ve her iki amaca da ulaşıldığını söylüyor.
Azerbaycanlıları  temsilen  değerlendirme  konuşmasını  Cebiyev  yapıyor  ve 
bu bilginin konuşmasının da siyasi içerikli olduğu görülüyor. Cebiyev, Kurultay’ın 
ancak Sovyet hükûmeti zamanında yapılabildiğini, bunun da sosyalizm sayesinde 
gerçekleştiğini ve sonraki Kurultay’ın da Semerkant’ta yapılacağını belirtiyor.
Kazakistan  temsilcisi  Baytursun  ise  Kurultay’da  Türk  halklarının  gerçek 
uyanışının görüldüğünü ifade ettikten sonra sosyalizm övgüsü yapıyor ve adalet 
talebini dile getiriyor.
Oturum  başkanı  Cebiyev  ise  Türk-Tatar  aleminde  iki  büyük  inkılabın 
gerçekleştiğini; bunlardan birincisinin hilafetin kaldırılmasıyla Türkiye’de diğerinin 
ise alfabenin değiştirilmesiyle Azerbaycan’da olduğunu söylüyor. Oturum başkanı 
sözlerini; “Yaşasın büyük inkılap, yaşasın tüm dünya halkları emekçilerinin birliği”, 
cümlesiyle bitiriyor. 
Sonuç
1926 Bakü Türkoloji Kurultayı, Türk tarihinin dönüm noktalarından birinin 
hemen ertesinde toplanmıştır. Batı Türklüğü çok büyük bir badire atlatmış, sahip 
olduğu cihan devleti dağılmış ve devletsiz kalma tehlikesinden bütün imkânsızlıklara 
ve yokluklara rağmen kurtulmuş, millî devletini yenice kurmuş yaralarını sarmaya 
çalışıyor.  Kuzey  ve  Doğu  Türk  İlleri  Çarlık  zulmünden  kurtulmuş,  ancak  kendi 
kaderini  tayin  hakkı  söyleminden  dolayı  destekledikleri  komünist  ihtilalcilerin 
nasıl bir politika izleyeceğini henüz kestirememiş ve oluşan hürriyet ortamından 
yüzyıllarca içlerinde birikenleri bu kurultayda ortaya dökmüşlerdir.  
Kurultay’da  gerek  ilmi,  gerek  siyasi  çeşitli  konular  gündeme  getirilmiş  ve 
tartışılmıştır, ancak ana konu Türk halklarının ortak bir yazı sisteminde birleşmeleri 
ve  ortak  bir  edebi  dilin  oluşturulmaya  çalışılması  olmuştur.  Bu  iki  ana  konuyu, 
bilhassa  Arap  yazısının  bırakılıp  Latin  yazısının  alınmasını  Rus  Türkolog  ve 
siyasetçiler  bütün  güçleriyle  desteklemişlerdir.  Rus  Türkolog  Samoyloviç,  ortak 
alfabe yanında Gaspıralı İsmail Bey gibi ortak edebi dili de arzu ettiğini samimi bir 
şekilde açıklamıştır.


41
S
İ Y A S E T   V E  
K
Ü L T Ü R  
D
E R G İ S İ
Rus  siyasetinin  ve  bu  siyasetin  sözcülüğünü 
yapan  Rus  asıllı  bazı  bilim  adamlarının  alfabe 
değişikliğini  istemelerinin  asıl  sebebi,  muhtemelen 
Türkiye ile yazı birliğinin bozulması arzusu olmalıdır.
Türkiye’yi  temsilen  kurultaya  katılanların 
alfabe  konusunda  tek  kelimesi  bile  kayıtlarda  yer 
almamıştır, bu, maksatlı bir duruma işaret etmektedir. 
Anlaşıldığı  kadarıyla  Türkiye’yi  yönetenler  alfabe 
konusunda  Sovyet  politikasını  çözmüşler  ve  Latin 
alfabesinin  Türkler  arasında  yaygınlaştırılacağını 
anlamışlardır. Zaten Azerbaycan başta olmak üzere 
bazı  Türk  halkları  Latin  harflerini  kullanmaya 
başlamışlardır. Türkiye bu konuda istekli olduğunu 
göstermemiş ve Sovyet coğrafyasındaki hemen bütün 
Türk  halkları  Latin  yazısını  benimsedikten  sonra 
Harf  Devrimi’ni  yapmış,  yani  Sovyetler  Birliği’yle 
bir  satranç  oynamış  ve  ilk  oyunu  kazanmıştır. 
Türkiye’nin  tavrı,  Kurultay’daki  Latin  karşıtlarının 
önderi durumundaki Galimcan Şeref’in de dikkatini 
çekmiş  ve Azerbaycan’ı  adeta  Türkiye’nin  emrinde 
olmakla suçlamıştır.
Alfabe konusunda hemen bütün Türk halkları 
Kurultay’ın  kararına  uymuş  ve  kısa  süre  içerisinde 
Latin  yazısını  kullanmaya  başlamışlardır.  Bu  kararı 
Türkiye  diğer  Türk  topluluklarının  çoğundan 
sonra  uygulamaya  koymuştur  ki  bu  da  bir  siyaset 
olmalıdır.  1938’den  itibaren  Sovyet  coğrafyasındaki  Türk  halkları,  devlet  zoruyla 
Kril alfabesine geçmek zorunda kalmışlar ve 1990’a kadar bu durum sürmüştür, bir 
kısmı halen bu yazı sistemini devam ettirmektedir.
14
Kurultaydaki  konuşmalarda  dikkat  çeken  bir  husus  da  nüfus  olarak  az  ve 
coğrafya  olarak  Türk  dünyasının  kıyılarında  yer  alan  halkların  Çarlık  devrinde 
uygulanan  Rus  emperyalizminden  ve  misyonerlik  faaliyetlerinden  şikâyetleri  ve 
yok olma endişelerini dile getirmeleridir.
Kurultay tutanaklarının bugüne getirdiği çok önemli bir başka konu da Türk, 
Türkçe, Türk halkları, Türk-Tatar halkları, Türk-Tatar dilleri, Turan vb. kavramların 
çok rahat bir şekilde ve içi tam dolu olarak birer terim niteliğinde Türk olanlar ve 
olmayanlar  tarafından  da  kullanılmasıdır.  Bugün  hiçbir  Rus  bilgin,  kurultayda 
kullanıldığı  anlamda  bu  kelimeleri  kullanmaz,  çünkü  bu  kelimelerin  bir  kısmı 
Katılımcılardan 
Samoyloviç gibi 
bazı Rus bilginler 
de dâhil olmak 
üzere Türk soylu- 
ların pek çoğu 
1939’u göreme-
miş ve Stalin zin- 
danlarında yok 
edilmişlerdir. Bu 
kişilerin ölümle- 
rinde hangi dü- 
şünceyi savun-
dukları ya da 
hangi konuda 
kimlerle tartıştık-
ları araştırıp 
soruşturulmamış, 
Kurultay’a katıl-
mış olmak öldü-
rülmek için ye-
terli sayılmıştır.


Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   113




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə