36
özellikle farklı ülkeler arasında çok büyük farklılıklar gösterir. Bu fiyat temelde insanların
alışkanlıklarına ve göreneklerine bağlıdır. Bir İngiliz emekçi, patatesten başka yiyecek
almasına, çalı çırpıdan yapılmış bir kulübe dışında bir yerde yaşamasına yetmeyen bir
ücreti, doğal düzeyin altında sayacaktır; ama bunlar "insan yaşamının ucuz olduğu"
yerlerdeki emekçilerce asgari doğal taleplerini karşılamaya yeterli görünecek ve
emekçinin istekleri kolaylıkla karşılanabilecektir. İngiltere'deki
bir kulübede bugün birer
eğlence ve keyif aracı olan bazı nesneler, geçmiş dönemlerde lüks olarak görülüyordu
(ibid, s. 70-71).
[Ü]cretlerin en düşük kesimi hiçbir zaman emekçinin doğal ya da toplumsal
nedenlerle talep ettiği geçim maddeleri fiyatlarının üstünde uzun süre seyretmez (ibid, s.
132).
Ücretler, emek talebinin ya da ücretin harcandığı malların fiyatının artmasıyla
artar. Toplumun sermayesindeki artış, emeğe talebi artırır. Emeğin doğal fiyatında
buna eşlik eden bir artış olmazsa, emeğin piyasa fiyatındaki yükseliş kalıcı olur.
Emeğin doğal fiyatı ise temelde besin fiyatlarınca belirlenir çünkü emeğin geçimi için
gerekli mallardan diğerleri sınırsızca çoğaltılabilir ve toplumun gelişmesi,
sermayesinin artmasıyla daha düşük fiyatla üretilirler. Besin maddelerinin üretimi ise
toplum ilerledikçe zorlaşır.
Piyasa fiyatı,
diğer mallarda olduğu gibi,
emek söz konusu olduğunda da, doğal
fiyata yaklaşma eğilimindedir. Yani, ücretler doğal ücretin üzerine çıkınca nüfus artar,
nüfus artışı ücretleri aşağı çeker; ücretler doğal fiyatın altına düşünce nüfus azalır,
ücretler yükselir.
Nüfus, çalışmasını mümkün kılacak ödeneklerin durumuna göre kendini ayarlar;
dolayısıyla da sermayenin artış ya da azalışıyla birlikte o da artar ya da azalır (ibid, s. 53).
[Ü]cretlerin yükselmesi ise, sınırlı
bir zaman haricinde, hep besin ve diğer temel tüketim
maddelerinin üretilmesinde gerçekleşen kolaylıklara bağlıdır. Sınırlı bir zaman haricinde
37
olduğunu söylüyorum, çünkü emekçi arzının, eninde sonunda onları geçindirecek
araçlarla orantılı olduğu gerçeği daha net biçimde sergilenemez (ibid, s. 258).
Nüfus ilkesinin insanoğlunun artışı üzerindeki etkisi uyarınca, ücretlerin en düşük kesimi
hiçbir zaman emekçinin doğal ya da toplumsal nedenlerle talep ettiği geçim maddeleri
fiyatlarının üstünde uzun süre seyretmez (ibid, s. 132).
Ricardo’nun sözünü ettiği nüfus yasaları, Malthus’un 1798 yılında yayınlanan
An Essay on the Principle of Population (Nüfusun İlkeleri Üzerine Deneme) adlı
eserinde geliştirdiği nüfus kuramına dayanır. Malthus, kitabına “şimdiye kadar
insanlığın mutluluğa doğru gelişimini engelleyen sebebin, bütün canlıların, onlar için
üretilen besinlerden daha hızlı çoğalma yönündeki süregelen eğilimi” (Malthus, 1995:
13-14) olduğunu söyleyerek başlar. Nüfus, kontrol edilmediğinde her yirmi beş yılda
bir iki katına çıkar, ya da, geometrik olarak artar. Oysa besin maddeleri
en iyi koşulda
bile en fazla aritmetik olarak artar. Bu yüzden, her toplumda, değişen derecelerde de
olsa, nüfusu kontrol eden mekanizmalar vardır. Bunlar, önleyici ve pozitif denetimdir.
Önleyici denetim, nüfus artışının engellenmesidir; pozitif denetim ise yoksullara
temizlik yerine aykırı alışkanlıklar tavsiye etmek, evlerin bataklıklara kurulmasını ve
hastalıkların tedavi edilmemesini teşvik etmek, evleri kalabalıklaştırmak gibi
yöntemlerle nüfusun azalmasını sağlamaktır. Malthus’un teorisine göre nüfus, besin
maddeleri miktarınca sınırlandırılır. Ricardo, Malthus’un emeğin piyasa fiyatının,
serbest bırakıldığında, siyasetin nabzını ölçmeye yarayan en önemli araç olduğu,
emeğe olan talebi gösterdiği ve bu fiyata asla müdahale edilmemesi gerektiği
yolundaki görüşlerinden uzun bir alıntı yapar ve onu onaylar: “Emeğin fiyatı,
toplumun nüfusa ilişkin arzusunu da net bir biçimde ortaya koyar” (Ricardo, 2008:
189).