Dr. Füsun sayek



Yüklə 445 b.
tarix04.11.2017
ölçüsü445 b.
#8563



Dr. Füsun SAYEK

  • Dr. Füsun SAYEK

  • Hayat, biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir.





Hegel rahatlıkla tarihi “insanın ölümle ne yaptığı”nın bir kaydı olarak özetlemiş

  • Hegel rahatlıkla tarihi “insanın ölümle ne yaptığı”nın bir kaydı olarak özetlemiş

  • Kanser: Ölümle Yüzleşme.

  • “Kriz “ için kullanılan Çince gösterge iki sembolden oluşmaktadır: “ tehlike” ve “fırsat.”



La Rochefoucauld’nun dediği gibi, insan güneşe de, ölüme de doğrudan doğruya bakamaz.

  • La Rochefoucauld’nun dediği gibi, insan güneşe de, ölüme de doğrudan doğruya bakamaz.

  • Ölüm, başka bir bağlamda da, aklın gücüne pervasızca karşı koyar: Aklın gücü iyi seçim yapmak için bir kılavuzdur, oysa ölümde seçim yapma söz konusu değildir. Ölüm utanılacak bir durumdur, aklın aşağılanmasıdır. Ölüm, akla duyulan güveni ve aklın söz verdiği güvenirliği çökertir.



İnsanın, kimsenin birisiyle birlikte ya da birisinin yerine ölemeyeceğini tam olarak fark etmesini sağlayan şey “benim ölümüm” anlayışıdır. Heidegger şöyle der, “birisi bir başkasının yerine ölüme gidebilse de, bu ölüm hiçbir zaman diğerinin ölümünün elinden alındığı anlamına gelmez. Kimse kimsenin ölümünü elinden alamaz.”

  • İnsanın, kimsenin birisiyle birlikte ya da birisinin yerine ölemeyeceğini tam olarak fark etmesini sağlayan şey “benim ölümüm” anlayışıdır. Heidegger şöyle der, “birisi bir başkasının yerine ölüme gidebilse de, bu ölüm hiçbir zaman diğerinin ölümünün elinden alındığı anlamına gelmez. Kimse kimsenin ölümünü elinden alamaz.”

  • En temel düzeyde ölmek en yalnız insani deneyimdir.



İnsanlar, yalnızca bilmekle kalmayıp,aynı zamanda bildiklerini de bilen – ve bildiklerini “bilmemeleri” olanaksız olan – tek yaratık türüdür. Bir kez öğrenildiğinde ölümün kaçınılmaz olduğu bilgisi unutulamaz; yalnızca bir süre, dikkatin başka konulara kayması sonucu düşünülmeyebilir.

  • İnsanlar, yalnızca bilmekle kalmayıp,aynı zamanda bildiklerini de bilen – ve bildiklerini “bilmemeleri” olanaksız olan – tek yaratık türüdür. Bir kez öğrenildiğinde ölümün kaçınılmaz olduğu bilgisi unutulamaz; yalnızca bir süre, dikkatin başka konulara kayması sonucu düşünülmeyebilir.

  • Bilginin, deyim yerindeyse, görme yada işitmeden çok koklamaya özgü bir niteliği vardır; kokularda, bilgi gibi, yok edilmez; yalnızca daha güçlü kokularla bastırılarak “duyulmaması sağlanır”

  • Zygmunt Bauman,



Ölüm korkusu içsel yaşantımızda önemli bir rol oynar; başka hiçbir şeyin yapmadığı şekilde başımıza bela olur; bilincin sınırındaki karanlık, rahatsız edici varlıktır.

  • Ölüm korkusu içsel yaşantımızda önemli bir rol oynar; başka hiçbir şeyin yapmadığı şekilde başımıza bela olur; bilincin sınırındaki karanlık, rahatsız edici varlıktır.

  • Bu korkularla başa çıkmak için ölüm farkındalığına karşı savunmalar geliştiririz, inkara dayanan ve karakter yapısını şekillendiren ve eğer bu savunmalar yanlış uyuma neden oluyorsa klinik sendromlarla sonuçlanan savunmalar.Başka bir deyişle, psikopatoloji ölümün korkusunu aşmanın etkin olmayan şeklinin bir sonucudur.



Güçlü ve etkin bir psikoterapi yaklaşımı ölümün farkında olma esasının üzerine inşa edilebilir.

  • Güçlü ve etkin bir psikoterapi yaklaşımı ölümün farkında olma esasının üzerine inşa edilebilir.

  • Ölüm o kadar büyük bir önem taşır ki , eğer uygun bir şekilde yüzleşilirse insanın hayata bakışını değiştirir ve hayata gerçekten otantik bir şekilde dalışı sağlar.



  • Ölüm anksiyetesinin her yerde bulunmasına ve yaygın kollarına rağmen, varlığın en derin düzeylerinde bulunduğunu, yoğun bir şekilde bastırıldığını akıldan çıkarmamak gereklidir. Ölüm anksiyetesi çok hastanın klinik tablosunda kolayca görülmez.



“Nasıl Öldüğümüz kim olduğumuzu gösterir. Hayatı ölüm tanımlar...

  • “Nasıl Öldüğümüz kim olduğumuzu gösterir. Hayatı ölüm tanımlar...

  • Ölümlerimiz hayatlarımızı aydınlatır. Ölümlerimiz anlamdan yoksunsa, hayatlarımız da yoksun demektir.

  • Her birimiz aradığı ölümü ölür, kendi hazırladığı ölümü.”

  • Octavio Paz,



Pek çok kişi, kendi ölüm biçimlerine özel, sembolik bir önem de verir; ölümlerinin, yaşamları için en önemli olduğuna inandıkları değerlerin doğrulamasını isterler. İyi bir ölüm düşüncesi sadece nasıl ölündüğünü değil, onun zamanını da kapsar. İnsanların nasıl yaşamak istedikleri ile ilgili görüşler, ne zaman ölmek istedikleri ile ilgili kararlarını da belirler, bu anlamda ölüm önemlidir.

  • Pek çok kişi, kendi ölüm biçimlerine özel, sembolik bir önem de verir; ölümlerinin, yaşamları için en önemli olduğuna inandıkları değerlerin doğrulamasını isterler. İyi bir ölüm düşüncesi sadece nasıl ölündüğünü değil, onun zamanını da kapsar. İnsanların nasıl yaşamak istedikleri ile ilgili görüşler, ne zaman ölmek istedikleri ile ilgili kararlarını da belirler, bu anlamda ölüm önemlidir.



Ancak fazlasıyla endüstriyel toplumlarda evrilen bir kültür, ölüm imgesinin, ticarileşme sürecini olanaklı kılabilirdi.

  • Ancak fazlasıyla endüstriyel toplumlarda evrilen bir kültür, ölüm imgesinin, ticarileşme sürecini olanaklı kılabilirdi.

  • Bugün uç bir noktaya varan “doğal ölüm”, artık insan organizmanın tedaviyi reddettiği ana dönüşmüştür.



  • İnsan artık son nefesini vermiyor ya da kalbi durduğu için ölmüyor; EEG-EKG düz bir çizgi çizdiği zaman ölüyor. Toplumsal anlamda kabul gören ölüm, insan yalnızca üretici olarak değil, aynı zamanda tüketici olarak da, işe yaramaz hale geldiği zaman gerçekleşiyor. Ölüm tüketici direnişin nihai biçimi kabul ediliyor.

  • İvan illich



Hipokrat yemininde ölümün olduğu yerde hekimin olmaması ve hastanın yanından hekimin ayrılması konusunda tutum nettir. Günümüzde yoğun bakım ve reanimasyon servislerinde bilimsel gelişmeler ile organ nakli konusundaki ilerlemeler ölümün sınırlarını bulanıklaştırmıştır, adeta hastanın ölmesine izin verilmemektedir. Gerek hasta yakınlarının talebi gerekse gelişmelere paralel yasal düzenlemelerin olmaması hekimleri sürecin izleyicisi durumunda bırakmaktadır.

  • Hipokrat yemininde ölümün olduğu yerde hekimin olmaması ve hastanın yanından hekimin ayrılması konusunda tutum nettir. Günümüzde yoğun bakım ve reanimasyon servislerinde bilimsel gelişmeler ile organ nakli konusundaki ilerlemeler ölümün sınırlarını bulanıklaştırmıştır, adeta hastanın ölmesine izin verilmemektedir. Gerek hasta yakınlarının talebi gerekse gelişmelere paralel yasal düzenlemelerin olmaması hekimleri sürecin izleyicisi durumunda bırakmaktadır.



Kaçınılmaz bir son olan ölümün bilincine oldukça erken varılmıştır.

  • Kaçınılmaz bir son olan ölümün bilincine oldukça erken varılmıştır.

  • Kül Tegin’in mezar taşında şunları okumaktayız: Kararı zaman tanrısı verir, tüm insanoğlu ölümlü olarak doğar.

  • Kaşgarlı Mahmut’un sözlüğünde toplandığı eski Türkçe atasözleri ve deyimler aynı doğrultudadır: İnsanoğlu’nun yaşamı ebedi değildir der ve şunları ekler: zaman, insan farkına varmadan akıp gider, insanoğlu ebediyen yaşamaz

  • Jean Paul Roux, Altay Türklerinde Ölüm



Yunan mitolojisinde ölüm, Thanatos ve uyku, yani Hypnos ikiz kardeşlerdir.

  • Yunan mitolojisinde ölüm, Thanatos ve uyku, yani Hypnos ikiz kardeşlerdir.

  • Bu bağlantının uyku bozukluğu yaşayanlar için bir anlamı vardır ve pek çok klinisyen ölüm korkusunun hep yetişkin hem de çocuklarda görülen uykusuzlukta önemli bir faktör olduğunu öne sürmektedir.



Anubis,

  • Anubis,

  • Eski Mısır mitolojisine göre, Nephthys ve Seth'in (bazı efsanelere göre Osiris ve Isis'in) oğludur. Anubis ölümle beraber anılır. Ölen Osiris'i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olmuştur. Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir. Bu yüzden mumyalamayla görevli kişiler Anubis maskesi takarlar. Ölen kişi diğer dünyada yargılanırken Anubis ona yardım eder. Anubis diğer dünyada ölülerin koruyucusu ve ölüler kentinin efendisidir.



Kaderci: Ortaçağda baskındır,ölüm kişinin kendi yazgısı gibi önüne geçilmez bir fenomendir. Zamanı geldiğinde kişi ölür

  • Kaderci: Ortaçağda baskındır,ölüm kişinin kendi yazgısı gibi önüne geçilmez bir fenomendir. Zamanı geldiğinde kişi ölür

  • Girişimci: Yaşamı uzatmak için olanaklı tüm araçlar kullanılır.

  • Kayıtsız: Ölümü ve onun insan varoluşundaki önemini yadsır. Epiküros yaklaşımı. Biz varolduğumuz sürece ölüm yoktur ölüm varsa biz artık yokuz



Tıp eğitimi tedaviye başarıya yöneliktir. Oysa ölüm yenilgiyi simgeler.

  • Tıp eğitimi tedaviye başarıya yöneliktir. Oysa ölüm yenilgiyi simgeler.

  • Tıp öğrencisi tüm eğitimi boyunca başarı için hazırlanır, yenilgiyi kabul için hazırlanmaz.

  • Tıp eğitiminde ölümcül hastalık öğretilir fakat bu hastalığı olan hasta ruhsal ve bedensel sorunları ile bir bütün olarak öğretilmez.



1-Hastaya aşırı bağlanır, aşırı empati yapar, kendisini ailesinden biri gibi hisseder. Bu yaklaşım onu yansız olmaktan alıkoyar ve yıpratır.

  • 1-Hastaya aşırı bağlanır, aşırı empati yapar, kendisini ailesinden biri gibi hisseder. Bu yaklaşım onu yansız olmaktan alıkoyar ve yıpratır.

  • 2- Kendisini yoğun acı duygularından korumak için yalnızca hastalığı ele alır, hastadan ve ailesinden duygusal olarak uzaklaşır ki onun beklenen rolüne ters düşer.

  • 3- Gerek eğitimin kendisinde geliştirdiği, gerek hastaların onda görmek istediği kurtarıcılık rolü onda tüm güçlülük (omnipotans) yaratır ki bu da onu sık sık hayal kırıklığına düşürür.



Hekimin bu yanlış yaklaşımlardan kendisini koruyabilmesi için, ölüm konusunda kişisel duygularının bilincine varması ve onların üstesinden gelebilmesi gereklidir.

  • Hekimin bu yanlış yaklaşımlardan kendisini koruyabilmesi için, ölüm konusunda kişisel duygularının bilincine varması ve onların üstesinden gelebilmesi gereklidir.

  • Buna ek olarak tıp eğitimine ölüm konusu da doğum konusu gibi girmeli, öğrenci okulu bitirmeden bu konu ile yüz yüze gelmelidir.



En önemli sorunlardan birisi Ölümcül Hastalık tanısını bildirme sorunudur. Bu hem hekim hem de aile için en güç andır. Aileler hastalık boyunca tanıyı işittikleri anın dayanılması en güç an olduğunu belirtmektedir. Hekimler da tanıyı bildirmenin ölümü bildirmekten daha zor olduğunu söylemektedirler.

  • En önemli sorunlardan birisi Ölümcül Hastalık tanısını bildirme sorunudur. Bu hem hekim hem de aile için en güç andır. Aileler hastalık boyunca tanıyı işittikleri anın dayanılması en güç an olduğunu belirtmektedir. Hekimler da tanıyı bildirmenin ölümü bildirmekten daha zor olduğunu söylemektedirler.



1- Tanının aileye bildirilmesi için yapılacak görüşmenin kıdemli hekimlerinden biri tarafından yapılması çok önemlidir.

  • 1- Tanının aileye bildirilmesi için yapılacak görüşmenin kıdemli hekimlerinden biri tarafından yapılması çok önemlidir.

  • 2- Tanıdan kesinlikle emin olmadan bu görüşmeyi yapmamak, aileye şüpheli bilgiler aktarmamak gerekir .

  • 3- Ailenin anlayacağı bir dil kullanmaya özen gösterilmelidir.



4- Görüşmede hekimin zaman kaygısı içinde bulunmaması, konuyu aceleye getirmemesi zorunludur. Ana babanın en acı bir gerçekle yalnız başlarına kalmış olma duygusuna kapılmaları, aceleye gelmiş bir görüşme ile kolaylaşır ve kesinleşebilir.

  • 4- Görüşmede hekimin zaman kaygısı içinde bulunmaması, konuyu aceleye getirmemesi zorunludur. Ana babanın en acı bir gerçekle yalnız başlarına kalmış olma duygusuna kapılmaları, aceleye gelmiş bir görüşme ile kolaylaşır ve kesinleşebilir.

  • 5- Birçok hekim tanıyı ailede en güçlü gördükleri kimseye söylemeyi yeğliyorsa da büyük bir çoğunluk anneye veya babaya beraberce söylemek gerektiğine inanmakta ve şu yararları ileri sürmektedirler.

  • 6-İlk görüşmede ana ve babaların içinde bulundukları duygusal kriz onlarda yanlış anlamaya eğilim yaratır. İki kişi olurlarsa söylenilenleri yanlış anlama olasılığı azalır.



Görüşmeye hastanın tanısı ile başlanır. Ne olduğu, nedenleri ailenin kültürel düzeyine göre açıklanır. Tedavisi, yan etkileri, gidişi bildirilir.

  • Görüşmeye hastanın tanısı ile başlanır. Ne olduğu, nedenleri ailenin kültürel düzeyine göre açıklanır. Tedavisi, yan etkileri, gidişi bildirilir.

  • Prognoz hakkında bir şey sorulduğunda da hasta ailesinin umut gereksinimini dikkate alarak, fakat aşırı umutlandırmaya gitmeden prognozun, bu hastalıklar üzerinde yapılan yoğun araştırmalar ve hızla gelişen tedavi yöntemleri, bulunan yeni ilaçlarla oldukça değiştiği gerçeği üzerinde durulabilir.

  • Ne zaman öleceği sorusu sorulsa da yanıtlanamaz. Ölümün zamanının hiçbir hastalıkta bilinemeyeceği gerçeği anlatılır.



İlk görüşmede ne söylendiği, ne yapıldığı kadar, nasıl söylendiği ve nasıl yapıldığı da önemlidir. Onların duygularını açıklamalarına olanak tanıyan, tepkilerini anlayışla karşılayan, güç günlerinde yalnız olmayacaklarını hissettiren, hastalarının güvenilecek ellerde olduğuna inandıran bir yaklaşım ailenin bu acıya, giderek daha rahat bir uyum yapabilmesini sağlar

  • İlk görüşmede ne söylendiği, ne yapıldığı kadar, nasıl söylendiği ve nasıl yapıldığı da önemlidir. Onların duygularını açıklamalarına olanak tanıyan, tepkilerini anlayışla karşılayan, güç günlerinde yalnız olmayacaklarını hissettiren, hastalarının güvenilecek ellerde olduğuna inandıran bir yaklaşım ailenin bu acıya, giderek daha rahat bir uyum yapabilmesini sağlar



Hastalığın ölümle sonlanan bir hastalık olduğunun hiçbir yaşta, hiçbir zaman söylenmemesi gerekliliği genel bir kanıdır. Ancak hastaya öleceğini söylememek, bunun hakkındaki duygularını, fantezilerini, düşüncelerini görmemek, duymamak demek değildir. 5 yaştan büyük olanlara, yaşlarına bilgi ve anlayış düzeylerine ve neleri ne zaman bilmek istediklerine göre bilgiler verilebilir .

  • Hastalığın ölümle sonlanan bir hastalık olduğunun hiçbir yaşta, hiçbir zaman söylenmemesi gerekliliği genel bir kanıdır. Ancak hastaya öleceğini söylememek, bunun hakkındaki duygularını, fantezilerini, düşüncelerini görmemek, duymamak demek değildir. 5 yaştan büyük olanlara, yaşlarına bilgi ve anlayış düzeylerine ve neleri ne zaman bilmek istediklerine göre bilgiler verilebilir .



Son yaklaştıkça sorunlar değişir, doktor ve hemşirenin de ailelerin de hastadan uzaklaşma gereksinimleri artabilir. Aile bu yolla kendilerini yasa alıştırmaktadır. Doktor ve hemşire de yapacak bir şey olmadığını savunmaktadır. Aslında onların temeldeki duyguları ölüme yenilmenin öfkesi, başarısızlık ve yetersizliğin suçluluğudur. Oysa bu sırada hastanın (çocuk ya da yetişkin) yalnız kalmamaya gereksinimi artmıştır. Doktor aileye uzaklaştığı için kızmamalı, onlarla beraber sık sık hastanın yanında olmaya çalışmalıdır.

  • Son yaklaştıkça sorunlar değişir, doktor ve hemşirenin de ailelerin de hastadan uzaklaşma gereksinimleri artabilir. Aile bu yolla kendilerini yasa alıştırmaktadır. Doktor ve hemşire de yapacak bir şey olmadığını savunmaktadır. Aslında onların temeldeki duyguları ölüme yenilmenin öfkesi, başarısızlık ve yetersizliğin suçluluğudur. Oysa bu sırada hastanın (çocuk ya da yetişkin) yalnız kalmamaya gereksinimi artmıştır. Doktor aileye uzaklaştığı için kızmamalı, onlarla beraber sık sık hastanın yanında olmaya çalışmalıdır.



Ölüm sırasında ailenin mutlaka hastanın yanında bulunması sağlanmaya çalışılmalıdır. Eğer sonun yaklaştığı belirginse uzaktaki aile çağrılmalıdır. Beraber olma aile için olduğu kadar hasta içinde gereklidir. Ne kadar bilinçsiz olursa olsun hastaların yalnız olduklarını hissedip hissetmedikleri bilinemez. Hissettiklerini kanıtlayan örneklerle dolu pek çok yayın vardır.

  • Ölüm sırasında ailenin mutlaka hastanın yanında bulunması sağlanmaya çalışılmalıdır. Eğer sonun yaklaştığı belirginse uzaktaki aile çağrılmalıdır. Beraber olma aile için olduğu kadar hasta içinde gereklidir. Ne kadar bilinçsiz olursa olsun hastaların yalnız olduklarını hissedip hissetmedikleri bilinemez. Hissettiklerini kanıtlayan örneklerle dolu pek çok yayın vardır.



Son yaklaştıkça zorunlu olamayan her acı verici ve güç işlemden kaçınmak hastanın fizik rahatına önem vermek gerekir.

  • Son yaklaştıkça zorunlu olamayan her acı verici ve güç işlemden kaçınmak hastanın fizik rahatına önem vermek gerekir.

  • Bu dönemde hastaların acıya dayanıklılığı azalmıştır.

  • Aile de onların acı çekmeden ölmesini diler. Çocuğu öldükten sonra, doktorlarını sık sık görmeye gelen bir anne onlara “ne iyi oldu da o sırada kemik iliği için iğne yapmaktan vazgeçtiniz” diye teşekkür etmektedir.



Ölüm haberi aileye kesinlikle ayaküstü, gelişigüzel bir yerde, herhangi biri tarafından verilmemelidir. Doktor haberi verirken kendi duygularını aşırı abartmaktan; ancak abartmaktan kaçınmak içinde aşırı bir katılık içine girmekten kaçınmalıdır. Aile bireylerinin kendi duygularını, tepkilerini çekinmeden belirtmelerine olanak sağlamalıdır. Bu sırada soracakları her soruyu yanıtlamak gerekir. Ailenin kendisini suçlamasını engellemeye özen gösterilmelidir. Yakın, düşünceli,anlayışlı bir tutum tüm sözlerden daha değerlidir

  • Ölüm haberi aileye kesinlikle ayaküstü, gelişigüzel bir yerde, herhangi biri tarafından verilmemelidir. Doktor haberi verirken kendi duygularını aşırı abartmaktan; ancak abartmaktan kaçınmak içinde aşırı bir katılık içine girmekten kaçınmalıdır. Aile bireylerinin kendi duygularını, tepkilerini çekinmeden belirtmelerine olanak sağlamalıdır. Bu sırada soracakları her soruyu yanıtlamak gerekir. Ailenin kendisini suçlamasını engellemeye özen gösterilmelidir. Yakın, düşünceli,anlayışlı bir tutum tüm sözlerden daha değerlidir



Hiç kimse başka birisinin, ölüme ve yas’ a uyum yapmasına yardım ederken tam anlamıyla başarılı olamaz. Ancak ölüm dayanılması güç bir olgudur ve birisinden yardım görülmesi önemlidir. Bu yardımı veren kimse olmak, bir doktorun en doyurucu yaşantılarından biri olabilir.

  • Hiç kimse başka birisinin, ölüme ve yas’ a uyum yapmasına yardım ederken tam anlamıyla başarılı olamaz. Ancak ölüm dayanılması güç bir olgudur ve birisinden yardım görülmesi önemlidir. Bu yardımı veren kimse olmak, bir doktorun en doyurucu yaşantılarından biri olabilir.

  • Mualla Öztürk



Ölüm anksiyetesi ve otoriterlik arasında olumsuz bir ilişki bulunmuştur-yani, otoriterlik ne kadar fazlaysa ölüm anksiyetesi o kadar azdır yada bunun tersi geçerlidir. Üstelik, psikiyatriyi seçen tıp öğrencilerinin ölüm anksiyetesi, cerrahiye girenlere göre daha fazladır (ve otoriterlikleri daha azdır.

  • Ölüm anksiyetesi ve otoriterlik arasında olumsuz bir ilişki bulunmuştur-yani, otoriterlik ne kadar fazlaysa ölüm anksiyetesi o kadar azdır yada bunun tersi geçerlidir. Üstelik, psikiyatriyi seçen tıp öğrencilerinin ölüm anksiyetesi, cerrahiye girenlere göre daha fazladır (ve otoriterlikleri daha azdır.

  • İki çalışma göstermiştir ki, hayattaki yüksek bir amaç düşük ölüm anksiyetisiyle bağlantılıdır.



Anadolu’da ölünün dinsel törenle ve yemekle anıldığı belli günler vardır. Bunların başından ölünün “kırkıncı”, “elli ikinci” günleriyle “yılı” gelmektedir.Daha seyrek olmakla beraber, “üçüncü” ve “yedinci”günlerde de ölü belli bir biçimde anılmaktadır.

  • Anadolu’da ölünün dinsel törenle ve yemekle anıldığı belli günler vardır. Bunların başından ölünün “kırkıncı”, “elli ikinci” günleriyle “yılı” gelmektedir.Daha seyrek olmakla beraber, “üçüncü” ve “yedinci”günlerde de ölü belli bir biçimde anılmaktadır.

  • Ölümün elli ikinci günü yapılan işlemler, ölünün kemiklerinin etinden bu gün ayrıldığı tasarımından temellenen yaygın bir inanmaya dayanmaktadır.

  • Sedat Veyis Örnek,



Bir ölümü kabullendikten sonra yaşamımıza devam etmek isteriz. Acının ortadan kalkmasını ve kendimizi yeniden yaşama katmayı isteriz. Ancak kaybettiğimiz kişinin duygusal varlığı kafamızın içinde dolaşıp durur, bizi onunla yeni ve daha uygun bir ilişki düzenlemeye zorlar. İşte bu uzlaşma dönemi yas işi olarak bilinir.

  • Bir ölümü kabullendikten sonra yaşamımıza devam etmek isteriz. Acının ortadan kalkmasını ve kendimizi yeniden yaşama katmayı isteriz. Ancak kaybettiğimiz kişinin duygusal varlığı kafamızın içinde dolaşıp durur, bizi onunla yeni ve daha uygun bir ilişki düzenlemeye zorlar. İşte bu uzlaşma dönemi yas işi olarak bilinir.

  • Volkan VD. Zintl E



Yasın sonuna ulaştığımızda, kaybettiğimiz ilişkiden, gereksinim duyduğumuz birşeyi kendimize mal ederiz. Bunu özdeşimler yapma süreciyle başarırız.

  • Yasın sonuna ulaştığımızda, kaybettiğimiz ilişkiden, gereksinim duyduğumuz birşeyi kendimize mal ederiz. Bunu özdeşimler yapma süreciyle başarırız.

  • Yitimsiz sevgi yoktur. Ve bir miktar yas tutmaksızın yitimin ötesine geçmek diye bir şey yoktur. Yas tutamamak, ölüm ve yeniden doğumun büyük, insanca döngüsüne girememektir.

  • Volkan VD. Zintl E



Yası tam olarak tutulmamış kayıplar –başka bir deyişle, uyum sağlayamadığımız değişiklikler- yaşamımıza gölge düşürür, enerjimizi yutar ve bağlantı kurma yeteneğimizi bozar.

  • Yası tam olarak tutulmamış kayıplar –başka bir deyişle, uyum sağlayamadığımız değişiklikler- yaşamımıza gölge düşürür, enerjimizi yutar ve bağlantı kurma yeteneğimizi bozar.

  • Eğer yas tutamıyorsak, eski sorunların,düşlerin ve ilişkilerin kölesi olarak kalırız. Hala geçmişin melodisine göre dans ettiğimiz için bugüne ayak uyduramayız.

  • Volkan VD Zintl E



Yas tutamayanlar, uzun süreli sevgi bağlarını da sürdüremeyebilirler.Ya fazla sıkı tutunurlar, ya da yeterince sıkı tutunamazlar.

  • Yas tutamayanlar, uzun süreli sevgi bağlarını da sürdüremeyebilirler.Ya fazla sıkı tutunurlar, ya da yeterince sıkı tutunamazlar.

  • Yaşamın paradokslarından biri işte budur: Ölüm almak istediğinde bırakamıyorsak, yaşam gerektirdiğinde de genellikle tutunamayız.



Dört etken yas tutma yetisini bozar.

  • Dört etken yas tutma yetisini bozar.

  • I- Çocukluk gereksinimleri yeterince karşılanmamış ya da bir dizi kayba uğramış kişiler keder duymakta güçlük çekebilirler.

  • II- Kaybedilen ilişkinin özgül doğasıyla ilgilidir. Aşırı bağımlı ya da bitmemiş meselelerle yüklü bir ilişkinin bırakılması daha zordur.

  • III- Yitimin koşullarına ilişkindir. Birisi aniden ya da kötü biçimde ölürse, bunu kabullenmek daha güç olur.

  • IV- günümüzde kederin dışa vurulmasına karşı getirilen kısıtlamalardır. Ölümü yadsıyan bir kültürde yaşıyoruz. Yüzleşmektense duygusuzluk felsefesini yüceltiyor ve yas tutanları gözyaşlarını içlerine akıtmaya teşvik ediyoruz.



Bir aile bireyinin ölüm şekli ve bu ölümün nasıl ele alındığı, grubun yas tutma becerisini etkiler. Ani ya da kötü bir ölüm şekli en zor olanlardandır. Özkıyım, ani oluşuna ve şiddet içermesine ek olarak, açıkça yaşanan suçluluk duyguları, utanç ve etikletlenme nedeniyle bir aileyi komplike yasa yatkınlaştırır. Ailede özkıyımdan önce de olasılıkla gerginlik yaşanmıştır.

  • Bir aile bireyinin ölüm şekli ve bu ölümün nasıl ele alındığı, grubun yas tutma becerisini etkiler. Ani ya da kötü bir ölüm şekli en zor olanlardandır. Özkıyım, ani oluşuna ve şiddet içermesine ek olarak, açıkça yaşanan suçluluk duyguları, utanç ve etikletlenme nedeniyle bir aileyi komplike yasa yatkınlaştırır. Ailede özkıyımdan önce de olasılıkla gerginlik yaşanmıştır.

  • Volkan VD. Zintl



Kederi yaşamaktan kaçmak ya da onu geçiştirmeye çalışmak KOMPLİKASYONLU YAS durumunu ortaya çıkartabilir. Dr. Worden'e göre yakınını kaybeden bir kişi ancak aşağıdaki aşamaları tamamladıktan sonra yas tutma süreci gerçek anlamda tamamlanmış olur.

  • Kederi yaşamaktan kaçmak ya da onu geçiştirmeye çalışmak KOMPLİKASYONLU YAS durumunu ortaya çıkartabilir. Dr. Worden'e göre yakınını kaybeden bir kişi ancak aşağıdaki aşamaları tamamladıktan sonra yas tutma süreci gerçek anlamda tamamlanmış olur.

  • Kaybın gerçekliğini kabul etmek, Acı ve kederi yaşamak, Kaybedilen kişinin artık mevcut olmadığı bir ortamda yaşamaya alışmak, Duygusal enerjiyi geri toplamak ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde kullanabilmek.

  • Dr. Worden, kişinin ölmüş olan yakınını acı çekmeksizin düşünebilmeyi başardığı anda yas tutma sürecinin tamamlanmış olacağına dikkati çekmektedir.



Ölümle ve yaşlılıkla barışık bir "tıp etiği" ve buna bağlı bir tıp pratiği geliştirmeliyiz. Ölümden kaçış yoktur, modern tıbbın ihyasına uyup sözüm ona hayatı uzatmak uğruna hayatı medikalize etmekten vazgeçmeliyiz.

  • Ölümle ve yaşlılıkla barışık bir "tıp etiği" ve buna bağlı bir tıp pratiği geliştirmeliyiz. Ölümden kaçış yoktur, modern tıbbın ihyasına uyup sözüm ona hayatı uzatmak uğruna hayatı medikalize etmekten vazgeçmeliyiz.

  • Yaşlandıkça eklemlerimiz elastikiyetini kaybedecek ve çeşitli düzeyde dejeneratif değişiklikler oluşacaktır. Bu yaşlılığın tanımı gereğidir, tıpkı cinsel performansımızın azalması gibi, unutkanlıkların başlaması gibi.

  • Hayatın medikalize edilmesine olduğu kadar ölümün hospitalize edilmesine de karşı olmalıyız. Herkesin evinde dostları arasında ölme hakkı vardır.



Tıp yaşamı uzatmaya çalışmalıdır,ancak bunu ölümün biçimini bozma pahasına yapmamalıdır. Tıp hem bir yaşam hem de sakin bir ölüm sağlamalıdır. Sakin bir ölüm,ölümü yumuşatmak ve denetlemek için bugün elimizde bulunan olanaklarla, evcilleştirilmiş ölümün avantajlarını birleştirir.

  • Tıp yaşamı uzatmaya çalışmalıdır,ancak bunu ölümün biçimini bozma pahasına yapmamalıdır. Tıp hem bir yaşam hem de sakin bir ölüm sağlamalıdır. Sakin bir ölüm,ölümü yumuşatmak ve denetlemek için bugün elimizde bulunan olanaklarla, evcilleştirilmiş ölümün avantajlarını birleştirir.

  • Callahan



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə