S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
2016
BANKA KARTELİ
Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli kararı
PROAKTİF HUKUK & DANIŞMANLIK
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
GİRİŞ
Fransızca’ dan dilimize geçen kartelin ( cartel ) kelime anlamı ”Fiyat tespiti,
müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz
miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket
konularında, rakipler arasında gerçekleşen, rekabeti sınırlayıcı, anlaşma veya uyumlu
eylem“
1
olarak tanımlanmıştır.
4054 sayılı Kanun’ un 4. maddesinde ise kartel “ Belirli bir mal ve hizmet
piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama
amacını taşıyan veya bu etkiyi doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası
anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri
hukuka aykırı ve yasaktır. “ şeklinde tanımlanmıştır.
Uygulamada ortaya çıkması çok zor olan, rakip teşebbüslerin piyasaya hakim
olma, diğer rakipleri etkisiz bırakma yahut dava fazla kazanç sağlama maksatları ile
yaptıkları bu eylemler, son zamanlarda ülkemizde Rekabet Kurulu’nun on iki banka
hakkındaki kararı ile oldukça güncel bir kelime halini aldı.
Rekabet Kurulu’ nun on iki mevduat bankasının 2007 ile 2011
2
yılları arasında
izledikleri politikaya yönelik her ne kadar uyumlu eylem olduğu yönünde kanaat
getirmiş olsa da, tarafımızca kartel olarak adlandırılan kararı incelenecektir. Kurulun
uzlaşma kavramını kullanmasında ki maksadın ise daha düşük idari para cezası
kesilmesini sağlama amacıyla yaptığını söyleyebiliriz.
“
Nitekim kartel denilseydi %0,5
ile %1,5 oranları yerine %2 ile%4 arasında bir idari para cezası kesilmesi söz konusu
olacaktı. (BÜLBÜL, 2016)” Makalemizde de kartel sebebiyle açılacak tazminat
davasını inceleyeceğiz.
1
Rekabet Kurulu’nun 2011-4-91 D., 13-13/198-100 K. sayılı ve 08.03.2013 tarihli kararı, sayfa 155.
2
21.08.2007 tarihi ile 24.10..2011 tarihi arasındaki dönem
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
I.
REKABETİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN’ DA
YASAKLANAN EYLEMLER
4054 sayılı Yasanın 1. maddesinde kanunun amacı “mal ve hizmet piyasalarındaki
rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve
piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek”
olarak açıklanmıştır. O halde RKHK’ da yasaklanan başlıca eylemler rekabeti
engellemek, bozmak veya kısıtlamaktır.
Rekabet ise kanunun 3. maddesinde “ …mal veya hizmet piyasalarındaki
teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilmesini sağlayan yarış olarak
tanımlanmıştır. Rakip şirketlerin bağımsız karar verme yetisinin koruması ve bunun
sağlanması, ilgili pazarda yer alan tüketici ve tacirlerin de korunması sonucunu
meydana getirecektir. Böylece belirli firmaların tekel oluşturması, hâkim durumun
kötüye kullanılması ve piyasada fahiş fiyatlarla mal ve hizmet temininin
sağlanmasının önüne geçilecektir. Rekabet Kurulu bu göreviyle serbest ekonomi
piyasasının varlığını sürdürmesi görevini üstlenerek, arz ve talep eğrisinin de dengede
tutulmasını sağlamaktadır.
4054 sayılı Yasanın 4.maddesi yasaklı eylemlerin anlaşma, uyumlu eylem veya
teşebbüs birlikleri ile gerçekleşebileceğini ve amacın rekabeti bozma, kısıtlama veya
engelleme olmasa bile, doğurduğu etkinin bu sonuçları sağlaması halinde de rekabet
ihlalinin gerçekleştiği yönündedir. Böylece çoğu zaman somut bir delil bulunması
imkânsız olan ve kanuni yasaklılık sebebiyle son derece gizli olarak yapılan bu
anlaşmaların her türlü delille önüne geçilmesini amaçlamıştır. Bu sayede kanunun
caydırıcı etkisinin de korunması sağlanmıştır.
Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli kararında önem arz eden hâkim durumun
kötüye kullanılması hususunu da anlatmak gerekmektedir. Hâkim durumun kötüye
kullanılması “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir
bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumu tek başına yahut
başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye
kullanılması…” şeklinde tanımlanmıştır. Bu kavram kartel oluşturan bankaların
mevduat hizmetleri bakımından pazar payının toplamda %92 oranını bulması
açısından büyük önem arz etmektedir. Nitekim bankalar “Centilmenlik Anlaşması”
adını verdikleri bu anlaşma ile, RKHK’nın 6/a maddesinde yer alan girişleri engelleme
ve rakipleri zor durumda bırakma eylemini gerçekleştirmiştir. Bu durumun başlıca
ispatı raporda yer alan Pazar payları oranının gösterildiği şemada 12 banka dışında
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
kalan bankaların pazar payı oranı 2007 yılında %6,69 iken, 2011 yılında %5,85’tir.
3
Yine diğer bankaların sayısı 2007 yılında 50 iken 2011 yılında 48’ e düşmüştür.
Burada önem arz eden bir diğer husus kanunun rekabetin engellenmesi, bozulması
veya kısıtlanmasında rol oynayan rakip teşebbüslerin maddi menfaat elde etmesi
şartını aramamasıdır. Nitekim kurul kararı incelendiğinde, 12 bankanın bazılarının
kartel sebebiyle Pazar payları ve aktif büyüklükleri artarken, bazı bankaların bu
payları sürekli olarak düşüş
4
göstermektedir. Bu durum yapılan anlaşma dolayısıyla
piyasada etki olan ve hatta anlaşmaya taraf olan bankaların bile zarara uğramasına
sebep olmuştur. Bu sebeple diğer rakip bankaların zarara uğramadığını söylemek
mümkün değildir.
Tüm bunların yanı sıra yapılan anlaşma dolayısıyla bazı bankalar ise düzenli
olarak pazar paylarını ve aktif büyüklüklerini arttırarak, haksız kazanç sağlamıştır.
5
Ancak kanımızca hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından,
açılacak davalarda mahkemeler kartel oluşturan bankaların bu durumdan ne kadar
maddi menfaat elde ettiğine, yahut edip etmediğine bakmaksızın RKHK’ nın emrettiği
tazminata hükmedecektir. Daha önce de belirttiğimiz gibi kanun bu hususta maddi
menfaat elde etme şartı aramamıştır.
Anılan bu nedenlerden dolayı, 12 bankanın yalnızca rekabeti sınırlayıcı amaçlı,
etkili ya da muhtemel etkili anlaşma karar veya uyumlu davranışın gerçekleşmesi
sebebiyle değil, ayrıca hakim durumun kötüye kullanılması sebebiyle de idari para
cezasına mahkum olması da gerekmektedir. Ayrıca para cezasını gerektiren fiillerin,
çok uzun süreden beri devam ediyor olması veya ağır ihlal teşkil etmesi halinde para
cezalarının daha yüksek sınırlardan uygulanması gerekmektedir.
6
3
Rekabet Kurulu’nun 2011-4-91 D., 13-13/198-100 K. sayılı ve 08.03.2013 tarihli kararı, sayfa 7.
4
AKBANK, HSBC, ING
5
İŞ BANKASI, GARANTİ
6
ASLAN, Yılmaz, Rekabet Hukuku Dersleri, Güncellenmiş 4. Baskı, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2014
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
II.
YASAKLI EYLEMLERDEN MUAFİYET HALLERİ
Kanunun 5.maddeisnde her ne kadar rekabeti bozucu, kısıtlayıcı veya engelleyici
etkiyi taşıyor olsa da bazı şartların varlığı halinde rakip firmaların bu eylemlerini
4.maddenin yasaklılığından muaf tutmuştur.
Muafiyetin şartları;
a)
Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve
iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmelerin sağlanması,
b)
Bu durumun piyasanın önemli bir bölümündeki rekabeti ortadan
kaldırmaması,
c)
Tüketicinin bu gelişme ve iyileşmelerden yarar sağlaması ve
d)
Tüm bunların amacın elde edilmesi için zorunlu olandan daha fazla şekilde
4.maddeyi ihlal edici etki yaratmamasıdır.
Kanun koyucu burada tüm şartların bir arada gerçekleşmiş olmasını zorunlu
tutarak, muafiyetin de ancak tüketicinin faydasının bulunduğu hallerde meydana
geleceğini belirtmiştir.
Muafiyetin sağlanması için tüm bu sıkı şartların yanı sıra ayrıca Rekabet Kurulu
kararının da varlığı gerekmektedir. Kanunun 5.maddesinin 2.fıkrasında “ Muafiyet
belirli bir süre için verilebileceği gibi, muafiyetin verilmesi belirli şartların ve/veya
belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabilir. Muafiyet kararları
anlaşmanın ya da uyumlu eylemin yapıldığı veya teşebbüs birliği kararının alındığı
yahut bir koşula bağlanmışsa koşulun yerine getirildiği tarihten itibaren başlar.”
demektedir.
Kurul muafiyeti bireysel veya grupsal olarak tanıyabilir. Ancak kartel oluşturan
12 bankanın kurula daha önce muafiyet için yapmış olduğu bir başvuru
bulunmamaktadır. Kurula muafiyet için başvurmayanların artık bu maddeye
dayanarak muafiyet iddiasında bulunması da, kanunun bu hükmü gereğince öne
sürülemez bir iddiadır. Dolayısıyla açılacak olan davalarda bankaların bu açıdan da bir
iddiada bulunması düşünülemez.
Son olarak bankaların bir diğer iddiası da istihbarat topladıkları yönünde olabilir.
İstihbarat kelimesi b
ankacılıkta; kredi değerliliğinin tespiti ve riskin azaltılması
amacıyla, gizlilik ve tarafsızlık içinde, bankalar tarafından şahıslar veya firmaların ahlaki
ve mali durumlarını doğru olarak tespit için çeşitli kaynaklardan yapılan bilgi toplama ve
değerlendirme işine istihbarat denilmektedir.
7
Bankaların aralarında yaptıkları iç
yazışmalardan da açıkça anlaşıldığı üzere yapılan şey istihbarat sağlama olmayıp,
rakip firmalar baskı dahi kurarak birbirini engellemiştir.
7
http://firmaistihbarat.blogcu.com/istihbarat/8615282
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
III.
REKABET KURULU’ NUN 08.03.2013 TARİHLİ BANKA
KARTELİ KARARI
Rekabet Kurumu kayıtlarına 25.03.2011 tarihinde intikal eden 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesine aykırılık başvurusu üzerine Türkiye’ de faaliyet gösteren 12
bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri
8
konusunda anlaşma veya uyumlu
eylem içerisine girip girmedikleri hususu kurulca soruşturulmaya başlanmıştır.
Soruşturma kapsamında sekiz bankada yerinde inceleme yapılmış ve toplanan
deliller neticesinde “ 21.08.2007 ve 24.10.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve
kredi kartı hizmetleri bakımından fiyat tespit etmek suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesini… İhlal ettikleri ve bu nedenle adı geçen teşebbüsler hakkında Kanun’ un
16. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği
sonucuna ulaşıldığı” (KALDIRIMCI, et al., 2013) kanısına varılmıştır.
Rekabet Hukuku’na aykırılığın gerçekleştiğinin tespit edildiği 2007-2011 yılları
arasında 23 mevduat bankası
9
olmak üzere toplamda 50 banka faaliyet
göstermekteydi. Bu 53 bankanın 12’si hakkında düzenlenen raporda bankaların
“Centilmenlik Anlaşması” ismini verdikleri bir uzlaşma ile uygulayacakları faizleri
belirlediği ve bu bankaların o yıllardaki piyasadaki aktif paylarının %92 olması
sebebiyle, piyasayı da bu yönde etkiledikleri tespit edilmiştir. İşte kurulun bu kararına
dayanarak o dönemde mevduat, kredi ve kredi kartı kullanan herkese tazminat davası
açılmasında, hukuka aykırılık unsurunun varlığını ortaya koymuştur.
Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun her ne kadar 1997 yılında yürürlüğe
girmiş olsa da, daha önce rekabetin kısıtlanması sebebiyle zarara uğrandığına dayalı
olarak açılmış bir tazminat davası mevcut değildir.
10
Dolayısıyla kurul kararına
dayanarak açılacak bu davalar hem emsal teşkil edecek, hem de tıpkı iş davalarında
olduğu gibi bir içtihat oluşturacaktır. Nitekim söz konusu 12 bankanın karteli
sebebiyle zarara uğrayan banka müşterisi sayısı çok fazladır.
Kararda uzlaşma içinde oldukları tespit edilen bankalar şunlardır;
a)
Akbank T.A.Ş
b)
Denizbank A.Ş.
c)
Finans Bank A.Ş.
d)
HSBC Bank A.Ş.
e)
ING Bank A.Ş.
f)
Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş.
g)
Türkiye Garanti Bankası A.Ş.
h)
Türkiye Halk Bankası A.Ş.
8
Kurul burada detaylı açıklama yoluna gitmeyip, her türlü kredi kullanıcıları olduğunu belirtmiştir.
9
BÜLBÜL, Oğuzcan, Banka Karteli ve Tazminat Davaları Paneli, 11.11.2016, İSTANBUL
10
KALYONCUOĞLU, Hikmet, Banka Karteli ve Tazminat Davaları Paneli, 11.11.2016, İSTANBUL
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
i)
Türkiye İş Bankası A.Ş.
j)
Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş.
k)
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
l)
T.C. Ziraat Bankası A.Ş.
Sayılan bu 12 bankanın 2007 ve 2011 yılları arasında müşterisi olan
11
tüm tüketici, esnaf
ve tacirler RKHK’ nun 58. maddesinde belirtilen tazminatı talep etme hakkına sahiptir.
Bankaların yaptıkları bu Centilmenlik Anlaşması ile aralarında faiz belirleme dışında,
kararda esas alınan bir ihlali daha gerçekleşmiştir. Bu ihlal bankaların müşterisini 3 tip faiz
uygulayarak hileli davranışları ile kandırmasıdır. Bankaların ilgili dönemde ürün ve
hizmetlerine ilişkin faiz uygulamasında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına
uygulayacaklarını bildirdikleri, şubelerinde ilan ettikleri ve uyguladıkları faiz oranları
birbirinden farklıdır.
12
Böylece bankalar aynı zamanda Tüketicinin Korunması Hakkındaki
Kanunda yer alan doğru bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal etmiştir.
Taraflardan birinin tüketici sıfatıyla hareket ettiği her türlü işlem tüketici işlemidir.
13
Kurulun kartel kararı TKHK’nin tüketiciyi koruyucu özelliği ve menfaatler dengesi ilkesi de
dikkate alındığında, tüketiciler nezdinde bankaların çok sayıda tazminat ödemekle yükümlü
kullanacağının bir göstergesidir.
11
Kalyoncuoğlu bu hususta müşterisi olmasının şart olmadığını, yüksek faizler sebebiyle kredi veya kredi kartı
kullanamayan ve düşük mevduat faizleri sebebiyle mevduat hesabı kullanamayan herkesin hak sahibi olduğu
görüşündedir. Yine Bülbül’ de Avusturya’ da yaşanan ve “Şemsiye Etkisi “ olarak adlandırılan, rekabet ihlalinde
tüm sektörün bu yönde etkilenebileceği şeklinde açıklayabileceğimiz karara istinaden Kalyoncuoğlu ile aynı
görüş içerisindedir.
12
KARA, İlhan, Banka Karteli ve Tazminat Davaları Paneli, 11.11.2016, İSTANBUL
13
KARA, İlhan, Banka Karteli ve Tazminat Davaları Paneli, 11.11.2016, İSTANBUL
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
IV.
RKHK DA ÖNGÖRÜLEN TAZMİNAT DAVASI
RKHK’ nun 57.maddesinde rekabet ihlali sebebiyle açılacak tazminat davası için bazı
şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar; hukuka aykırılık, kusur, zarar ve illiyet bağıdır.
A.
TAZMİNAT DAVASININ ŞARTLARI
1)
Hukuka Aykırılık Unsuru
Rekabet Kurulu’ nun ilgili kararı her ne kadar hukuka aykırılık unsurunu sağlasa da, bu
karar henüz kesinleşmemiş bir karardır. Karar hakkında olağan kanun yolları tüketilmiş
olmasına karşın, şuan karar düzeltme aşamasındadır. Bu aşamada kararın bankaların lehine bir
yol izlemesi ihtimali pek mümkün görülmese de, küçük de olsa bir ihtimal mevcuttur. Bu
sebeple kararın kesinleşmesini beklemek daha yerinde olacaktır.
2)
Zarar Unsuru
Davada zararın hesabı ödenen bedel ile rekabet sınırlanmasaydı ödenecek bedel arasındaki
fark olup, bunun 3 katına kadar tazminat talep edilebilir. Rekabetin sınırlanmasından
etkilenen rakip teşebbüsler ise geçmiş yıllara ait bilançoları üzerinden elde etmeyi
bekledikleri bedeli zarar olarak göstererek, 3 katına kadar tazminat talep edebilirler.
3)
Kusur Unsuru
Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı incelendiğinde bankaların zararın oluşmasında
kusurlu olduğu görülecektir. Nitekim kusur“ …hukuk düzeninin kınadığı, kısaca hoşgörmediği
davranış biçimine kusur denir. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve
zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. “
14
Kabul görmüş
bu tanım uyarınca bankaların kusurlu olduğu açıkça ortada olup, iç yazışmalardan da
görüldüğü üzere bilerek ve isteyerek yaptıkları bir anlaşma söz konusudur.
4)
İlliyet Bağı Unsuru
Meydana gelen kusur ve zarar arasında bir neden sonuç ilişkisinin bulunmasıdır. 2007
ve 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı ürün ve hizmetlerini kullanan
herkesin bankanın kusuru sebebiyle zarara uğradığı söylemek mümkün değildir. Bu
sebeple bilirkişilerin detaylı inceleme yapması gerekmektedir. Nitekim hizmetin alındığı
tarihte uygulanan faiz oranı ile diğer bankaların kullandıkları oranları ve geçmiş yıllardaki
çizelgeleri göz önüne alarak, zararın dikkatli ve detaylı bir şekilde hesaplanması
gerekmektedir.
14
SARIYAR, Selçuk, Kusurun Tanımı ve Öznelliği, Özel Hukukta Kusurun ve Ağırlığının Belirlenmesi, İstanbul,
2008
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
5)
Davanın Tarafları
Davacı : 21.08.2007 ile 24.10..2011 tarihleri arasında söz konusu 12 bankadan mevduat,
kredi ve kredi kartı kullanan tüm tüketici, esnaf ve tacirler ile ilgili dönemde aynı pazarda
faaliyet gösteren diğer bankalardır.
Davalı :Tüketici, esnaf ve tacirler açısından ilgili bankaya husumetin yöneltilmesi,
menfaatleri açısından daha yerinde olacaktır. Bununla birlikte kanunda zararın oluşması
birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise, bunların zarardan müteselsilen
sorumlu olacağı hususu da hükme bağlanmıştır. Bu sebeple dava ilgili bankaya veya 12
bankanın her birine karşı müteselsil sorumluluk ilkesine dayanılarak açılabilir. Ancak yaygın
görüş ilgili bankaya karşı açılması yönündedir. Açılacak olan bu davanın aşamalı olarak
incelemek yerinde olacaktır. İlgili dönemde aynı hizmet ve ürünleri sunan diğer bankaların,
kendisi ile aynı hizmeti sunan tüm kartel bankalarına karşı husumet yöneltmesi daha yerinde
olacaktır.
6)
Davanın Konusu
Tüketici, esnaf ve tacirlerin dava konusuna ilgili dönemde kullandıkları banka ürün veya
hizmetinde, bankanın RKHK’nun 4. Maddesine aykırılığı sebebiyle zarara uğradıkları ve bu
zararlarının RKHK’ nun 58. Maddesi uyarınca giderilmesini talep ettiklerini belirtmeleri
gerekir.
Bununla birlikte açılacak olan dava belirsiz alacak davası olup, tüketicilerin de Tüketici
Mahkemesi için gerekli sınırın üzerinde bir rakamla dava açmaları gerekmektedir.
7)
İstenilecek Faiz
Davanın diğer püf noktası ise bu davada istenilecek faiz avans faizdir.
15
Tespit edilecek
bedele ilişkin faizin de başlangıçtan itibaren işletilmesini talep ettiğinizi de belirtmeniz
gerekir.
8)
Davanın Dayanağı
Açılacak bu davada kanımızca sözleşmeye dayanmak daha yerindedir. Nitekim sözleşme
her zaman haksız fiilden daha fazla menfaat sağlamaktadır. İspat yükümlülüğü, zamanaşımı
gibi hususlarda sözleşmenin daha lehe olduğu ortadadır.
Kartel sebebiyle zarar görecek bankalar açısından ise dayanak haksız fiil hükümleri olup,
ispat yükümlüsü davacıdır.
15
“…4054 Sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca 3 katının ve 5.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın haksız
filin gerçekleştiği tarihten itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep
ve dava etmiştir.” (Yargıtay 11. HD 25.03.2014 gün 2012/15359 Esas 2014/5834 Karar sayılı ilamı)
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
9)
Zamanaşımı Hususu
Zamanaşımı açısından ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2014/13296 E. ve 2015/4424
K. sayılı ilamı açıkça zamanaşımının 8 yıl olduğunu hükme bağlamıştır.
16
Nitekim idari
yaptırımın zamanaşımı 8 yıl olup, TBK’nun 72. maddesi gereğince zamanaşımı hususunda
daha yüksek olan ceza zamanaşımı uygulanacaktır.
Sözleşmeye dayalı olarak açılacak davalar açısından ise zamanaşımı 10 yıldır. Bu sürenin
Rekabet Kurulu’ nun kararı yayınladığı 08.03.2013 tarihinden itibaren mi, yoksa sözleşmenin
imzalandığı veya haksız fiilde fiilin gerçekleşme veya failin öğrenildiği tarihten itibaren mi
başlayacağı hususunda görüş birliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla zamanaşımı açısından da
mevcut durum değerlendirilerek, her türlü sonucu göz önüne almak gerekir.
Söz konusu kurul kararı halen karar düzeltme aşamasında olduğundan ve
kesinleşmediğinden, ileride ortaya çıkabilecek içtihatların, davanın olumsuz sonuçlanmasına
sebep olma ihtimali göz önüne alınmalıdır. Her halükarda davanın açılması için hala
zamanaşımı süresi mevcut ise kararın kesinleşmesini beklemek en doğru seçim olacaktır.
Nitekim ihtimali düşük görünse bile, kurul kararına karşı açılan davanın karar düzeltme
aşamasında aleyhe sonuçlanma ihtimali de vardır. Yargıtay’ın da kararın kesinleşmesinin
dava şartı olduğu yönünde bir kararı mevcuttur.
17
Ancak kanımızca bu husus dava şartı değil,
bekletici meseledir. Danıştay’da verilecek karar doğrultusunda da bekletici mesele yapılan
davaların aleyhe ve lehe sonuçlanması gündeme gelecektir.
16
“ …Davaya konu olaydan ve dava tarihinden önce yürürlüğe giren 30.03.2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu'nun 2. maddesinde, "idari yaptırım" gerektiren eylemlerin "kabahat" niteliğindeki suçlar olarak
nitelendirildiği anlaşılmaktadır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 16. maddesinde ise "idari para cezası" idari
yaptırım türleri arasında sayılmıştır. Yine aynı Kanunun "Soruşturma Zamanaşımı" başlıklı 20/4. maddesinde ise
"nispi idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıl" olarak belirlenmiştir.”
17
“… 4054 s. Yasa'nın 57 ve 58 nci maddelerinde ise, rekabeti önleyici eylemlerin tespitinden sonraki tazminat
talepleri düzenlenmiş, tazminat taleplerinde Adli Yargı görevlidir. Tazminata karar verebilmek için, ilgili anlaşma
veya uygulamanın 4054 s. Yasa'ya aykırı olup olmadığının saptanması zorunludur ki, bu tespitte önce Rekabet
Kurulu ve Kurul kararına karşı da Danıştay görevlidir. Bu sebeplerle mahkemece, öncelikle, davacının bu
davadan önce 4054 s. Yasa'ya göre Rekabet Kurulu'na başvurup başvurmadığının araştırılması, başvurmuşsa,
davalı eylemlerinin 4054 s. Yasa'ya aykırılığın tespiti yönünden, bu başvuru neticesini ve kesinleşmesini
bekleyerek sonucuna göre karar vermesi…” (Y 11. HD E.2005/3755 K.2006/7408 T.23.06.2006)
S t j . A v . F a t m a T u ğ b a G Ü Z E L
BANKA KARTELİ
V.
SONUÇ
Rekabet Kurulu’ nun 08.03.2013 tarihli kararı dolayısıyla, 21.08.2007 ve 24.10.2011
yılları arasında 12 bankadan mevduat hesabı, kredi ( ev, taşıt, ticari, ihtiyaç…) ve kredi kartı
kullanan tüm tüketici, esnaf, tacirler ve aynı pazarda yer alan diğer rakip banklar 3 katına
kadar tazminat davasını açabilir. Davanın açılması için kararın kesinleşmesini beklemek daha
yerinde olacaktır, ancak zamanaşımı sıkıntısı söz konusu ise beklemeden açılmalıdır.
Mahkemece verilecek hüküm de bu doğrultuda lehe veya aleyhe olacaktır.
Tüketiciler açacakları davada Tüketici Mahkemesi’ ne başvurusu için gerekli olan alt
sınırın hemen üstünde bir meblağ ile dava açmalıdır. Esnaf ve tacirler ise Ticaret
Mahkemesinde afaki bir rakamla, belirsiz alacak davası açabilir.
Davada istenilecek faiz avans faiz olup, baştan itibaren işleyecek avans faizi ile tazminini
talep etmek gerekir. Bununla birlikte davada haksız fiil değil de, sözleşmeye dayanmak daha
lehinize olacaktır. Nitekim hem ispat yükümlüsü, hem de zamanaşımı açısından sözleşme
daha faydanıza olacaktır.
VI.
KAYNAKÇA
ASLAN, İ. Y. (2014). REKABET HUKUKU DERSLERİ. BURSA: EKİN.
Banka Karteli ve Tazminat Davaları. İSTANBUL: İstanbul Barosu. (2016)
KALDIRIMCI, P., ATEŞ, D., KARAKELLE, İ. H., ÇETİNKAYA, D., GÜRPINAR, R., TÜRK, K., et al. (2013)
Rekabet Kurulu'nun 2011-4-91 D., 13-13/198-100 K. sayılı kararı.
SARIYAR, S., Kusurun Tanımı ve Öznelliği, Özel Hukukta Kusurun ve Ağırlığının Belirlenmesi,
İstanbul, (2008)
Dostları ilə paylaş: |