Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, 5(1), DOI:10.1501/sbeder
_
0000000065
134
DİN VE UYARLANMA İLİŞKİSİNE ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ
Çakır Ceyhan SUVARİ
Özet
Din, insan yaşamını her açıdan etkilemektedir. Söz gelimi sosyal, siyasal, sanatsal, toplumsal
cinsiyet rolleri ve hatta mutfak kültürü alanlarında dinin etkisini görmek mümkündür. Aynı şekilde
uyarlanma biçimleri de dinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Din, bir taraftan uyarlanma
stratejileri tarafından şekillendirilirken, öte yandan uyarlanma biçimleri de etkinliklerinin kutsanması
bağlamında dine ihtiyaç duymaktadır. Bu makalede din ve uyarlanma arasındaki diyalektik ilişkiye
değinilmektedir.
Anahtar sözcükler: Din, uyarlanma, Zerdüştilik, Hıristiyanlık, Musevilik, İslamiyet
THE RELATIONSHIP BETWEEN RELIGION AND ADAPTATION FROM
ANTHROPOLOGICAL PERSPECTIVE
Abstract
Religion has effects on many aspects of human lives, including the cultural, the social, the
political, the economic, the artistic and even the gender and the culinary. This study aims to establish
the relationship between religious adherence and forms of adaptation. There are significant effects of
religion in the process of adaptation. On the other hand the adaptation forms need to be blessed by
religion.
Keywords: Religion,
adaptation,
Zoroastrianism,
Christianity, Judaism, Islam
Giriş
Dinler, sadece öte dünyayla ilgilenen ruhani ve zühdi alanlar olmayıp aynı zamanda, hatta
daha çok, seküler alana da müdahalede bulunan ve iktidar ilişkileri, üretim ilişkileri, aile yapısı,
mutfak kültürü gibi pek çok değişken üzerinde de etki kuran önemli bir fenomendir. En yalın anlamda
“geçim örüntüsü”nü ve en geniş anlamda “kültür”ü uyarlanma olarak kabul edersek her iki değişken
üzerinde de dinin, ilksel olmasa da, doğrudan ya da dolaylı olarak etkisinin ve yönlendirmesinin
olduğu görülmektedir.
Ersoy (2008: 13), uyarlanmayı “basitçe organizmanın, çevrenin karşısına çıkardığı sorunlara
tepki ya da cevap olarak geliştirdiği daha etkin çözümler” olarak tanımlamaktadır. Bennett (akt.
Kottak, 2001: 267) ise, uyarlanmayı iki kısma ayırmaktadır. Bunlardan ilki “tikel bir toplumdaki
Yrd. Doç. Dr., Çakır Ceyhan Süvari Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Van
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, 5(1), DOI:10.1501/sbeder
_
0000000065
135
bireylerin, gereksinimlerini karşılamalarını ve ivedi sorunlarını çözmelerini sağlayan çok sayıda ayrı
düzenleme tarafından biçimlendirilmiş uyarlanma stratejileri”yken, ikincisi “tikel bir mahalde, benzeri
stratejilerin yinelenerek uygulanmasından kaynaklanan uzun-süremli değişimleri” imleyen uyarlanma
süreçleridir. Cohen de (akt. Kottak, 2001: 268), ekonomi ve toplumsal özellikler arası ilişkiler
temelinde geçmişten günümüze; avcı-toplayıcılık, bahçecilik, tarım, çobanlık, ticaret ve sanayi olmak
üzere altı farklı uyarlanma stratejisi belirlemiştir.
Kottak (2001: 273), ekonomi ve toplumsal hayat arasında birçok ilişkinin olduğuna ve her
uyarlanma stratejisiyle birlikte tikel bir kültürel özellikler kümesi bulunduğuna dikkat çekmektedir.
Dolayısıyla buraya kadar anlatılanlardan yola çıkarak dini; insandan, çevreden ve toplumların sosyo-
ekonomik yapılarından bağımsız olarak yaşamdaki her şeyin belirleyicisi şeklinde sunmak pek doğru
görünmemektedir. Ancak dinin çoğu zaman, insanların tüm yapıp etmelerinde çok önemli bir
motivasyon kaynağı olduğu da açıktır. Toplumların uyarlanma stratejilerine göre bir kültür ve din inşa
ettikleri, yani ilksel itici gücün uyarlanma stratejileri ve süreçleri olduğu, söylenebilir. Ancak daha
sonra uyarlanma stratejilerine anlam kazandıran, onu kutsayan, belli kurallara ve ahlaki sisteme
oturtan dinin kendisi de, özellikle topluluğun motivasyon kaynağı olarak etkisini göstermekte ve
sadece uyarlanma stratejilerini yönlendirmekle kalmayıp aynı zamanda özellikle küçük ölçekli
topluluklarda kaynakların denetlenmesi ve dağıtılmasında da aktif rol almaktadır.
Turner (1999: 109), “tarihsel olarak dinin, toplum içinde malların kontrolü ve dağıtımında
oldukça önemli bir işlev gördüğünü” söylerken, dinin ekonomiyi yönlendiren tarafına değinmektedir.
Kehrer (1996: 73) ise, “hakim ekonomik ilişki tarzı da dini organizasyonlara yönelmelerin
sürdürülmesinde önemli bir rol oynar” saptamasıyla ekonomik faaliyetler tarafından belirlenen dine
dikkat çekmektedir. Din ve uyarlama biçimleri arasındaki bu diyalektik ilişkiyi ayrıntılı olarak
tartışmak için Hıristiyanlık, İslamiyet ve Musevilik örneklerine geçmeden önce Zerdüştiliğe de
bakmakta fayda görüyorum. Zira din ve uyarlanma stratejileri arasındaki ilişki sadece Semitik dinlerde
değil, en basit kabile dininden, Zerdüştilik gibi artık çok az mensubu olan eski dinlere kadar bütün
inançlarda görülebilmektedir.
Zerdüştilik: “Üretken ve Çalışkan Çiftçiler”
Günümüz İranı’na yerleşen ilk toplulukların dinlerinde kutsal varlıklar adeta gerçek hayattaki
toplumsal yapılarının bir yansıması şeklinde, “
ahuralar” ve “
daivalar” olmak üzere iki sınıfa
ayrılmaktaydı. Bunların ikisi de iyi ruhlardı. Savaşçı ve göçebe bir topluluk olan ilk İranlılarda din,
aristokratlar tarafından idare edilmekteydi. Tapınımın merkezinde sığır kurbanı ve “haoma” olarak
adlandırılan içki kullanımı yer almaktaydı (Eliade, 1997: 303). Tanrısal görevler ise üç geniş