Çek kanunu tasarisi



Yüklə 154,22 Kb.
səhifə3/3
tarix06.02.2018
ölçüsü154,22 Kb.
#26786
1   2   3

MADDE 4- Bu maddede, çek hesabı veya çekle ilgili çeşitli işlemler bağlamında bankalara terettüp eden bildirim yükümlülükleri belirlenmiştir.

Birinci fıkraya göre, hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilecektir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecektir.

Tasarı, kişinin tacir sıfatıyla düzenleyeceği çekle tacir olmayan kişinin düzenleyeceği çeki birbirinden ayırmayı amaçlamıştır. Kişinin bir ticarî ilişki çerçevesinde ve tacir sıfatıyla düzenleyeceği çekin münhasıran tacir kişiye özgü çek olması sağlanmaya çalışılmaktadır. Yine, tacir kişinin, iştigal ettiği ticarî faaliyet dışında bulunduğu ticarî ilişkiler bağlamında tacir çeki düzenlememesi gerekmektedir. Tacir olmayan kişi, kendi adına tacir çeki düzenleyemeyecek;

ancak, tacir sıfatını haiz bir tüzel kişiyi temsilen, bu tüzel kişi adına düzenlenen tacir çekini imzalayabilecektir. Tasarıyla güdülen diğer bir amaç da, tacir sıfatını haiz tüzel kişinin taraf olduğu ticarî ilişkilerde, bu tüzel kişinin borcuna karşılık olarak, organlarında görev yapan veya temsilcisi sıfatını taşıyan ya da herhangi bir gerçek kişi adına açılmış çek hesabı ile ilişkilendirilmiş çek düzenlenmesinin önüne geçmektir. İkinci fıkra, bu amacın gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olarak bankalar bakımından bir bildirim yükümlülüğü ihdas etmektedir. Buna göre, tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait çek hesapları olarak kabul edilecektir. Bu itibarla, söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi, durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirecektir.

Tasarı, hamiline düzenlenecek olan çeki diğer çeklerden ayırmayı amaçlamıştır. Hamiline çekle ilgili olarak 2 nci maddede yer alan hükümlerin uygulanabilirliğini sağlamak amacıyla bir kontrol sistemi oluşturulmak istenmiştir. Bu sistemin gereği olarak, üçüncü fıkrada bankalar bakımından ayrı bir bildirim yükümlülüğü ihdas edilmiştir. Buna göre; bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet savcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlü olacaklardır.

Dördüncü fıkrada, çekin kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması hâlinde, muhatap banka bakımından bildirim yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre, muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirimden sonra çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi hâlinde de, muhatap banka durumu ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmekle yükümlü olacaktır. Çek bedelinin hamile ödenmesi hâlinde bu sürenin işleyebilmesi için, bankanın hamile yapılan ödemeyi öğrenmiş olması gerekir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından, bu duyurunun diğer malî kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak belirlenir.



MADDE 5- Maddede, çekin karşılıksız çıkması hâlinde ceza sorumluluğu düzenlenmiştir. Karşılıksız çıkması dolayısıyla ceza sorumluluğundan söz edebilmek için, çekin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde, bankaya ibraz edilmiş olması gerekir.

Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, ileri tarihli çek, üzerinde yazılı düzenleme tarihi gelmeden önce de tahsil amacıyla bankaya ibraz edilebilir. Bu tarihten önce ibraz edilen çekin kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması hâlinde, çekle ilgili olarak bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır işlemi yapılacaktır. Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan bu çekle ilgili olarak ibraz eden hamil Türk Ticaret Kanununun verdiği yetkileri kullanabilir. Ancak, bu tarihten önce ibraz edilen çekin kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması, ceza sorumluluğunu gerektirmemektedir.

Birinci fıkrada tanımlanan suç, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edildiğinde, çek karşılığının ilgili banka hesabında tam olarak bulundurulmaması suretiyle oluşur. Çekin karşılığını ibraz anında ilgili çek hesabında bulundurmamak, söz konusu suçun oluşmasını sağlayacaktır. Bu itibarla, çekin bankaya ibraz edildiği, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinde karşılığı ilgili hesapta mevcut olmamakla birlikte, bilahare, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde hesapta karşılığının bulundurulması, söz konusu suçun oluşmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, bu durum, bir sonraki maddedeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından dikkate alınacaktır.

Bu itibarla, söz konusu suç, çekin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edildiğinde karşılığının tam olarak bulundurulmaması hâlinde tamamlanmış olmaktadır. Bu husus, özellikle şikâyet ve zamanaşımı sürelerinin işlemesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır.

Söz konusu suçun oluşabilmesi için, çekin karşılığının, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, yani en azından taksirle, ilgili çek hesabında bulundurulmaması gerekir. Anayasanın 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen ceza sorumluluğunun şahsîliği ilkesi bağlamında güvence altına aldığı kusursuz ceza olmaz kuralının gereği olarak, söz konusu suç, objektif (kusursuz) sorumluluğu gerektiren bir suç olarak değil, en azından taksire dayalı kusurluluğu gerektiren bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu itibarla, kişinin, elinde olmayan sebeplerle ortaya çıkan zorunluluk hâli dolayısıyla, örneğin doğal afet, savaş, kaza geçirmesi gibi bir sebeple, çekin karşılığını ilgili hesapta zamanında bulunduramamış olması hâlinde, ceza sorumluluğu olmayacaktır.

Söz konusu suç, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçtur. Bu itibarla, şikâyet üzerine soruşturma başlatıldıktan sonra, dördüncü fıkra hükmüne göre, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi tarafından özel bir koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilebilir.

Söz konusu suçun karşılığında ceza olarak sadece adlî para cezası öngörülmüştür. Bu ceza, gün para cezası sistemine göre belirlenmekle birlikte, sonuçta hükmedilecek adlî para cezasının miktarı, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacaktır.

Adlî para cezası, suçun faili hakkında hükmolunacaktır. Suçun faili, ancak bir gerçek kişi olabilir. Maddenin ikinci fıkrasına göre, bu gerçek kişi, çek üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla karşılığını ilgili çek hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişidir. Bu gerçek kişi, çeki düzenleyen kişi olabileceği gibi, başka bir kişi de olabilir. Örneğin, bir limited şirket adına ileri tarihli çek düzenleyen müdürün, bilahare, çek üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla şirketle ilişkisi kalmamış olabilir. Bu durumda çekin karşılığını ilgili hesapta tam olarak bulundurmakla yükümlü olan, şirketin bu tarih itibarıyla müdürlük görevini fiilen yürüten kişi veya kişilerdir.

Mahkeme ayrıca, güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedecektir. Ancak, daha önce soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi veya kovuşturma evresinde mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olabilir. Bu durumda mahkeme adlî para cezasının yanı sıra, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının güvenlik tedbiri olarak devamına hükmedecektir.

Bu suçla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrası hükümleri uygulanmayacaktır. Yani, her bir çekle ilgili olarak, lehtarı aynı kişi olsa bile, zincirleme suç hükümleri uygulanmayacaktır. Başka bir deyişle, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak ayrı suçun oluştuğu kabul edilerek gerçek içtima hükümleri uygulanmak gerekir. Aynı durum, gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bakımından da söz konusudur. Yani, karşılıksız çıkan her bir çekle irtibatlı olarak ilgililer hakkında gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak ayrı ayrı çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilecektir.

Birinci fıkrada tanımlanan suçtan dolayı yetkili ve görevli mahkeme, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı şubenin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin veya müştekinin yerleşim yerinin bulunduğu yer sulh ceza mahkemesidir.

İkinci fıkrada, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişiler belirlenmiştir. Bu hüküm, birinci fıkrada tanımlanan suçun failinin belirlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Kural, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibi gerçek kişidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olacaktır.

Üçüncü fıkrada çek hesabı sahibinin gerçek kişi olması halinde, ikinci fıkrada benimsenen ilke çerçevesinde, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci olarak tayin edemeyeceğine ilişkin hüküm düzenlenmiştir.

Dördüncü fıkrada, gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kimler hakkında verilebileceği hususuna açıklık getirilmiştir. Buna göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksız çıkan çeki düzenleyen gerçek kişi, adına karşılıksız çek düzenlenen gerçek veya tüzel kişi, tüzel kişi adına düzenlenen ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan gerçek kişi hakkında verilir.

Gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı tüzel kişiler hakkında da verilebilir. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde veya yararına olarak işlenen suçlardan dolayı bu tüzel kişi hakkında güvenlik tedbirlerine hükmolunabilecektir. Ancak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, 5237 sayılı Kanunda belirlenen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinden ayrı bir güvenlik tedbiridir.

Dördüncü fıkrada, hakkında gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilecek kişiler, ceza yaptırımı uygulanacak kişilere nazaran geniş tutulmuştur. Bu itibarla, örneğin bir limited şirket adına ileri tarihli çek düzenleyen müdür hakkında, çek üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla şirketle ilişkisi kalmaması hâlinde, adlî para cezasına hükmedilememekle birlikte, gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilebilecektir.

Koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi tarafından verilir. Kovuşturma evresinde ise, mahkeme talep üzerine veya re’sen koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verebilecektir.

Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz kanun yoluna başvurulabileceği kuşkusuzdur.

Güvenlik tedbiri gibi, koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak ayrı ayrı verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararında, bu kararın hangi çekle ilgili olarak verildiği açık bir şekilde gösterilir.

Beşinci fıkraya göre, koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılacaktır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılacaktır.

Altıncı fıkra hükmüne göre, hakkında gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş olması, bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaz.

Yedinci fıkraya göre, hakkında gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür. Keza, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş olması, bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaz.

Sekizinci fıkrada, gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak verilmiş olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarının yayımlanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilecektir. Bu bildirimde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanacaktır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenecektir.

Ayrıca belirtilmek gerekir ki, sekizinci fıkrada belirlenen gerek koruma tedbiri olarak gerek güvenlik tedbiri olarak verilmiş olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarının yayımlanmasına ilişkin usul ve esaslar bağlamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesi ve burada bir sisteme kaydedilmesi; güvenlik tedbiri olarak hükmedilmiş olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarının kesinleşmeleri hâlinde 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendine göre adlî sicile kaydedilmesine engel teşkil etmemektedir. Başka bir deyişle, adlî para cezası gibi, güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin hükümler, kesinleştikleri takdirde, 5352 sayılı Kanunda belirlenen esas ve usuller çerçevesinde adlî sicile kaydedileceklerdir.

Dokuzuncu fıkrada, koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kaldırılabileceği hâller belirlenmiştir. Buna göre; karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde, Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına; mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine, karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilecektir. Bu karar, kesinleşmesi hâlinde, sekizinci fıkradaki esas ve usullere göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilecek ve ilân olunacaktır.

Onuncu fıkrada, koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde bu kararın ilânı ile ilgili olarak nasıl bir usul izleneceği belirlenmiştir. Buna göre, itirazın kabulüne ilişkin karar, sekizinci fıkradaki esas ve usullere göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilecek ve yayımlanacaktır.

Onbirinci fıkrada, birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; önödemeye karar verilemeyeceği; ayrıca, tanımlanan suçtan dolayı verilen hükme karşı temyiz kanun yoluna başvurulması hâlinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine tebliğ edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

MADDE 6- Maddede, 5 inci maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suça özgü etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir.

Birinci fıkra hükmüne göre, etkin pişmanlıktan söz edebilmek için, karşılıksız kalan çek bedelinin, faizi ile birlikte tamamen ödenmiş olması gerekir. Burada söz konusu olan faiz, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak olan faizdir. Bu faiz, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek şekilde hesaplanır.

Etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına; kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine; mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, karar verilir.

Şikayetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanacaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda, kanunda aksi yazılı olmadıkça, ancak hüküm kesinleşinceye kadar şikâyetten vazgeçilebilir. Bu kuralın bir istisnasını, 5 inci maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suç oluşturmaktadır. Zira, şikâyetten vazgeçme hâlinde de, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacağına göre, söz konusu suçtan dolayı verilmiş olan hüküm kesinleştikten sonra da şikâyetten vazgeçmek mümkün olabilecektir.

Ayrıca belirtilmek gerekir ki, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi hükmü gereğince, gerek şikâyetten vazgeçme gerek etkin pişmanlık dolayısıyla verilen kararlar adlî sicile kaydedileceklerdir.

Üçüncü fıkrada, güvenlik tedbiri olarak hükmolunan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının ne kadar süreyle geçerli olacağına ve kaldırılması usulüne dair düzenleme yapılmıştır. Buna göre; kişinin, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra başvurması hâlinde, hükmü veren mahkeme tarafından hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı kaldırılır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı hükmünün kaldırılmasına dair karara istinaden, bu hükümle ilgili adlî sicil kaydının 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununda belirlenen esas ve usuller çerçevesinde silineceğinde kuşku yoktur.

MADDE 7- Bu maddede, çekle ilgili çeşitli yükümlülüklere aykırılıklar, suç veya kabahat olarak tanımlanmıştır.

Birinci fıkrada yapılan suç tanımına göre, tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defteri kullanılarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

İkinci fıkrada, banka görevlileriyle ilgili bir suç tanımına yer verilmiştir. Buna göre, tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacaklardır.

2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre, kendi adına çek hesabı açılmasını veya mevcut hesaptan kendisine çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunmakla yükümlüdür. Tacir tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, yönetim organında görev yapan, temsilcisi veya imza yetkilisi kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir. Bu yükümlülüklere aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunulması, üçüncü fıkrada suç olarak tanımlanmıştır. Keza, banka görevlilerinin beyanname almadan veya beyannameye rağmen hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri vermesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Dördüncü fıkrada, banka görevlisinin kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmaması, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olarak tanımlanmıştır. Özgü suç niteliği taşıyan bu suç, ancak ihmali davranışla işlenebilir.

Beşinci fıkrada, banka görevlisinin karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmaması, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olarak tanımlanmıştır. Özgü suç niteliği taşıyan bu suç da, ancak ihmali davranışla işlenebilir.

5 inci maddenin altıncı fıkrasına göre, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Buna rağmen kişinin elindeki çek yapraklarını ilgili bankalara iade etmeyerek çek düzenlemeye devam etmesi, maddenin altıncı fıkrasında, müstakil bir suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç, örneğin dolandırıcılık suçu, oluşturmadığı takdirde, bu suçtan dolayı cezaya hükmolunacaktır.

Keza, 5 inci maddenin altıncı fıkrasına göre, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz. Buna rağmen, adına çek hesabı açılarak kendisine çek defteri verilen kişinin çek düzenlemesi, maddenin altıncı fıkrasında tanımlanan suçu oluşturacaktır. Maddenin yedinci fıkrasında da, bu kişi adına çek hesabı açan banka görevlisinin fiili, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.

Sekizinci fıkraya göre, çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında başka birisinin çek defteri basması veya bastırması, suç oluşturmaktadır.

Tasarıya göre, hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı bir çek hesabı açılır. Hamiline düzenlenecek olan çekler de, diğer çek defterlerinden açıkça ayırt edilebilecek şekilde basılırlar. Hamiline çek, ancak hamiline çek defteri yaprakları kullanılmak suretiyle düzenlenebilir. Diğer çeklerden ayırt edecek özelliklerin yanı sıra, hamiline çek defterindeki çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alacaktır. Kayıt dışı ekonominin önüne geçmek ve yolsuzlukla mücadele etmek amacına yönelik olarak kabul edilen bu hükmün uygulanabilirliğini sağlayabilmek için, dokuzuncu fıkrada bir suç tanımına yer verilmiştir. Buna göre, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Dikkat edilmelidir ki, bu suç tanımıyla ilgili olarak da 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zincirleme suçu düzenleyen 43 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanmayacaktır.

Onuncu fıkrada, çekle ilgili çeşitli yükümlülüklere aykırı davranışlar, kabahat olarak tanımlanmıştır. Buna göre, 2 nci maddenin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerden her birine aykırı davranış, idarî para cezası verilmesini gerektiren ayrı bir kabahati oluşturacaktır.

MADDE 8- Madde metninde, 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde düzenlenen “hesaben tesviye” hükümleri, Tasarı metnine uyarlanarak yeniden düzenlenmiştir.

MADDE 9- Madde metninde, Tasarının kanunlaşması hâlinde yayımı tarihi itibarıyla 3167 sayılı Kanun ile 4814 sayılı Kanunun geçici 1 ilâ 5 inci maddelerinin yürürlükten kaldırılması hüküm altına alınmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1- Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, yeni çek defterlerinin bastırılıp dağıtılmasına ve eski çek defterlerinin toplatılmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 2 nci madde hükmünce çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastıracaklardır. Bankaların, öngörülen tarihe kadar müşterilerine yeni çek defterleri vermesi ve ellerindeki eski çek defterlerini imha etmesi öngörülmüştür.

Üçüncü fıkrada, bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerli kabul edilmiştir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç 1/7/2010 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi öngörülmektedir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen çekler adi senet hükmünde kabul edilecektir.

Dördüncü fıkrada, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmiş çeklerle ilgili olarak 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlanmıştır.

Beşinci fıkra hükmüyle, 3167 sayılı Kanunun hükümlerine istinaden karşılıksız çek keşidesi suçundan dolayı açılmış olan davalarla ilgili olarak Tasarı hükümlerinden hareketle görevsizlik kararı verilmesinin önüne geçecek düzenleme yapılmıştır.

Altıncı fıkrada, 3167 sayılı Kanuna 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı Kanunla geçici 2 nci madde olarak eklenen hükmün Tasarıya alınarak, belirli bir süreyle çekin, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticarî hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amaçlanmaktadır.



MADDE 10- Yürürlük maddesidir.

MADDE 11- Yürütme maddesidir.




Yüklə 154,22 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə